Yorgo ve İlkbal ( Kendi kalemimden Bir aşk hikayesi )

Konu, 'Serbest bölge' kısmında WorldFe tarafından paylaşıldı.

  1. WorldFe

    WorldFe Daimi Üye

    Osmalı devletinin En güzel yıllarında yaşandı bu olay
    Sınırları uçsuz bucaksız olan Güneşin Batmadığı ülke diye anılan Osmalı devletinde padişah En son Feth ettikleri ülkeyi Göstermek amacıyla Çocuklarını ve Hareminin En gözde Cariyelerini Fetih ülkesine Çağırtmıştı
    Atlı sipahilerden oluşan bir grup asker osmanlın Başkenti olan İstanbula Gelip Saraya Padişahın emrini söyleyerek İstediği Cariyelerini ve Çocuklarını Feth edilen ülkeye götürmek için yanlarına alarak yola çıkmışlardı

    Feth Ülkesine Sipahiler Padişahın huzuna geçerek

    -- emirleriniz üzerine Gözde Cariyeleriniz ve çocuklarınız Sapa sağlim getirildi
    diyerek huzurdan çekildiler

    padişah emir vererek Atların Hazırlanmasını Saray Haremine Yeni Feth ettiği ülkeyi gezdireceğini söyler

    atlar hazırlanır Cariyeler ve Padişahın çocukları ülkeyi gezmek için yola çıkarlar

    Savaştan çıkmışta olsa şehir gerçekten çok güzeldi
    Yol kenarında Bekleyen ve Haline bakıldığında evsiz olduğu anlaşılan 13-14 yaşındaki yorgo Padişahın atının önüne atlayana kadarda herşey çok doğal görünüyordu
    padişahın atının önüne altayan yorgo oracıkta yığılıp kalmıştı. Halinden ve giyiminden anlaşılacağı gibi Bitkindi yorgo

    askerler Aniden gelen bu çocuk karşısında ani bir tedirginlik yaşasalarda zararsız biri olduğunu düşünerek baygın bir şekilde atın önünde yatan yorgoyu Kucaklayarak yol kenarındaki samanların üstüne bıraktılar.

    yola devam edeceklerdi nede olsa padişahın atının önündeki Bu ufacık engel kaldırılmıştı

    Bir Ses Geldi Padişahın Harem arabasından Belkide yorgo'nun haline Üzülen Tek kişiden gelmişti bu ses

    Bu Padişahın Kızı Sarayın sultanı İkbal'in sesiydi her ne kadar saray hayatına alışmış Alçak gönüllü olmaktan uzak biri olsada yorgo'nun Haline ve böyle apansız bir şekilde yol kenarına atılmasına gönlü razı olmamıştı

    Padişah Babasında Yalvarırcasına Yorgo'yu arabaya almalarını Hasta olabileceğini söylüyordu
    Padişah Şaşırmış bir şekilde hiç beklemediği Bu tepki karşısında askerlerine Emir vererek

    ---- Çocuğu Yanınıza alın bizle beraber gelecek dedi

    Yorgo'yu kucaklayarak Erzak aracına bindirdi askerler. yorgo açtı kimsesizdi ve açlığına derman olacak herşey yanıbaşındayken o dayanamadığı açlık yüzünden erzak arabasında baygın yatıyordu

    padişah ve beraberindekiler Şehir gezintisini bitirdikten sonra topraklarına yeni kattıkları ülkenin Sarayına geri döndüler

    Padişahın aklından silinen ancak Küçücük İkbal'in aklından bir an olsun çıkmayan yorgo'yu askerler saray hekimine götürmüşlerdi Hekim yorgonun derdinin Sadece açlık olduğunu anlamıştı Bitkin olduğu anlaşılan yorgoya birşeyler yedirdikten sonra Padişahın huzuruna çıkardılar.

    yorgo çevresinde konuşulan dili anlamıyordu bişeyler diyorlardı korkuyordu bir yandanda ailesini savaşta öldüren insanların elindeydi Küçükücük yüreği Ölümün Ne olduğunu ailesini kaybedince anlamıştı

    Padişah Saraydaki Mısırlı elçiyi Çağırarak Çocuğun dediklerini tercüme etmesini ister

    Elçi yorgoya Soruyordu Neden Atın önüne Atladın kimsin diye

    Yorgo korkak bakışlarıyla
    -- ailemi Savaşta kaybettim Kimsem yok Günlerdir açtım yoldan birilerinin geldiğini görünce bana yardım edebileceklerini düşündüm yardım istemek için atınızın önüne atladım

    dedi

    Padişah Yorgo'nun Haline Acımıştı

    İstanbula Döndüklerinde Yorgo'yuda Yanında götürmeye Karar verdi

    yorgo Bir yandan Açlıktan ve evsizlikten kurtulduğuna sevinirken diğer yandan ailesinin uğrunda savaştığı ülkeyi bırakmanın üzüntüsünü yaşıyordu

    günler Geçti Padişah ve haremi İstanbula Dönmek üzere yola koyuldular. İstanbula Varıldığında yorgo azınlıkların okuduğu bir okula gönderilecek Devşirme olacaktı Türkçe konuşacak Farsça ve Arapça yazmasını öğrenecekti nitekinde böyle oldu

    İstanbula Gelindiğinde Bir Azınlık okuluna yazdırıldı yorgo Zamanla Alıştı bu yeni hayatına yorgo değildi artık adı yasin diyordu arkadaşları oda benimsemişti yeni ismini Kendi dilini kimse konuşmadığı için zorla öğrendi türkçeyi

    Okula gitti yorgo yıllar geçti ama hiç unutmadı ailesini Öldüren insanların elinde olduğunu ve yine hiç aklında çıkaramadı Hayatını kurtaran İlkal sultanı onu görebilmek için saray avlusunda dolaşıyor içinde sakladığı Yıllardır söyleyemediği cümleleri İkbal Sultana Söyleyebilmek için kendisiyle savaşıyordu.

    Sırf İkbal'e daha yakın olmak onun gül yüzünü görebilmek için Saray askeri olmaya karar verdi Yasin ama bilmiyordu ki aşkı karşılıksız değildi İkbal'de Yasinle Aynı duyguları paylaşıyordu

    Yeniçeri ocağına yazıldı yasin sarayın içine daha rahat girebiliyor İlkbalini daha fazla görebiliyordu ilkalde sevinmişti bu duruma

    ve birgün anlattılar birbirlerine yıllardır aynı aşkla birbirlerine nasıl hasret dolu baktıklarını bir an görebilmek için Saray avlusunda nasıl dolandıklarını hatırlattılar birbirlerine.

    Sevinçliydi yasin içinde sakladığı bitmeyen bir acı gibi içini kavuran bu aşki İlkbal'e itiraf edebilmişti artık

    İlk başlarda Güzeldi herşey Saray içinde gizliden Buluşuyorlar birbirlerine Yeminler veriyorlardı

    Yasin Dinini Dilini değiştiren ailesini öldüren padişahın kızına aşıktı bir yandanda o kız yasinin hayatını kurtarmıştı

    bu düşünceler bile yasinin içine dert olurken. İmkansız bir aşkla yandığını bile bile İlkbal'den vazgeçemiyordu

    Birileri Duyabilir görebilir diye İlkbal Saray buluşmalarını azaltmıştı günde 5 dakika bile zor görüşüyorlardı

    Oda haklıydı Bir padişah kızına aşıktı ve bu aşkın sonunun Mutlu bitmesi Herşeyden zor görünüyordu

    Birgün yasinle İlkbalin yaşadıklarını öğrendi padişah bir saray askeri bir devşirmeye aşıktı kızı göz yummadı bu aşka emir verdi askerlerine Saraydan kovulacaktı Yasin İlkbal Sultan'da Bursa sancağına abisinin yanına gönderilecekti

    Göremeyeceklerdi birbirlerini Bu şekilde İlkbal sultan' a unutturacaklardı Yasini

    olmadı ama Yasin'de gitti İlkbal Sultanın peşinden Bursa'ya geldi eskisi gibi göremesede onla yanı şehirde olmak bile yeterdi

    Bursa'da bir iş buldu kendi yasin tahsiline askeri bilgisina rağmen Hamallığa başladı halk pazarında yük taşıyor akşamları Bir barakada yatıyordu. halen umudu vardı ama İlkbal'i Sevdiği unutmamıştır oda bekliyordur diye bir gayret çalışıyor saraydan çıkar umuduyla yollarını gözlüyordu.


    günler aylar yıllar geçti ne İlkbal'in Yasinin Bursa'da olduğundan Haberi vardı nede Yasin'in İlkbal'i görebildiği

    bir Umuttu Yasin'i ayakta tutan birgün kavuşuruz görüşürüz burda olduğumu söyleyebilirim belki onuda alır giderim buralardan diye umut ediyordu.

    Ve birgün Bir şans yakaladı yasin Sarayda eğlence vardı yiyecekleri taşıyacak yakacak odun kıracak hamallar aranıyordu Yasin Koştu ilkbal'i Bu şekilde görebilirim dedi. Yıllar özlemini çektiği bir an görebilmek için peşinden geldiği İlkbal'ini görebilecekti

    büyük gün gelmişti Yasin var gücüyle Çalışıyor işini erken bırakıp ilkbal Sultanı görebilmeyi umut ediyordu ancak eğlence başlamasına rağmen İlkbali görememişti Halkın eğlence olarak bildiği şey gerçekte bir düğündü ve yasin bekledi sarayda kuytu bir köşeye gizledi kendini İlkbali gördüğünde onu beklediğini söyleyecek yıllardır Senle Beraber Bursadayım diyecekti.

    Saklandığı yerde Saray askerlerine yakalandı Yasin Çıkmamak için direniyor beni İlkbal sultana götürün Tanıyor o beni onla görüşmek istiyorum feryatları arasında saray avlusunda askerlerin ellerine sürükleniyordu. Saraydan dışarı atılmıştı Yasin Yıllardır beklediği Fırsat Ellerinden uçmuştu görememişti ilkbalini


    Ertesi Gün Tellallar Davullara vuyuyor Sarayın en mutlu gününü Halk ilan ediyorlardı

    ---- Padişahımınızın biricik kızı İlkbal Sultan Vezirimizin Oğluyla evlenmiştir Duyduk duymadık demeyin


    Yasin ölüm Acısına bürünmüştü O gece saraydan atıldığı gün İlkali Görmek için can attığı eğlence İlkbal'in düğünü vardı

    Hayatı alt üst olan yasin Yıllardır beklediği peşinden Bursa'ya geldiği uğruna hamallık yaptığı ilkbal'ini kaybetmişti

    Dayanamadı yasinin yüreği bu hasrete bu ayrılıga

    sevdiğinin başkasının kollarında olmasına ve bu çaresizliğine dayanamadı

    bir gece Bursa'nın derin suları bir aşkı gömdü içine Yasin kendini biran olsun düşünmeden kendini denize bıraktı

    sabah martı sesleri arasında Sahile toplanan kalabalık bir aşkın bittiği bir sevdanın ömürden bile değerli olduğunu gördü o ufacık yerde Yasin'in Cansız bedeni vardı dalgalar yine onu sevdiğinin yanına Bursa'ya bıkamışlardı ve Yıllarca İlkbal'in aşkıyla yanan kalbi ebediyen durmuştu artık



    Umarım Sevgileriniz aşklarınız hep böyle değerli olur bir anlık değil bir ömürlük aşlar yaşarsınız



    Yazar : Cihan Demir


    Hayal ürünüdür :)
     
  2. nisan güneşi

    nisan güneşi Daimi Üye

    Sevgili kardeşim hayal ürünüde olsa çok güzeldi ilgiyle okudum eline emeğine sağlık
     
  3. WorldFe

    WorldFe Daimi Üye

    begendiysen ne mutlu can ben teşekkür ederim o kadar uzun bi yazısı okuduğun için
     

Sayfayı Paylaş