Yer Gök Yok İken... Alevilik

Discussion in 'Yazılar, Makaleler, Araştırmalar' started by Baskoylu, May 23, 2011.

  1. Baskoylu

    Baskoylu Daimi Üye



    İnsandan doğanlar insan olurlar Hayvandan doğanlar hayvan olurlar Hepisi de bu dünyaya gelirler Ana Hakk´tır sen bu sırra erdin mi”

    Dönüp dolaşıp aynı şeyi söylüyoruz. Ancak sorunumuzu bir türlü anlatamıyoruz. Alevilikte yaratılış yoktur. Yaratılış ilkel ve semavi dinlere aittir. Alevilikte doğum vardır. Bitki de, hayvan da, insan da, kömür de, demir de doğar. Bütün düalist gruplar ve semavi dinler Aleviliğin reddi üzerine kuruludur.

    Alevilikte ışık gölge düşürür. Gölge rahimdir, iyidir. Evren gölgedir ve rahimdir. Her şey orada doğar. Alevilikte evlilik Hakk´tır, Hakk´ın emri rızasıdır. Bir topluluğun Alevi olup olmadığına bazı ölçütleri göz önünde bulundurarak karar veririz. Dede-talip var mı, dede ve talip aynı yaşamı sürüyor mu, cem yapıyorlar mı, sorgu-görgü var mı, çerağ uyandırıyorlar mı, kurban tığlıyorlar mı, musahip tutuyorlar mı, dem alıyorlar mı, kirvelik var mı, on iki hizmet var mı gibi kıstaslar Aleviliğin olmazsa olmazlarıdır.

    Alevilikte canlı cansız her şey Hakk´ın bir parçasıdır, Hakk´tan ayrı değildir. Alevilikte dünyayı ve insan vücudunu bir tanrı, ruhu başka bir tanrı oluşturmamıştır , yapmamıştır. Tarihte çok yapılan tartışmalar maalesef günümüz okumuş-yazmış Alevileri tarafından bilinmemektedir . Bilinmediği için de Maniheistleri, Bogomilleri, Paulikienleri, Katharları Alevi olarak gösterme, kabul etme yanılgısına düşülmüştür. Oysa bu sayılan gruplar sapkın gruplardır. Büyük Ezdan´a karşı çıkan, dünyaya ve yaşama sırtını dönen gruplardır.

    Maniheistler, Bogomiller, Katharlar, Paulikienler düalisttir. Düalizm ikicilik sistemine dayanır. Hayatı (ruhu) veren, gönderen, düşüren başka tanrıdır; yeri göğü, dünyayı, insan vücudunu yapan başka tanrıdır. Yani temel olarak iki tanrı vardır.

    Onlara göre dünya da ve evren de iyi olan ruhtur. Geriye kalan kötüdür.

    Bu anlayış Demiurg anlayışıdır. Demiurg bazen karşımıza Ptahil olarak, bazen de Satanel olarak çıkmaktadır.

    Onların anlayışına göre, yer gök yok iken iki derya vardı. Biri ışık deryasıydı. Diğeri karanlık zulmet deryasıydı. Karanlık zulmet deryasında bir kara nehir akardı. Bu yüzden karanlık zulmet deryasına Kara Su da denirdi. Henüz ay, güneş, yıldızlar, dünya yoktu. Bu iki âlem var olarak kabul edilirdi. Işık ve karanlık âlemleri birbirlerini yaratmamıştı. Kendi kendilerini yaratmışlardı.

    Yer gök yok iken ışık ve karanlık âlemleri birbirleriyle savaşırlardı. Orduları vardı. Bazen ışık âleminden gelen bir ışık varlığı karanlık âleme iner, karanlık kralıyla savaşırdı. Bazen de karanlık kralının orduları ışık âleminin kapılarına dayanırdı. Ama hiçbir zaman ne ışık karanlığı, ne de karanlık ışığı yenememiştir. Bu durum kıyamete kadar böyle gidecektir. Kıyamet koptuğunda ışık güçleri karanlık güçlerini bağlayacak ve hapsedecektir. Işık, karanlığı hiçbir zaman yok etmeyecektir.

    Demiurg anlayışında ruhlar bazen karanlık zulmet âlemini kendileri merak eder, ışık perdesini açarak karanlık âleme bakarlardı. Bazen de ışık kralı tarafından kovulur, atılırlardı.

    Işık âlemi mutlak iyilik âlemiydi. Kaos yoktu. Sakin bir yaşam sürerdi ruhlar. Karanlık zulmet âlemi ise mutlak kötülük âlemiydi. Yılanlar, çıyanlar goblenler bu âlemdeydi. Sürekli kaos vardı.

    Işık âleminden karanlık zulmet âleme düşen ışık varlıklarının ikili özellikleri vardı. Onlar hem iyi, hem de kötü varlıklardı. Ki günü geldiğinde ışık kralı dünyaya gelecek, düşen ışık varlıklarını denizinde yıkayıp temizleyecek ve tekrar ışık âlemine alacaktı.

    Demiurg anlayışında insan karanlık zulmet âlemindeki, yani Kara Su´daki kara çamurdan, pislikten yapılmıştır. Dünya da aynı zulmetten yapılmıştır. Bu yüzden dünya olsun insan vücudu olsun mutlak kötülükten oluşmuştur.

    Yani dünya ve insan vücudu karanlık zulmet âlemine aittir.

    Ruh, yani hayat ise ya ışık kralı tarafından verilmiş ve vücuda konmuş, ya da çalınarak insan vücuduna konmuştur.

    Düalizmde mücadele karanlık zulmet âlemine ait karanlığın güçleri olan dünya ve insan vücudu ile ışık âlemine ait olan ruh arasındaki mücadeleden ibarettir.

    Düalistlerin bazı istisnalar dışındaki çoğunluğu vücudun cehennem olduğunu, yedi başlı bir ejderha olduğunu, habis bir ur olduğunu kabul eder. Vücut ruhun hapishanesidir. Ruh karanlık zulmet âlemine ait olan bu vücuttan kurtulmak için mücadele eder.

    Bu konular günümüz okumuş-yazmış Aleviler tarafından bilinmemektedir . Bilinmediği için de Maniheistler, Katharlar, Bogomiller gibi hasta gruplar Alevi olarak gösterilebiliyo r.

    Bazı kişiler hem Yunus Emre´yi, hem de örneğin Katharları Alevi olarak gösterebiliyor.

    Şurası açık bir gerçektir ki Katharlar gibi gruplar şizofren gruplardır. Onların önderlerinin tedaviye, hem de çok ciddi bir tedaviye ihtiyaçları vardır. Bu grup önderleri beyinlerini ikiye ayırmışlardır, bir bölümü iyi, diğer bölümü kötüdür. İşleri güçleri vücut ve ruh arasında uzlaşmaz çelişki yaratmak, vücutlarını kötülemek, vücuttan kurtulmaya çalışmak, ruhu özgür bırakmaktır. Ölüm onlar için bir kurtuluştur. Ölüm kutsanmakta, ölümün aslında yaşam olduğu vurgulanmaktadı r.

    Aleviler vücudu Hakk´ın evi olarak kabul eder. Alevilerde her şey Hakk´ın bir parçasıdır. Hayat vücut içindeyse hikâyesi vardır. Vücutsuzların hikâyesi yoktur. Oysa düalistlerde dünya karanlık zulmet âleminin bir parçasıdır. Vücut karanlık zulmetten yapıldığı için kötüdür.

    Düalizmde 7 gezegen ve 12 burç bazı gruplarda Demiurg/Satan tarafından karanlık zulmet âlemine düşen ışık varlıkları temizlenerek yapılır. Bazı gruplarda ise karanlık zulmet âlemine düşen Ruha adlı bir ışık varlığının karanlık kralı Urla yatması sonucu yapılır.

    Alevilerdeki durumu ise Yunus Emre anlatsın:

    Yer gök yaratılmadan
    Hakk bir gevher eyledi.
    Nazar kıldı gevhere,
    Sığmadı devr eyledi.

    Gevherden buğ çıkardı.
    Ol buğdan gök yarattı.
    Gökyüzünün bezeğin
    Çok ilduzlar eyledi.

    Göğe eyitti, dön dedi.
    Ay ü gün yürüsün, dedi.
    Suyu muallâk dutup
    Üstünü yer eyledi.

    Yer çalkalandı, durmadı;
    Bir dem karar kılmadı.
    Yüce yüce dağları,
    Hak çöksiler eyledi.

    Bu söz Yunus´a kandan,
    Haberi verse candan.
    Lûtf ıssı kereminden,
    Ana nazar eyledi.

    Yunus Emre her şeyi Hakk´ın yaptığını, her şeyin onun bir parçası olduğunu söylemektedir. Hakk´ın her şeyin aslını, cevherini, mayasını yani gevherini yaptığını söylemekte, ona bakış attırmakta ve yıldızlarla gökyüzünü bezetmektedir. Göğün dönmesi, ayın, günün yürümesi, suyun sabit kılınıp üstünün yer eylemesi eylemini yapan Hakk´tır. Yerin, dağların durumunu belirleyen Hakk´tır.

    Yunus Emre´yi ve düalistleri aynı anda Alevi göstermeye çalışanların öncelikle Yunus Emre´nin düalist olduğunu ispat etmeleri gerekiyor ki bu mümkün değildir.

    (Aynı zamanda okumuş-yazmış Alevilerin “ayın ve günün yürümesi” eylemini irdelemelerinde de büyük yarar var.)

    Benzer görüşler Derviş Ali´de de vardır:

    Yeri göğü arşı kürsü yaradan
    Men Ali'den başka Tanrı görmedim
    Yaradub kulunun kısmetin veren
    Men Ali'den başka Tanrı görmedim
    …

    Derviş Ali'm bu ikrara belidir
    Dilim söyler ama kendim delidir
    Allah bir Muhammed Tanrı Ali'dir
    Men Ali'den başka Tann görmedim


    IŞIK ÂLEMİNİN GÖLGE DÜŞÜRMESİ-GEVHER EYLEMESİ

    Işık ve karanlık âlemlerini ayrı maddi âlemler olarak kabul etmekle, ışık âleminin gölge düşürmesi, yani gevher eylemesini söyleyenler arasında hiçbir benzerlik yoktur. Vücudun ruhu sınırlaması ile vücudun karanlık zulmetin malı olduğunu söylemek arasında hiçbir benzerlik yoktur. İkisi ayrı dünya görüşleridir.

    Düalist gruplar inkârcıdır. İnsan vücudunu mutlak kötü, karanlık zulmetin malı olduğunu kabul ettikleri, insan vücudunun ruhun hapishanesi olduğunu kabul ettikleri için evliliğe zina olarak bakarlar. İnanırlarına çocuk önermezler. Çünkü her çocuk ruh için yeni bir hapishane demektir.

    Aleviler ise evliliğe kutsal üreme olarak, Hakk´ın emri rızası olarak bakar. Hermes´in de düşüncesi böyledir. Işık âleminin sahibi kutsal üreme işlevini insanlığa bağışlamıştır. Evlenmeyen, çocuk yapmayan kişi Alevi değildir. Evliliği kötü gösterenler, şeytan işi gösterenler Hermes düşüncesini çoktan terk etmişlerdir. Alevilikte eğer bir kadının rahim torbası yoksa Yol durmuş demektir. Eğer bir Alevi ailenin çocuğu olmazsa ocağı sönmüş, Yol´u kapanmış demektir. Eğer Hakk´ın emri rızası ile evlenmiş kadın ve erkek sır bölgelerini başkalarının önünde açarlarsa tanrısallık kaybolmuş demektir. Bu sebeplerden dolayıdır ki musahiplik Aleviliğin en temel kurumudur. Aleviler arasındaki birkaç evliliği reddeden derviş işaret edilerek bu temel kurumun reddedilmesi de mümkün değildir. Kaldı ki o birkaç derviş de çok güzel içki içer ve et yer. O birkaç derviş kendilerince Yol´a kendilerini tamamen adamak düşüncesi ile evlenmemişlerdi r. İnsan vücudunun ve dünyanın kötü olduğuna dair düşünceleri yoktur. Mücerretlik en çok Bektaşiler için dile getiriliyor. Ancak içki konusundaki en çok öykü de Bektaşi Babaları için anlatılmaktadır . Bir örnek verelim:

    “Bektaşi´n in biri her nasılsa camiye gitmiş, yani başında namaz kılan adam, ‘Allah´ım! Beni dinden, imandan eksik etme´ diye dua ediyormuş. Bektaşi´de başlamış duaya. ‘Allah'ım bana bir şişe rakı parası ihsan eyle...´ diye. Bunu duyan adam: ‘Bre dinsiz imansız herif, hiç Allah´tan rakı parası istenir mi?´ demiş. Bektaşi şöyle cevap vermiş: ‘Kızma be imanım, herkes kendinde olmayanı ister. Sen biraz daha din, iman istiyorsun. Benim dinim, imanım tamamdır, onun için bende rakı parası istiyorum…”

    “Bektaşi otu”nun ne anlama geldiğinin araştırılmasını da okura hatırlatırım. Ayrıca Hacı Bektaş dergâhında kurban kesilip, et yenilip yenilmediği, ya da Abdal Musa cemlerinde dem içilip içilmediği de irdelenmelidir. Bu konuda araştırmacılar, Elmalı´daki Abdal Musa dergâhına kadar uzanabilir, Abdal Musa Postnişini Baba Hüseyin Eriş´le bu konu konuşulabilir. Ceme gelenler dem (rakı) getirirler. Dem dede tarafından dualanır. Cemde aşk ile içilir!

    Bütün bunlar gösteriyor ki: Et yemeyen, içki içmeyen, evliliği zina olarak görerek cinsel ilişkiye bile girmeyen, kendi vücutlarının ve dünyanın düşmanlarını, ruh hastalarını Alevi olarak göstermek, onlara sempati beslemek, sempatiyi körüklemek hastalıklı bir durumdur. Vücuda aşağılayıcı, iğrenç bir şeymiş gibi yaklaşan, kadın düşmanı, üreme düşmanı grupları Alevi olarak, Aleviliğe yakın olarak göstermek Alevilikten hiçbir şey anlamamak demektir. Alevilikte vücudun pis yeri yoktur. İnsanın üç yüz altmış altı azasının cümlesi de nurdur!

    Düalist gruplarda teori kusursuz/papazlar üzerine, Alevilikte talip üzerine kuruludur. Alevilikte talip mürşide, mürşid talibe, tüm Aleviler Yol´a taliptir. Alevilik talip üzerine kurulu bir yoldur.

    Şunu da belirtmek gerekiyor: Aleviler örneğin Mani´den hiçbir şey almamışlardır. Aksine Mani, Aleviliğe karşı çıkmış, temel ritüelleri bozmuştur. Doğduğu yerleri terk etmiş bir kişidir.

    Alevi olmak çok zor bir iştir. Ancak Mani, Kathar ve Bogomil kusursuzu/papazı olabilmek için eyleme geçmek yeterlidir.

    Evli olanlar karılarını-kocalarını boşayacak. Çocuğu olanlar çocuklarını reddedecek. Bir daha cinsel ilişkiye girmeyecek. Kesinlikle et yemeyecek, içki içmeyecek. Doğadan hiçbir şey koparıp yemeyecek. Kendilerine birkaç aptal mürid bulacaklar. Yiyecekleri papazların ağızlarına onlar verecek. Yiyecekleri yediklerinde geğirip ışık ögelerini dışarı çıkardıktan sonra günahları yiyeceği yedirenlerin üzerine yıkacaklar. Evlerini terk edecek, sürekli dolaşarak ışık âleminin iyiliklerini değişik dinlerden insanlara anlatacaklar. Rahat yataklarda yatmak onların için haramdır. Ağaç diplerinde, köprü altlarında yatacaklar…
    Bu eylemleri yapanlar kesinlikle ceme giremez. Çünkü cem musahipli olanların girdiği, kurban tığlanan, dem alınan sosyal bir organizasyondur aynı zamanda.
    Alevilikte ay ve güneş nurdur ve sırdır. Ay ve Güneş Hakk´ın sevgilileridir. Gün gelecek Ulu Divan kurulacak! Ulu Divan´da sorgu sual olacak. Sorgu sual Aleviler için değildir. Çağırılınca gelmeyenler, bir yüzü melek bir yüzü şeytan olanlar, evrene ve dünyaya kötülüğü dayatanlar sorguya ve cezaya hazır olsunlar! Hakk sevgililerini alacak, dünya zulumat olacak!

    Düalistlere en iyi cevap Yunus´tan geliyor:

    Suret topraktır diyeni
    Gönlüm kabul etmez anı
    Bu toprağın cevherini
    Hazrete erdirdim ahi

    Sonuç olarak, Aleviliği başka gruplara, dinlere bağlamaya çalışanlar Aleviliğin özgün bir yapı olduğunu düşünmeyenlerdi r. Onlarda özgüven eksikliği vardır. Bazı kişiler Aleviliğin biraz Şaman´dan, biraz Zerdüşt´ten, Biraz Mani´den, biraz Paulikienlerden , biraz Hıristiyanlarda n, Müslümanlardan, Hindulardan vs. parçalar alarak oluştuğunu düşünmektedirle r. Bütün bunlar doğru değildir. Alevilik kendisine has, hiçbir dinde ve inançta bulunmayan bağımsız bir yapıdır.

    Ünsal Öztürk
     
    fairy44 likes this.

Share This Page