Turan Eser, Çorum'da: "Taleplerimiz Gerçekleştirilebilir"

Discussion in 'Serbest bölge' started by prkacin, Jan 20, 2009.

  1. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Alevi Bektaşi Federasyonu eski Genel Başkanı Turan Eser, Alevilerin taleplerinin gerçekleştirilemeyecek talepler olmadığını ifade ederek, tamamen evrensel talepler olan Alevi taleplerinin istenildiği takdirde gerçekleştirilebileceğini kaydetti.




    Çorum Alevi Kültür Merkezi Derneği tarafından düzenlenen 'Dünden Bugüne Anadolu Aleviliği' konulu seminerde konuşan Eser, devlerin dinin olamayacağını söyledi. Devletin asli görevinin aydın, çağdaş, sorgulayan, insan haklarına saygılı yurttaş yetiştirmek için demokratik ve laik eğitimi tesis etmek olduğunu kaydeden Eser, devletin kendi asli görevlerini bir kenara bırakarak, okulu, sağlık ocağı bulunmayan köylere cami yaptırmak için çaba gösterdiğini belirtti.



    Türkiye'deki Alevi sorununun aslında cumhuriyetin ilk yıllarına kadar uzandığını kaydeden Eser; "Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesi olma umuduyla yola çıkmıştı. Fakat uluslaşma sürecinde yanlış kararlar verildi. Cumhuriyetin kuruluş felsefesi olan eşitliğin temeline dinamit konuldu. Çok kültürlü, çok inançlı bir Türkiye'de, Türk-İslam sentezi ekseninde bir ulusal kimlik inşası yapılmıştır. Bu inşa süreci içerisinde Aleviler, Kürtler ve gayrimüslimler yoktu. Ne zamanki Aleviler Türkiye'de kendi talepleri ile ortaya çıkmaya başladı, iktidarı elinde bulunduranlar da birden Türkiye'de bir Alevi sorununun olduğunu keşfettiler" dedi.



    Cumhuriyetin en önemi ilkesi olan 'egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' ilkesinin hiçbir zaman gerçekleştirilemediğini belirten Eser, egemenliğin devleti yöneten elit sınıfın elinde olduğunu söyledi.



    Bu topraklarda farklılaştırmanın, ötekileştirmenin hikayesinin acı bir şekilde yaşandığını ifade eden Eser; "Aleviler, yurttaşı insan merkezine alan, her türlü kimliği kucaklayan bir devleti özlüyor. Türk ve Sünnilik üzerinden geliştirilen bir dil ile bunun olamayacağını apaçık ortada. Bu dil Türkiye'de siyasete egemen olmuştur. Devlet bu iki resmi kod üzerinden toplumla iletişime geçmeye başladı. Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün vatandaşlarının, etnik kimliği, inancı ne olursa olsun Anayasa'nın 10. maddesinde belirtilen eşitlik ilkesinden doğrudan yararlanması gerekiyor" şeklinde konuştu.







    ALEVİLERİN FARKLILAŞTIĞI BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUZ







    Konuşmasının devamında Alevi hareketi içerisindeki çeşitli farklılaşmalara değinen Eser, Türkiye'de Alevilik ile ilgili dört ana fikrin bulunduğunu söyledi.



    Aleviler arasındaki dil farklılaşmasının nedeninin dışarıdan şırınga edilen resmi ideoloji olduğunu belirten Eser, özellikle Ehlibeyt Vakfı ve Cem Vakfı'nın öne sürdüğü görüşlerin Aleviliğin içini boşaltan görüşler olduğunu kaydetti.



    Eser; "Ehlibeyt Vakfı'nın taleplerine baktığımızda ne demokrasi talebini, ne özgürlük alanını ne de gerçek bir laikliği sahiplendiğini görmüyoruz. Devletin toplumu dindarlaştırmak için kullandığı en önemli araç olan Diyanet'in kamusal alanın dışına atılması talebine de 'hayır' diyorlar. Şii-Alevilik diye bir kavram kullanıyorlar. Arap-İslam sentezi üzerine kurulu bir Şii talebini dillendiriyorlar. Cem Vakfı ise Arap-İslam sentezinin yanı sıra Türk-Alevi-İslam sentezi üzerinden Aleviliği devletin ikinci bir dini haline getirmek istiyor. Açıkça Aleviliği devletleştirmek istiyorlar" dedi.



    Tüm bunların yanı sıra bir de üçüncü yaklaşımın bulunduğunu kaydeden Eser, bu yaklaşımın ise devleti yönetenlerin yaklaşımı olduğunu belirterek; "Devleti yönetenler, 'Ali'yi sevmek Alevilik ise biz sizden daha çok Aleviyiz' diyorlar. 'İbadet yeri camidir, buyurun camiye gidin' diyorlar. Bunların dışında ise Pir Sultan derneklerinin, Hacı Bektaş Anadolu Vakfı'nın, Alevi-Bektaşi derneklerinin, aydınların ve demokrasi güçlerinin görüşürü bulunuyor" ifadesini kullandı.







    ALEVİLERİN TALEPLERİ GERÇEKLEŞTİRİLEBİLİR







    "Devletin görevi kimlik üretmek değildir" diyen Eser, Aleviliğin tanımının Aleviler tarafından yapılması gerektiğini söyledi. Eser; "Cemevlerinin ibadet yeri olup olmadığı kararı Alevilerin kendisine aittir. Alevilerin talepleri gerçekleştirilmesi mümkün olmayan talepler değildir. Tamamen evrensel talepler dile getiriliyor. Devletin dini olmaz. Devletin asli görevi, aydın, çağdaş, sorgulayan, insan haklarına saygılı yurttaş yetiştirmek için demokratik eğitimi tesis etmektir. Köylerimizde ebe yok, doktor yok. Sağlık hakkını devletin vermesi lazım. Fakat devlet vatandaşlarına 'kusura bakmayın ey vatandaşım, ben size sağlığınızda eğitim olanağı, sağlık olanağı sunamadım bari son yolculuğunuzda üzerime düşeni yapayım' diyerek, köylere cami yaptırıyor" dedi.







    Ayhan Yalçınkaya "Din", Diyanet'in Tekelinde Olamaz



    Ankara Üniversitesi SBF Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayhan Yalçınkaya, Türkiye'de dinin Diyanet İşleri Başkanlığı'nın tekelinde bulunduğunu belirterek, buna son verilmesi gerektiğini kaydetti.



    Çorum Alevi Kültür Merkezi Derneği tarafından düzenlenen 'Dünden Bugüne Anadolu Aleviliği' konulu seminerde konuşan Yalçınkaya, konuşması boyunca tüm eleştiri oklarını Diyanet'e yöneltti.



    Bugün Türkiye'de Türk-İslam sentezinden yola çıkan bir anlayışın egemen olduğunu belirten Yalçınkaya, İslam'ın Sünnilik ile Sünniliğin ise Hanefilik ile ele alındığını ifade ederek, bunun dışındaki hiçbir inancın tanınmadığını söyledi.



    Türkiye'de bir Alevi sorununun bulunmadığını kaydeden Yalçınkaya; "Türkiye'de Alevilerle sorunu olanlar var. Bu sorunu olanlar kesinlikle bizim Sünni kardeşlerimiz değildir. Sorunu olanlar cumhuriyetin kuruluşundan buyana devlet mekanizmasını elinde bulunduran tekçi yönetim anlayışıdır" dedi.



    Türkiye'de 'hepimiz kardeşiz' sloganını atmaya sadece Alevilerin hakkının bulunduğunu belirten Yalçınkaya, Alevilere yapılan katliamlara karşı ilk önce Sünnilerin gerekli tepkiyi göstermeleri gerektiğini ifade ederek; "Hiç kimse Çorum katliamının acısını taşıyamaz. Maraş'taki katliamın fotoğrafları gözlerimizin önünde. Çorum'da, Maraş'ta, Sivas'ta öldürülen canlarımız ne zaman Sünniler tarafından bağırlarına basılırsa, 'Madımak Müze olsun' diye ne zaman Sivas'taki Sünniler ayağa kalkarsa işte o zaman gerçek bir kardeşliğin tesisi ortaya çıkar" şeklinde konustu.



    Kaynak: Çorum Yayla Haberi
     

Share This Page