Tahir Ile Zühre Hikayesi.....

Discussion in 'Genel Bölüm' started by seyduna_34, Jul 17, 2008.

  1. seyduna_34

    seyduna_34 Daimi Üye

    Geçmiş zaman ve eski günlerde zengin ve şöhretli bir padişah vardır. Malı, mülkü, askere kısaca her şeyi vardır. Ancak çocuğu olmamaktadır. Doktorlara gitmiş derdine çare bulamamıştır.

    Bunlardan fayda göremeyince kendisini eğlenceye verip ve yaptırdığı bahçeye gidip gelmeye başlar. Bir gün veziri ile çarşıda dolaşmaya çıkar. “her kim bana bir altın verirse tanrı onun muradını versin” diyen bir dilenciye para verir. Oradan ayrılıp bahçeye doğru giderler ve bir ağacın altında otururlar. İleride bir ağacın altında da yaşlı bir derviş görürler, onun yanına giderler.

    Derviş “marifetlerim vardır” deyince, padişah gönlünden geçeni bilmesini ister. Dervişte padişah ve vezirin çocuğunun olmadığını, evlat istediklerini bilir. Bunun üzerine dervişten yardım isterler. Dervişte cebinden cebinden bir elma çıkarır ve ikiye böler. Bu elmaları yerlerse çocukları olacağını, padişahın kızı, vezirin oğlu olacağını, ama onları ayırmamalarını evlendirmelerini söyler.

    Padişahta vezirde çok sevinir. Akşam elmayı yerler ve dokuz ay on gün sonra padişahın kızı, vezirin oğlu olur. Kızın adını Zühre, oğlanın adını Tahir koyarlar.
    Tahir ile Zühre birlikte büyürler. En tanınmış hocalardan ders alırlar ve çok zeki olduklarından her şeyi öğrenirler. Fakat on yaşında Zühre´nin gönlü Tahir´e düşer ve uyurken Tahir´i öper. Tahir çok kızar çünkü kardeş olduklarını sanır. Bir gün Zühre Tahir´i yine öper ve Tahir´de Zühre´yi döver. Zühre o kadar üzülür ki Allah´a “Allah´ım benim sevgimin yarısını Tahir´e ver” diye dua eder. Tahir´de Zühre´ye aşık olur. Bu sefer Zühre kendini naza çeker.

    Ancak kardeş olmadıklarını öğrenen Tahir ile Zühre günden güne bir birine daha çok bağlanırlar. Sazlarını alıp bir birlerine türkü söylerler. Bunları gören Arap köle padişahın karısına söyler. Padişah kızını Tahir´le evlendirmenin zamanı geldiğini söyler. Ancak karısı kızının padişah oğluyla evlenmesini istemektedir.

    Padişah kendi gözleriyle aşıkları görmek ister ve görünce de aşıkları evlendirmeye karar verir. Bu arada Tahir rüyasında iki kara köpeğin kendisine saldırdığını görür ve rüyası çıkar. Padişahın karısı, padişaha sihirbaz cadının yaptığı şerbeti içirince padişah Tahir'den soğur ve onu saraydan kovar. Aşkı ile yanıp tutuşan Tahir Zühre´nin köşkünün önüne gelerek sitem dolu türküler söyler.

    Zühre´de olayları dadısından öğrenir ve her şeyi Tahir´e açıklar. Arap köle bunları görünce yine padişaha haber verir. Bu sefer padişah onu Mardin´e sürer. Mardin´de yedi yıl kalan Tahir bir gün Allah´a dua eder ve onu zindandan kurtarmasını ister. Duası kabul olur zindanın açılan kapısından siyah atıyla Hızır gelir ve onu atına alıp, o uyurken Zühre´nin köşkünün önüne bırakır. Zühre Tahir´i dadısına gönderir. O günden sonra her gece gizli gizli buluşup zevk ve sefa eylerler.

    Fakat bir gün Tahir rüyasında yine kara köpeklerin etrafını sardığını görür. Rüyası yine çıkar çünkü Arap köle onları yine görmüştür. Bunu padişaha haber verir ve Tahir, üstü açık bir sandıkla Şat suyuna bırakılır.

    Şat suyu kenarında da Göl padişahının sarayı vardır. Zühre bunu bildiği için Göl padişahının kızına mektup yazar ve göl padişahının kızları da onu bulurlar. Göl padişahın üç kızı da Tahir´i sevmektedir ve bir gün onu paylaşamadıkları için kavga ederken, Tahir bunları duyar ve kaçar. Bir çeşme başında dua eder ve uyur.

    At sesiyle uyanınca, yanında bir derviş görür. Yine ata biner ve gözlerini kapatır. Derviş “aç” dediği zaman Tahir kendisini Zühre´nin köşkü önünde olduğunu görür. Dadısına gider. Dertleşirler. Bir gün Tahir davul zurna sesleri duyar
    ve dadısından Zühre´nin evleneceğini öğrenir. Kadın esvabı ile düğüne gider. Kendini Zühre´ye tanıtır.

    Ertesi gün Zühre ile anlaşırlar. Hamama gitmek için çıkıp kaçmaya karar verirler. Ancak Arap köle de kadın kılığına girmiş ve onları görmüştür. Arap köle durumu padişaha haber verir. Padişah Tahir´i yakalatır. Mecliste onu ve kızını anmadan üç hane türkü söylerse affedeceğini söyler.

    Tahir iki haneyi söyler fakat üçüncü hanede Zühre'nin içeri girdiğini görünce onun ismini kullanır. Padişahta onun boynunu vurdurmaya karar verir. Cellat Tahir´in boynunu vurmadan Tahir namaz kılıp Allah´a ruhunu alması için dua eder ve hemen ölür. Bunu gören Zühre aklını kaçırır. Hekimler çare bulamaz hatta Tahir´in etini yedirmeye çalışırlar ama dadısından bunu öğrenen Zühre´de çok kızar, Tahir´in mezarına gider. Allah´a ruhunu alması için dua eder ve ölür. Mezara gelen Arap köle de Zühre´ye aşık olduğu için kendini hançerle öldürür. Padişah kızını Tahir´e vermediği için pişman olur ama iş işten geçmiştir.

    Bir süre sonra aşıklara mezar yapılır. Arap köle de başuçlarına gömülür. Oradan geçenler Zühre'nin mezarında beyaz bir gül fidanı, Tahir´in üzerinde ise kırmızı bir gül fidanı görürler. Arab´ın mezarında da kara bir çalı bitmiştir. Her sene aşıklar baltalarla o çalıyı keserler ancak çalının yine bittiğini görürler. Ziyaretgah olan mezarı da aşıklar ve bağrı yanıklar sürekli ziyaret ederler.
    __________________
     
  2. ero

    ero Daimi Üye

    bu hikaye MEM U ZİN hikayesine benziyor.

    onların arasında da FUZUL BEKO adında bir kara köpek varmış.

    teşekkürler seyduna
     
  3. gülüş

    gülüş Daimi Üye

    teşekkürler seyduna




    TAHİR İLE ZÜHRE

    Tahir olmak ta ayıp değil
    Zühre olmakta
    Hatta sevda yüzünden ölmek te ayıp değil
    Bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte
    yani yürekte....

    Mesela bir barikatta döğüşerek
    Mesela Kuzey Kutbu'nu keşfe giderken
    Mesela denerken damarlarında bir serumu
    ölmek ayıp olur mu?
    Tahir olmak ta ayıp değil
    Zühre olmak ta
    Hatta sevda yüzünden ölmek te ayıp değil..



    Seversin dünyayı doludizgin
    ama o bunun farkında değildir
    ayrılmak istersen dünyadan
    ama o senden ayrılacak
    yani sen elmayı seviyorsun diye
    elmanın da seni sevmesi şart mı?

    Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık
    Yahut hiç sevmeseydi
    Tahir ne kaybederdi Tahir'liğinden
    Tahir olmak ta ayıp değil
    Zühre olmak ta
    Hatta sevda yüzünden ölmek te ayıp değil...

    Nazım Hikmet Ran ( 1902 - 1963 )
     
  4. selenayy

    selenayy Daimi Üye

    tahir ve zöhre gibi bir sevda dilemek çok iddialı olur galiba tüm canlara yürekleriniz kadar büyük tertemiz bir sevda diliyorum

    dileğim ve gülüşüm ikinizinde emeklerine sağlık teşekkürler çok güzel bir paylaşım olmuş
     
  5. süpürgeci

    süpürgeci Daimi Üye

    emeğinize sağlık canlar hüzünlendirsede yüreğimizi çok güzeldi....
     

Share This Page