Belki döner diye sabaha kadar, Bekledim de nazlı canan gelmedi. Söndürmeden sigaramı ucuca, Ekledim de nazlı canan gelmedi. Duyan yoktur Mazlumi´nin zarını, Kaybetti bulamaz şifâkarını, Bir günde bin defa tren garını, Yokladım da nazlı canan gelmedi. 1956 Yılında Sivas'ın Divriği ilçesine bağlı Ödek köyünde doğdu. İlkokul 4. sınıfa kadar köyünde okudu. 1968´de ailesiyle birlikte Ankara´ya göçtüler. İlkokul, Ortaokul, Lise ve Yüksek Okulu Ankara´da bitirdi ve kısa bir süre öğretmenlik yaptı. Saza söze ise 1967-68 yıllarında merak sardı. O yıllarda babası Ankara´da çalışmaktaydı ve köye izinli gelirken o günkü ozanların (Mahzuni, Feyzullah Çınar, Aşık Daimi, Nesimi Çimen vb.) plaklarını getirirdi. Mazlumi bu plakları dinler, onları ezberler, soba maşasını saz gibi tutarak bunları söylerdi. Yine o yıllarda ilk şiirlerini yazmaya da başladı. Maraşlı Mahrumi Baba 1969-70'li yıllarda Mazlumi mahlasını verdi. Böylece kendisini usta-çırak ilişkisi içinde buldu. Şiirlerinin çoğu o dönemin Dergi ve Antolojilerinde yayımlandı. Ozanlığının yanı sıra öykü yazmayı da deneyen Ballıktaş, Cumhuriyet Gazetesi Yunus Nadi öykü yarışmasına katıldı. âVuranlar da Belli Vurduranlar daâ adlı ilk şiir kitabını kendi olanaklarıyla bastırarak okuyucularla buluşturdu. Daha sonra kendi şiirlerini v e Divriği´de yaşamış (ancak birçok eserleri okuyucuya sunulmamış) ozanların şiirlerini kapsayan bir Antoloji hazırladı. 1999 yılında ozan arkadaşlarıyla birlikte kurdukları THT (Tüm Halk Ozanları Kültür ve Dayanışma Topluluğu) adlı derneğin ilk genel başkanı oldu ve bu görevini ilk genel kurula kadar sürdürdü. Mazlumi deyişlerinde herkesi ilgilendirecek konulara, toplumsal olaylara ağırlık vermiş; yalın, duru bir dil kullanmıştır. Bu yüzden şiirlerinde okuyanların kolay anlayacağı, çabuk etkileneceği bir akıcılık vardır. Bu güne kadar yayımlananların dışında, 3 kitap olacak kadar şiiri bulunan ozanımız şu anda Ankara´da yaşamakta ve bir kamu kuruluşunda yöneticilik yapmaktadır. Eserlerinden bazıları: DERT SIRALANIR Yürekten gelenler tele yansırsa Mızrap aciz kalır dert sıralanır Bir güzel ki ikrarından dönerse Sevgi iflas eder aşk yaralanır Çobanın koyunu koşmazsa sese Çalamaz kavalı gelmez hevese Maşuk aşığını anlamaz ise Yürek derde düşer dil parelenir Eğer ki binersen yularsız ata Alırda götürür menzilden öte Ehil olmayanla dalsan sohbete Muhabbet yok olur söz aralanır Varmı ola bu mananın sahibi İnleyen hastanın hani tabibi Bir zalim elinde boş kağıt gibi Görseniz Mazlumi hep karalanır DAHA ÇİĞDİR BİRAZ OLSUN DEDİLER Çektiler divana beni erenler Bir zaman huzur da kalsın dediler Toplandı cem oldu o ulu pirler Daha çiğdir biraz olsun dediler Dediler: Bizimle kalsın can cana Olgunluk yakışır kamil insana "Nefsi Emareyi" atıp bir yana Gönlünden kibiri silsin dediler Dediler: Bu divan sadık er ister Benlik zincirini hemen kır ister Bu yol çetin yoldur çok sabır ister Kılı kırk yararız bilsin dediler Dediler:Kırk boğum desin sözünü Mazlumi böylece bulsun özünü Aşka gelip aşkla gönül sazını "Kuran-ı Natık'a" çalsın sazını BENDE BENDE Aradım ben beni benden ötede Baktım nice sırlar var bende bende Okudum ben beni din den ötede Düştüm yüce aşka kor bende bende Olanlar aşikardır hak nazarında Güle uzak kalmış bülbül zarında Kırk yıl beklemişim hiç pazarında Gördüm zarardaki kar bende bende Uymak doğrumudur her bir zamana Bu sözün altında ne ola mana İnsanın hayvanı gelmez imana Yoktur böylesine yer bende bende Kamil olup kemalete erince Niçin gıda toplar yerden karınca Gelince mevsimi inceden ince Gökten yere yağan kar bende bende Yandı aslı hana bak kerem külde Mecnun deli oldu dolaştı çölde Arama kendini bir yaban elde Karar ver Mazlumi dur bende bende KARŞI ÇIKTIĞIM İÇİN Haksızlığa karşı çıktığım için, Dik başlı insandan, saydılar beni. Çıkar kalesini yıktığım için, Bozguncu yerine, koydular beni. Sağlam basıp sağlam yolda yürürken, Karıncayı benden büyük görürken, Kendi kabuğumda canlı dururken, Aldılar suyumu, soydular beni. Kolay mı dik durmak, sütun misali? Parça parça değil bütün misali, Riyakar dostlarım tütün misali, İnceden inceye, kıydılar beni. Kimi çok sert kimi salim diyerek, Kimi cahil kimi alim diyerek, Kimi Mazlumi´ye zalim diyerek, Destan edip dile, yaydılar beni. GELMEDİ Belki döner diye sabaha kadar, Bekledim de nazlı canan gelmedi. Söndürmeden sigaramı ucuca, Ekledim de nazlı canan gelmedi. Alamadım gitti hiç haberini, Gidip bulmaz mıyım bilsem yerini, Bergüzar diyerek verdiklerini, Sakladım da nazlı canan gelmedi. Duymaz ki sesimi edem çağrımı, Ne de çok özledim yürek ağrımı, Hasretiyle gece gündüz bağrımı, Okladım da nazlı canan gelmedi. Duyan yoktur Mazlumi´nin zarını, Kaybetti bulamaz şifâkarını, Bir günde bin defa tren garını, Yokladım da nazlı canan gelmedi. GİZLİYİM Beni başka yerde araman sakın Ben benim içimde varda gizliyim Bana benden uzak değil çok yakın Benimle bir olan yarda gizliyim Benim bu evrenin gerçek sahibi Yunusla yurt bana deryanın dibi Hallaç-ı Mansur'un vardığı gibi Enel-Hak denilen yerde gizliyim El açmam medet ummam havadan Benden uzak değil bende yaradan Seyyid Nesimi'yle aynı davadan Derisi yüzülen yerde gizliyim Der Mazlumi yol içinde yol gerek Hakla bir olmak mı en büyük erek Pir Sultan Abdal la ya şah diyerek Hınzırın kurduğu darda gizliyim alıntı http://www.turkuler.com