Katıklarını yerken madenciler, yorgun bedenlerini yaslıyorlar birazdan unufak edecekleri kömür dağlarına. Ne yedikleri aşın lezzetini alabiliyorlar, ne de boğazlarına duran lokmayı ittirmek için içtikleri suyun. Donmuş öfke yüreklerinde, belli puslu ve donuk bakışlarında. Yerin yüzlerce metre altında kömür tozlu havayı paylaşıyor katırlar da. Kendilerinden daha şanssız olan ve sağlıklı olarak girdikleri madenin dehlizlerinden ancak ölüleri çıkacak katırların. İnsan! Kimliği katırla karıştırılan. Yerüstündekilere, düşünceye düşmanlara inat, daha çok yaşamak, daha çok üretmek ve yaşamaya herkesten çok daha fazla layık oldukları için yaşamak. Sallamak sabahtan akşama kazma, kürek. Madenin karanlıklarından çıkarmak aydınlığa kömürü. Fabrikalar üretsin, çalışsın gemiler, kaloriferler ve tütsün sobalar diye. Nasırlar almış ellerindeki kader çizgilerinin yerini. Kömür tozuyla sürmelenmiş gözlerde öfke öylesine taşmış ki karadenizin öfkesine dönüşmüş kin. Gökyüzü her zaman gri, sanki nefretle rengi kentin üstünü boydan boya aşıp geçen hortumlarına bu acılı kentin üstünden aşıp,başkente ulaşsın,sağır sultanlar duysun diye. Hesabı çok kan emicilerin verecekleri, öyle çok ki, defterleri dürülmeli. Şikayet ettik haramileri Sollon ve Drakon'un yasalarına.Yanıt geldi ivedi "Adalet Mülkün Temelidir bu böyle bilinmeli." diye. Sollon ve Drakon'un cevabı düşündürmede üreteni; küskün yüreğiyle, yorgun bedeniyle, başında sarı baretiyle, azığı elinde yürür de durur madenin dehlizlerinde. Dehlizler! O dehlizler ki köstebek yuvalarının bile altlarında yüzlerce metre. Kuyubaşından girdiler mi içeri, duyarım içimde mahzunluğunu; kenarda durup seyretmek onu, kahreder beni. Önümden geçen kömür vagonlarına atlayıp koşmak, ona yetişmek isterim. İstesem de gitmek ona, gidemem. Engeller beni, yüreğimdeki benden büyük olan korku. Madenin dehlizleri göçük, grizu ve her türlü tehlikelerle dolu. Sen evet sen madenci; gözleri kömür tozundan sürmeli, söyle bana "İnsana özgüdür korku, hiç mi korkmazsın ölmekten." güldü ve bakarak taa gözlerimin içine dedi ki: "Direnmeyi öğrenmiştik ve direnirken de kavgayı öğrendiğimiz gibi. Baştan sona yaşamımız kavga da olsa, her zaman ayakta tutan bizi gelecek aydınlık günlerin habercisidir ayak sesleri. Sadece hainler korkar. Hayatı ellerimizle yeniden, yeniden yaratan biziz. Kolayına mı taktı Nazım Usta o ismi bize. Biz BÜYÜK İNSANLIK'ız."
Bu değerli paylaşıma ilavetten bende bir şiir eklemek isterim müsadenle devriim can Madenciler/Mahsuni Şerif Kara kuyular derindir Burda kalır madenciler Ücreti bir aferindir Zehir solur madenciler Bir de kara yüzleri var Yaşamdan hayli uzak Kömür gibi kadere bak Bilmem n'olur madenciler Grizu gelir uykuda Nice canlar yuta yuta Biz cennet'te, o uykuda Toptan ölür madenciler Dile kolay kuyu dibi Salınır gezer sağ gibi Bin senelik maden gibi Fosil olur madenciler Yeryüzünde sevda güzel Derinlerden selam eder Bu dünyadan kömür gider Duman gelir madenciler Der Mahzuni kuyu dardır Bize kolay o'na zordur Bir onurlu teri vardır Bunu bilir madenciler Kaynak: Asik Mahzuni Serif Yöre: Afsin