Kadınlar günü için konuşma? (Yardım)

Konu, 'Serbest bölge' kısmında zalim sevdam tarafından paylaşıldı.

  1. zalim sevdam

    zalim sevdam Yeni Üye

    Merhaba canlar ben Almanya'dan bir kardeşinizim derneğimizde 08 mart kadinlar günüyel ilgili konuşma yapmam lazim aciliş konusmasini yapacağım bu konuda sizdende yararlanmak istiyorum acaba güzel bir konuşma için bana güzel kaynaklar bulmamda yardımcı olabilirmisiniz? Hepinize şimdiden teşekkür ediyorum.
     
  2. seyduna_34

    seyduna_34 Daimi Üye

    merhaba can ..elımızden geldıgınce yardımcı olmaya calısırız elbette ama sahsen benım bulabılecegım yıne netten olmak uzere 8 martla ılgılı yazı ve metınler olur ..netten yapacagım arastırmalar ısıne yararsa eger bı kac konu ekleyebılırım.yada ne tur bılgıler ıstıyosun onu yazarsan daha kolay yardımcı olabılırım.ama dedıgım gıbı netten bulabılırım onu bende yaparım dersende bısey dıyemem :))
     
  3. LinkinPark

    LinkinPark Daimi Üye

    İşte ilk örnek benden zalim sevdam

    Sayın Konuklar,

    8 Mart günü Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanır. Bu gün kadınlar tarafından ve kadınlar için konferans, gösteri ve eğlence gibi çeşitli etkinlikler düzenlenir. Kadınlar arası dayanışma ve kadınların toplumdan beklentileri vurgulanır.

    Kadınlara özgü bir günün var olması düşüncesi ilk kez, 26-27 Ağustos 1910’da Kopenhag’da düzenlenen Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansında ortaya atıldı ve kabul edildi. Bir çok ülkede her yıl kutlanmaya başladı. İsveç’te ise 1912 yılından itibaren kutlanmaya başladı.

    [FONT=Arial] Ancak ilk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı ve değişen tarihlerde ama her zaman ilkbaharda kutlanıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921’de Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı tarafından olmuştur.
    [COLOR=Red][COLOR=#003366][FONT=Arial]
    [COLOR=Red][COLOR=#003366][FONT=Arial]İki dünya savaşı yılları arasında bazı ülkelerde kutlanması yasaklanan Kadınlar Günü, 1960’lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri’nde de kutlanılmaya başlamasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1977 yılında 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını kabul etti.
    [COLOR=Red][COLOR=#003366][FONT=Arial]
    [COLOR=Red][COLOR=#003366][FONT=Arial]Bu dünyada yalnızca erkekler yok kadınlar da var. Öyleyse kadınların değeri bilinmeli ve onlara gereken önem verilmeli.
    [COLOR=Red][COLOR=#003366][FONT=Arial]
    [COLOR=Red][COLOR=#003366][FONT=Arial]Saygılarımla…[/FONT][/COLOR][/COLOR][/FONT][/COLOR][/COLOR][/FONT][/COLOR][/COLOR][/FONT][/COLOR][/COLOR][/FONT][/COLOR][/COLOR][/FONT][/COLOR][/COLOR][/FONT]
     
  4. LinkinPark

    LinkinPark Daimi Üye

    Alternatif olarak;

    8 Mart 1857 yılında New York da işçi kadınların özellikle “eşit işe eşit ücret” ve “12 saatlik iş günü” için, 8 Mart 1908 Yılında ise Manhattanlı işçi kadınların “8 saatlik iş günü” “eşit işe eşit ücret” ve “oy hakkı” için başlattıkları mücadele, Birleşmiş Milletler tarafından 16 Aralık 1977 tarihinde Dünya Kadınlar Günü olarak kabul edilerek bugün bütün dünyada “kadınların özgürlük mücadelesinin sembolü” olarak, ülkemizde de 1984 yılından itibaren yaygın olarak kutlanmaktadır.
    2009 yılı 8 Mart’ına ise Türkiye de kadına yönelik insan hakları ihlallerinin had safhaya ulaştığını gösteren istatistiklerin vahim sonuçları eşliğinde girilmektedir.
    Ülke çapında yapılan araştırmalar göstermektedir ki, kadın başta silahlı şiddet olmak üzere her tür şiddetten en çok zarar gören kesimi oluşturmaktadır. Alenen uygulanan cinsiyet ayrımcılığıyla birlikte, feodal değer yargılarının faturası daima kadına kesilmekte ve bunun sonucu olarak kadın yoğun şekilde aile içi şiddete maruz kalmaktadır.
    Namus kavramı kadın bedeniyle ilişkilendirilmekte, böylece kadının kimlik oluşturabilmesi engellenmekte, hatta bu amaçla uygulanan baskı ve şiddetin boyutları kadının aile içinde sürekli ölüm tehdidi altında yaşamasına kadar vardırılabilmektedir. Bu ölümcül şiddeti aile mahremiyeti deyimiyle kılıflamak olayın en trajik boyutudur.
    Kadınları katleden erkeklerin yargılama aşamasında sarf ettikleri “töre ve namus için öldürdüm” şeklindeki ifadelerinden yola çıkılarak verilen cezada tahrik indirimi kaldırıldığı halde infazla ilgili aile meclisi kararı istenilmesi anlayışın değişmediğini göstermekte ayrıca cezaların caydırıcılığı prensibini de ortadan kaldırarak, her geçen gün öldürülen kadın sayısı artmaktadır.
    Kadına karşı fiziksel şiddetin yanında; ekonomik, psikolojik ve cinsel şiddet de uygulanmaktadır. Şiddete maruz kalan kadınların Devlet tarafından korunabilmesi amacıyla bulunması artık zorunluluk arz eden kadın sığınma evlerinin sayısının yok denecek kadar az olması soruna gösterilen duyarsızlığın en bariz kanıtıdır.
    Başta çalışma hayatı olmak üzere kadınlar cinsel ayrımcılığa tabi tutulmakta, bu nedenle uygulamada kadın erkek eşitliği sağlanamamakta, eşit fırsat ilkesi daima ihlal edilmektedir. Medeni Kanun’un kabulünden 83 yıl sonra Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu Anayasa Komisyonu’nda oy birliğiyle Genel Kurul’a havale edilerek Kanunla ilgili teklif sunulmuştur. Ancak Genel Kurul’da bu komisyon fırsat eşitliğine indirgenmiştir. Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu kurulmasına ilişkin kanun teklifinin görüşmeleri sırasında umuyoruz ki; Kadın Erkek eşitliğinin gerçek Demokrasi anlayışı göz önünde tutularak, TBMM’de gerçek eşitliğin yansıtılarak, teklifin Genel Kurul’dan geçirilmesini diliyoruz. Bu eşitlik göstermelik bir eşitlik değil, Devlet’ in bu konudaki kararlılığını gösteren bir eşitlik anlayışı olmalıdır.
    Elbette Laik Cumhuriyet’in ilanı kadınları tecrit edildikleri kafeslerin ardından çıkararak dünyaya karışmalarını sağlamış ve kendilerine sunulan haklar bakımından öncesiyle kıyas kabul etmeyecek duruma gelmiştir. Ancak Cumhuriyet İlkeleri ile şekillenen yasaların uygulama aşamasında son 10 yılda ayrımcılığa tabi hükümlerle ilgili yasal düzenlemeler yapılsa bile kadının insan haklarını korumak açısından çoğunlukla işlevsiz kaldığı ortadadır. Kadına karşı şiddetin ve her türlü hak ihlalinin engellenmesi öncelikle yasaların adil olarak uygulanması konusunda güdülecek etkin Devlet Politikası ile mümkündür. Adli Makamların, hukuk kurallarından ziyade ahlaki normları referans göstererek hüküm tesis etmeleri ihlallerin sonlanması yerine, mevcut olumsuzluğun artarak devam etmesine hatırı sayılır katkı sağlamaktadır.

    [FONT=&quot]
    8 Mart 1857 yılında fabrika önüne kurulan barikatı aşamadığı için yanarak can veren kadın işçilerin, töre cinayeti adı altında katledilen tüm kadınların buruk hatırına atfen Dünya Kadınlar Gününüz kutlu olsun!
    [FONT=Verdana][COLOR=DarkRed]8 Mart 2009 yılında Kadın Erkek Eşitliği’nin toplumun her yaşamına geçirilmesini, eğitimde, çalışma yaşamında, siyasette bu eşitliğin yasalara dayandırılarak uygulamanın sağlanmasını, şiddete son verilmesini, yasaların hayata geçirilmesini talep ediyoruz.[/COLOR][/FONT]
     
  5. seyduna_34

    seyduna_34 Daimi Üye


    Değerli arkadaşlarım,
    Kıymetli kadınlarımız,
    Hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
    Kadınlarımızın sorunlarının daha yoğun bir şekilde gündeme gelmesine vesile olan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.
    Kadının ihmal edildiği bir toplumun varlığını sağlıklı bir şekilde sürdürmesinin mümkün olmadığına inanıyorum. Ziya Gökalp’in “kadın tamam olmadıkça eksik kalır bu hayat” veciz ifadesi, bu gerçeğe işaret etmektedir.
    Buna rağmen, dünyada kadınların hayatın her alanında erkeklerle eşit bir konuma gelmeye başlamaları, vatandaşlık kurumunun güçlenmesine paralel olarak, ancak Fransız ihtilalinden sonra gözlenen bir gelişmedir.
    Stuart Mill’in isabetli bir şekilde tespit ettiği gibi, bir toplumun sahip olduğu uygarlık seviyesini ölçmek için, kadının hayat şartlarına bakmak gerekir.
    Geleneksel Türk toplumunda kadın daima, batı ve doğudaki diğer örneklerine göre oldukça ileri sayılabilecek bir konumda bulunmuştur.
    Orhun abidelerindeki ifadelerden eski Türk Devletlerinin yönetimine kadar bunun bir çok örneğini görmek mümkündür.
    Ancak, çağdaş gelişmeler doğrultusunda ülkemizde kadınlar; sosyal, kültürel ve ekonomik hayata iştirak için, tanzimat fermanından itibaren, özellikle de 19. Yüzyıl başından beri yoğun mücadele vermişlerdir.
    Bu mücadele, cumhuriyetimizin ilanından sonra oldukça ileri bir düzeye ulaşmıştır.
    Bu çerçevede, cumhuriyetin ilk yıllarında kadın halk fırkası kurma girişiminden, Türk Kadınlar Birliği adıyla bir derneğin faaliyete geçmesine kadar bir çok gelişmeye şahit olunmuştur.
    “şuna kani olmak lazımdır ki, dünya üzerinde gördüğümüz her şey kadının eseridir” diyen büyük Atatürk’ün desteğiyle yürütülen çalışmalar sonucu, kadınlarımız, diğer birçok ülkedeki hemcinslerine göre oldukça ileri bir konum elde etmişlerdir.
    Türk kadınları, 1930 yılında belediye meclislerine, 1933 yılında muhtarlığa, 1934 yılında milletvekilliğine seçme ve seçilme hakkı elde etmişlerdir.
    Bu düzenlemelerle parlamenterlikten yöneticiliğe ve yargıya kadar hemen her alanda önemli konumlara gelen kadınlarımız, böylece, batıdaki hemcinslerinin asırlar süren mücadeleler ve çekilen büyük acılarla ulaştıkları haklara kısa sürede kavuşmuşlardır.
    Ancak, bu durum, kadınlarımızın elde ettikleri hakları etkin şekilde kullanmalarını ve geliştirmelerini sağlayamamıştır.
    Örneğin, 1935 yılında ilk defa seçimlere giren kadınlarımız, Atatürk’ün koyduğu gayrı resmi kota sayesinde 395 milletvekili arasında 18 kişiyle mecliste temsil edilmişlerdi. O tarihten beri kadınlarımız aynı oranda temsil imkanına ulaşamamışlardır.
    Günümüz de dünya parlamentolarında ortalama oran her 10 erkeğe 1 kadın iken, bu oran ülkemizde 50’de 1’e düşmektedir.
    Görüldüğü gibi, ülkemizde daha bariz şekilde ortaya çıkmakla birlikte, tüm dünyada yaygın bir sorun olan temsildeki eşitsizlik problemi, iki yüzyılı bulan mücadele sürecine rağmen henüz aşılamamıştır.
    [COLOR=darkgreen]
    [COLOR=darkgreen]Değerli arkadaşlarım,
    [COLOR=darkgreen]Ülkemizde, kamu sektörü başta olmak üzere, çalışma hayatında giderek artan bir oranda yer almalarına rağmen, kadınlarımızın hala çözüm bekleyen çok önemli sorunları bulunmaktadır.
    [COLOR=darkgreen]Ülkemizde kadın nüfusunun önemli bir bölümünün eğitim sorunu vardır. Bilhassa kırsal kesimde okuma-yazma bilmeyen, örgün öğretim imkanlarından yararlanamadığı için kendini yetiştirememiş kadınlarımızın sayısı oldukça fazladır.
    [COLOR=darkgreen]Köyünde tarlasında veya şehirde fabrikada, büroda, evinde bütün gün çalışan ama sosyal güvencesi olmayan milyonlarca kadınımız vardır.
    [COLOR=darkgreen]Köyünü, yuvasını bırakıp büyük kentlere göçen kadınlarımızın, sosyal güvence dışında da bir çok sorunları bulunmaktadır.
    [COLOR=darkgreen]Hayatın her alanında tutunmaya çalışan; bunu yaparken gerçekten çok büyük sorunlarla boğuşan, adeta varlık-yokluk mücadelesi veren kadınlarımız vardır.
    [COLOR=darkgreen]Gecekonduda, derme çatma barakalarda, sağlıksız konutlarda oturmak zorunda kalan, kocası işsiz olduğu veya aldığı ücret evini geçindirmeye yetmediği için, ailesine, çocuklarına bakmaya çalışan kadınlarımız vardır.
    [COLOR=darkgreen]Tüm bu olumsuzluklara rağmen, Türk kadınının bir çok alanda başarıdan başarıya koştuğu da bir gerçektir.
    [COLOR=darkgreen]Ev kadınından sanatçısına, çiftçiden politikacısına kadar her düzeyde Türk kadını, sürekli gelişen bir bilinçle toplumdaki konumunu sorgulamaktadır; sorunlarını ve bunların çözümü talebini her geçen gün daha yüksek sesle dile getirmektedir.
    [COLOR=darkgreen]Türk kadını artık karar alma ve uygulama mekanizmalarında daha fazla söz sahibi olmak istemektedir.
    [COLOR=darkgreen]Bunun için de, politikada kendisine, nüfus içindeki ağırlığına ve toplumsal konumuna uygun bir yer açılmasını, sistemin bu doğrultuda değişmesini talep etmektedir.
    [COLOR=darkgreen]Kadın sorunu, esasen bir demokrasi sorunudur. Türkiye demokratlaştıkça, özgürlük alanları genişledikçe, kadınlarımızın sorunlarının çözümü de kolaylaşmaktadır.
    [COLOR=darkgreen]Özellikle, eğitim düzeyinin yükselmesi, kadının iş hayatındaki yerini artırmakta ve konumunu güçlendirmektedir.
    [COLOR=darkgreen]Bilindiği gibi, kadın istihdamının önemli bir bölümü hizmet sektöründedir. 21. Yüzyılda hizmet sektörünün büyük ilerleme kaydedeceği kabul edilmektedir.
    [COLOR=darkgreen]Bu da kadınların ekonomik güçlerini artıracaktır. Üreten kadının, örgütlenme ve siyaset yapma kabiliyeti de gelişmektedir. Bu gelişme, kadınlarımızı, sorunlarının çözümü için ihtiyaçları olan güce de kavuşturmaktadır.[/COLOR][/COLOR][/COLOR][/COLOR][/COLOR][/COLOR][/COLOR][/COLOR][/COLOR][/COLOR][/COLOR][/COLOR][/COLOR][/COLOR][/COLOR][/COLOR]
     
  6. zalim sevdam

    zalim sevdam Yeni Üye

    dostlarim yazilariniz icin tessekür ederim sevgilerle zalim sevdam
     
  7. seyduna_34

    seyduna_34 Daimi Üye

    ısıne yararsa ne mutlu ama yınede bakınıyorum denk gelırse yine eklerım dıger canlarda yardımcı olacaktır emınım sen ara ara bak ıstersen can...
     

Sayfayı Paylaş