İSLAM´DA KADIN VE İBÃDET İslam´da en çok tartışılan konu âkadınâ meselesidir. Son günlerde bu konu bir kadının başı açık olarak ibadet yapması kamuoyunda tartışma yarattı. Atatürk Türkiye´sinde (Laisizme rağmen) devlet meselesi haline getirildi. Devletimizi yönetenler başka problemlerimiz yokmuş gibi dinimizi tartıştılar, ulamadan fetvalar aldılar, fetvalarla ülkemiz yeniden yönetmeye kalkıştılar. Fetvacıların çoğu da, kadınların ibadet mekanlarına alınmamasıyla ilgili fetvalar verdiler. Kadınlar ibadet mekanlarına gitmesinler diye, devlet inançla ilgili bir kurumu o kadınlarımızın gittiği ibadet mekanının abluka altına alarak, kapısında nöbet tuttular. İbadet ve inanç alanına, Peygamberlere âSen sadece tebliğ etâ ayeti gereğince inanç alanına müdahale hakkı verilmemişken, ey fetvacılar siz hangi hakla o alana müdahale ediyorsunuz? İbadet Tanrı ile kul arasında ki bir olay değil midir? âZora sürmek, sıkıştırmak, bunaltmak için indirilmedi.â[1] âDini zorlaştırmayın, kolaylaştırın,â[2] Ayeti Kerimeler ortadayken kadınlarımıza bu zulüm niye? âEy insanlar! Biz sizi bir erkek, bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler kıldık. Şüphesiz Allah katında en üstün olanınız takvaca en ileride olanınızdır.â[3] Kur´an üstünlüğü bir ırka, bir kabileye veya erkek, kadın gibi cinsiyetle değil hatalardan sakınma anlamına gelen takvaya bağlamıştır. İnsan olmaya bağlanmıştır. İnsanlar da ister inanır, ister inanmaz, semah eder, niyaz eder, o taktir insanındır. Tanrı ile insan arasındadır. Tanrı ile kul arasına girilemeyeceğini ne zaman idrak edilecektir. Bu anlayış neden ve nereden kaynaklanıyor? Bu sorunun tek cevabı vardır; Mezhepler âdinâ haline getirildi. Çok şükür ki, Aleviliğin İslam anlayışı bu konuyu yüzyıllar öncesinden çözmüş ve ibadetin âtenâ birliğiyle değil âcanâ birliğiyle yapıldığının sırrına vakıf olmuştur. İbadetlerde can birliği esastır, cinsiyet gözetilmez, ten ile değil, can ile ibadet edilir. Nefis denilen zalimlik adam edilmediği müddetçe, Allah´la buluştuğun anda bile dışında ki bir olayla tüm tefekkürün bozulacak ve bunun adı da ibadet olacak. Tam bir teslimiyet olunmadan yapılan ibadetin kime ne faydası olur kiâ¦. Kur´an: âBen sizden erkek olsun, kadın olsun hiçbir çalışanın ürettiğini boşa çıkarmayacağım. Hepiniz birbirinizdensinizâ[4] Başka bir ayette´de: âMümin erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin dostlarıdır.â[5] İslam´ın kutsal kitabı olan Kur´an kardeş olduğumuzu söylerken kadın düşmanlığı niye? Allah iman eden erkek ve kadınların, aynı cins, mahrem, namahrem ayrımı yapmadan dost olmalarını istiyor. Bir ibadet mekanına bile gitmeye izin verilmeyen, erkeklerle konuşmasını bile namahrem sayan zihniyetle kadın bu dostluğu nasıl sağlayacaktır. Hayat sahnesinde yan yana faaliyetin, yardımlaşmanın, üretmenin, birlikte hizmetin ortak yaşamla, dost olarak sürdürülmesi gerekirken ve neslin yarısı kadın olan topluluğu dışlamakla bu mümkün müdür? Bu dostlukla Allah´ın rahmetinin sağlanacağı ortadayken, İslam alemine rahmetin kesilmesi bu düşüncenin ürünü değil midir. Niçin? Çünkü, âiçtihat kapısıâ denen akılla düşünme, derin tefekkür etme bizzat yasaklanmıştır. Aklı dışlayan bir inançtan da tabiiki bu gibi uydurmalar olacaktır. Kadına yanlış bakış açısı Arap kültüründen kalmış bir mirastır ve o mirasta bugün din edinildi. O din anlayışıyla da Arap İslam´ı yaratıldı. Dinimizi ve ibadetimizi kendi dilimizle, örf ve kültürümüzle yapmayıp, Arap adet ve töreleriyle yaptığımız için.. Gelenekleri, uydurma hadisleri Arapların anladığı yorumları din edinildiği için erkek hakimiyetindeki bir toplumda kadınlar köle edinildi ve kadınlarımız ikinci sınıf insan olarak görüldü. - Kur´an da, kadın erkek birlikte ibadet yasağı var mıdır? - Yoktur. Peygamberimizin mescit´inde birlikte ibadet ediyorlardı. Eğer kadın ibadet mekanına girmez fetvasına girseydi Kur´an, din olmazdı. - Baş açık ibadet edilmez diye bir yasak var mıdır? - Baş açık ibadet edilmez, diyen bir kitap yoktur. - Bu fetvayı verenler kimler? - Bu fetvaları, Kur´an da yer almadığı halde âHakk mezhebiâ icat edip, diğer yorumları dışlayıp Allah´a şirk koşarak kendi yorumlarını insanlara âdinâ diye sunanlardır. - Mezhep nedir? - Yol, sürek, yorum, görüş anlamındadır. - Din´in kendisi midir? - Hayır, sadece bir yorumdur. Dinin kendisi o dinin Allah tarafından vahy edilmiş kutsal kitabıdır. - Dine ilaveler ne amaçla yapıldı? -Bu uydurulmaların yapılışında ki temel hedef kadının erkeğine kayıtsız, şartsız itiatını sağlamak ve kadını erkeğe köleleştirmektir. Bu anlayış topluma din diye yutturulmaya başlandı. 21.yy.da hala kadınları çuval içinde taşlayarak (recm) öldüren zihniyetin din anlayışı ülkemize hakim kılınma olayıdır. Cahiliyye döneminde de kız çocuklar diri diri toprağa gömme zihniyetinin devamıdır. Kur´an; âBiz insanı, gerçekten en güzel bir biçimde yarattık.â[6] ayeti insan demiş, insanı muhatap almış, kadın, erkek ayrımı yapmadan tüm insanlara hitap etmiş ve genel ifade kullanmıştır. Allah yarattığını ayırtmazken bu ayrım niye? Bizi dünyaya getiren, neslimizi üretip çoğaltan, şevkatın kaynağı, Tanrının Rahim ve Rahman sıfatı olan analarımız, evlatlarımız, tanrının yarattıklarının en nadide çiçeklerini ne hale getirdiler. Kadınsız bir dünya olur mu? Yüce Peygamberimiz, cenneti annelerin ayakları altında olduğunu söylemiştir. Peygamberimize ilk inananlardan ve onu koruma altına alan yine bir kadın değil midir? (Hatice anamız) Peygamber soyunun devamını sağlayan yine bir kadın değil midir? (Hz. Fatima) Araplarda kadının adı bile yokken, alınır satılırken Alevilikte ki kadın âHatunâdur. Saygındır, dedenin yanında eli öpülen âAnaâdır. İşte Aleviliğin İslam anlayışının / yorumunun farklılığı buradadır. Hz. Muhammed (s.a.v.) döneminde olduğu gibi Alevilerin ibadeti kadınlı erkekli birlikte yapar. Aynen: âELEST-Ü BEZMâ (ruhlarımızın verdiği) ikrarında olduğu gibi[7] aynen, Kabeyi tavaf ettiğimizde kadın-erkek birlikteliği gibi, Kâbe´nin etrafını çevirip kılınan halka namazı gibi. Nefs ile kişiliğin, ruhla bedenin, içteki erkek ve dişinin uzlaştığı, barış içinde yaşadığı bir sonsuzluk gibi. Dünya barışına giden yol içteki huzurdan geçer. Bilindiği gibi ruhun erkeği ve dişisi yoktur. İbadetler ruhanidir, orada nefsani duygulara yer yoktur, orası er meydanı değil, "Er-bacı" meydanı olması gerekir.. "Kadın-erkek birlikte ibadet olur mu?" diyenlere, Hoca Ahmet Yesevi; bir hokka içine pamukla ateş koyup göndererek, ruhsal olgunluktan nasibini alamamış ham insanlara şu mesajı vermek istemiştir; "Kamil insanların meclisinde, kadınlarla-erkekler bir arada bulunsa bile onlar, her türlü nefsani arzu ve isteklerden arınmış olduklarından, bir arada olmalarının sakıncası yoktur." Hacı Bektaş Veli de, erkeğin Aslanı aslan da, dişisi aslan değil midir? diye soruyor. "Erkeklik dişilik sorulmaz muhabbetin dilinde Hakk'ın yarattığı her şey yerli yerinde Bizim nazarımızda kadın erkek farkı yok Noksanlık, eksiklik senin görüşlerinde" (Hacı Bektaş Veli) Üstünlük cinsiyette değil, iyi fiiller gerçekleştirmektedir. Her insanın kendi üstünlükleri ve kendi görevleri vardır. âYaratan yarattığını bilmez mi?â Tabii ki Cenab-ı Allah en mükemmel şekilde bilerek yaratmıştır. Kalmaz ayruk bularda lezzet-i nefs Mihnete kalbolur muhabbet-i nefs Er-ü avrat birbirin bilmez Bu ne sırdır bu sırra akıl ermez. E.Çelebi Bu sırra vakıf olamayanlar, dine Arap olma anlamını verenler kadınlarımızı / analarımızı / kızlarımızı İslam adı altında ne duruma getirdiler. Şimdi örnekler vererek ( yüzlercesini verebiliriz) konuyu kapatmak istiyorum: Yüce kitabımız Allah´ın yasalarında değişikliliğin olmadığını bildirilirken binlerce âhadisâ ve âsünnetâler uyduruldu: Peygamber efendimiz yaşadığı yıllarda, âBenden Kur´an dışında hiçbir şey yazmayın. Kim benden Kur´an dışında bir şey yazmışsa imha etsin.â[8] Demesine rağmen Emeviler ve Abbasiler döneminde bazı hadis bilginlerine göre iki milyon hadis yazıldı, en doğru olarak kabul edilen Buhari´nin kitabının altı yüz bin hadis arasından, Müslim´in üç yüz bin hadis arasından, Ebu Davut´un beş yüz bin, İbni Hambel´in yedi yüz bin hadis arasından seçildiği söylenir. Oysa gerçek hadis Yaşar Nuri Öztürk´e göre elliyi geçmemektedir, İmam Azam´a göre de 17´dir.. Ben şundan duydum, bundan duydum şeklindeki uydurmalar gün geldi din olarak karşımıza çıktı ve kadınlar da köleleştirildi. İstiklal marşımızın büyük şairi Mehmet Akif Ersoy işte buna isyan ediyor: âNebiye atf ile binlerce herze uydurdun. Yıktın da dini mübini yeni bir din kurdunâ Kadınlarımızla ilgili hadislere örnekler verelim: -Kadınlara yazıyı öğretmeyin. Dikişi ve Nur suresini öğretin.[9] -Başlarına bir kadını geçiren bir kavim asla iflah olamaz.[10] -Uğursuzluk üç şeyde vardır: Kadında, evde, atta.[11] -Namazı bozan şeyler: Kara köpek, eşek, domuz ve kadındır.[12] -Kadınların dinleri ve akılları eksiktir.[13] -Kadınların arasında iyi kadın yüz tane karga arasında alaca bir karga gibidir.[14] -Doksan dokuz kadından biri cennete, diğerleri ise cehennemdedir.[15] şimdi sormazlar mı Hz. Fatima anamız ve diğer Fatima ana gibi yaşayan analarımız kadınlıklarından dolayı cehenneme, Yezit ve onun gibi yaşayanlarda erkekliklerinden dolayı cennete gideceklerdir. âTakma saç takan, taktıran, kaşları incelten, kaşlarını incelttiren, dövme yapan ve dövme yaptıran lanetlenmiştirâ[16] Vay haline günümüzün kadınınaâ¦.! Kadın sekiz sıfatlıdır: · Giyim kuşam hevesinden maymun. · Fakir düşmeye razı olmadığından köpek. · Kocasına ve diğer insanlara kibrinden yılan. · Gece gündüz koğuculuk yaptığından akrep. · Evde eşya sattığından fare. · Erkeklere hile kurduğundan tilki. · Kocasına itaat ettiğinden dolayı koyundurâ[17] İşte kadın ve işte kadınlara bakıştan birkaç örnek. İslam ülkelerinde geri kalmışlığın sebebini işte bu uydurmalarda aramak lazımdır. Bu uydurmaların yüzündendir ki, sanatta, bilimde ve çağdaşlıkta geri kalmış ve kadın ikinci plana itilmiş ve aşağılanmıştır. 21.yy.da Atatürk Türkiye´sinde bunları konuşuyor ve yazıyor olmaktan utandınız mı? Bizler kadınlarımız adına utandık. Kadınlarımıza bin selam olsun⦠alıntıdır cem vakfı
emegıne saglık can gercekten onemlı bı konuya degınmıssın bunlara ragmen anlamamkta ısrar edıyolar yazık o ınsanlara .......