Hz. Ali'nin Hayatı ve Özlü Sözleri

Konu, 'ALLAH'ın Arslanı. Hz. Ali' kısmında seyduna_34 tarafından paylaşıldı.

  1. seyduna_34

    seyduna_34 Daimi Üye

    Hz. ALI B. EBU TÂLIB (r.a.)

    Resulullah'in amcasinin oglu, damadi, dördüncü halife. Babasi Ebû Talib, annesi Kureys'ten Fâtima binti Esed, dedesi Abdulmuttalib'tir. Künyesi Ebu'i Hasan ve Ebû Tûrab (topragin babasi), lâkabi Haydar; ünvani Emîru'l-Mü'minin'dir. Ayrica 'Allah'in Arslani' ünvaniyla da anilir.

    Hz. Ali küçük yasindan beri Resulullah'in yaninda büyüdü. On yasinda islâm'i kabul ettigi bilinmektedir. Hz. Hatice'den sonra müslümanligi ilk kabul eden odur. Hz. Peygamber ile Hz. Hatice'yi bir gün ibadet ederken gören Hz. Ali'ye Peygamberimiz sirkin kötülügünü, tevhidin manasini anlattiginda Hz. Ali hemen müslüman olmustu. Mekke döneminde her zaman Resulullah'in yanindaydi. Kâbe'deki putlari kirmasini söyle anlatir: "Bir gün Resul-u Ekrem ile Kâbe'ye gittik. Resul-u Ekrem omuzuma çikmak istedi. Kalkmak istedigim zaman kalkamiyacagimi anladi, omuzumdan indi, beni omuzuna çikardi ve ayaga kalkti. Kendimi istesem ufuklari tutacak saniyordum. Kâbe'nin üzerinde bir put vardi, onu sagdan soldan ittim. Put düstü, parça parça oldu. Resulullah'in omuzlarindan indim. ikimiz geri döndük." (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 384).

    Resul-u Ekrem, en yakin akrabasini uyarmak ve hakki teblig etmek hususunda Allah'u Teâlâ'dan emir alinca onlari Safa tepesinde toplayip ilâhî emirleri teblig edince, Kureys müsrikleri onunla alay etmisti. ikinci toplantiyi yapmasini Hz. Ali (r.a.)'ye birakti, Ali de bir ziyafet hazirlayarak Hasimogullarini davet etti. Resulullah yemekten sonra: "Ey Abdülmuttalibogullari, ben özellikle size ve bütün insanlara gönderilmis bulunuyorum.

    Içinizden hanginiz benim kardesim ve dostum olarak bana bey'at edecek" dedi. Yalniz Ali (r.a.) kalkti ve orada Resulullah'a onun istedigi sözlerle bey'at etti. Bunun üzerine Resul-u Ekrem, "Kardesimsin ve vezirimsin " diyerek Hz. Ali'yi taltif etti.

    Hz. Peygamber hicret etmeden önce elinde bulunan emanetleri, sahiplerine verilmek üzere Ali'ye birakti ve o gece Hz. Ali, Resulullah'in yatagini da yatarak müsrikleri sasirtti. Böylece Hz. Ali, Hz. Peygamber'i öldürmeye gelen müsrikleri oyalayarak onun yerine hayatini tehlikeye atmis, bu suretle Peygamber'e hicreti sirasinda zaman kazandirmistir. Hz. Ali, Peygamberimiz'in kendisine biraktigi emanetleri sahiplerine verdikten sonra Medine'ye hicret etti. Medine'de de Hz. Peygamber'in devamli yaninda bulundu, bütün cihat harekâtlarina katildi, Uhud'da gâzî oldu. Bedir'de sancaktardi. Ayni zamanda kesif kolunun basindaydi; hakim noktalari tesbit ederek Hz. Peygamber'e bildirdi. Bu mevkiler isgal edilerek, Bedir'de önemli bir savas harekâtini basariya ulastirdi. Bedir gazasinin baslamasindan önce, Kureysliler'le teke tek dövüsen üç kisiden biriydi. Bu dögüste, hasmi Velid b. Mugire'yi kilici ile öldürdügü gibi, Hz. Ebû Ubeyde zor durumdayken yardimina kostu ve onun hasmini da öldürdü. Kendisine "Allah'in Arslani" lâkabi ve Bedir ganimetlerinden bir kiliç, bir kalkan ve bir de deve verildi.

    Hz. Ali, Bedir savasindan sonra Hz. Peygamber'in kizi Hz. Fâtima ile evlendi. Nikâhini Hz. Peygamber kiydi. O zamana kadar Resulullah'la oturan Hz. Ali nikâhtan sonra ayri bir eve tasindi. Hz. Ali'nin, Hz. Fâtima'dan üç oglu, iki kizi dünyaya geldi. Hicret'in üçüncü yilinda Uhud savasinda, müslüman okçularin hatasi yüzünden müsrikler müslümanlarin üzerine saldirmislar ve Hz. Peygamber de yaralanarak bir hendege düsmüs ve düsman onun öldügünü yaymisti. Halbuki o sirada dögüse dögüse gerileyen Hz. Ali, Hz. Peygamber'in içine düstügü hendege ulasarak, onu korumaya almisti. Iki tarafin da kazanamadigi bu savasta Hz. Ali birçok yerinden yaralanarak gazi oldu.

    Uhud savasindan sonra Hz. Ali "Benu Nadr" Yahudilerinin hainlikleri üzerine bu kabile ile yapilan savasi bizzat idare etti. Bütün çarpismalarda Hz. Ali kahramanca dögüsmüs ve müsriklerin en meshur savasçilarini öldürmüstür. Hudeybiye barisinda sulh sartlarinin yazilmasinda o memur edildi. Hz. Ali, sulhnameyi yazmaya söyle basladi: "Bismillâhirrahmânirrahîm . Muhammed Resulullah...." Ancak müsrikler bu ifadeye itiraz ettiler. Hz. Peygamber, "Resulullah" yerine "Muhammed b. Abdullah" yazmasini Hz. Ali'ye söylemis fakat Hz. Ali "Resulullah" ifadesinin yaziminda israr etmistir.

    Hz. Ali Mekke'nin fethi sirasinda yine sancaktardi. "Keda" mevkiinden Mekke'ye girdi. Mekke kan dökülmeden fethedildi. Hz. Peygamber ile birlikte Kâbe'deki bütün putlari kirdilar.

    Mekke'nin fethinden sonra Resulu Ekrem, Hâlid b. Velid'i Benu Huzeyme kabilesine gönderdi. Bu kabile ya cehaleti, ya da bedevî olmalarindan, "müslüman olduk" anlamindaki "eslemna" kelimesi yerine "sabbena" dedigi için Hâlid b. Velid hiddetlendi ve onlarla harp etti. Hz. Peygamber olayi duyunca çok üzüldü. Hz. Ali'yi bu hatayi telâfi ile görevlendirdi. Hz. Ali Benu Huzeyme'ye giderek öldürülenlerin diyetini ödeyip magdur olanlarin zararlarini telâfi etmisti.

    Huneyn gazasinda müslümanlar bir ara bozulup dagildilar. Sayilari binleri buldugu halde içlerinden ancak birkaç kisi sabredip dayanabildi. Hz. Ali bu savasta yalniz sabirla tahammül etmekle kalmayarak gösterdigi yigitlik ve kumandanlikla islâm ordusunun kendi safinda toparlanmasini sagladi.

    Resulu Ekrem hicretin 9. yilinda Tebük seferine çikarken Hz. Ali'yi ehl-i beytin muhafazasi için Medine'de birakti, ancak bu sefere katilamadigi için müteessir oldu. Bunun üzerine Resulullah: "Musa'ya göre Harun ne ise, sen bana karsi o olmak istemez misin?" dedi. Ali, bu iltifattan çok memnun oldu.

    Berae suresinin ayetleri nazil olunca, Resulullah Hz. Ali'yi Mekke'ye gönderdi. Bu suretle hiçbir müsrikin artik Kâbe-i serîfi bundan sonra haccedemeyecegini bildirdi.

    bundan sonra haccedemeyecegini bildirdi. Yemen bölgesinin islâm'a girmesi zordu. Görev yine Ali b. Ebi Talib'e verildi. Hz. Ali "Bu çok güç bir is" dedi. Resulullah da "Ya Rabb, Ali'nin dili tercümani, kalbi hidayet nurunun memba olsun" diye dua edince, Ali, siyah bir bayrak alarak Yemen'e gitti, kisa süren irsadlari sayesinde Yemen'in bütün Hemedan kabilesi müslüman oldu.

    Hz. Peygamber'in vefati sirasinda, hücresinde bulunanlarin basinda geliyordu. Hz. Ebu Bekir halife seçildigi sirada Hz. Ali Resulullah'in hücresinde tekfin ile mesgul idi.

    Hz. Ömer devrinde devletin bütün hukuk isleriyle ilgilenip adeta islâm devletinin bas kadisi olarak görev yapti. Hz. Ömer'in sehâdeti üzerine yine devlet baskanini seçmekle görevlendirilen alti kisilik sûra heyetinde yer alip, bu alti kisiden en sona kalan iki adaydan biri oldu.

    Hz. Osman'in hilâfeti döneminde idarî tutumdan pek memnun olmamakla birlikte islâm devletinin muhtelif vilâyetlerinden gelen sikayetleri hep Hz. Osman'a bildirmis ve ona hâl çareleri teklif etmisti. Hz. Osman'i muhasara edenleri uzlastirmak için elinden gelen gayreti sarfetti.

    Hz. Osman'in sehâdetinden sonra islâm'in ileri gelen sahsiyetleri ona bey'at ettiler. Ancak onun bu dönemi Allah'in bir takdiri olarak son derece karisik bir dönem oldu. Hilâfete geçtiginde hâlledilmesi gereken bir çok problemle karsi karsiya kaldi. Bu karisikliklar Cemel ve Siffin gibi iç çatismalari dogurdu. islâm devleti bünyesindeki bu ihtilâflari giderme konusunda büyük fedakârlik ve gayretler gösterdi.

    Nihayet, Kûfe'de 40/661 yilinda bir Hârici olan Abdurrahman b. Mülcem tarafindan sabah namazina giderken yaralandi. Bu yaranin etkisiyle sehid oldu.

    Hz. Ali devamli olarak Hz. Peygamber (s.a.s.)'in yaninda bulundugu için Tefsir, Hadîs ve Fikihta sahabenin ileri gelenlerindendir. Hatta Resulullah'in tabiri ile "ilim beldesinin kapisi" olarak ümmetin en bilgini idi. Hz. Peygamber yolunda insanlari hakka iletmek için büyük gayretler sarfetmis ve hilâfet dönemi iç karisikliklarla dolu olmasina ragmen islâm'in ögretilmesi ve ögrenilmesi hususunda büyük katkilari olmustu.

    Medine'de duruma hakim olup yönetimi tam olarak eline aldiktan sonra ögretim için merkezde bir okul kurdu. Arapça gramerin ögretilmesini Ebu Esved ed-Düeli'ye, Kur'an okutma ve ögretme isini Abdurrahman esSülemi'ye, Tabiî ilimler konusunda ögretmenlik görevini Kümeyl b. Ziyâd'a verdi. Arap edebiyati konusunda çalisma yapmak üzere de Ubade b. esSamit, ve Ömer b. Seleme'yi görevlendirdi. Devlet yönetimi ve hizmetlerini; maliye, ordu, tesrî ve kaza gibi bölümlere ayirarak yürütüyordu. Malî isleri, dagitma ve toplama diye iki kisma ayirmazdi.

    Ümmetin malini ümmete dagitirken de son derece titiz davranirdi. Kendisine bir pay ayirma noktasinda gayet dikkatli olup, kimsenin hakkina tecavüz etmemekte de büyük bir örnek idi. Kendisini Kûfe'de görenler, kisin sogugunda ince bir elbisenin altinda tir tir titreyerek camiye gittigini aktarirlar. Devlet yönetici ve memurlarinin nasil davranmalari gerektigi konusunda su yönetmeligi hazirlamisti.

    1. Halka karsi daima içinizde sevgi ve nezaket besleyin. Onlara bir canavar gibi davranmayin ve onlari azarlamayin .

    2. Müslüman olsun olmasin herkese ayni davranin. Müslümanlar kardesleriniz, müslüman olmayanlar ise sizin gibi bir insandir.

    3. Affetmekten utanmayin. Cezalandirmada acele etmeyin. Emriniz altinda bulunanlarin hatalari karsisinda hemen öfkelenip kendinizi kaybetmeyin .

    4. Taraf tutmayin, bazi insanlari kayirmayin. Bu tür davranislar sizi zulme ve despotluga çeker.

    5. Memurlarinizi seçerken zalim yöneticilere hizmet etmemis ve devletin suçlarindan ve zulümlerinden sorumlu olmamis bulunmalarina dikkat edin.

    6. Dogru, dürüst ve nazik kisileri seçin ve çikar ummadan ve
    korkmadan aci gerçekleri söyleyebilenleri tercih edin.


    7. Atamalarda arastirma yapmayi ihmal etmeyin.


    8. Haksiz kazanç ve ahlâksizliklara düsmemeleri için memurlariniza
    yeterince maas ödeyin.


    9. Memurlarinizin hareketlerini kontrol edin ve bunun için
    güvendiginiz samimi kisileri kullanin.


    10. Mektuplar ve müracaatlara bizzat kendiniz cevap verin.


    11. Halkin güvenini kazanin ve onlarin iyiligini istediginize
    kendilerini inandirin .


    12. Hiç bir zaman vaadinizden ve sözünüzden dönmeyin.


    13. Esnaf ve tüccara dikkat edin; onlara gereken önemi gösterin,
    fakat ihtikâr, karaborsa ve mal yigmalarina izin vermeyin.


    14. El islerine yardim edin; çünkü bu yoksullugu azaltir, hayat
    standardini artirir.


    15. Tarimla ugrasanlar devletin servet kaynagidir ve bir servet gibi
    korunmalidir.


    16. Kutsal görevinizin yoksul, sakat ve yetimlere bakmak oldugunu hiç
    aklinizdan çikarmayin. Memurlariniz onlari incitmesin, onlara kötü
    davranmasin. Onlara yardim edin, koruyun ve yardiminiza ihtiyaç
    duyduklari her zaman huzurunuza çikmalarina engel olmayin .


    17. Kan dökmekten kaçinin, islâm'in hükümlerine göre
    öldürülmesi gerekmeyen kimseleri öldürmeyin.


    Hz. Ali bütün bu emirleri kendi nefsinde eksiksiz uygulayan bir
    halifeydi. Bes yillik halifeligi çok önemli olaylarla, savas ve
    sikintilarla geçmisti. Fitnelere karsi sonuna kadar dogru yoldan
    sabirla mücadele etmek istedi sonunda sehid oldu.


    Hz. Ali Islâm'in bütün güzelliklerine vakifti. Çünkü o,
    Resulullah'in daima yaninda bulunmustu. Vahiy kâtibiydi, hâfiz,
    müfessir ve muhaddisti. Hz. Peygamber'den bes yüzden fazla hadis
    rivayet etti. Ahkâmin nazariyatindan çok amelî keyfiyetine bakardi:
    "Halka anladiklari hadisleri söyleyiniz. Allah ile Peygamber'in tekzip
    edilmesini ister misiniz?" (Buhârî, ilim) demistir.


    Hz. Ali'nin, Hz. Fâtima'dan Hasan, Hüseyin, Muhsin adli ogullari ve
    Zeynep, Ümmü Gülsüm adli kizlari oldu.


    Hz. Ali âbid, kahraman, cesur, iyilikte yarisan, takva sahibi ve son
    derece cömertti. Medine'de müslümanlarin durumu düzeldikten sonra,
    Hz. Ali de bir hizmetçi almaya karar verip, Resulullah'a gitti.
    Resulullah kiziyla damadinin arasina girerek: "Ben size hizmetçiden
    daha hayirlisini haber vereyim. Yatarken otuzüç kere Allahü ekber,
    otuzüç kere Elhamdülillah, otuzüç kere de Subhanallah deyin"
    buyurdu. Yine bir gün yiyecek çok az yemekleri olan Hz. Ali ile
    ailesi sofraya oturduklari sirada kapilarina bir dilenci geldi, onlar
    da yemegi dilenciye verdiler. Ertesi gün gelen bir yetime, üçüncü
    gün gelen bir esire yemeklerini verdiler. Bu olay üç gün
    sürdükten sonra su ayet-i kerime indi: "süphesiz en iyiler mizaci
    kâfur olan bir tastan içerler. Allah'in kullarinin tasira tasira
    içecegi bir kaynak. Adagi yerine getirirler ve serri yaygin olan bir
    günden korkarlar. içleri çektigi hâlde yiyecegi, miskine, yetime ve
    esire yedirirler. 'Biz sizi ancak Allah'in rizasi için doyuruyoruz,
    sizden bir karsilik ve tesekkür beklemiyoruz. Dogrusu biz oldukça
    asik suratli zorlu bir günden dolayi Rabbimizdan korkuyoruz' derler.
    Allah da bu günün serrinden onlari korur. Onlara parlaklik ve sevinç
    verir." (Insan, 5/11)


    Hz. Ali'nin "Zülfikâr" adi verilen meshur bir kilici vardi. Kilicin
    agzi iki çatalli idi ve Hz. Ali'ye Resulullah tarafindan hediye
    edilmisti. Hz. Ali'nin cömertligi, insanîligi, Resulullah'a olan
    yakinligiyla edindigi büyük manevî miras onu yüzyillardir halk
    inançlarinda destani bir kisilige büründürmüstür. Bir gün onun
    dört dirhemi vardi. Birini açiktan, birini gizliden birini gündüz,
    birini de gece infak etti ve hakkinda su ayet-i kerime indi: "Mallarini
    gece ve gündüz, gizli ve açik olarak infak edenler. Onlar için
    Rabbleri katinda karsiliklari vardir ve üzülecek de degillerdir."
    (el-Bakara, 2/274).


    Hz. Ali'nin peygamberimizden rivayet ettigi bazi hadis-i serifler:
    "Günah isleyen biri pisman olur, abdest alir namaz kilar ve günahi
    için istigfar ederse Allah'u Tealâ Nisâ suresinde 'Biri günah isler
    veya kendine zulmeder sonra pisman olup Allah'u Teâlâ'ya istigfar
    ederse Allah'u Teâlâ'yi çok merhametli ve af ve magfiret edici
    bulur' buyurmaktadir."


    "Üzerinde farz namaz borcu olan kimse, kazasini kilmadan nafile
    kilarsa bos yere zahmet çekmis olur. Bu kimse, kazasini ödemedikçe
    Allah'u Teâlâ onun nafile namazlarini kabul etmez. "


    "Malinizin zekâtini veriniz. Biliniz ki, zekâtini vermeyenlerin bunu
    vazife kabul etmeyenlerin namazi, orucu, hacci ve cihadi ve imani
    yoktur. "


    Peygamberimiz (s.a.s.) Hz. Ali'ye buyurdu: " Ya Ali, altiyüzbin koyun
    mu istersin, yahut altiyüzbin altin mi veya altiyüzbin nasihat mi
    istersin ? " Hz. Ali dedi: "Altiyüzbin nasihat isterim." Peygamberimiz
    buyurdu: "su alti nasihate uyarsan altiyüzbin nasihata uymus olursun:
    1. Herkes nafilelerle mesgul olurken sen farzlari ifa et. Yani
    farzlardaki rükünleri, vacipleri sünnetleri, müstehaplari ifa et.
    2. Herkes dünya ile mesgul olurken sen Allah'u Teâlâ'yi hatirla.
    islâm'a uygun yasa; islâm'a uygun kazan; islâm'a uygun harca. 3.
    Herkes birbirinin ayibini arastirirken sen kendi ayiplarini ara. Kendi
    ayiplarinla mesgul ol. 4. Herkes dünyayi imar ederken sen dinini imar
    et, zinetlendir. 5. Herkes halka yaklasmak için vasita ararken, halkin
    rizasini gözetirken sen Hakk'in rizasini gözet; hakka yaklastirici
    sebep ve vasitalari ara. 6. Herkes çok amel islerken sen amelinin çok
    olmasina degil, ihlasli olmasina dikkat et."


    Hz. Ali buyurdu:


    "Kisi dili altinda saklidir. Konusturunuz, kiymetinden neler
    kaybettigini anlarsiniz."


    "Insanin yaslanip Rabbini bildikten sonra ölmesi, küçükken ölüp
    hesapsiz Cennet'e girmesinden daha hayirlidir. "


    "Kul ümidini yalniz Rabbi'ne baglamali ve yalniz günahlari kendini
    korkutmalidir. "


    "Cahil, bilmedigini sormaktan utanmasin. Âlim, içinden çikamayacagi
    bir meselede en iyisini Allah'u Teâlâ bilir' demekten sakinmasin."


    "Sizin için korktugum seylerin en basinda, nefsinin istegine uymak ve
    uzun emelli olmak gelir. Birincisi hak yoldan alikoyar; ikincisi ise
    ahireti unutturur. "


    "Amellerin en zoru üçtür. Bunlar; nefsin hakkini verebilmek, her
    halde Allah'u Teâlâ'yi hatirlayabilmek, kardesine bol bol ikramda
    bulunabilmektir. "


    "Takva, hataya devami birakmak; aldanmamaktir . "


    "Kalpler, kaplara benzer. Hayirli olani, hayirla dolu olanidir."


    "Bana bir harf ögretenin kölesi olurum. "


    Hz. Ali bu ümmetin en ileri gelenlerinden biri olarak isllâm'in bize
    kadar gelmesinde büyük rolü olan sahabelerdendir .
     
  2. LinkinPark

    LinkinPark Daimi Üye

    bu güzel enfess sözleri bizlerle paylaştıgın ıcın tesekkurler:)
     

Sayfayı Paylaş