Hz. ALİ?NİN ADALETİ Hz. Ali?nin adaleti irdelenirken, olgulara günümüz şartlarından değil, o günün koşulları ve değerleri açısından ele almak ve öyle değerlendirmek gerekir. Dünya haritasında o dönem kölelik sisteminin tüm dünyada uygulandığını, söz konusu uygulamanın yasal olarak ancak 19. Yüzyılın sonlarına doğru kaldırıldığını, tüm bunlara rağmen yer yer 20. Yüzyılın ilk yarısında da görüldüğünü unutmamak gerekir. O dönemler kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğünü, kadının toplumsal yaşamda yerinin hemen hiç olmadığını, dünyadaki genel uygulamanın güçlünün keyfi iradesine endekslendiğini göz ardı etmemek gerekir. Elbette insanlık bu günkü Evrensel değerlere bir günde gelmedi. Bu gün bile bilimin olağanüstü geliştiği, teknolojinin baş dönderici bir hızla yaşamımızın çok önemli yerini kapsadığı, sosyal ve toplumsal değerlerin tüm dünyada ki farklılıklarının bilindiği ve birer zenginlik olarak kabul edildiği dünyamızda, bu üretim ilişkilerini ellerinde bulunduran tröstlerin kâr hırsı ile korkunç savaşlar çıkardığını, insan ve doğaya karşı saygısızlıkta ilkel diye kategorilendirilen insan ve guruplardan çok daha barbar olduğunu unutmamak gerekir. İnsana ve doğaya yapacağı etkilerin sonuçları düşünülmeksizin hızla silahlanan ve bu silahı gene kendi cinsi olan insanoğluna karşı kullanan dünya medeniyetinin, toprağa gömülen korkunç ekonomik kaynakların dünya tabii dengesini nasıl insafsızca katlettiğini görmeden, eski çağları tek yanlı ilkellikle suçlamak adaletli olmaz. Bu vesile ile adalet kavramında adil olmayan ve sürekli kendi çıkarları doğrultusunda yorumlayan teknolojı ve bilimde gelişmiş, ama bu verilerin dağılımında adil olmayan gelişmiş kapitalizmin etkileri altında kalarak olguları değerlendirme yanlışlığına düşmemek gerekir. Her olgu kendi koşulları altında değerlendirilmelidir. Bu vesile ile gene Hz. Ali?den bir örnek vererek ?Zaman sana uymaz, sen zamana uyacaksın? sözleri eşliğinde yorumlamamız gerekir. BİR OLAYDA BEŞ KİŞİ ARASINDA VERDİĞİ HÜKÜM Esbağ bin Nübâte?den nakledilmiştir: ?Beş kişiyi zina suçuyla Halife Ömer?in yanına getirdiler. Halife, onların her birisine şer?î had uygulanması için emir verdi. Orada hazır bulunan Hz. Ali şöyle buyurdu: ?Ya Ömer, bu onların hakkında verilmesi gereken hüküm değildir.? Ömer ?O halde (uygun) haddi onlara siz uygulayın? dediğinde, Hz. Ali, onlardan birisini öne alıp boynunu vurdu; diğer birisini recm etti; bir diğerine kırbaç haddi uyguladı; dördüncüsüne bir haddin yarısı kadar (50 kırbaç) vurdu; beşincisini ise mazur gördü ve serbest bıraktı. Bunu gören Halife Ömer, hayrete düştü; insanlar da şaşırıp kaldı. Ömer şöyle dedi: ?Ey Ebalhasan, tek bir olayda suçlu olan beş kişiye ayrı ayrı beş hüküm uyguladın ki hiçbirisi diğerine benzemiyor (bunun sebebi nedir)?? Hz. Ali şöyle buyurdu: ?Bunlardan birincisi zimmî (İslamdevletinde yaşayan kitap ehli) idi; (işlediği suç ile) zimmîlik vasfını kaybettiği içinhaddikılıçtan başka bir şey değildi. İkincisi evli bir kişi olduğu için haddi recm idi. Üçüncüsü bekar olduğu için haddi yüz kırbaç idi. Dördüncüsü köle olduğu için cezası kırbaç haddinin yarısı idi. Beşincisi ise akılsız bir deli idi (ve dolayısıyla her hangi bir cezayı hak etmemişti BİR ERKEK VE BİR KIZ ÇOCUK ÜZERİNDE İHTİLAF EDEN İKİ CARİYE Câbir Cu?fî, Temim b. Huzâm el-Esedî?den nakledilmiştir: ?Halife Ömer?in yanına bir erkek ve bir de kız çocuk üzerinde ihtilaf eden iki cariye getirildi. Ömer şöyle dedi: ?Sıkıntıları gideren Ebûlhasan (Ali) nerededir?? Hz. Ali?yi yanına çağırdılar ve o olayı kendisine anlattı. Hz Ali, iki şişe istedi ve onların ağırlığını tarttı. Daha sonra cariyelerden her birisinin şişelerden birisine sütlerini sağmasını emretti. Ardından sütleri tarttı ve biri diğerinden ağır geldi. Bunun üzerine şöyle buyurdu: ?Erkek evlat, sütü ağır gelen cariyenindir, kız evlat ise sütü hafif olanın.? Bunu gören Halife Ömer ?Bu hükmü neye dayanarak söyledin Ey Ebelhasan?? diye sorunca, Hz. Ali şöyle buyurdu: ?Çünkü Allah, erkek bebeğin payını kız bebeğin payından daha fazla belirlemiştir!? İKİ KADININ BİR ÇOCUK ÜZERİNDEKİ İHTİLAFI Halife Ömer zamanında iki kadın bir çocuk üzerinde ihtilaf etti; her birisi çocuğun kendisine ait olduğunu iddia ediyordu ve hiçbirisinin şahidi yoktu. Meselenin hükmünü bilmeyen Halife Ömer, hüküm vermesi için Hz. Ali?ye danıştı. Hz. Ali, iki kadını yanına çağırdı. Onlara vaaz edip korkuttu. Kavga ve ihtilafta devam edince, ?Bana bir testere getirin!? buyurdu. Bunu gören kadınlar ?Testereyi ne yapacaksın?? diye sordular. Hz. Ali şöyle dedi: ?Çocuğu ikiye ayırıp her bir parçasını sizden birisine vereceğim.? Bunu duyan kadınlardan birisi susup bir şey söylemedi. Ama diğeri şöyle dedi: ?Ey Ebelhasan, seni Allah?a yemin veriyorum ki eğer illa da bunu yapacak isen, ben hakkımdan vazgeçip çocuğu ona bırakıyorum.? Hz. Ali bunun özerine şöyle dedi? ?Bu senin çocuğundur, onun değil; Eğer onun olsaydı çocuğa acır ve ona şefkatli davranırdı.? Bu durum üzerine diğer kadın da çocuğun sahibi olmadığını itiraf etti. Ömer buna çok sevindi ve hüküm vermedeki sıkıntısını giderdiği için Hz. Ali?ye dua etti.? BİR EMANET OLAYINDA VERDİĞİ HÜKÜM Haneş bin Mu?temer?den rivâyet edilmiştir: ?İki kişi Kureyş?ten bir kadının yanına gelerek 100 dinar parayı ona emanet ettiler ve: ?Bu emaneti bizden herhangi birimiz tek başına gelip isterse, ona vermeyeceksin; ancak ikimiz bir arada gelirsek, emaneti teslim edeceksin.? Dediler. Aradan bir yıl geçtikten sonra iki kişiden birisi kadının yanına gelerek şöyle dedi: ?Arkadaşım vefat etti; dolayısıyla parayı bana teslim et.? Kadın önce tereddüt edip parayı vermek istemedi, ancak adam kadının akrabalarını devreye soktu ve kadının üzerinde baskı kurarak altınları vermeye mecbur bıraktı. Sonra aradan bir yıl daha geçti. Bu sefer diğer adam kadına gelerek parayı ondan istedi. Kadın ona şöyle dedi: ?Arkadaşın senin öldüğünü zannettiği için bana gelip dinarları istedi; ben de ona verdim .? Adam bunu kabul etmeyince aralarındaki ihtilaftan dolayı Halife Ömer?in yanında dava açtılar ve adam Halife?nin kadının aleyhine hüküm vermesini istedi. Ömer adamı haklı bularak kadına ?Sen sorumlusun (adamın parasını kendisine vermelisin)? dedi. Kadın itiraz ederek şöyle dedi: ?Bizim hakkımızda hüküm verme ve bizi Ali bin Ebî Tâlib?in yanına gönder.? Ömer de bunu kabul etti. Dava Hz. Ali?ye intikal etti. Hz. Ali parayı kadına emanet eden o iki kişinin anlaşarak kadına hile yaptıklarını anlayınca, ona şöyle dedi: ?Siz ikiniz kadına ?emaneti bizden yalnız gelene verme? dememiş miydiniz?? Adam ?Evet? dedi. Bunun üzerine şöyle buyurdu: ?Paran bizim yanımızdadır; git arkadaşınla birlikte gel, paranızı size iade edelim .? Hz. Ali?nin bu hükmü Ömer?e ulaşınca çok memnun kaldı ve ?Allah beni Ali bin Ebî Tâlib?den sonra yaşatmasın.? Dedi. --------------------------------------------------------------------------------