Hz. Ali´nin oglu Hz. Hüseyin Cennet gençlerinin seyyidi: Hz. Hüseyin Ümm-i Haris hazretleri anlatir: Birgün Resulullahin huzuruna varip, bir rüya gördügümü ve çok korktugumu arzettigim zaman, buyurdular ki: â Ne gördün? â Sizin vücudunuzdan bir parça kestiler, benim yanima eklediler. â Iyi görmüssün, Fatima'nin bir oglu olacak ve senin yaninda kalacaktir. Beraber mescidden çiktilar Bir müddet sonra, Hz. Hüseyin dünyaya geldi. Resulullah her sabah namazini kildiktan sonra, mübarek yüzünü eshab-i kirama çevirirlerdi. Üzüntülü kimseler yüzünü görseler, mesrur olurlardi. O gün sabah namazindan sonra, yüzlerini döndürmeden, Hz. Ali'yi çagirdilar. Beraber mescidden çiktilar. Eshab-i kiram nereye, niçin gittiklerini anlayamadilar. Tekrar dönerler diye oturdular. Ikisi Hz. Fatima'nin evine gittiler. Peygamberimiz Hz. Ali'ye, kapida durup, kimseyi içeri sokmamasini emretmislerdi. Hz. Hüseyin dogmus, melekler tebrik etmek için gelmislerdi. Hz. Ebu Bekir duramayip, Hz. Ali'nin evine gitti. Sonra Hz. Ömer, sonra Hz. Osman ve bütün eshab-i kiram Hz. Ali'nin evine gittiler. Hz. Ebu Bekir, Hz. Ali'den, Resulullahin nerede oldugunu sordu. Hz. Ali, içerde olduklarini bildirince, Hz. Ebu Bekir buyurdu ki: â Izin verirsen, ben de gireyim. â Allahin Resulü mesguldür. â Benim içeri girmememi sana emretti mi? â Hayir, yalniz dört yüz yirmi dört bin melek geldi. Hz. Ebu Bekir hayret edip, durdu. Bir müddet sonra, Resulullah disari çikip, herkesin içeri girmesini emrettiler. Eshab-i kiram içeri girdiler. Hz. Ali'nin meleklerin sayisindaki sözü söylendi. Resulullah efendimiz Hz. Ali'ye sordular: â Meleklerin sayisini nasil bildin? â Melekler grup grup geliyorlardi. Her biri bir dil ile konusurlardi ve sayilarini bildirirlerdi. Bunun üzerine Resulullah efendimiz buyurdu ki: â Allah aklini ziyade etsin ya Ali! Cennet gençlerinin efendisi Resulullah efendimiz Hz. Hüseyin dogdugu zaman, kulagina, (O, cennet gençlerinin efendisi, seyyididir) diye seslenmislerdi. Hz. Üsame bin Zeyd, bir gece Peygamber aleyhisselami gördügünü ve Onun, (Bunlar benim ogullarimdir, kizimin ogullaridir. Allahim ben onlari seviyorum, sen de onlari sev ve onlari sevenleri de sev) buyurdugunu rivayet etmektedir. Bir defasinda da, (Hüseyin benden, ben Hüseyin'denim, Allahü teâlâ Hüseyin'i seveni sever) buyurmustu. Allahü teâlâ Kur'an-i kerimde, ehl-i beyte, mealen buyuruyor ki: (Allahü teâlâ, sizlerden ricsi, yani her kusur ve kirleri gidermek istiyor ve sizi tam bir taharet ile temizlemek irade ediyor.) Bu ayet-i kerime gelince, eshab-i kiram sordular. â Ya Resulallah! Ehl-i beyt kimlerdir? Benim ehl-i beytim O esnada, Hz. Ali geldi. Mübarek hirkasinin altina aldilar. Fatima-tüz-Zehra da geldi. Onu da yanina aldilar. Imam-i Hasan geldi. Onu da bir yanina, sonra gelen Imam-i Hüseyin'i de öbür tarafina alarak buyurdular ki: â Iste bunlar, benim ehl-i beytimdir. Bu ayet-i kerime ve ilgili hadis-i serifler, Resulullahin iki mübarek torununu sevmenin sart oldugunu belirtmektedir. Hz. Hüseyin buyurdu ki: Birgün yüksek dedemin huzuruna varmistim. Übey bin Kâb da orada idi. Bana, "Merhaba, ey Ebu Abdullah, ey göklerin ve yerin süsü" diye hitap ettiler. Übey bin Kâb hazretleri dedi ki: â Ya Resulallah! Gökler ve yer için, senden baska süs var midir? Resulullah bunun üzerine buyurdular ki: â Beni insanlara Peygamber olarak gönderen Allahü teâlânin hakki için, Hüseyin bin Ali, yeryüzünün merkezinin süsüdür. Ondan ziyade süs, göklerin tabakalaridir. Bir gün Hz. Hüseyin, Resulullah efendimizin yaninda idi. Annesine gitmek istiyordu. Hava yagmurlu idi. Resulullah efendimiz dua buyurdu. Hz. Hüseyin eve gidinceye kadar, yagmur ara verdi. Birgün Resulullah efendimiz, Hz. Hüseyin'i sag dizine, oglu Ibrahim'i sol dizine aldi. Cebrail aleyhisselam gelip dedi ki: â Hak teâlâ, bu ikisinden birini alacaktir. Sen birini seç! Resulullah efendimiz buyurdu ki: â Eger Hüseyin vefat ederse, benim canim yandigi gibi, Ali'nin ve Fatima'nin da canlari yanar. Eger Ibrahim giderse, en çok ben üzülürüm. Benim üzüntümü, onlarin üzüntüsüne tercih ediyorum. Üç gün sonra ogullari Ibrahim vefat etti. Resulullah efendimiz, Hz. Hüseyin yanina her gelisinde, onu öper ve buyururdu ki: â Selamet ve saadet o kimseye ki, oglum Ibrahim'i ona feda ettim. Hz. Hüseyin'in ilk çocuklugu Resulullah efendimizin derin sevgi ve sefkati içinde geçti. Ancak bu hâl, çok sürmedi. Zira Peygamber efendimiz vefat ettiler. Hz. Hüseyin, bundan sonra ilmini ve edebini babasinin yaninda tamamladi. Etrafini aydinlatirdi Hz. Hüseyin'in yüzü, karanlik gecede etrafini aydinlatirdi. Yaya olarak yirmi bes defa hacca gitti. Beraberindekiler bineklere binse de, kendisi binmezdi. Çok cömert idi. Buyurdular ki: â Cömert, efendi olur; cimri, hor olur. Bu âlemde bir mümin kardesinin iyiligini, kendinden önce düsünen, öbür âlemde daha iyisini bulur. Eshab-i kiramdan Hz. Dihye, devamli ticaret için sefere gider gelirdi. Çok güzel yüzlü idi. Cebrail aleyhisselam çok defa Resulullahin huzuruna Dihye seklinde gelirdi. Bir gün Cebrail aleyhisselam Fahr-i âlem hazretlerinin huzurunda bulunuyordu. Dihye, dedemizin yaninda O zaman henüz küçük olan Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'den biri, Cebrail aleyhisselami gördü. Hemen kardesinin yanina kosarak dedi ki: â Dihye, dedemizin yaninda oturuyor, haydi gidelim. Kosup mescide girdiler. Cebrail aleyhisselamin dizlerine oturdular. Ellerini Cebrail aleyhisselamin koynuna soktular. Resulullah efendimiz, torunlarinin bu hareketini görünce hicâb edip, mâni olmak istedi. Cebrail aleyhisselam, Resulullahin mahcup oldugunu görünce, dedi ki: â Ya Resulallah! Niçin sikiliyorsunuz? Fatima teheccüd namazini kilarken, Hak teâlâ beni gönderir, bunlarin besiklerini sallardim. Böylece Hz. Fatima rahatça namazini kilardi. Bazen da bunlarin anneleri namazdan sonra uyurken, bunlar aglardi. Hak teâlâ yine beni gönderir, anneleri uyanmasin diye, besiklerini sallardim, aglamazlardi. Çocuklarin bu hareketini bana karsi edepsizlik saymayin. Bunlarin yanima gelip, ellerini koynuma sokmalarinda bir mahzur yoktur. Resulullah efendimiz buyurdu ki: â Ey kardesim Cebrail! Simdi bir sey yapmadilar. Daha ileri giderler endisesiyle mâni oldum. Çünkü eshabimdan Dihye isminde birisi vardir. Çok kere sefere çikar. Her dönüsünde bunlara hediye getirir. Sizi Dihye zannedip, ellerini koynunuza soktular. Bunun üzerine Cebrail aleyhisselam, âYa Rabbi! Beni Habibinin yaninda utandirmaâ diye dua etti. Oturdugu yerden ellerini cennete uzatti. Bir yesil salkim üzüm, bir kirmizi nar eline geldi. Hz. Hasan üzümü, Hz. Hüseyin de nari aldi. Bunlari yerlerken, bir dilenci gelip dedi ki: â Ey ehl-i beyt! O üzüm ve nardan bana da verir misiniz? Resulullahin yüksek yaratilisli torunlari, dilenciye vermek istediklerinde, Cebrail aleyhisselam mâni olarak dedi ki: â Ya Resulallah! O dilenci seytandir. Cennet meyveleri ona haram iken, hile ile ondan yemek istedi. Kerbela'da sehit oldu Hz. Hüseyin hep babasinin yaninda idi. Babasi sehit olunca, Medine'ye geldi. Yezîd'e biat etmedi. Kufeliler kendisini çagirip halife yapmak istedi. Kardesi Muhammed bin Hanefiyye, Ibni Ömer, Ibni Abbas ve daha nice eshab-i kiram mâni oldular ise de, kabul etmeyip yetmisiki kisi ile Mekke'den Irak'a yola çikti. Irak valisi Ubeydullah bin Ziyad, Ömer bin Sâd kumandasinda bir ordu gönderdi. Ömer, geri dönmesini bildirdi ise de, Imam kabul etmeyip harp etti. 681 yilinda Muharremin onuncu günü Kerbela'da sehit oldu. Yezîd bunu duyunca, çok üzüldü. âAllah Ibni Mercane'ye (ibni Ziyad'a) lanet eylesin! Hüseyin'in isteklerini kabul etmeyip de onu sehit ettirdi. Böylece beni kötü tanittiâ dedi. Hz. Hüseyin'in mübarek oglu Zeynelabidin küçük oldugu için öldürülmedi. Kadinlar ve Imamin mübarek basi ile Sam'a gönderildi. Mübarek basi, Misir'da Karafe kabristaninda medfundur.