Aydın Doğan'a ikinci şok! 826 milyon liralık vergi şokunu yaşayan DYH'de 6 şirketi daha mercek altında.. Gelirler kontrolörlerinin Doğan Yayın Holding'e (DYH) kestiği 862 milyon liralık vergi cezası kamuoyunun gündeminden düşmüyor. Eğer dava Doğan Grubu aleyhine neticelenirse aradan geçen sürenin faiziyle birlikte borç 1 milyar TL'yi aşıyor olacak. Bu arada altı şirketin daha incelendiği ortaya çıktı. CEZA 1 MİLYAR TL'Yİ AŞIYOR Doğan Yayın Holding (DYH) Başkan Yardımcısı Soner Gedik, Maliye tarafından kendilerine tebliğ edilen 826 milyon liralık vergi cezasının gecikme faiziyle birlikte toplam 1 milyar liraya ulaştığını açıkladı. Gedik, "Ceza için bilançoda bir karşılık ayıracak mısınız?" sorusuna ise, "Şu an gerek olduğunu düşünmüyorum. Ama bu durumu dipnotlarda ifade edeceğiz" cevabını verdi. Doğan Medya Center'da son gelişmelerle ilgili bir basın toplantısı düzenleyen Gedik, Maliye Bakanlığı'na bağlı uzmanların 18 Mart 2007'den bu yana gruba bağlı 7 şirketi mercek altına aldığını söyledi. 6 ŞİRKET DAHA İNCELENİYOR "İncelemelerin sürdüğü diğer altı şirketimizin akıbetini bekliyoruz" diyen DYH yöneticisi, sözkonusu 6 şirketin Doğan Grubu'nun toplam cirosunun yüzde 90'ını oluşturduğunu kaydetti. Denetimin geçmiş yılları da kapsamasını eleştiren Gedik, " Maliye'nin rutini içinde denetimler normalde bir yıllık dönemi kapsarken biz neden 2003-2007 yıllarına dönük incelemeye tabi tutuluyoruz?" sorusunu yöneltti. Habercem
Gökçek'in su oyunu! Kızılırmağın vanalarını kapattığını açıklayan Melih Gökçek halk sağlığını tehlikeye mi atıyor? Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in Kızılırmak suyunun vanalarını kapatarak şehre baraj suyu verileceğini açıklaması üzerine halk sağlığı uzmanları harekete geçti. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Ulusal Hekim Birliği Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Recep Akdur, Gökçek'e tepki göstererek "Gökçek halkın sağlığı ile oynuyor" dedi. Prof. Dr. Recep Akdur, yaptığı açıklamada, Kızılırmak suyunun vanalarının kapatılmasının halk sağlığı açısından tehlikeli olduğunu belirterek, "Ankara Belediyesi, enerji tasarrufu gerekçesiyle Kızılırmak'tan Ankara'ya gelen suyun vanasını kapatmıştır. Barajlarda beş ay yetecek suyun olduğu bildirildi. Bu durumda beş ay sonra barajlarımızdaki su bitecek ve Ankara halkı yine harmanlanmamış Kızılırmak suyuna mahkum olacaktır. Oysa ki İvedik Arıtma Tesisleri harmanlanmamış Kızılırmak suyunu arıtacak yetenekte değildir" dedi. "Elektrik tasarrufunu bahane ederek seçim manevrası yapan Gökçek halkın sağlığı ile oynuyor" Kızılırmak suyunun kesilmeden barajlardaki su ile yarı yarıya harmanlanarak arıtmaya verilmeye devam edilmesi gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Akdur, "Böylece hem Kızılırmak suyunun sakıncaları asgariye indirilmiş olur hem de Ankara harmanlanmamış Kızılırmak suyuna mahkum olmadan bir dahaki yağmurlu sezonu yakalayabilme şansına sahip olur" diye konuştu. Prof. Dr. Akdur şunları söyledi: "Elektrik tasarrufunu bahane ederek, seçim manevrası yapan Gökçek halkın sağlığı ile oynamaktadır. Kızılırmak vanaları derhal açılmalı ve barajlardaki su ile harmanlanmaya devam edilmelidir. Ankara barajları 12 aylık su rezervine kavuşmadan Kızılırmak vanaları asla kapatılmamalıdır. Hepsinden de önemlisi Kızılırmak suyunu arıtmak üzere ters ozmoz ünitesinin yapımı daha fazla geciktirilmemelidir." Haber: ANKA
Fatih'te 5 katlı bina çöktü İstanbul'un Fatih ilçesi'nde 5 katlı bir bina çöktü. Fatih, Fener Mahallesi'nde bulunan 5 katlı bir bina, henüz bilinmeyen bir nedenle çöktü. Binada yaşayan 13 kişiden 12'si kurtulmayı başarırken, bir türlü uyandırılamayan İtalyan uyruklu 1 şahıs ise çöken binanın altında kaldı. İtfaiye ekipleri olay yerinde çalışmalarını sürdürüyor. Çöken binadan 2 saatlik bir çalışmanın ardından Erginio isimli bir İtalyan piyano sanatçısının cesedi çıkarıldı. Haber: AA
Sevigen'e AKP'den sürpriz destek! Hakkında çıkan iddialar üzerine CHP'deki görevinden istifa eden Mehmet Sevigen'e AKP'den süpriz destek geldi. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, "Bu seçim öncesi hissettiğim destek, bundan önceki seçim kampanyalarının hepsinin daha üzerinde" dedi. CHP'li Sevigen'in istifasına da değinen Bağış, siyasetçilerin hemen linç edilmesi doğru değil diyerek Sevigen'e destek verdi. Esnafın talepleri ve sorunları ile beklentilerini dinleyen Bağış, yolda karşılaştığı ve kendisine istek ve şikayetlerini aktaran bazı vatandaşlarla da sohbet etti. Esnaf ziyaretinden sonra Yeniköy Spor Kulübü tesislerine gelen Bağış, burada toplanan vatandaşlar, partililer ve esnafa hitaben yaptığı konuşmada, "Halkın AK Parti yönünde karar vereceği" şeklinde bir izlenim edindiğini söyledi. Bağış, AK Partinin adaylarının "şov değil, iş yapmak için çalışacaklarını" kaydetti. İstanbul'un kıymetinin bilinmesi gerektiğini dile getiren Bağış, AK Parti iktidarından önceki dönem ile sonraki dönemi karşılaştırarak yapılan hizmetleri anlattı. Egemen Bağış, Sarıyer'deki esnaf ziyareti sırasında gazetecilere açıklamalar yaparak sorularını cevaplandırdı. Halkın, Türkiye'nin gelmiş olduğu noktadan ve enflasyonun düşmesinden, Türkiye'nin küresel krizden en az etkilenen ülkelerden olmasından memnunluk duyduğunu ifade eden Bağış, "Şunu çok içtenlikle söyleyebilirim ki ben 3 seçim yaşadım. 2002, 2004 ve 2007'de. Bir de referandum yaşadık. Hepsinde sokakta vatandaşımızın nabzını ölçme imkanımız oldu. Bu seçim öncesi hissettiğim destek, bundan evvel yaşadığım secim kampanyalarının hepsinin daha üzerinde" diye konuştu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın İstanbul'a Cumhuriyet tarihinde yapıldığından daha fazla alt geçit, tünel yaptığını, metrobüs gibi yatırımlarla ulaşım sorununu çözdüğünü ve hava kirliliğiyle mücadele etmek adına doğal gaz kullanımını teşvik ettiğini anlatan Bağış, Topbaş'ın İstanbul halkının gönlünde çok büyük bir teveccüh oluşturduğunu söyledi. "SEVİGEN'İN BU OLAYLARA AÇIKLIK GETİRECEĞİNE İNANIYORUM" Bağış, CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen'in partideki görevlerinden istifa ettiği belirtilerek yöneltilen bir soruya "Ben siyasilerin böyle hemen linç edilmesine, hemen suçlanmasına çok sıcak bakmıyorum" karşılığını verdi. Sevigen'in 2002'den bu yana aynı Meclis çatısı altında kimi gün tartıştığı, kimi gün birlikte Türkiye'nin önünün açmak adına oy kullandığı bir meslektaşı, bir arkadaşı olduğunu ifade eden Bağış, konuşmasını şöyle sürdürdü: "İnsanların hangi partide siyaset yaptıkları önemli değil, ama Türkiye demokrasisinin belirli bir olgunluğa gelmiş olması önemli. Neticelere bir bakmak lazım, yaptıklarına bakmak lazım. Kanunlarımızla, kurallarımızla onları incelemek lazım. Ondan sonra karar vermek lazım. Yargısız infaz yapmaya kalkanları hangi partide olursa olsun ben doğru bulmuyorum. Aynı sorunları bizler de yaşıyoruz. İnsanlar bilip bilmeden yanlış ithamlarda bulunabiliyorlar. Suçlamalarda bulunabiliyorlar. Önce iyi incelemek gerektiğine inanıyorum. Ben Sayın Sevigen'in de bu olaylara açıklık getireceğine inanıyorum." Bağış, "AK Parti Sarıyer Belediye Başkan Adayı Mehmet Akif Şişmanoğlu hakkında Sarıyer'de ne gibi izlenimler aldınız?" soru üzerine Şişmanoğlu'na ve partisine Sarıyer'de çok ciddi bir teveccüh olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan'ın dünyada estirdiği rüzgarın, Sarıyer'de de kendini hissettirdiğini gördüğünü aktaran Bağış, Şişmanoğlu'nun kazanacağından şüphesi olmadığını ifade etti. "İNSANLARIMIZ HÜKÜMETİNDEN MEMNUN" Türkiye'nin, İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreterliğini üstlenmesinin, 47 yıllık bir aradan sonra Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyeliğini devralmasının ve Medeniyetler İttifakı gibi dünyanın en önemli barış projesine eş başkanlık yapmasının da vatandaşları memnun ettiğini dile getiren Bağış, "İnsanlarımız hükümetinden memnun. Sıkıntılar yok değil, var tabii ki ama onları aşmak için umudu yine AK Partide. AK Parti olarak bu seçimlere umutla giriyoruz." dedi. Bir basın mensubunun, "AB'ye üyelik sürecine" ilişkin sorusu üzerine Bağış, "44 yılda kimsenin yapamadığını yapıp AB'den bir müzakere tarihi aldık. Daha sonra ön taramaları ve detaylı taramaları bitirdik. Müzakerelere başladık. Bugün 10 fasıl açılmış durumda" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Ali Babacan'ın Dışişleri Bakanlığı ve Baş Müzakerecilik dönemlerinde atılmış çok önemli adımlar olduğunu söyleyen Bağış,üstlendiği mesuliyetin bilinci içinde, her kesimden insanları ortak bir hedefte birleştiren AB projesinde, elinden geleni yapmaya çalıştığını ifade etti. Egemen Bağış, Avrupalılar'dan ve halktan çok olumlu sinyaller aldıklarını vurgulayarak, "Halkımız da artık çocuklarının yarınları için, daha aydınlık bir Türkiye'de yaşamak adına, daha demokratik, daha müreffeh, daha insan haklarının oturduğu bir ülkede yaşamak adına, AB projesine destek veriyor. Biz halkımızın bu desteğiyle bu yolda önemli adımları hızla atacağımıza inanıyoruz. Çalışmalarımız sürecek" dedi. Haber: Vatan
'Türkiye'de çok garip işler oluyor!' Gazeteci Erhan Göksel'den Başbakan Erdoğan'a uyarı. ?Türkiye"de çok garip işler oluyor! Anlaşılan o ki, hükümet ekonomiden anlamıyor. Aynı şekilde Merkez Bankası"nın da olup bitenlerden zerre kadar haberi yok. Dün akşam Merkez Bankası Financial Times"a haber olacak kadar dünyayı şaşırtacak, doların hızla yükseldiği bir ülkede birden bire faizleri bir buçuk puan düşürdü. Gerekçe ne olursa olsun böyle bir dönemde bu kadar radikal bir önlem alınmamalıydı. Çünkü faizin düşmesi Türkiye"deki sıcak paranın karı düşeceği için, sıcak paranın yurtdışına çıkmasının önünü açacak bir olaydır. 2002"de Kemal Derviş"in ilk yaptığı iş olan ?döviz depo ihaleleri?ni yasaklamak olmuştu. Döviz alım ihalelerini altı ay önce başlatmış olan ve bir hafta vade ile sürdüren Merkez Bankası, bundan 3 ay önce de bir haftalık vadeyi bir aya çıkarmak gibi bir beceri göstermişti. Merkez Bankası bu sabah inanılmaz bir şekilde ikinci büyük becerisini gösterdi. Yani, bugünkü kurdan aldığınız dövizi, bankalar olarak üç ay sonra ödeyeceksiniz. Bu durum yurt dışına gidecek olan Türkiye"deki sıcak paranın kolayca finanse edilmesini, yani bugünkü fiyatı 3 ay sonra ödeyecek bir mekanizma ile ve faizin düşmesi de eklendiğinde, tamamen yabancılara hizmet edecek bir karar halini almıştır. Bu kararla artık Türkiye"de doların yükselişinin durdurulabilmesi mümkün değildir. Benim sayın Tayip Erdoğan"a acilen bir önerim var. Derhal büyük bir Nuh"un Gemisi yaptırsın. Ve hepimiz içine doluşup, oturup bekleyelim. Ekonominin gelecek tufanı beklemekten başka çaresi kalmamıştır.? Haber: Odatv
Erdoğan?ın sözü okul duvarında TOKİ tarafından yapılan okulun duvarında Atatürk?ün yerine Erdoğan?ın sözlerine yer verildi. Gümüşhane?de 2006?da tamamlanan Gazipaşa İlköğretim Okulu?nun girişinde, Mustafa Kemal Atatürk?ün sözleri yerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan?ın kenti ziyareti sırasında söylediği iki cümlenin yer alması yurttaşların tepkisine neden oldu. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından 2006 yapımı tamamlanarak Milli Eğitim Müdürlüğü?ne devredilen 32 derslikli Gazipaşa İlköğretim Okulu?nun spor salonu olarak kullanılan bölümünün yola bakan cephesine, Başbakan Erdoğan?ın kenti ziyaretinde söylediği, ?Vatan, millet, bayrak konusundaki hassasiyetinizi bilen bir kardeşinizim. Bundan dolayı da diyorum ki, Gümüşhane?mizi çok daha farklı bir şekilde imar edeceğiz? sözleri yazıldı. Okul duvarlarında Atatürk?ün söylediklerini görmeye alışan yurttaşlar konuyu tepkiyle yaklaşırken, ?Sayın Başbakanım Gümüşhane?nin neyini imar ettin?? diyerek yazının indirilmesini istedi. CHP İl Başkanı Erkan Pelit, okula da siyaset karıştırıldığını belirterek, ?Buna kesinlikle karşıyız. Konuyu önceki Vali Veysel Dalmaz?a ve yeni Vali Enver Salihoğlu?na defalarca bildirmemize rağmen o yazı oradan sökülmemiştir? dedi. Öte yandan TOKİ, yazının okulun Milli Eğitim Bakanlığı?na devredildiği sırada bulunmadığı belirtilerek, konuyla ilgili gerekli girişimlerin başlatıldığı bildirildi. Haber: Cumhuriyet
Zahid Akman'ın unuttuğu yasa Adı Deniz Feneri yolsuzluğuna karışan Zahit Akman'ın gizli bir dokunulmazlığı var Almanya?daki Deniz Feneri yolsuzluğu ile ilgili suçlamaları reddeden ve ??Benim dokunulmazlığım yok?? diyen RTÜK Başkanı Zahit Akman yaklaşık yedi ay önce TBMM?den geçen kanunu unuttu. 5785 sayılı yasa ile RTÜK üyelerinin yargılanması Başbakanın iznine bağlanmıştı. Almanya?daki Deniz Feneri yolsuzluğu ile ilgili suçlamaları reddeden ve ??Benim dokunulmazlığım yok, her türlü yasal faaliyet için hazırım ?? diyen RTÜK Başkanı Zahit Akman yaklaşık yedi ay önce TBMM?den geçen kanunu unuttu. 5785 saylı yasa ile RTÜK üyelerinin yargılanması Başbakanın iznine bağlanmıştı. TBMM?de geçen yıl Temmuz ayında Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun (RTÜK) Sayıştay denetimine tabi olmasını öngören tasarı ele alınırken bir önerge ile, RTÜK üyeleri Zahit Akman, Abdülvahap Darendeli, Hülya Alp, Şaban Sevinç, Mehmet Dadak. Davut Dursun, Paşa Yaşar, İlhan Yerlikaya ve Taha Yücel?e dokunulmazlık geldi. Önce TBMM Anayasa Komisyonunda ele alınan bu tasarı ile, RTÜK'le ilgili Sayıştay raporlarının TBMM'ye sunulması zorunluluğu getirilirken, AKP Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün'ün verdiği önergeyle de, RTÜK üyeleri hakkında soruşturma yapılabilmesi, Başbakan'ın izin şartına bağlandı. 10 Temmuz 2008 günü de TBMM Genel Kurulunda kabul edilen ve RTÜK yasasında değişiklik öngören 5785 sayılı kanun ile ??Üst Kurul Üyelerinin görevleriyle bağlantılı olarak işledikleri iddia edilen suçlara ilişkin soruşturmalar 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanuna göre yapılır ve bunlar hakkında soruşturma izni, Başbakan tarafından verilir.? hükmü getirildi. Böylelikle 9 RTÜK üyesinin yargılanabilmesi Başbakanın iznine tabi oldu. YENİ TASARIDA DA VAR RTÜK yasasını baştan aşağı değiştiren ve halen Bakanlar Kurulunun imzasını bekleyen yeni yasa tasarı ile de RTÜK üyelerine dokunulmazlık ve yeni yetkiler ile yeni mali-sosyal haklar getirilmesi isteniyor. Henüz ele alınmayan bu tasarı ile RTÜK üyelerine, Başbakanlık Müsteşarı maaşı ve tazminatı ödenecek. Görev süreleri bitince de istedikleri taktirde TBMM?de üst düzey görevlere getirilecekler. RTÜK üyeleri de, milletvekilleri gibi ?Kıyak Emekli?? olacak. Bu hüküm bugüne kadar RTÜK?te görev yapmış tüm eski üyeleri de kapsayacak ve tümü Emekli Sandığı kapsamından Başbakanlık Müsteşarı maaş ve tazminatı esas alınarak emekli olacak. RTÜK Üyelerine Başbakanlık Müsteşarı için belirlenen her türlü ödemeler dâhil malî ve sosyal haklar tutarında aylık ücret ödenecek. Bir kamu kurumunda çalışmazken RTÜK üyeliğine seçilenler, üyelik görevleri sona erdiğinde istekleri halinde TBMM?de durumlarına uygun olarak istihdam edilecekler. Emeklilik ve diğer bakımlardan Üst Kurul üyelerine Başbakanlık Müsteşarı için tespit edilen ek gösterge ve makam tazminatı uygulanacak. RTÜK üyeliğinde geçirilen süreler idari, mali ve hukuki yönden Müsteşarlık görevinde geçmiş sayılacak. Emekli Sandığı dışındaki sosyal güvenlik kurumlarından emekli olan Üst Kurul üyeleri, milletvekilleri gibi Emekli Sandığı ile ilişkilendirilecek ve diğer sosyal güvenlik kuruluşlarında geçen hizmet süreleri birleştirilerek emekli maaşı bağlanacak. Üst Kurul Üyeleri ile bakmakla yükümlü oldukları aile fertlerinin tedavi giderleri Üst Kurul bütçesinden karşılanacak. Haber: Gazeteport
AKP Anayasa değişikliğinde neden ısrar ediyor? Anayasa Mahkemesi eski Başkanlarından Yekta Güngör Özden çarpıcı açıklamalar yaptı. 'AKP'nin anayasa ısrarı özledikleri düzen için' Anayasa Mahkemesi önceki Başkanlarından Yekta Güngör Özden, 'AKP'nin anayasa değişikliğinde ısrarı, özledikleri düzeni gerçekleştirmek içindir. Özlemleri gerçekleşirse iktidar dertleri, seçim sorunları, muhalefet engeli kalmayacaktır' diye konuştu. AKP'nin iktidara gelmeden önce amaçladıkları devleti gerçekleştirmek için uygun buldukları yöntemleri iktidarı ele geçirince yaşama geçirmeye koyduğuna dikkat çeken Özden, 'Biçimsel durumları yasallaştırmak, eksik kalanları tamamlamak için de anayasa değişikliğinin zorunluluğunu bilmektedirler' dedi. AKP'nin yerel seçim sonrası 'Sivil Anayasa' hazırlayacağı açıklamasına ilişkin Cumhuriyet Haber Portalı'nın sorularını yanıtlayan Anayasa Mahkemesi önceki Başkanlarından Yekta Güngör Özden Anayasa Mahkemesi'nin "Laikliğe karşı eylemlerin odağı" sayarak cezalandırdığı AKP'nin yasama çoğunluğuna güvenerek anayasa değişikligine soyunmasını siyasal etik yönünden 'asla' uygun bulmadığını vurguladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın anayasayı "sivil" sözcüğüyle nitelemesini gerçekçi ve içtenlikli bulmadığını söyleyen Özden, "Bağış ve yardım adı verilen seçmeni etkileme amaçlı dağıtımlar gibi anayasa söylemi de yapaydır. Seçim sonrasına bırakması, çoğunluk diktası tehlikesinin belirtisidir" ifadesini kullandı. - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan daha önce partisi tarafından gündeme getirilen ancak tepkiler karşısında geri adım atılmak durumunda kalınan Yeni Anayasa çalışmalarını, yerel seçimlerin ardından yeniden gündeme getireceğini açıkladı. Türkiye'nin yeni bir Anayasa'ya ihtiyacı var mı? Varsa bu Anayasa nasıl ve hangi organlar tarafından yapılmalıdır? Yekta Güngör Özden: Yerel Seçimlere kazanma tutkusuyla giren, Diyarbakır, İzmir, Ankara-Çankaya için özel buyruk veren Başbakan, Ankara ve İstanbul'un belediye başkanlıklarını almak için de var gücüyle ağırlık koymaktadır. İktidara gelmeden önce amaçladıkları devleti gerçekleştirmek için uygun buldukları yöntemleri iktidarı ele geçirince yaşama geçirmeye koyulmuşlar, kadrolaşma ile hemen hemen yerleşip yoğunlaşmadıkları organ kalmamıştır. Biçimsel durumları yasallaştırmak, eksik kalanları tamamlamak için de anayasa değişikliğinin zorunluluğunu bilmektedirler. Akıl hocaları, rehberleri, yardımcıları sayılmayacak kadar çok olduğu gibi medya destekleri de belirgindir. Özbudun'un sipariş Anayasa Taslağı tepki alınca işi soğutmaya bırakmış, dosyayı sümen altına koymuşlardı. Bu kez yerel seçimlerde hem güç gösterisi yaparak, hem de seçmenlere etki yapacağını sanarak konuyu gündeme getirdiler. Önce Meclis Başkanı'nın, sonra Hükümet Sözcüsü'nün açıklamalarıyla yinelenen konu Başbakan'ın açıklamasıyla gündeme oturdu. Oylarını artırırlarsa, hemen önceki oranda tutarlarsa yavaşça gerçekleştirmeye girişeceklerdir. Ana muhalefeti de yanlarına alma olasılığına güvenmektedirler. MHP zaten hazırdır. Ülkenin yeni bir anayasaya gereksinimi ivedilik taşımamaktadır. Aslında Türk Ulusu'na yaraşır yeni bir çağdaş anayasanın yapılmasını 1982 Anayasası'nın taslak olarak açıklanmasından beri istiyorduk. Böyle bir anayasa için Kurucu Meclis oluşturulması, kanımca Anayasa'nın 175. maddesine getirilecek eklerle toplumun tün kesimlerini kapsayacak anayasa yapıcı bir kurulun göreve çağrılması gerekir. Yoksa iktidarı rahatlatacak, ılımlı islam devleti gidişinde engelleri kaldıracak, özellikle Anayasa Mahkemesi'ni etkisiz bırakacak biçimde 16. yama sakıncalı olur. Meclis'in biçimsel yetkisi, özde siyasal ahlakla bağdaşmaz. 10. ve 42. madde değişiklikleri bunun tipik bir örneğidir. -Başbakan Erdoğan'ın Anayasa değişikliğini düşüncesini yerel seçim mitinglerinde dile getirmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bunu seçim mesajı olarak değerlendirmek mümkün müdür? Yekta Güngör Özden: Başbakan'ın anayasa değişikliğine ilişkin söylemleri bir tür seçmene gözdağı da sayılabilir, kendi doğrultusunda olanları, yandaşlarını kışkırtma etkisi de yapabilir. Başbakan yararlı olacağını, oy getireceğini sanarak, sanki iyi bir şey yapıyorlarmış gösterip umut vermek için de konuyu yenilemiş olabilir. - AKP'nin anayasa değişikliğine ilişkin ısrarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Yekta Güngör Özden: AKP'nin anayasa değişikliğinde ısrarı, özledikleri düzeni gerçekleştirmek içindir. Özlemleri gerçekleşirse iktidar dertleri, seçim sorunları, muhalefet engeli kalmayacaktır. - Anayasa Mahkemesi üyelerinin 11'inden 10'unun oyuyla 'laikliğe karşı eylemlerin odağı' olma suçlamasıyla karşı karşıya kalan bir partinin yeni Anayasa hazırlığında olması hakkındaki yorumunuz nedir? Yekta Güngör Özden: Anayasa Mahkemesi'nin "Laikliğe karşı eylemlerin odağı" sayarak cezalandırdığı AKP'nin yasama çoğunluğuna güvenerek anayasa değişikligine soyunmasını siyasal etik yönünden asla uygun bulmuyorum. Anayasaya aykırı davranan bir iktidarın sayısal üstünlüğüne güvenerek kendisiyle ilgili kurallarla oynaması hiçbir nedene ve gerekçeye dayandırılamaz ve asla bağışlanamaz. - Anamuhalefet partisi CHP'nin Hükümetin 'yeni anayasa açıklamaları'nın seçim öncesi suni gündem yaratma çabası olarak nitelendirmesi eleştirisine katılır mısınız? Yekta Güngör Özden: İktidarın karşısına ulusa güven veren çözümler ve yeni görüşlerle çıkamayan, Başbakan'ın bugünkü konumuna gelmesini sağlayan anamuhalefet partisinin, iktidarın suçlu görüldüğü eylemleri yararlı bulduğunu söyleyerek uygulayacağını açıklaması "yapay gündem yaratma" eleştirisi haklı olsa da ilgi çekmemektedir. - Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in, 'Anayasa çogunlukla değil, uzlaşıyla değiştirilir' açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Yekta Güngör Özden: Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in yapmayı düşündükleri anayasa değişikliğine karşı çıkılmaması için, yasama çoğunluğuna dayanma hakları varken uzlaşmayı önermesi bir yumuşatma ve destek arama amaçlıdır sanıyorum. - Erdoğan'ın Sivil Anayasa açıklamasını yerel seçim sonrasına bırakmasını zamanlama olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu durumu siyasi etik açısından değerlendirir misiniz? Yekta Güngör Özden: Recep Tayyip Erdoğan'ın anayasayı "sivil" sözcüğüyle nitelemesini gerçekçi ve içtenlikli bulmuyorum. Bağış ve yardım adı verilen seçmeni etkileme amaçlı dağıtımlar gibi anayasa söylemi de yapaydır. Seçim sonrasına bırakması, çoğunluk diktası tehlikesinin belirtisidir. Seçim sırasında yapması olanaklı bulunmadığından sonraya bırakması kaçınılmazdır. Oldu bittiye getirip bildiklerini okumaları olasılığı fazladır. Konunun etik olmayan yönlerinden biri de budur. Haber: TOLGA YENİGÜN/CUMHURİYET
Cemevi'nde Hızır Cemi yapıldı İNGİLTERE Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi, geçtiğimiz günlerde, Alevi toplumunun zor ve dar günün dostu olarak kabul ettiği Hızır?a, şükran manasında düzenlenen Hızır Cemi'ne ev sahipliği yaptı. Cem, Almanya?nın Köln şehrindeki AABF Dedeler Kurulu Üyesi ?Dede? Turan Koluaçık ve Stadthagen (Hannover) Alevi Kültür Merkezi Üyesi Zakir (Hak aşığı) Ercan Kılıç nezdinde gerçekleştirildi. Aralarında İAKM- Cemevi Başkanı Hüseyin Çiftçi ve Yönetim Kurulu üyelerinin de yer aldığı ve sayıları 800?ü aşan Alevi vatandaşımızın katıldığı Cem, ?Zakir? Ercan Kılıç?ın deyişlerle başladı. Avrupa?daki Cemevlerinin karşılaştığı sorunları da dile getiren Kılıç, ?Alevilerin kültürünü, inancını yaşayacağı, örf, adet, gelenek ve göreneklerini uygulayabileceği bir Cemevi´ne ihtiyacı vardır. İngiltere Cemevi?nin, kurumlaşma yolunda daha sağlam bir yapıya kavuştuğunu hepimiz görmekteyiz ancak halkımızın da bu kuruma sahip çıkarak görev ve sorumluluklarını yerine getirmesi gerekmektedir? dedi. Meryem Öztürk?ün getirdiği lokma için sofra duası veren dede, ceme gelenlerin evlerine dönmeleri için destur verildikten sonra, cem erkânı dağıldı. Canlar, kapıda dağıtılan lokmalarını almak için uzun kuyruk oluşturdu.
Çorum'da "Açılım" devam ediyor Hitit Üniversitesi'ne bağlı Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi'nin Çorum'daki "açılım" faaliyetleri devam ediyor. Başında İlahiyatçı Osman Eğri'nin bulunduğu Çorum Hitit Üniversitesi Hacı Bektaş Veli Araştırma ve Uygulama Merkezi (HÜHAM), Alevilerin yoğun olarak yaşadığı Çorum'daki faaliyetlerini hız kesmeden sürdürüyor. Fethullah Gülen'e yakınlığı ile bilinen Abant Platformu'nun da katılımcıları arasında bulunmuş olan Osman Eğri'nin müdürlüğünü yaptığı HÜHAM, Çorum'da Devlet Tiyatro Salonu'nda "Hacı Bektaş Velî'den Mevlâna Celâleddin Rûmî'ye Allah ve İnsan Sevgisi" konulu bir panel düzenledi. Panele müftünün ve Saadet Partisi belediye başkan adayının katılması dikkat çekti. Eğri'nin dini konularla ilgili konuşmasında Allah, peygamber sevgisi ve İslam'a bağlılık üzerinde duruldu. Hitit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Serdar Kılıçkaplan ise HÜHAM'ın öneminden ve bu panelin ilk panel olmasından yola çıkarak bir konuşma yaptı. Panelde İlahiyat Fakütesi Dekanı Prof. Dr. Ferhat Koca da bir konuşma yaptı. Panele ilin yerel yöneticileri, üniversitenin yöneticileri, İl Müftüsü dursun Kaplan ve Saadet Partisi Çorum Belediye Başkan adayı Arif Ersoy da katıldı. Panelin katılımcıları arasında Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Çorum Şubesi Başkanı Durmuş Arslan'ın da olması dikkatlerden kaçmadı. Bizim Gazete / Çorum
Cihan Haber Ajansı, Alevi Asparagası Zaman Gazetesi, Samanyolu Tv ve bu gruba bağlı diğer yayın organlarına yakınlığı ile bilinen Cihan Haber Ajansı, bugün abonelerine "ALEVİLER CHP'YE KARŞI 'ZÜLFİKAR HAREKETİ' BAŞLATTI" başlığıyla bir haber geçti. Haberin içeriğinde İzmir'deki yerel seçimlerde CHP'nin belirlediği listelere tepki gösteren bir grup vatandaşın tepkisi yeralıyordu. Grup adına açıklama yapan Murat Serin ve Hasan Söker'in partiye yönelik tepkilerini yansıtan haberde, bu grubun CHP'den istifa ettiği de ekleniyordu. Ancak haberin içeriğinde kurulan siyasal hareketin ayrıntıları, nasıl çalışacağı, siyasal görüşleri yeralmıyordu. Hatta haberin içeriğinde "Zülfikar Hareketi" diye bir siyasal hareketten bir kez bile bahsedilmiyordu. Haberin içeriği, listeye itirazı olan bir grup CHP üyesinin partiden istifa ettiği ve yerel seçimlerde CHP'ye oy vermeyeceklerini açıklamasıydı. Ancak başlık Aleviler'in kurduğu hareketten bahsediyordu. Öte yandan Bizim Gazete'nin görüştüğü, İzmir'deki Alevi derneği temsilcileri "Zülfikar" isimli bir hareket kurmadıklarını ve böyle bir siyasal hareketten de haberdar olmadıklarını açıkladı. Bizim Gazete halen Alevilerin kurduğu Zülfikar hareketini araştırmaya devam ediyor. Cihan Haber Ajansı muhabiri buldu hemencecik hareketi, biz bulamadık. Bizim Gazete / İzmir