GÜNDEM DEN BAZI HABERLER (17 SUBAT)

Konu, 'Güncel Olaylar' kısmında prkacin tarafından paylaşıldı.

  1. prkacin

    prkacin Super Moderator

    AKP Beşiktaş'ta şok istifalar



    AKP'yi şok eden istifa haberi Beşiktaş İlçe Başkanlığı'ndan geldi.

    Habercem'in edindiği bilgilere göre, AKP Beşiktaş İlçe Başkanı Bülent Gökçen partisinden istifa etti.

    Bülent Gökçen'in istifasına gerekçe olarak AKP İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu'nun Belediye Meclis listelerinde teşkilatına haksızlık yapılması olduğu bildirildi.

    Şok istifanın ardından AKP Beşiktaş İlçe Teşkilatı'nda istifa yağmuru başladı.

    Haber: Habercem
     
  2. prkacin

    prkacin Super Moderator

    TSK?da çok gizli Ergenekon soruşturması



    TSK, Ergenekon iddialarıyla ilgili 4 aydır sürdürülen soruşturmayı tamamladı.

    Kanal D Ana Haber, Ergenekon iddialarıyla ilgili olarak Türk Silahlı Kuvvetleri?nin kendi içinde bir soruşturma başlattığını duyurdu. Habere göre, son 4 aydır sürdürülen soruşturma dahilinde, önce sızdırılan çok gizli belgeler mercek altına alındı. İstihbarat belgelerini gören, okuyan ve erişimini sağlayanlar yakından takip edildi. Gizli bilgi yetkileri yeniden düzenlendi, kuşku duyulan personelin görev yerleri değiştirildi, suçu sabit bulunanlar hakkında yasal işlem yapıldı.

    TÜRK Silahlı Kuvvetleri?nin Ergenekon davası süreci ve darbe günlükleri tartışmalarıyla kendi bünyesinde yaptığı geniş çaplı soruşturmanın detayları ortaya çıkıyor. Kanal D Ana Haber, Ergenekon iddialarıyla ilgili olarak Türk Silahlı Kuvvetleri?nin kendi içinde bir soruşturma başlattığını duyurdu. Mehmet Ali Birand?ın sunduğu Kanal D ana haberde dün akşam yayınlanan habere göre, Genelkurmay Başkanlığı iddiaların peşine düştü. Önce gizli askeri belgeleri sızdıranlar araştırılmaya başlandı.

    Tüm araştırmalar sessiz ve derinden

    Bu nedenle istihbarat bilgilerini görenler, okuyanlar ve işlem yapanlar yakın takibe alındı.. Onların kimlerle ilişki kurduğu, hangi siyasi eğilimler taşıdığı belirlendi. Gizli bilgileri görme yetkileri yeniden düzenlendi. Hatta kuşku duyulan personelin görev yerleri değiştirildi. Bilgi sızdırdığı saptananlar hakıında da yasal işlem yapıldı. Bütün bunlar büyük bir sessizlik içinde gerçekleşirildi.

    Dernek ilişkileri bile mercek altında

    Çok gizli iç soruşturmada rütbe ve makamı ne olursa olsun, subay ve astsubayların derneklerle ilişkileri de mercek altına alındı. Hangi subay hangi dernekle bağlantılı o dernekler ne yapıyor diye bakıldı. Görevdeki subayların derneklerle bağlantıları not edildi. Genelkurmay aynı şekilde emekli subayları da sıkı bir incelemeden geçirdi. Emekli olduktan sonra görev aldıkları dernekler tek tek isimlendirildi. Hangi televizyon programlarına çıktıkları, hangi gazetelerde yazdıkları ve ne söyledikleri rapor haline getirildi Genelkurmay sessiz sedasız bu emekli komutanları uyardı. Bazı komutanlardan o gazete ve dergilere yazmamalarını, kimi kanallara çıkmamalarını istedi.

    Subayların partilere yakınlığı belirlendi

    Genelkurmay çok kritik bir soruşturmaya da imza attı. Subay ve astsubayların ideolojik yaklaşımları ve hangi partiye yakın oldukları incelendi. İsimlerin karşılarına "şu partiye yakın" notları düşüldü. Sadece askeri personelin değil, Türk Silahlı Kuvvetleri?nde çalışan sivillerin de siyasi eğilimleri ve yakın oldukları partiler de tek tek belirlendi.

    Örnek?in günlükleri araştırma kapsamında

    Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek?in bilgisayarından çıktığı öne sürülen darbe günlükleri de incelendi. Günlüklerde 2003-2005 yıllarında ?Sarıkız? ve ?Ayışığı? kod adıyla iki darbe girişimi örgütlendiği, dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök?ten destek bulamadığı için de başarılı olunamadığı iddia ediliyordu. Üstelik dönemin komutanları arasındaki konuşmalar da en ince ayrıntılarına kadar yer alıyordu.

    Hazırlanan rapor kitap kalınlığında

    Genelkurmay Başkanlığı?nın dört ay önce başlattığı çok gizi soruşturmada, darbe günlükleri de sayfa sayfa incelendi. Adı geçen komutanların bilgisine başvuruldu, bilgisayar kayıtlarına bakıldı. Kalın bir kitap büyüklüğünde rapor hazırlanarak, karargáha sunuldu. Askeri yetkililer, Genelkurmay karargáhının hazırlanan raporları ve soruşturmada ulaşılan sonuçları çok yakından izlediğini, gerekli görülenler hakkında askeri savcılıkça dava açıldığını da bildirdiler.



    Habercem
     
  3. prkacin

    prkacin Super Moderator

    AKP 100 işadamından ne istedi?




    Gürsel Tekin, CHP'nin ?AKP?ye il binası yapılacak? diye kandırıldığı arsayla ilgili yeni bilgiyi açıkladı.

    CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin, Eyüp?teki arsa için ?AKP?ye il binası yapılacak? diye onay alınmasının yanı sıra, 100 kadar işadamından da yine bu gerekçeyle para toplandığını söyledi. Tekin, "Şu an milletvekili olan AKP?nin İstanbul eski İl Başkanı cevap vermezse, hangi işadamlarından para toplandığını da açıklayacağım" dedi.

    ATASAY Kuyumculuk?un sahibi Cihan Kamer?in, merhum Hasan Doğan ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş?ın dünürünün 2004?te satın aldığı Eyüp?teki arsanın 2005?te yeşil alandan çıkarılmasıyla ilgili tartışmalar büyüyor. CHP İl Başkanı Gürsel Tekin, AKP?nin bu arsa için Belediye Meclisi?ndeki diğer partilerden "AKP?ye il binası yapılacak" diye onay almasının yanı sıra, aynı gerekçeyle 100 işadamından da bağış topladığını ileri sürdü. Büyükşehir Belediye Meclis Başkan Vekili adayı Gürsel Tekin CHP?nin kandırıldığı "Centilmenlik zabıtları"yla ortaya çıkan Eyüp?teki arazi için AKP?nin 100?e yakın işadamından para topladığını iddia etti. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu?yla basın toplantısı düzenleyen Gürsel Tekin, şunları söyledi:

    Eski Başkan söylesin

    "Burası ilk kez AKP binası için alındı. 100?e yakın işadamından bağışlar toplandı. Şu an milletvekili olan AKP?nin İstanbul eski İl Başkanı cevap vermezse, hangi işadamlarından para toplandığını da açıklayacağım. Başbakanı İstanbul korkusunun sardı. Çünkü beslendikleri kaynak İstanbul. Sayın Kılıçdaroğlu gelirse bu kaynakları kesecek ortada kalacağız korkusu.(CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen?in adının CHP-AKP rant ittifakı iddialarına karışmasıyla ilgili) 2005 Yerel Yönetimler Yasası?ndan sonra plan değişikliği sadece Büyükşehir Belediyesi?ne verildi. Bunun altını çizerek söylüyorum. Yani kendilerine suç ortağı aramasınlar.

    CHP olarak dava açmışız

    İkincisi, Eyüp?teki arsayla ilgili işi CHP de biliyordu, oy vermişler. Maksat burada suç ortağı aramaksa, bu suçu itiraf etmek demektir. Sayın Topbaş bunu itiraf ediyorsa, burada bizim de eksiklerimiz varsa özür dileriz. Ama bununla ilgili arsa aleyhine CHP olarak dava açmışız, önümüzdeki günlerde bunu da tüm belgelerle sunacağız." Başbakan Tayyip Erdoğan, arsa rantını ortaya çıkaran Hürriyet?e "Buraya AKP İstanbul İl Teşkilatı?nı yapacaklar yazmışlar. Eline diline dursun" tepkisi göstermiş, ancak meclis tutanaklarında AKP?lilerin CHP ve diğer partililere "Buraya AKP İl binasını yapacaklarını" söyleyip, arsayı yeşil alandan çıkardığı anlaşılmıştı.





    Haber: Hürriyet
     
  4. prkacin

    prkacin Super Moderator

    'Namaz kılmayanı boşa, aldatanı boşama'



    Fetullah Gülen?e yakınlığı ile bilinen Mehtap TV?de şok eden yorumlar...

    Sakarya İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Faruk Beşer?in canlı yayında gelen sorulara verdiği yanıtlar şaşkınlık yaratıyor. Beşer, ?Namaz kılınmayan ev şeytanın hakimiyetindedir. Aldatan kocaya dayanmak da ibadettir? diyor.

    Fetullah Gülen?e yakınlığı ile bilinen Samanyolu Yayıncılık A.Ş. Grubu?na bağlı Mehtap TV?de hafta içi her gün, ?İslam ve Hayat? adlı program yapan Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Profesörü Faruk Beşer?in yorumları dinleyenleri şaşkına çeviriyor. Programda vatandaşlardan gelen soruları yanıtlayan Prof. Beşer, kadın-erkek ilişkilerinden, çalışma hayatına kadar birçok konuda ?fetva? veriyor. Prof. Beşer benzer yorumları internet sitesinde de yapıyor. Beşer?in bazı vatandaşlara verdiği cevaplar, dinleyenleri hayrete düşürüyor. İşte bunlardan bazıları:

    "EŞİM NAMAZ KILMIYOR"

    Eşi namaz kılmayan kocanın ahrette maruz kalacağı duruma ilişkin sorusuna Prof. Beşer?in yanıtı şöyle: ?Bu bir problem elbette. Namaz, İslam?ın ana direği... Namazsız bir evin bereketsiz olduğunu biliyoruz. Şeytanın hakimiyetinde olan bir ev olduğunu biliyoruz. Namaz kılmayan bir kadın ve namaz kılan bir erkek veya namaz kılmayan bir erkek ve namaz kılan bir kadının olduğu bir ev, huzursuz bir evdir. Ya kadına ya erkeğe haksızlık yapılmaktadır. Böyle bir evin olmasından, böyle olmaktan Allah?a sığınırız. Hukuki izahları bir tarafa bırakırsak, Kuran?da veya sünnette yani İslam?ın temel kaynaklarında namaz kılmayana şöyle ceza verilir diye bir emir bilmiyoruz. Elbette benim hanımım namaz kılmıyorsa bu huzuru kaçırır. Ona bu işi anlatırım, yalvarırım, yakarırım. Kılmıyorsa, darılırım, giderim, başka şeyler yaparım... Düşünün ki namaz kılmıyor ve namaz kılmanın da gerekli olduğuna inanmıyorsa bir erkek ya da bir kadın Allah korusun bu insanı dinden çıkarır. Namaz kılmıyor ve gereğine inanmıyorsa böyle bir durumda zaten o insan mümin sayılmaz. Mümin sayılmazsa namaz kılan bir bayanın, namaz kılmayan bir erkeğin nikahında bulunması ve aksi olması evli olması mümkün olmaz zaten. O zaman bu bir ayrılma sebebi olur hatta ayrılma zorunluluğu olur. O zaman ayrılmak gerekir.?

    "KOCAM ALDATIYOR"

    Prof. Beşer?in, ?Aldatılan kadın ne yapmalı?? diye soran bir vatandaşa yanıtı ise şöyle oldu: ?Şimdi siz iki kötü durumla karşı karşıyasınız, bunlardan birisini seçmek zorundasınız: Ya boşanır ve bunun zorluklarını göze alır, bunlara katlanırsınız ki, bu çok zordur ve hangi kötülüklere sebep olacağını bilemezsiniz. Ya da bu ızdırabı içinizde sürekli taşır ve beraberliğe katlanırsınız. Şahsen ben size bunu tavsiye ederim. Çünkü böylece kocanızı da kurtarmış olursunuz. Tahammül için ve onun düzelmesi için Allah?a sürekli dua edersiniz. Bu da sizin ibadetiniz olmuş olur. Ama her iki durumda da bu acıların mükafatını Allah?tan alırsınız.?

    ?İSLAM'A DAİR SAĞLIKLI BİLGİLER' ANONSUYLA YAYIMLANIYOR

    Prof. Faruk Beşer?in vatandaşlardan gelen dini konulardaki soruları cevaplandırdığı program, Mehtap TV?de hafta için her gün, ?İslam?ın özüne dair sağlıklı bilgileri nasıl edinebiliriz? Modern hayat şartlarında hangi zorluklarla karşılaşıyoruz? İslamiyet?in gündelik hayata Müslümanlara sağladığı kolaylıklar ve imkanlar nelerdir? Prof. Dr. Faruk Beşer, İslam ve Hayat programında İslam anlayışımıza dair seyirci sorularına sahih kaynaklar ışığında cevap veriyor? anonsuyla yayımlanıyor.

    Haber: Vatan
     
  5. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Kadir Topbaş'a soruşturma



    İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi?nin saniyeler içinde kabul ettiği imar değişikliği yargıyı harekete geçirdi.

    VATAN, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi?nin 14 Eylül 2007 tarihli toplantısında 1 günde 230 imar tadilatı dosyasının onaydan geçmesini, 21 Ağustos 2008?de manşetten duyurmuştu. CHP? li Meclis üyesi Hüseyin Sağ?ın yaptığı açıklamalara göre meclis üyeleri hiç okumadıkları dosyaları bir günde onaylamış ve büyük rant yaratılmıştı.

    Çete suçlaması

    Sağ?ın VATAN?da yer alan bu açıklamalarının ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı?na belediye meclis üyeleri hakkında suç duyurusundu bulunuldu. İhbarı yapan kişinin kimliği bilinmiyor. Ancak kayıtlara ihbarda bulunanın adı ?Saçı Bitmedik Yetimler? olarak geçti.İstanbul Büyükşehir Belediyesi?nin 347 üyesi hakkında çete oluşturarak görevi kötüye kullanmak ve menfaat temin etme iddiasıyla yapılan ihbar dilekçesinde Sağ?ın VATAN?daki mülakatından alıntılar yapıldı. Dilekçe?de ?347 adet meclis üyesi birlikte hareket ederek (Çete kurarak) içeriğini bilmedikleri toplam 600 sahifelik raporları oylayarak kabul etmişlerdir. Bu durum şekil olarak doğru olabilir. Ancak bu durum yasal değildir. Yapılan oylama sonuçları hukuki değerden yoksundur? denildi.

    İmza: Yetimler

    İhbar dilekçesinde bu olaydan ötürü elde edilen rantın 15 milyar dolar olduğu kaydedildi ve 347 meclis üyesinin tespiti ile haklarında soruşturma başlatılması ve cezalandırılmaları için kamu davası açılması talep edildi. Dilekçenin imza bölümünde ise yalnızca YETİMLER diye yazdığı dikkat çekti.

    İhbar üzerine harekete geçen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Soruşturma Bürosu, soruşturma açabilmek için İçişleri Bakanlığı?na başvurdu. Bakanlığın soruşturmaya onay vermesinin ardından 30 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Valiliği, Büyükşehir Belediye Başkanlığı?na gönderdiği bir yazı ile, konunun araştırılmasını ve bilgi verilmesini istedi. Vali Yardımcısı Derviş Ahmet Set imzalı yazıda ?Konunun araştırılarak sonucunun Bakanlık Makamına sunulmak üzere, Valiliğimiz görüşüne esas teşkil edecek Başkanlık görüşünün Valiliğimize bildirilmesini rica ederim?denildi. Valilikten gönderilen bu yazı Belediyenin savunmasının alınması anlamına geliyordu. Savunma İçişleri Bakanlığı?na ulaştıktan sonra soruşturmanın açılıp açılmaması konusunda nihayi karar verilecek.

    ARİF SAĞ?IN YEĞENİ

    Ünlü sanatçı Arif Sağ?ın yeğeni olan Hüseyin Sağ, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi?nin üyesi. Sağ, imar planlarıyla büyük rant oyunlarının oynandığını iddia ediyor.

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis üyeleri dağılımı

    AKP: 222

    CHP: 74

    ANAP: 18

    DYP: 12

    FP: 3

    SHP: 1

    BAĞIMSIZ: 17

    Toplam: 347

    5 saniyede bir dosya geçti

    CHP?lİ Meclis Üyesi Hüseyin Sağ, oylama esnasında yeterli zaman verilmediği gerekçesiyle itiraz etmiş ve şunları söylemişti ?Sayın Başkan, saat 13.55?te raporlar geldi bizim grubumuza. Bilmiyorum AKP?li arkadaşlarımıza da gitti mi? Saat 15?te buraya girdik. Ben raporları saydım 230 tane, 636 sayfa. Tek tek okumadan çevireyim dedim, ona bile yetişemedim. Yani bu özellikle mi yapılıyor? Benim 636 sayfayı 55 dakikada okumama imkan yok. Hiçbir arkadaşım da okuyamaz. Benim denetleme hakkımı engelliyorlar bunu geç göndererek. Lütfen Sayın Başkanım buna bir el koyun. Raporları bölsünler.?

    Sağ?ın bu itirazını dinleyen Meclis 1?inci Başkan Vekili Ahmet Selamet ise açıklamalarını zabıtlara geçirmekle yetinmiş, imar tadilatı hızla onaylanıp meclisten geçmişti.

    VATAN?a konuşan Hüseyin Sağ, meclisteki imar tadilatlarının oylamasıyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu. Sağ, Meclisten son 4 yıl içinde 4 bin rant dosyası geçtiğini ve oylama sırasında imar raporlarını okumaya fırsat kalmadığını iddia emişti. Bir günde eller inmeden 230 dosyanın geçtiğini hatırlatan ?Ben de bu güne ?Kanlı cuma? adını taktım? demişti. Bu da küçük bir hesaplama yapıldığında 5 saniyede 1 dosyanın oylamadan geçtiği anlamına geliyordu.
     
  6. prkacin

    prkacin Super Moderator

    DSP adayı CHP lehine çekildi



    DSP Belediye Başkan adayı anket sonucunda bakarak adaylıktan çekildi.

    DSP Belediye Başkan adayı Yüksel İnce, beldede yaptırdıkları anket sonucunda CHP"li başkan adayı Abdurrahman Canlı"nın daha şanslı olduğunun ortaya çıkması üzerine adaylıktan çekilerek, Canlı"yı destekleme kararı aldı.

    Zonguldak"ın Ereğli İlçesi"ne bağlı Kandilli Beldesi"nin DSP Belediye Başkan adayı Yüksel İnce, beldede yaptırdıkları anket sonucunda CHP"li başkan adayı Abdurrahman Canlı"nın daha şanslı olduğunun ortaya çıkması üzerine adaylıktan çekilerek, Canlı"yı destekleme kararı aldı.

    CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile DSP Lideri Zeki Sezer"in yapamadığı birleşmeyi, Kandilli Beldesi"nin CHP ve DSP"li belediye başkan adayları 29 Mart yerel seçimleri için gerçekleştirdi. CHP"li Abdurrahman Canlı ile DSP"li Yüksel İnce, beldede ortak anket yaptırdı. Değişik meslek gruplarından 500 kişi üzerinde yapılan anket sonucunda CHP"li Canlı"nın daha şanslı olduğunun ortaya çıkması üzerine, DSP"li İnce adaylıktan çekilerek, CHP"li Canlı"yı destekleme kararı aldı. Kandilli"de bölünmeyi önlemek adına iki partinin böyle bir adım attığını, kendisinin de buna gönülden destek verdiğini belirten İnce, şöyle konuştu:

    ?Biz her zaman Kandilli halkının yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz. Seçime birlikte girme kararımız, inşallah 29 Mart"ta meyvesini verecektir. Ecevit"in söylediği gibi burada sosyal demokrat olan kitlelerin biraraya gelmesi gerekir. Çıkar için değil, halkını seviyorsa, halkı burada güç birliği istiyorsa, AKP zihniyetine kazandırmamak istiyorsa güç birliği yapmak gerekir. Deniz Baykal, Ordu"da DSP"li adayın karşısına aday çıkarıyor, yanlış. Seçimde birlikte hareket edilmesi gerekir. AKP"nin kazanmasını mı istiyorlar? CHP"nin adayı güçlü ise DSP destek versin, DSP"nin adayı güçlü ise CHP versin. Artık bıktık bunlardan. Kömüre, oduna, çamaşır makinasına oy verme ve isteme durumuna geldik, utanıyoruz.?

    "MERKEZLERDE FARKLI HESAPLAR"

    CHP"li Abdurrahman Canlı ise, belde halkının isteği doğrultusunda seçime birlik içinde girme kararı aldıklarını kaydederek, şöyle dedi

    ?Ortak anketin yanında, iki parti tabanında da değerlendirme yaptık. Teyamül oluştu ve sonuçta tek adayla seçime gidiyoruz. Yerellerdeki bireylerin iyi yürekli, demokrat olması ve barıştan, birlikten yana olması parti merkezlerini çok fazla etkilemiyor. Parti merkezlerinde farklı hesaplar yapılıyor. Biz yerellerde kendi yüreğimiz ile birbirimize olan saygımızla hareket ediyoruz. Umarım bu hareketimiz bizi başarıya taşıyacak.?

    Haber: Milliyet
     
  7. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Pirsultanlar Haykırdı : "Krizin bedelini ödemeyeceğiz"



    DİSK, KESK ve Türk-İş'in çağrısıyla Kadıköy?de bir araya gelen on binlerce emekçi "Krizin Bedelini Ödemeyeceğiz - Emek ve Demokrasi Mitingi"nde buluştu. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği İstanbul Şubeleri de işsizliğe ve yoksulluğa karşı Kadıköy?de buluşan emekçilere destek verdi.
    Emekçiler işten atılmaların durdurulmasını ve krizin faturasını patronların ödemesini istedi.



    Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve Türk İş'in çağrısıyla bir araya gelen işçiler, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler "Krizin Bedelini Ödemeyeceğiz-Emek ve Demokrasi Mitingi"nde bir araya geldi. DİSK, KESK ve bağlı örgütler ile demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler yürüyüşe Kadıköy Tepe Nautilius önünden başlarken, Türk İş'e bağlı sendikalar ise Haydarpaşa güzergahından miting alanına doğru ilerledi. Kadıköy İskele Meydanı'na ulaşılmasının ardından başlayan mitinge işçisi, kamu çalışanı, emeklisi, üniversitelisi ve liselisiyle yaklaşık elli bin emekçi katıldı.



    Mitinge katılan sendikalar, kitle örgütleri, siyasi yapı ve partiler sabah saatlerinden itibaren Kadıköy Tepe Natilius ve Haydarpaşa Numune Hastanesi önünde toplanmaya başladılar. Saat 12.00?de iki koldan başlayan yürüyüş Kadıköy İskele Meydanı?na kadar devam etti. Emek ve meslek örgütleriyle diğer örgütlerin yöneticileri ?Krizin bedelini ödemeyeceğiz; İşsizliğe ve yoksulluğa hayır? yazılı ana pankartın arkasında yürüdüler.



    Yürüyüşe katılanların çoğunluğunun miting alanına girmesinin ardından miting programı başlatıldı. Mitingde ilk olarak Nazım Hikmet?in ?Kerem Gibi? şiiri eşliğinde bir dakikalık saygı duruşu yapıldı. Daha sonra mitingin çağrıcı konfederasyonları Türk-İş, DİSK ve KESK?in genel başkanları Mustafa Kumlu, Süleyman Çelebi ve Sami Evren sırasıyla konuşma yaptılar.



    Çelebi: "Koltuklarından kalmıyorlar çünkü hesap işçilere kesildi"



    Mitingin, bir dakikalık saygı duruşunun ardından başlamasıyla yapılan konuşmalarda DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, krize ilişkin hükümetin tutumundan bahsederek, ekonomiden ve yönetimden sorumlu olanların kıllarının kıpırdamadığını söyledi. Koltuklarından kalkma zahmetine girmeyenlerin işçilere ve emekçilere krizin bedelini ödetmek istediğini belirten Çelebi, AKP hükümetinin cehennem vaat ettiğini vurguladı.



    Türkiye'nin yangın yerine döndüğünü belirten Çelebi, "Evde tencere kaynamıyor, baba eve ekmek gönderemiyor, anne eve hapsolmuş durumda, çocuk okuluna harçlıksız gidiyor. Bu iktidar süreci yönetemiyor" dedi.



    29 Mart'ta AKP'den hesap sorulacak



    AKP hükümetinin yarattığı tablo üzerinden "sadaka toplumu" yaratmak istediğini belirterek, "Bütün mağdurlar kenetlenmelidir. Bütün işyerleri, meydanlar, işçi mahalleleri, pazar yerleri eylem alanıdır. "Çözümümüz yok" diyenlere, çözümlerimizi haykırma zamanıdır" dedi. Çelebi, 29 Mart'ta yapılacak yerel seçimlerde AKP iktidarından emekçilerin hesap soracağını vurguladı.



    Evren: "AKP faşist politikaların uygulayıcısıdır"



    Çelebinin ardından konuşan Sami Evren, krizi bahane edilerek kayıt dışı ekonominin teşvik edildiğini vurguladı. Kıdem tazminatlarını ödememenin yollarının arandığını belirten Evren, "toplu sözleşmeleri "sıfır" zamla kapatmak istemektedirler. İşten attıkları işçileri işten atacakları işçilere karşı tehdit olarak kullanmaktadırlar" dedi.



    Sermaye sınıfının sendikalı işçileri hedefine koyduğuna dikkat çeken Evren, "kim örgütlenirse krizi gerekçe göstererek işten arttılar. Bütün bunlar hükümetin bilgisi dahilinde olmaktadır" dedi.



    Ekonomi ile siyaset arasında derin ve kurucu bir bağ olduğunu dile getiren Evren, ekonomik uygulamaların toplumsal bir destek ve zemin kazanabilmesi için, siyasal alanın da demokratik dönüşümünün gerekmekte olduğunu ifade etti.



    Kamusal alan genişletilirse gelecek kaygısının ortadan kalkacağını ifade eden Evren, ancak böylelikle ülkenin sosyalleşebileceğini söyledi. Evren, "işkencede insanlar öldürülürse, farklı kimlik ve kültürlere tahammül edilmezse o ülke sosyal olmaz. Baskıcı faşizan politikaların uygulayıcısı olur. Başbakan asosyaldir" dedi.



    Evren sadaka ve yardım gibi uygulamalara 29 Mart'taki seçimlere gölge düşürüldüğünü vurgulayarak sözlerini sonlandırdı.

    TÜRK-İŞ, DİSK ile KESK öncülüğünde düzenlenen ?Krizin Bedelini Ödemeyeceğiz: İşsizliğe ve Yoksulluğa Karşı Birleşik Mücadele, Emek ve Demokrasi Mitingi?nde konuşmalar yaklaşık bir saat sürdü.



    Miting için sabah saatlerinden itibaren araç trafiğine kapatılan yollar, mitingin tamamlanmasının ardından yeniden ulaşıma açıldı



    alevitr.org
     
  8. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Aleviliği Sünniliğin içinde eritmek Alevilere verilecek en büyük zarardır.



    Divriği Gazetesi'nin PSAKD Genel Başkanı Fevzi GÜMÜŞ ile gerçekleştirdiği röportaj.
    Alevilere karşı bu güne kadar geliştirilen bu türden katliam girişimlerinin Alevi toplumunu sindirmek, soldan demokrasiden koparmak ve ülkenin bir bütün olarak değişim dönüşüm çabaları ile doğrudan ilgisi vardır.

    * Eski özel Harekât Daire Başkan vekili ve Susurluk skandalına da adı karışan İbrahim Şahin?in evinde bulunan belgelerin içerisinde ABF Genel Başkanı Ali Balkız?a ve Genel Sekreteri Kazım Genç?e suikast planları ele geçti. Gerçekten bu doğru mu? Maraş, çorum, sivas ve Malatya?da yıllar önce yaşanan Alevilere dönük katliamları düşünür isek, bunlara Madımak katliamını da eklemek gerekir, bütün bunları nasıl yorumlamak gerekir? Bir devlet kendi yurttaşlarına hukukun dışına çıkarak ceza verir mi?

    Bu bilgilerin doğru olduğunu basına yansıyan bilgilerin ötesinde Ergenekon dava dosyasından biliyoruz. Eski özel Harekât Daire Başkan vekili ve Susurluk skandalına da adı karışan İbrahim Şahin?in evinde bulunan belgelerin içerisinde ve bilgisayarında bu yönde bilgi ve belgelere ulaşıldığı ifade edilmiştir. Devletin içine sinmiş çetelerin, demokratikleşme ve özgürleşme yanlısı muhalif güçleri sindirme yöntemlerinden biri olarak kullanılagelen suikast planlarının, provakasyonlar Türkiye'nin yabancısı olduğu bir durum değil. Devletin kapalı kutu haline dönüştüğü her dönemde, ne idüğü belirsiz çetelerin palazlandığı, bu çetelerin kendilerini devletin yerine koyarak, ?durumdan vazife' çıkardığını hepimiz biliyoruz. Alevilere karşı bu güne kadar geliştirilen bu türden katliam girişimlerinin Alevi toplumunu sindirmek, soldan demokrasiden koparmak ve ülkenin bir bütün olarak değişim dönüşüm çabaları ile doğrudan ilgisi vardır.

    * Maraş, Madımak, Gazi, Çorum ve Malatya katliamları neden aydınlatılamadı sizce?

    Karanlık güç odakları tarafından tezgâhlanan katliam ve suikastların çözülememesinin nedeni hiç şüphesiz bunların arkasında devlet içinde yuvalanmış güç odakları bağlantılı olmasından bağımsız düşünülemez. Bu yasadışı oluşumları karınlık ilişkileri aşacak, açığa çıkaracak bir siyasi irade demokratikleşme iradesi ülkemizde maalesef oluşmamış, oluşturulamamıştır.

    * Osmanlı?dan bugüne kadar Aleviler hep tehlike olarak görülür oldu. Resmi devlet ayğıtını Aleviler konusunda tehlike gibi görmeye sevkeden şey nedir? Aleviler gerçekten rejim için bir tehlike mi?

    Aleviler tarihsel olarak taşıdıkları sol damar ile her zaman demokrasi ve özgürlük ekseninde bir değişim ve dönüşümün dinamiği olmuşlardır. Bu anlamda demokratik değişim ve dönüşümden korkan kesimler için Alevilerin tehlike olarak algılanması ve bu tehlikenin çeşitli provokasyonlarla sindiririlip korkutulmak istenmesi bu topraklarda olagelmiştir. Bu anlamda devletin kendisini şekillendirdiği, düşünce dünyasına hâkim olduğu, devlet aklı ile düşünen kesimin Alevileri tehlike olarak algılaması ve bu kesim içinden hukukun dışına çıkmış kesimlerinin bu toplum üzerinde provakasyonlar tezgâhlanması durumu ile karşı karşıyayız.

    * Cumhuriyetin kuruluşuna Aleviler büyük oranda destek oldular. Laikliği ve demokratik cumhuriyeti en çok Aleviler desteklediler? Peki, Cumhuriyet Alevilerin bu desteğini kamusal alana taşıyabildi mi? Osmanlı?da olduğu gibi Cumhuriyet sürecinde de Alevilere haksızlık mı yapıldı yoksa?

    Aleviler açısından Osmanlının teokratik yapısından Cumhuriyete geçiş Laikliği ve demokratik cumhuriyet değerlerine yönelim desteklenmesi gereken bir sıçramaydı ve Alevilerde bunu yapmışlardır. Ne var ki Cumhuriyetin tek millet tek din anlayışı çerçevesinde şekillenmesi farklı olanın ya yok sayılması ya da ayrımcılığa tabi tutulması anlayışını devlet politikasının ayrılmaz bir uygulaması haline getirmiştir. Eşitlik kavramı, şekilde ve sözde kalmış, eşit yurttaşlık kavramının içeriği farklı olanlar yönünden doldurulamamıştır. Aleviler için bu sürecin kimliklerinin kabulü ve yasal güvence altına alınmaları bakımından sorunlu olduğu açıktır. Bu gün Alevi Sorunu olarak ifade ettiğimiz çerçevede yaşananlar bunun yansımasıdır.

    * Son yıllarda Aleviler arasında da bir ayrışma var. Bir tarafta PSAKD ve ABF gibi düşünen alevi örğütleri, diger tarafta Cem Vakfı var. Bu ayrışmayı biraz anlatır mısınız? Neler oluyor Aleviler arasında? Aleviliği kim nasıl yorumluyor?

    Ayrışma gibi görünen bu durum aslında siyaseti soldan veya sağdan okumayla ilgili bir yaklaşım farklılığından kaynaklanıyor. ABF ve ona bağlı örgütler Aleviliğin sol damarını ve demokrasinin ve laikliğin evrensel ilkelerini savunuyorlar. Cem Vakfı çevresi ise her türden sağcılığı Aleviliğin bir parçası haline getirmek istiyorlar. Bu durum Aleviliğin tarihsel olarak nasıl okunacağına ve kent koşullarına nasıl tercüme edileceğine ilişkin ideolojik bir tartışmadır. Bizim açımızdan mesele basittir: Yol Önderleri ile Ozanları ile Babaları Dedeleri ile deyişleri söylenceleri ile binlerce yıllık tarihsel birikim ne tarif ediyorsa ise Alevilik odur, O olmalıdır. Bu bakımdan Alevilik Hacı Bektaş?dır, Nesimi?dir, Pir Sultan?dır, Yunus?tur. Bu bakımdan Aleviliği başka yerlere başka kanallara akıtmak, O?nu olduğunun dışına çıkarmak istemek, Sünniliğin içinde eritmek Alevilere verilecek en büyük zarardır. Cem vakfı bu gün Aleviliği Sünnilik içinde eritmek, onun özgün yapısını bozup adeta bunu sünnilek içinde eritmek çabasındadır.

    * AKP İktidarı Aleviliği Cem Vakfı araclığıyla tanımak istiyor sanki? AKP kurmayları ve devlet erkânı Cem Vakfı?nın her toplantısına eksiksiz ve kusursuz katılıyor. İzzettin Doğan ile Tayyip Erdoğan özel görüşmeler yapıyor. Acaba Devlet Alevilerin temsilcisi olarak Cem Vakfı ile gizli bir anlaşma mı yaptı?

    AKP Alevileri kendi rotasına almak için uğraşıyor. Oysa bizim istediğimiz açıktır. Biz, herkesi gibi kendi inançlarımızı ve ritüellerimizi hiçbir baskıya uğramadan, eksiksiz yerine getirmek istiyoruz. Biz de modern bir devletin yurttaşlarına karşı üstlenmesi gereken sorumluluğu üstlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. AKP ise kendisine tabi bir topluluk istiyor. Cem Vakfı, Alevilerin özgürlükçü ve bağımsız duruşlarını bir çeşit ranta dönüştürme niyetinde. Ancak, açık ki, Cem Vakfı?nın Alevileri temsiliyet ilişkisi çok zayıf ve bir gizli anlaşmaları var mı bilemem ama yüzyıllardır devletin baskıcı tutumuna karşı kendisini, kültürünü korumuş Aleviler, bütün gizli anlaşmaları, gizlendikleri yerden açığa çıkarıp deşifre edebilecek potansiyele sahipler.

    * Alevilerin Uzun Yürüyüşü adıyla 9 Kasım?da Ankara?da yüz 50 bin kişinin katıldığı bir miting düzenlediniz. Cem Vakfı yönetimi bu mitingi düzenleyenleri karanlık güçler olarak tanımladı? Hem bu mitingi, hem de Cem Vakfı?nın bu görüşünü nasıl yorumlamak gerekir?

    Ankara?daki mitingimiz, başta AKP olmak üzere herkesin ezberini bozdu. Bu yüzdendir ki, görkemli Ankara çıkartmamızdan sonra alelacele rafa kaldırdıkları ?açılımlar?ını yeniden gündeme getirdiler. Cem Vakfı da, safiyane duygular taşıyan Alevileri aldatabileceği düşüncesiyle hareket ediyor. Oysa Aleviler, kendileri için kimin mücadele ettiğinin bilincindeler. Karanlık güçler, kapalı kapılar ardından Aleviler adına pazarlık yapanlardır. Biz, Alevilerin talep ve isteklerini herkesin gözü önünde ve açıkta yaptık. Dolayısıyla ?kem söz sahibine aittir?

    * Devlet erkânı Aleviliği düzen içerisinde sunni islam anlayışına doğru çekiyor. Bu görüşe katılıyor musunuz? Sizce Alevilerin hangi sorunları var, siz Alevilerin bu sorunlarına hangi çözüm önerileri sunuyorsunuz?

    Devlet, özgürlükçü laiklik anlayışına uygun davranarak, Aleviliği yeniden tanımlamaktan vazgeçmelidir. Aleviliğin ne olduğunu Alevilere bırakmalı, Alevilerin taleplerini, amasız, fakatsız, derhal yerine getirebilmelidir. Biz zorunlu din dersinin kaldırılmasını, Diyanetin lağvedilip yerine bütün inançlara eşit uzaklıkta durabilecek ve bilimsel bilginin ışığında hareket edebilecek bağımsız bir kuruluş oluşturulmasını, Cemevleri ibadethane sayılmasını ve simgesel bir anlamı olduğu için Madımak Müze yapılmasını istiyoruz. Çözüm önerimizi de her platformda ifade ediyoruz. Samimi olan bunu anlayabilir.

    * Aleviler ile CHP arasında karşılıklı bir vazgeçmeme hali var gibi. Oysa Alevilerin bir kesimi CHP?ye oy verdiği halde kırğın. Birçok Alevi katliamının CHP ve sosyaldemokrat iktidarlar zamanında yaşandığı biliniyor. Bu katliamlar aydınlatılamadı. Aleviler Osmanlı?da olduğu gibi Cumhuriyet yönetimi sürecinde de çok katliamlara ve iftiralara uğradılar. Açıkçası Aleviler CHP tarafından savunulmadığı hissiyatına kapılıyorlar. Siz bu görüşe katılıyormusunuz?

    CHP ile Alevilerin ilişkisi, biraz da, ölümü görüp sıtmaya razı olma haline benziyor. Aleviler, büyük ölçüde CHP?ye oy veriyor ama CHP, Alevilerin yoğun yaşadığı bölgelerde, Alevi hassasiyetine uygun davranışlar sergilemiyor. Bu sorunu çözmek lazım. Katliamların CHP?nin hükümette olduğu dönemlerde olduğu doğrudur ancak bütün bu katliamlarda karanlık güçlerin, derin devletin, çetelerin parmağı olduğu tartışılmaz. Öyle zamanlar vardır ki, devletin de çetelere sözünün geçmediğini tarihimiz yazmaktadır. Bizim CHP?den istediğimiz, Alevi hassasiyetlerine uygun davranışlar sergilemesidir.Malesef bu süreç sancılıdır. Öyleyse bu süreci sancısız hale getirmek en başta Alevilerin görevidir.

    * Bizim soramadığımız bir soru mutlaka vardır. Son olarak neler söylemek istersiniz?

    Önümüzdeki sürecin aleviler açısından daha sıcak geçeceği bu günden görünmektedir. Gerek Alevilerin taleplerini ülkenin eşitlik özgürlük talebi ile birleştirilmesi çabalarının artacağı, Alevilerin kerhen desteklemek zorunda kaldığı için kendi siyasi kaderlerini kendilerinin belirleyeceği başkalarının eline bırakmadığı dönemlerin çok yakın olduğunu toplumun kendi içindeki tartışmalardan ve gelecek özlemlerinden görebiliyoruz. Doğru bir siyasi önderliğin Alevileri toplumun demokrasiden eşitlikten özgürlükten yana güçlerle buluşturacağı dahası bu yöndeki çabaların yoğunlaşacağı bir dönem hepimizi beklemektedir.

    DİVRİĞİ GAZETESİ
     
  9. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Ön yargımız yok. Ön kabulümüz yok



    Milli Eğitim Bakanlığı'nın bir düzenleme yaparak Aleviliğin de öğretime dahil edilmesini sağladık. Din Kültürü ve Ahlak dersi kitabında 32 sahife Alevilik ile ilgili bölüm var. Biz diyoruz ki eğer bunu Alevi vatandaşlarımız, Alevi entelektüel kesim beğenmiyorsa hazırlığını yapsın Milli Eğitim Bakanlığı'na sunsun. Ön yargımız yok. Ön kabulümüz yok. Yeter ki gönüller hoşnut olsun. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Nevşehir'de yaptığı konuşmada muhalefeti eleştirerek, ?Bunları sandığa gömün. Daha önce tokatı yediler ama hala haksızlık yapıyorlar. Benim halkım onlara 29 Mart'ta yine tokatı vuracak. AKP milletin sesi, yüreği. AKP milleti yandaş medya ile yönetmedi. Biz bayrağı elden düşürmeyiz, dikilecek yere dikeriz? dedi. Erdoğan, Nevşehir'de belediyenin hizmetlerini anlatırken, dil sürçmesi sonucu önce ?Eşek ölür kalır eseri. Pardon pardon? dedi, sonra da ?Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri? diye düzeltti, ?Yarın medyaya malzeme çıktı? diye konuştu.
    Erdoğan, saat 13.20'de Ana uçağı ile Nevşehir'e geldi. Erdoğan ve beraberindeki Devlet Bakanı Cemil Çicek, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve çok sayıdaki milletvekilini Kapadokya Havaalanı'nda Nevşehir Valisi Mehmet Asım Hacımustafaoğlu ile diğer yetkililer karşıladı. Erdoğan daha sonra Başbakanlık otobüsüyle kent merkezinde Valilik karşındaki Telekom Meydanı'nda yoğun kar yağışı altında yaklaşık 10 kişiye seslendi.
    Miting sırasında kalabalıkta, ?Dünya Fatihi şehrimize hoş geldin?, ?Delikanlılığın tarihini yazdın, gadalarını alırım senin? pankartları açıldı. Başbakan Erdoğan alana girmeden önce ?Dünyanın yeni lideri?, ?Kendisini milletine adayan lider?, ?Büyük düşünen, Türkiye'nin büyük lideri geliyor? anonsları yapıldı. Birçok kişinin kardan korunmak için şemsiye açtıkları, ellerindeki AKP flamalarını başlarının üstüne örtükleri görüldü. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için, Nisa Oteli'nin terasından, Nevşehir Belediye Başkan Yardımcısı Atilla Seçen tarafından yaptırılan, üzerinde Adnan Menderes, Turgut Özal ve Recep Tayyip Erdoğan'ın resimlerinin yer aldığı ?Sen bu milletin 50 yıldır gözyaşısın, duasısın. Rabbim seni korusun. Dünya Fatihi şehrimize hoş geldin? yazılı pankart açıldı. Başbakan Erdoğan, elleriyle kar yağışını göstererek sözlerine, ?Sizlerle bizim aramıza kimse giremez. Kar da olsa, fırtına da esse, kimse giremez. Çünki bizim aramızda gönül bağları var. Sevgi bağları var. Onun için bu hareket güçlü ve sağlam. Onun için geleceğe emin adımlarla yürüyoruz? diyerek başladı. Erdogan, şöyle devam etti:
    ?AKP sizin teveccühünüzle buralara geldi. Türkiye karanlık günleri, umutsuzluğu, karamsarlığı sizin desteklerinizle aştı. Türkiye sizin desteklerinizle öyle şaha geçti. Nevşehir hoşgörü şehri. Dünyaya turizmde açılan kapımız. Nevşehir'e gelip Damat İbrahim Paşa'yı anmamak mümkün mü? Hacı Bektaş Veli'yi anmamak olur mu? Bu topraklardan tüm dünyaya ses verdi, barışa dostluğa çağrı yaptı bin yıl önce. Verdiği mesaj bugün bile insanlığın gönül dünyasında yer buldu. Bu topraklar aslanla ceylanın kardeşliğine sahne oldu. Horlamak, ayrımcılık yapmak, bu toprakların kitabında yazmaz. Husumet, düşmanlık yazmaz. Bu toprakların mayasında zalimi yüceltmek, mazlumuzu ezmek yazmaz. Dostluk, kardeşlik, kucaklamak var. Bu ülke barışın huzurun kardeşliğin yurdudur. Şüphesi olan gelsin Müslüman, Hıristiyan ve Musevi'nin barış içinde bir arada yaşadığını görsün. Alevi'nin Sünni'nin nasıl kardeş olduğunu görmek isteyen gelsin Nevşehir'e baksın. Kalplerimizi soğutmaya, senlik- benlik davasıyla ayrıştırmaya çalısanlara asla izin vermeyiz. Kimse aramıza nifak tohumları ekemez. Bu özgür ülkede, hizmet götürürken asla ayrımcılık içinde olmadık. Hangi etnik kökenden, meşrepten olursa olsun, hizmet götürmenin anlayışı içinde olduk. Milli Eğitim bakanlığımız değişiklik yaparak Aleviliğin de ögretilmesini sağladı. Din Kültürü kitabında 32 sayfalık Alevilik'le ilgili bölüm var. Yeter ki gönüller hoşnut olsun. Diyanet İşleri Başkanlığımız Alevilik'le ilgili yayınlar yayınladı. Biz bunu yapıyor ve bu çerçevede çalışıyoruz. Bakın TRT Alaevilik'le ilgili yayınlara girdi. Muharrem ayıyla ilgili yayınlar yaptı. Hükümet olarak da parti olarak da birlik ve beraberlik olacak her türlü adımı atıyoruz ve atacağız.?

    ?TÜRKİYE ASLINA DÖNÜYOR?

    Tarihteki Kadeş Anlaşması'nın Nevşehir'de imzalandığını belirten Başbakan Erdoğan, söylerini şöyle sürdürdü:
    ?İşte onun için küresel barış, medeniyetler ittifakı diyoruz. Bizim dönemimizde kişiliğini ve kimliğini buldu. Müzakereci ülke durumuna geldik. Kıbrıs'ta birileri çıkıyor diyor ki ?Kıbrıs'ı peşkes çekttiler? Elinize dilinize dursun. KKTC bizim dönemimizde kişiliğini ve kimliğini buldu. Neredeydeniz şimdiye kadar? 18 ülkede KKTC'nin ofisi var. Bunlar şimdi oldu. Bizim tarihten gelen gücümüz bundan sonrada AKP iktidarında aynen devam edecek. Türkiye ülkelerden bir ülke değil. Ama biz, geçmişte Türkiye'de öyle liderler gördük ki batılı liderlerin karşısında el pençe divan duruyorlardı. Bunları da gördük. Ankara'ya mahkum olup dısarı çıkamayan liderler görüyorduk. Dünyayı fellik fellik dolaşan bir anlayış var. Türkiye aslına dönüyor, aslına. Bunlar gidip IMF'den el pençe divan durup para istiyorlardı. Biz göreve gelmeden MHP- DSP- ANAP iktidarında üçü birden, IMF'den borç aldılar. Bunlara yuh çekmeyin, sandığa gömün. Biz, IMF ile görüşüyoruz, ?Bize uygun olursa imzalarız? diyoruz. Pazarlık yapıyoruz tutarsa olur olmazsa olmaz. Bu kadar basit. MHP'yi gördük. Vatandaş, ?buyur al? dedi. Üçlü koalisyon kurdular. Türkiye'yi 5 yıl yerine 3.5 yıl idare ettiler. ?Allahaısmarladık, biz burayı idare edemeyiz? deyip kaçtılar.

    YİNE ?YANDAŞ MEDYA? DEDİ

    ?Biz bayrağı elden düşürmeyiz, dikilecek yere dikeriz? diyen Erdoğan, muhalefete yüklenmeye devam ederek, konuşmasına şöyle devam etti: ?Tokatı yediler, haksızlık yapıyorlar. Şimdi benim halkım onlara 29 Mart'ta yine tokatı vuracak. Kar boran fırtına var ama buradasınız. AKP milletin sesi, yüreği. AKP milleti yandaş medya ile yönetmedi. Kuru sloganla milliyetçilik ve halkçılık yapmadık. Biz, milliyetçiliğimizi milletin emanetine sahip çıkarak gösteriyoruz. Türkiye artık kabına sığmayacak, içine kapanamayacak kadar büyük ülkedir. Gün büyük düşünme günüdür. Türkiye'ye küçük düşünmek yakışmaz. Nevşehir'e küçük düşünmek yakışmaz.?

    CHP'NİN DEDİKLERİ BİZİ IRGALAMAZ

    Erdoğan, mitingteki konuşması sırasında özellikle Tunceli'deki beyaz eşya dağıtımı konusundaki eleştirilere değinerek, ?Sosyal hizmet ve vatandaşa destek konusunda CHP şöyle diyor, böyle diyor. Bizi ırgalamaz? diye konuştu.

    ?MEDYAYA MALZEME ÇIKTI?

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Nevşehir'de AKP'li Belediye'nin hizmetlerini anlatırken, Ziya Paşa'nın bir sözünden alıntı yaparken, dili sürçtü. Erdoğan, önce ?Eşek ölür kalır eseri? deyince ?Pardon, pardon? deyip cümlesini baştan aldı, ?Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri? dedi. Erdoğan daha sonra da ?Yarın medyaya malzeme çıktı? diye konuştu.

    TOPLU AÇILISLAR YAPTI

    Başbakan Erdoğan, Nevşehir'de, yapımı tamamlanan 16 merkezin toplu açılış törenlerini, Valilik önünde oluşturulan alandan gerçekleştirdi. Başbakan Erdoğan, Nevşehir Üniversitesi, Ali ve Meliha Dirikoç Mimarlık, Mühendislik Fakültesi binası, Ali ve Meliha Dirikoç Güzel Sanatlar Fakültesi binası, Vefa Küçük Sağlık Yüksekokulu binası, Erol ve Sabahat Toksöz Ürgüp Meslek Yüksekokulu binası, Erol Toksöz Ürgüp Yükseköğrenim Öğrenci Yurdu binası, Hacıbektaş TOKİ konutları (490 konut, iş merkezi, ilköğretim okulu), Nevşehir- Ürgüp bölünmüş yolu, Kayseri- Ankara yoluyla Kozaklı karayolu, Kozaklı Fizik Tedavi Rehabilitasyon Hastanesi, Kozaklı Belediyesi Sosyal Konutları (132 adet), Tuzköy Afet Konutları (245 konu, 10 işyeri, sağlık ocağı, ilköğretim okulu), Acıgöl Emniyet Müdürlüğü binası, Nevşehir Endüstri Meslek Lisesi Ek Binası, Ürgüp Halk Eğitim merkezi ve Nevşehir Lisesi Spor Salonu'nun açılışlarını toplu olarak açtı.

    (dha)
     
  10. prkacin

    prkacin Super Moderator

    VAKİT'TEN CUMHURİYET GAZETESİ HAKKINDA ŞOK İDDİA!




    Ergenekon Davasının ek iddianamesinde SESAR'ın başkanı olan Ergenekon sanığı İsmail Yıldız'da ele geçirilen ilginç bilgiler de yer alıyor. Gazeteler ve köşe yazarlarının fişlendiği bu belgelerde Cumhuriyet Gazetesi'ne geniş yer veriliyor.
    Cumhuriyet hakkında şok iddia: "Gizli servisler gazetede at oynatıyor" Günümüzde "en Kemalist" gazete olarak gözüken Cumhuriyet'in "görüntüsü ile arka planı en fazla çelişen gazetelerden bir tanesi" olduğu vurgulanan belgede "Cumhuriyet, tüm gizli servislerin at oynattığı bir gazete haline geldi" deniliyor.

    Bu gazetenin "imtiyazlı" olduğunun altı çizildiği belgede şu tespitler yer alıyor:

    "Cumhuriyet'e devlet tarafından tanınan imtiyaz bu gazetenin karanlık odakların eline geçmesine sebep olmuştur. Cumhuriyet'e tanınan imtiyazın sona ermesi Atatürkçülüğün daha emin ellere geçmesine sebep olacaktır."

    İsmail Yıldız'da ele geçirilen belgelerde Cumhuriyet gazetesi'yle ilgili yazılanların tamamı şöyle;

    KURUCU MASON VE YAHUDİ

    "Çökme noktasına gelmişken, Gürbüz Çapan'ların desteği ile ayakta kalması, Cumhuriyet'in tarihi boyunca aldığı virajların en önemlilerinden bir tanesidir. Görüntüsü ile arka planı en fazla çelişen gazetelerden bir tanesidir. Tüm gizli servislerin at oynattığı bir gazete haline gelen Cumhuriyet, Ermeni Sarz Sarkisyan üzerinden gelen para ile Gürbüz Çapan ekibinin kontrolüne girmiştir.

    Cumhuriyet'in kurucusu Yunus Nadi masondur. Yunus Nadi, Arnavut kökenli yazar Naci Pelister'in 'Türk Matbuatı Yahudi kontrolü altında' başlıklı bir yazısında bildirdiğine göre, aynı zamanda bir 'Karaim Yahudisi'. Karaimler, 8. yüzyılda kurulmuş bir Yahudi tarikatı. Bu durumda Cumhuriyet'i 'bir tarikatçı gazetesi' olarak tanımlamak mümkün olabilir; tabii İslam değil Yahudi tarikatı elbette.

    Cumhuriyet'in Milli Şef dönemindeki yükselişi ise, iki Yahudi şirketinden aldığı destek sayesinde oldu. Cumhuriyet'e devlet tarafından tanınan imtiyaz bu gazetenin karanlık odakların eline geçmesine sebep olmuştur. Cumhuriyet'e tanınan imtiyazın sona ermesi Atatürkçülüğün daha emin ellere geçmesine sebep olacaktır."

    VAKİT
     
  11. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Altınok bağımsız aday olmaktan vazgeçti



    AKP'den istifa eden Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok bağımsız aday da olmadı.

    AKP Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok, hakkında çıkan iddiaların ardından adaylıktan istifa ettiğini açıklamıştı. Altınok, bağımsız aday da olmadı. Nedeni ise, dilekçesinin teknik olarak saat 17.00'a yetişmemesi.

    ALTINOK BAĞIMSIZ ADAYLIKTAN VAZGEÇTİ

    AK Parti'nin Keçiören Belediye Başkan adaylığından çekilen Turgut Altınok'un, bağımsız aday olmaktan da ''vazgeçtiği'' bildirildi.

    Keçiören Belediye Başkanı Altınok'un, AK Parti'nin Keçiören Belediye Başkan adaylığından çekilmesinin ardından bağımsız aday olmaya karar verdiği öğrenildi. Altınok'un bağımsız adaylık için bugün saat 17.00'ye kadar ilçe seçim kuruluna başvurması gerekiyordu.

    Ancak Altınok'un, başvuru saati bitmeden ilçe seçim kuruluna yetişemediği için dilekçesini veremediği bildirildi.

    ADAYLIK SÜRECİ NASIL GELİŞTİ?

    AKP Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok, hakkında çıkan iddiaların ardından açıklama yaptı. Altınok önce AKP'den ayrılmadığını açıkladı. Adaylık konusunda ise "Yorum yok" demekle yetindi. Açıklamanın ardından ise bağımsız olarak aday başvurusunu yaptığı duyuruldu ve AKP'ye rakip oldu. Ancak sonra YSK'nın kapısına kadar gitmesine rağmen başvuru yapmaktan vazgeçti.

    ALTINOK: BAŞKA BİR PARTİDEN ADAY DEĞİLİM

    AK Parti Keçiören Belediye Başkan adaylığından çekilen Turgut Altınok, başka bir partiden aday olmadığını söyledi.

    Keçiören Belediye Başkanı Altınok, Belediye Meclis Salonu'nda düzenlediği basın toplantısında, 1994 yılında göreve geldiğinde Keçiören'in bir gecekondu kenti olduğunu, aradan geçen sürede Keçiören'in dünya kenti haline geldiğini belirtti.

    Görev yaptığı sürede çizgisinde ''değişiklik olmadığını'' anlatan Altınok, şunları kaydetti:

    ''Güne göre, zamana göre, zemine göre hareket edenlerden olmadık. İkbal ve istikbal beklentisi içinde olanlardan olmadık. İkbal ve istikbal için eğilip bükülmedik. Güne göre hareket edenlerden, ikbal için diz çökenlerden olmadık. Onur, fazilet ve dürüstlük mücadelesi verdim. Gören gözler var görmüyor, kulaklar var duymuyor, diller var konuşmuyor. Benim bütün mücadelem, Ankara'yı saran kravatlı keneler ve çeteleredir.''

    Altınok, ''görev yaptığı süre içinde adının yolsuzluğa karışmadığını, ailesi ve çocuklarının makam otomobiline dahi binmediklerini'' belirterek, ''Biz yetim hakkını lafta değil yüreğimizde hissediyoruz'' diye konuştu.

    ''Her şeyden önce onur, ilke ve yola çıktığı arkadaşlarını satmamaya önem verdiğini'' anlatan Altınok, makam ve mevkileri millete hizmet yerleri olarak gördüğünü dile getirdi.

    Altınok, ''belediye meclis üyeliği adaylığında anlaşmazlıklar yaşandığını, bu nedenle AK Parti'nin Keçiören Belediye Başkan adaylığından çekildiğini'' anımsatarak, ''Bunu etik ve ahlaki olmayan şekilde değerlendirenleri Allah'a havale ediyorum'' dedi.

    Birilerinin geçen seçim döneminde olduğu gibi bu seçim döneminde de kendisine ''çamur'' atmaya çalıştığını söyleyen Altınok, bunu yapanlar siyasetten uzaklaştırılmadıkça, siyasetteki kirliliğin önlenemeyeceğini ifade etti. Altınok, ''bu iftiralarla yıkılmayacağını'' dile getirerek, ''bunu yapanları kınadığını'' söyledi.

    Altınok, gazetecilerin, ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın adaylıktan çekilmesiyle ilgili tepkisinin ne olduğunu'' sorması üzerine ''Yorum yok, partiden istifa etmedim'' karşılığını verdi. Altınok, bir başka soruyu ''Başka bir partiden aday değilim'' şeklinde yanıtladı.

    Haber: AA
     
  12. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Sevigen'den iddialara yanıt'



    Mehmet Sevigen "Hesaplarım ortada. 1 lira aldığımı kanıtlasınlar istifa ederim" dedi.

    CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen, hakkındaki iddialarla ilgili olarak, ''Alnım açık, yüzüm ak. Bir kuruş yetim hakkı yemedim, çocuklarıma bir kuruş yetim hakkı yedirmedim'' dedi.
    Sevigen, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında hakkında çıkan iddialara yanıt verdi.

    ''Son günlerde şahsına yönelik bir karalama kampanyası yürütüldüğünü'' öne süren Sevigen, ''bazı gazetelerin bu iddiaları ciddiye alarak manşetlere taşımasından büyük üzüntü duyduğunu'' söyledi.

    ''İlk önce bir aday adayından para ve ev talebinde bulunduğu, daha sonra da aday adaylarının belirlenmesinde etkili olduğu yönünde söylentiler çıkarıldığını'' anlatan Sevigen, ''bu iddiaların bir ses kaydına dayandırıldığını, ancak bu ses kaydının ortaya konulmadığını'' ifade etti. Yasal girişimlerde bulunduğunu, ses kasetinin ortaya çıkarılması halinde tüm görevlerini bırakacağını açıkladığını dile getiren Sevigen, ''Yaklaşık 15 gün oldu. 15 gündür kaset yok. Niye çıkmıyor kaset? Çok üzülüyorum. Böyle bir ima ile saklayarak, bunu sürekli gündemde tutarak, yaygınlaştırarak bir kampanya devam ediyor. Herkesin her dönem talepleri olmuştur ama taleplerimiz yerine gelmedi diye insanlara baskı yapmak, insanları karalamak hoş olmuyor'' diye konuştu.

    Son günlerde ise hakkında ''bir rant ittifakı senaryosu'' ortaya atıldığını kaydeden Sevigen, iddialara konu olan Beşiktaş'taki arsanın satışında ''iki kişinin tanıştırılmasından öteye hiçbir rolünün olmadığını'' savundu. Sevigen, ''Üzülüyorum ama önemli değil. Her şeyin bir cevabı var. Alnınız açık olduktan sonra, çocuklarınıza yetim hakkı götürmedikten sonra, başınız dik olduktan sonra, hesabı millete verecek olduktan sonra iki tane manşete hesap vermenin hiçbir anlamı yok. Biz milletin oyuyla buradayız'' dedi.

    ''Arsanın imar durumunda satıştan sonra bir değişiklik olmadığını'' anlatan Sevigen, ''bu nedenle herhangi bir rantın ya da torpil yapma durumunun sözkonusu edilemeyeceğini'' söyledi. Arsayı satın alan Mehmet Emin Erkan'ın, ''alışverişin gerçekleşmesinde emek verdiği için kendisine hisse teklifinde bulunduğunu'' kaydeden Sevigen, hisse için gerekli parayı temin edemediğini ve bu nedenle ortaklığın gerçekleşemediğini aktardı.

    Bir anlaşmanın söz konusu olmadığını, dolayısıyla ranttan da bahsedilemeyeceğini ifade eden Sevigen, ''Eğer ortak olsam 5 yılda benim hesabıma 1 lira girmez mi? Ortak olan insan 1 kuruş kazanmaz mı? Hesaplar ortada. Bu konuda benim hesaplarıma, hepsi dahil, 1 lira girdiyse hemen istifa ederim'' dedi.

    Sevigen, ''İstedikleri olmadı diye insanlara bu kadar acımasızca saldırmanın haklı bir yanı yok. Bu bakımdan benim alnım açık, yüzüm ak. Bir kuruş yetim hakkı yemedim, çocuklarıma bir kuruş yetim hakkı yedirmedim. İnsanların çocukları, onurları, partileri ve şerefleri söz konusu olduğu zaman ister istemez bu açıklamaları yapmak zorunda kalıyor'' diye konuştu.

    Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Sevigen, ''İstifa etmeyi düşünüyor musunuz?'' sorusu üzerine, ''Hayır düşünmüyorum. Niye istifa edeyim. Herkese iftira atılıyor. Bugün bana atılan yarın sana atılır. İftirayı çürütmeye çalışıyoruz. Ben buraya milletin gücüyle geldim, iki tane gazete başlığıyla mı gideceğiz. Bir tekini ispat etsinler bütün siyaset hayatımı bırakırım'' dedi.

    GÜRSEL TEKİN'İN İSTİFA ETTİĞİ HABERLERİ

    Siyaset dünyasında herkesin bazı talepleri oluyor. Gürsel Tekin ile belediye başkanları arasındaki sorun çözülmüştür.

    Haber: AA
     
  13. prkacin

    prkacin Super Moderator

    'AKP aklını başına al, yoksa...'



    DTP lideri Ahmet Türk: AKP aklını başına almalı, yoksa doğacak kaos hükümete ve devlete pahalıya patlar.

    DTP Genel Başkanı Ahmet Türk Van ve bazı illerde CHP?nin AKP lehine ittifak oluşturduğunu iddia ederek ?CHP yolunu şaşırmış, bazı bölge illerinde AKP?ye koltuk değneği olmaya çalışmaktadır? dedi. AKP ve CHP?yi ?bir ipte oynayan iki cambaz?a benzeten Türk ?Biri darbeyle korkutuyor diğeri de Siyasal İslam tehdidiyle? dedi.

    DTP Genel Başkanı Ahmet Türk partisinin Meclis grup toplantısında yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi. Hafta sonu Diyarbakır başta olmak üzere bir çok kentte halkın üzerinde terör estirildiğini, yaşananların AKP iktidarındaki 21?nci yüzyıl Türkiye?sinin ibretlik bir fotoğrafı olduğunu söyleyen Türk, eylemlere izin verilseydi olayların hiçbirisinin yaşanmayacağını kaydetti. Olayların başlatan ve tırmandıranın demokratik hakkını kullanmak isteyen yurttaşların değil onlara saldıran ve saldırı emrini verenler olduğunu belirten Türk, olaylarda çocukların da şiddet gördüğünü kaydederek ?Dün Erdal Eren?i yaşını büyüterek asanlar bugün de 8 yaşındaki, 10 yaşındaki çocukları sokaklarda işkenceden geçirip, cezaevine atıyor. Bu zihniyetin bugünkü temsilciliğini ise sözüm ona darbelere karşı olduğunu savunan AKP yapıyor. Dünün cuntacıları bir çocuğu asıyordu, bugünün iktidarı da çocukları zindanlara atıyor. İşte AKP?nin gerçek yüzü budur.? diye konuştu.

    ?AKP AKLINI BAŞINA ALMALI?

    Hükümetin yerel seçimler öncesinde bölge seçmenine karşı daha saldırgan bir tutum aldığını savunan Türk, bölgedeki valilerin tavrını da eleştirdi. Türk ?Dün AKP?nin makarnasını, kömürünü, çamaşır makinesini dağıtan AKP valileri bu gün de demokratik gösterilerin bastırılmasıyla görevlendirilmiştir. Diyarbakır ve Batman Valileri kentin valisi olma vasıflarını yitirmiş, halkın kafasına indirilen AKP sopasının temsilcileri haline gelmişlerdir. Derhal istifa etmeleri gerekirken ne yazık ki bu görevlilerin AKP tarafından korunduğunu ve kollandığını görüyoruz. Halka karşı suç işleyenlerin kollandığı bir zihniyet Ergenekon?a çıkar. Kürtlere karşı işlenen suçları meşru gören zihniyet bugün halen varlığını sürdürüyor. Üzerine gidilirse gerçek terörün ne olduğunun açığa çıkacağından korkuyorlar. Şu iyi görülmelidir ki bugün de AKP Ergenekon?u iş başındadır. Bu çok tehlikeli bir süreçtir. ?dedi. AKP?yi bölgede olağanüstü hal rejimi yaratarak halkı korkutmaya ve sindirmeye çalışmakla suçlayan Türk ?AKP aklını başına almalıdır. Yoksa yaşanacak bir kaos bu ülkeye kaybettirir.?uyarısında bulundu.

    ?AKP VE CHP BİR İPTE OYNAYAN İKİ CAMBAZ GİBİ?

    Türk, yerel seçimleri de değerlendirdiği konuşmasında AKP ve CHP?yi bir ipte oynayan iki cambaza benzetti. ?Biri darbeyle korkutuyor, öbürü de Siyasal İslam tehdidiyle? diyen Türk, DTP olarak bu seçimlerde rollerini en güçlü şekilde oynayacaklarını belirterek şöyle konuştu:
    ?29 Mart?tan çıkacak sonucun demokratikleşme ve barış adına ciddi katkılar sunacağına inanıyoruz. DTP?nin kazanması barışın ve demokrasinin de kazanacağı bir süreç olacaktır. Kimse DTP?den korkmamalıdır. Bazı köşe yazarlarının yerden yere vurdukları AKP?yi sırf DTP korkusu nedeniyle Bölge?de desteklerini üzülerek görüyor ve izliyoruz. Yine medyanın, DTP?yi sanki seçimlere giren bir parti değilmiş gibi yok saymasını da üzülerek izliyoruz. Meclisin üçüncü muhalefet partisini yok sayan bu tutumu karşısında medyaya el insaf diyoruz. DTP demokratik bir Türkiye için şanstır. DTP?nin büyümesinden, kazanmasından korkmayın?

    AKP VE CHP?YE ?İTTİFAK? SUÇLAMASI

    Türk, Van ve bazı illerde CHP?nin AKP lehine ittifak oluşturduğunu da öne sürdü. Bazı basın yayın organlarında AKP?ye ait gizli bir genelgeden söz edildiğini, bu genelgede AKP?nin DTP?ye karşı CHP ve MHP?yle bazı seçim bölgelerinde işbirliği anlaşması yaptığının ileri sürüldüğünü hatırlatan Türk, bu durumun düşündürücü olduğunu ancak kendilerini etkilemeyeceğini söyledi. Türk şunları söyledi:
    ?Çünkü biz halkın ittifakına güveniyoruz. O ittifakın adresi de bellidir, DTP?dir asla şaşmaz. Ama burada dikkat çekmek istediğimiz nokta yolunu şaşıranlardır. CHP yolunu şaşırmış, bazı Bölge illerinde AKP?ye koltuk değneği olmaya çalışmaktadır. Ama nafile. AKP enkazını ne CHP?nin ne de bir başkasının değneği taşıyamaz artık. Burada sosyal demokrat değerlere inananların, CHP?nin ne hale düştüğünü iyi görmesi gerekir. CHP kendilerine yönlendirilen kimi tarikatların desteği karşısında Bölge?de de AKP?yi destekler konuma düşmüştür. Bu ilkesizliği, bu siyasi oportünizmi bütün Türkiye iyi görmeli ve okumalıdır. Bölge?de bize karşı geliştirilen bu karanlık ittifakların başarı şansı şimdiye kadar olmamıştır bundan sonra da olmayacaktır. Barajlarınız, bendleriniz, kutsal ittifaklarınız ırmağı ters yöne akıtamayacaktır. ?

    ANKARA ADAYLARINI TANITTI

    Türk konuşmasının ardından partisinin Ankara Büyükşehir Belediye başkan ve ilçe belediye başkan adaylarını tanıttı. Ankara Büyükşehir Belediye başkan adayı olarak avukat Kamile Öncel?i aday gösteren DTP, Mamak ve Çankaya için de kadın aday gösterdi.

    Haber: ANKA
     
  14. prkacin

    prkacin Super Moderator

    GAZANFER ÖZCAN'IN DURUMU KÖTÜYE GİDİYOR!

    [​IMG]
    Atv'de yayınlanan "Avrupa Yakası"nda canlandırdığı Tahsin Sütçüoğlu karakteriyle sevilen oyuncu Gazanfer Özcan, rahatsızlanarak Amerikan Hastanesi'nde yoğun bakım ünitesine kaldırılmıştı. 1.5 aydır tedavisi süren ünlü oyuncunun durumunun kötüleştiği bildirildi.

    Halen yoğun bakım ünitesinde yatan Özcan'ın yanından ayrılmayan torunu Tarık Gündüz "Dedem çok güçlü bir insan. Allah'tan ümit kesilmez. Ailem ve ben onun için dua ediyoruz. Ama durumu ciddiyetini maalesef koruyor. Çok üzgünüz" dedi.


    renkhaber.com
     
  15. prkacin

    prkacin Super Moderator

    CHP'deki istifa krizinin perde arkası



    29 Mart yerel seçimlerinde aday gösterilecek belediye meclis listeleri partileri sarsıyor. AKP'de Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok'un adaylıktan çekilmesinin ardından, bir başka istifa şoku da CHP'de yaşandı. CHP'de İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin'in istifa söylentileri Ankara'da parti genel merkezinde şok etkisi yarattı. Ancak, genel merkez "istifa yokö açıklaması yaptı.

    Sabah saatlerinde CHP İl Başkanı Gürsel Tekin'in istifa edeceği haberleri kulislere yayıldı. Belediye meclis üye listelerinde ağır bir baskı altında olduğu gerekçesiyle görevinden ayrılacağı konuşulan Tekin, önce istifasını verdi. Bu istifanın televizyonların ekranlarına son dakika haberi olarak yansımaının ardından bir açıklama yapan Tekin, listelerde sorun olduğunu ancak bu sorunun aşıldığını, istifanın söz konusu olmadığını söyledi. Bu açıklamayı CHP Genel Merkezi'nden gelen ikinci bir açıklama izledi. Genel merkezden yapılan yazılı açıklamada, "CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin'in görevinden istifa ettiği veya CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi başkanlığından çekildiği haberleri doğru değildir" denildi.

    İSTİFAYA KARDEŞİ Mİ NEDEN OLDU?
    Bu arada, ANKA'nın edindiği bilgiye göre, Gürsel Tekin'i istifa restine götüren olayın ardında kardeşi Yüksel Tekin ile Gürsel Tekin'in muhasebecisi Ediz Zeyrek'in aday listesinde yeralmasına genel merkezden gelen veto neden oldu. Gürsel Tekin'in kardeşi Bahçeşehir Belediyesi'nden birinci sıra adayı gösterildi. Ediz Zeyrek de yine seçilebilecek bir belediyeden aday gösterilmesi kararlaştırıldı. Ancak, listelerin CHP Genel Merkezi'ne ulaşmasının ardından, genel merkez bu iki ismi de veto etti. Vetoda Genel Sekreter Yardımcıları Mehmet Sevigen, Algan Hacaloğlu ve Necla Arat etkili oldu. Bunun üzerine Genel merkezle görüş ayrılığına düşün Gürsel Tekin istifa edeceğini söyledi. Bu söylenti hızla kulislere yayıldı. Genel Merkez ile yapılan görüşmeler sonrasında Gürsel Tekin'in gösterdiği her iki aday da belediye meclis listelerinde yer aldı. Bunun üzerine hem Gürsel Tekin istifa etmediğini, hem de genel merkez böyle bir istifanın olmadığını açıkladı. CHP'yi sarsan istifa krizi de böylece listede varılan mutabakat sonucu aşılmış oldu.


    Milliyet
     
  16. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Hrant Dink davasında gelişme



    Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Hrant Dink'in öldürüleceğini önceden bildikleri halde gereğini yapmadıkları iddiasıyla haklarında soruşturma izni verilen ve dava açılan dönemin Trabzon Jandarma Komutanı Albay Ali Öz ve 5 askerin, 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nde 'görevi ihmalden' yargılanmasına karar verdi.

    Hrant Dink davasında süreç şu şekilde gelişmişti: Hrant Dink'in öldürüleceğini bildikleri halde gerekli önlemi almadıkları iddiasıyla 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Jandarma Başçavuş Okan Şimşek ve Jandarma Uzman Çavuş Veysal Şahin'in ifadeleri doğrultusunda, dönemin İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz, istihbarat şubesinde görevli askerler hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından dosya hazırlanmış ve 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nde dava açılmıştı. 2. Sulh Ceza Hakimi Şevki Uluçam, Trabzon İl İdare Kurulu tarafından soruşturma izni verildikten sonra Cumhuriyet Başsavcılığı'nca haklarında dava dosyası hazırlanan 6 askerin dosyasıyla ilgili görevsizlik kararı vermiş, Cumhuriyet Savcısı'nın itirazı üzerine konuyu görüşen 3. Asliye Ceza Mahkemesi de, görevsizlik kararını yerinde bulmayarak dosyayı yeniden 2. Sulh Ceza Mahkemesi'ne iade etmişti. 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nin daha önce verdiği yargılanmakta olan iki askerle ilgili görevsizlik kararı da bir üst mahkemeden dönmüştü.

    Son karara göre ise Albay Ali Öz ve 5 asker, yargılanmakta olan Başçavuş Okan Şimşek ve Uzman Çavuş Veysal Şahin gibi 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nde hakim önüne çıkacak.

    2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin bu kararı üzerine, 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nde 6 Mayıs 2009'da görülecek duruşmada Başçavuş Okan Şimşek ve Uzman Çavuş Veysal Şahin'in dosyalarının Albay Ali Öz ve 5 askerin dosyasıyla birleştirmesi beklendiği bilgisi verildi.


    soL
     
  17. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Işıkara'dan ürküten deprem yorumu



    YALOVA'da konuşan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü eski Müdürü Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, "Marmara depremine bir gün daha yaklaşıyoruz. 17 Nisan'a kadar 5 ve 5'in üzerinde bir veya iki deprem olursa bunun bizim için sürpriz olmaması lazım" dedi.

    Türk Kızılayı ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ortaklaşa yürüttüğü 'Afet Zararlarını Azaltmada Toplum Liderlerinin Rolü' projesi kapsamında Yalova'daki eğitim seminerine katılan kamuoyunda 'deprem dede' olarak da bilinen Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, her geçen gün Marmara depremine biraz daha yaklaşıldığını açıkladı. Bu sabah Kütahya'nın Simav ilçesi'nde meydana gelen 5 büyüklüğüündeki depremle ilgili soruyu da yanıtlayan Prof. Dr. Işıkara, "Bu, ülkemizde olan deprem etkinliğidir. Ülkemiz bir deprem bölgesi. Depremle yaşamayı öğrenmeliyiz" dedi.

    'RAHATSIZLIK DUYUYORUM'

    Konuşmasında, 5 ile 5,9 büyüklükleri arasında depremlerin iki ayda bir olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Işıkara, şunları söyledi:

    "Yılda bir kere 5'in üzerinde 6 ile 6,9 büyüklüğünde deprem olurken, 1 Mayıs 2003'ten bu yana bu yaşanmadı. Bundan rahatsız oluyorum. 17 Ağustos öncesi de böyleydi. Deprem olacak gerçeğini kabul edip, hazırlıklı olmalıyız. Bu da bireyden başlar. Adım adım olur. İstanbul çok önemli bir şehir. Ülkemizin her yerinde 6 ve üzeri büyüklükte deprem olabilir. Her gün bir gün daha depreme yaklaşıyoruz. Zaman aralıkları farklı olasılıklar var."

    'MARMARA DEPREMİ 2010- 2014 YILLARI ARASINDA OLABİLİR'

    Marmara depreminin 2010 ile 2014 yılları arasında olma ihtimalinin yüksek olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Işıkara, sözlerini şöyle sürdürdü:

    "Tabii olmama olasılığı da söz konusu. İstanbul'da çok ciddi çalışmalar var. Bu depremi tabii Yalova da hissedecek. Adaların güney batısında deprem bekleniyor. Bu sefer İstanbul'un Avcılar kıyı şeridi yaşayacak depremi. Ama tabii yine kötü yapılaşma varsa. Her ne olursa olsun evim olsun anlayışından çıkalım. Küçük depremlerin kümeleştiği yerde büyük deprem olabiliyor. Güney kolla Gemlik Körfezi'nden Marmara'ya giren fay var. Burada da kümeleşme var. Artık Türkiye'nin depremle yaşamayı öğrenmesi gerekir. Deprem öldürmez, bina öldürür diye her zaman söylüyorum. Japonya'da insanlar nasıl yaşamayı öğrendiyse biz de öğrenmeliyiz. Deprem olduğunda onlar masa üstündeki bardağı tutuyor. Biliyor ki binaları sağlam. Biz de böyle olmalıyız."


    (BG Editör: CG)
     
  18. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Alevilerin ırkçı ve gerici partilere verecek oyları yok



    TARAFINDAN: RÜSTEM GÜMÜŞ



    Kayseri Pir Sultan Abdal Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Rüstem GÜMÜŞ yaklaşan yerel seçimler öncesi, Alevilerin seçimlere ilişkin düşünce ve beklentilerini düzenlediği basın toplantısı ile kamuoyuna açıkladı. Kayseri Pir Sultan Abdal Derneği adına yapılan açıklamayı aktarıyoruz.







    * Alevilerin ırkçı ve gerici partilere verecek oyları yoktur



    * Aleviler hiçbir partinin arka bahçesi olarak görülemez. Aleviler gerçek anlamda laikliğin, emeğin, demokrasinin, barışın, aydınlığın savunucusudur.



    * Alevilerin satılık bir tek oyu yok



    Kriz ve Ergenekon tartışmaları içinde yeni bir seçim dönemine daha yaklaşmaktayız. Seçimden seçime hatırlanan biz Aleviler için bu seçim dönemi de seçimlik oy kaygılarıyla sınırlı geçmektedir. 9 Kasım?da Alevi Bektaşi Federasyonu öncülüğünde gerçekleştirdiğimiz Büyük Alevi Yürüyüşünde Aleviler olarak taleplerimizi yüzbinlerle dillendirdik. Alevileri ve taleplerimizi yok sayan hiçbir kurumun, kuruluşun, partinin Aleviler adına siyaset yapma devrinin bittiğini dillendirdik. Alevi örgütlerini ve yıllardır mücadele ettikleri, uğruna bedel ödemekten sakınmadıkları taleplerini dikkate almayanlar ne yazık ki bu seçim döneminde de oy avcılığına çıkmışlardır.



    Geçmiş sicilleri Aleviler açısından sabıkalı olan bazı partilerin çeşitli Alevi örgütleriyle girdikleri ilişkiler bizler açısından kesinlikle kabul edilemez. 111 kişinin öldürüldüğü 1978 Maraş olaylarının katliam olmadığını iddia eden ve ellerinde Alevilerin kanı olan partilerin, geçmişi unuturcasına, hiçbir şey olmamış gibi Alevilerden oy istemeleri ve bazı Alevi derneklerinin buna alet olmaları yüreklerimizi sızlatmaktadır. Bilinmelidir ki 72 millete bir bakan, yeryüzünde yaşayan bütün ırkları, inançları, toplumları eşit gören Alevilerin ırkçı ve gerici partilere verecek oyları yoktur.



    Hükümet partisi olan AKP?nin açılımları da seçime yönelik ve samimiyetten yoksundur. AKP şimdiye kadar kendi istediği çizgide bir Alevilik anlayışı geliştirmek istemiş ve Alevi örgütlerini bölme üzerinden, taleplerimize kulak tıkayarak oy avcılığı yapmaktadır. Alevilerin yoğun bir şekilde yaşadığı Tunceli?yi fethedilecek bir kale gibi görerek yaklaşan seçimlerle beraber beyaz eşya dağıtımına başlaması, 35 insanımızın yanarak hayatını kaybettiği Madımak otelinin altındaki kebapçının yine seçim arefesinde boşaltılması oy hesaplarını açığa vuruyor. Şirin gözükme adına taleplerimizin içinin boşaltılarak bizlere lütuf gibi sunulmasına sıcak bakamayız. Dün Alevilerin taleplerine ?uç talep? diyenlerin bugün samimi olduklarına inanmamız beklenemez.



    Aleviler, kendilerine şirin gözüküp, onları anladıklarını, sorunlarını çözeceklerini vaat eden, ancak seçim sonrası çabucak unutan siyasi partilerin samimiyetsiz tutumlarının farkındadır. Irkçı gerici partilerle kolkola giren, çıkar için yanlarında durmaktan sakınca görmeyenler Alevilerin temsilcisi olamazlar.



    İnançların siyasete alet edilmesi doğru değildir. Aleviler olarak Diyanet İşleri Başkanlığının kaldırılmasını isterken belediyeler eliyle Kuran Kurslarının açılmak istenmesini laiklik açısından sorunlu görmekteyiz. Gerçek laik toplumlarda devlet din ve inançlara müdahale etmemeli ve farklı inançlara eşit mesafede olmalıdır.



    Kendi talepleri için mücadele eden Aleviler hiçbir partinin arka bahçesi olarak görülemez. Aleviler gerçek anlamda laikliğin, emeğin, demokrasinin, barışın, aydınlığın savunucusudur. Hükümetin ısrarla yok saydığı, işçi ve emekçileri derinden etkileyen kriz Alevi- Sunni ayrımı yapmadan tüm toplumu etkilemiştir. Yaşanan tüm olumsuzluklardan etkilenen Alevi-Sunni, Türk-Kürt demeden tüm ezilen kesimlerin sorunlar temelinde bir araya gelmeleri gerekiyor. Alevilerin Sunni halkla bir problemi yoktur. Barış içinde aynı kaderi paylaşarak yaşamak, saygı göstermek ve saygı görmek haklarıdır. Aleviler, kimsenin bir başkasının dinine müdahale etmeyeceği; devletin bütün din ve inançlara ve bu arada inançsızlara karşı eşit mesafede duracağı; herkesin kendi inancına uygun ritüelleri güvenli bir biçimde ve özgürce yerine getirebileceği bir ortamı istiyor.



    Biz Kayseri Pir sultan Abdal Derneği olarak diyoruz ki satacak bir tek oyumuz bile yok. Peki Aleviler bu seçimlerde neler yapacaklar?



    Alevilerin temel sorunlarına,



    * Aleviliğin yok sayılmasına ve asimile edilmesine karşı duracak



    Gerçek laikliği getirecek



    * Zorunlu din derslerini kaldıracak



    * Devlet politikası olan, Alevi köylerine cami yapılmasına karşı duracak



    * Madımak?ın müze olmasını sağlayacak



    Cemevlerini resmi ibadet yeri kabul edecek



    Yoksulluğu azaltacak



    demokrasi, insan hakları ve barışı savunacak,



    Bir arada kardeşçe yaşamayı savunacak partiler yol arkadaşlarımız olacaklardır.



    RÜSTEM GÜMÜŞ

    Dernek Başkanı
     
  19. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Deniz Feneri dosyası CHP?ye çoktan ulaştı



    TARAFINDAN: MILLIYET



    CHP MYK Üyesi Ali Kılıç, kendilerine ulaşan Deniz Feneri e.V. dava dosyasında uyuşturucu kaçakçılığından gemi alımına kadar birçok konu olduğunu söyledi ve ?Başbakan?ın oğluna Deniz Feneri parasıyla gemi mi alındı?? diye sordu.




    CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Üyesi Ali Kılıç, Adalet Bakanlığı?nın 150 gündür Almanya?dan getiremediği Deniz Feneri e.V. dava dosyasının CHP?ye ulaştığını belirterek, ?İsterlerse Adalet Bakanı?na veya savcılara vermeye hazırız.

    Dosyada, uyuşturucu kaçakçılığından gemi alımına kadar birçok konu var. Deniz Feneri?ne gelen yardımlardan 400 bin euro, İstanbul?daki Haliç Ltd.?ye aktarılmış. Şirketin sahibi Zekeriya Karaman?ın (Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı) oğlu. Karaman?ın oğlu ile Başbakan Erdoğan?ın oğlu bacanaklar. Bu 400 bin euro ile Başbakan?ın oğlunun gemisinin parası mı ödendi?? dedi.

    Kılıç, dün CHP Genel Merkezi?nde düzenlediği basın toplantısında Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin?e, ?Neden tüm dosyayı değil de, özetini istediniz?? diye sordu. ?Dosyayı nasıl elde ettiniz?? sorusu üzerine, 25 yıl Almanya?da yaşadığını ve gazetecilik yaptığını belirtmekle yetinen Kılıç, şöyle konuştu:

    UYUŞTURUCU BAĞLANTISI: ?Ucu AKP?ye dokunan 100 trilyonluk soygunun Almanya?daki vurguncuları yargılandı. Sıra Türkiye?deki işbirlikçilerinde. Mahkeme kayıtlarına göre, bu siyasi anlayışın adresi AKP?dir, AKP yandaşlarıdır. Dosyaya göre; kara para aklayan ve uyuşturucu bağlantısı bilinen Şükrü Gültekin isimli bir kişi 1 milyon 290 bin 59 euro?yu ASSTEAM isimli şirkete göndermiş. Bu ASSTEAM şirketi daha sonra ASSPLAN şirketinin yüzde 50 hissesini alıyor. Mahkeme dosyası ve polis kayıtlarına göre ASSPLAN?ın ortağı ve genel müdürü (RTÜK Başkanı) Zahid Akman?dır. Akman, 3.3.2005-23.1.2006 arasında ASSPLAN?da genel müdür olarak görev yapmış. ASSPLAN ve ASSTEAM iki kardeş kuruluştur.

    SUÇLA İÇ İÇELER: Yeni Şafak?ı Avrupa?da kuran, yayın hayatına geçiren en büyük hissedarı kimdir? Akman?ın adına çeşitli şirketlere toplam 580 bin euro sermaye yatırıldı mı? Akman, ?hiç yöneticisi olmadım? dediği OFWG Kooperatifi adına Hilton Oteli?nde kaldı mı? İddianamede adı kurye olarak geçen Akman ile Zekeriya Karaman suçla iç içe. Ortak vekâletnameleri bile var. Vekâletname verilen tarih Şubat 2005, Akman Haziran 2005?te RTÜK Başkanı oldu. Vekâletname verdiği Mehmet Gürhan (Hüküm giyen Deniz Feneri e.V. yöneticisi), Akman adına Almanya?da işleri takip etmiş olabilir mi? Çünkü dosyada, o vekâletnameyi iptal ettirdiğine dair çalışma yok.

    GEMİNİN PARASI: Vakıfbank Frankfurt şubesinin Alman polisi tarafından basılmasından sonra bu şubenin müdürü olan Metin Özetçi Türkiye?ye çağrılarak terfi ettirildi. Deniz Feneri e.V. yöneticileri Baltıc Khristina adlı gemiyi 1 milyon 300 bin euro?ya satın aldı. Vakıfbank Frankfurt şubesi, bu gemi için 1 milyon 700 bin euro kredi verdi. Arada 400 bin euro fark var. Deniz Feneri?ne gelen yardımlardan 400 bin euro, İstanbul?daki Haliç Ltd?ye aktarılmış. Bu şirket Zekeriya Karaman?ın oğluna ait. Zekeriya Karaman?ın oğlu ile Başbakan Tayyip Erdoğan?ın oğlu arasında akrabalık ilişkisi var, bacanaklar. Bu 400 bin euro ile Başbakan?ın oğlunun gemisinin parası mı ödendi? Acaba Başbakan?ın oğlu bu yıllarda Almanya?daki Deniz Feneri merkezine gitmiş midir? Gittiyse, yanında kırmızı pasaportlu biri var mıydı?

    AKP?NİN SİYASİ FİNANSMANI: Dosyaya göre; Almanya?daki Deniz Feneri Türkiye?dekiyle bağlantılı. Bu organizasyon içinde yer alan kişiler, AKP kadrolarıyla, yönetimiyle içli dışlı olan insanlardır. Hukuki bir bağlantı vardır, yoktur onu bilmem. Ama siyasi bir bağlantının olduğundan kimsenin kuşku duymaya hakkı yoktur. Siyaseten AKP, Deniz Feneri?nin birinci derecede sorumlusudur. Kadrolar, ilişkiler, verilen destekler, himaye belli ve olay Almanya?da soruşturulmaya başlandıktan sonra hükümetin içine girdiği telaş belli. Bu tablo hiç kuşku yok ki bugünkü iktidarın siyasi finansmanının niteliğini de ciddi ölçüde ortaya koymuştur.



    Bakan Şahin olayın araştırılmasını istedi

    Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Dışişleri Bakanlığı?na gönderdiği yazıda, Deniz Feneri Derneği davasına ilişkin dosyanın Alman makamlarınca CHP MYK Üyesi Ali Kılıç?a verilip verilmediğinin, verilmişse hangi amaçla verildiğinin araştırılmasını istedi.
     
  20. prkacin

    prkacin Super Moderator

    'DENİZ FENERİ' GEMİYİ YÜZDÜRMÜŞ



    TARAFINDAN: BIRGÜN



    CHP Merkez Yönetim Kurulu üyesi Ali Kılıç, Almanya başta olmak üzere Avrupa"daki Türkiyeli yurttaşlardan "yardım vaadi" adı altında 40 milyon avro toplayan Deniz Feneri isimli dernekle ilgili dava dosyasını Türkiye"ye getirdiklerini açıkladı.




    Kılıç, dosyanın 4.500 sayfalık özetinde uyuşturucu kaçakçılığı ve kara para aklama ile ilgili belgeler olduğunu iddia ettikten sonra Başbakan Tayyip Erdoğan"ın oğlu Burak Erdoğan"ın aldığı geminin parasının Almanya"daki Deniz Feneri Derneği"nden temin edilip edilmediğini sordu. Kılıç, uyuşturucu ile ilgisi olduğu belirtilen "Şükrü Gültekin" isimli şahsın RTÜK Başkanı Zahid Akman"ın ortağı ve Genel Müdürü olduğu şirkete 1 milyon 290 bin euro aktardığını söyledi. CHP"li Kılıç"a göre, dosyada Vakıfbank Frankfurt şubesine yapılan baskın da var.



    ?İSTİYORSA ADALET BAKANLIĞI"NA VERİRİZ?

    CHP Genel Merkezi"nde dün bir basın toplantısı gerçekleştiren Ali Kılıç, Almanya"daki Deniz Feneri davasına ilişkin dosyanın yaklaşık 5 aydır Türkiye"ye getirilemediğini ifade etti. Basın toplantısında Deniz Feneri dosyasından ulaştıkları şok iddiaları da sıralayan CHP"li Kılıç, Burak Erdoğan"ın satın aldığı geminin 400 bin avroluk bedelinin Zekeriya Karaman"ın oğluna ait şirkete bu bankadan aktarıldığını söyledi, Karaman ile Erdoğan"ın bacanak olduğunu ifade etti.







    100 TRİLYON BİR CEPTEN DİĞERİNE



    Adalet Bakanlığı"na veya Türkiye"deki savcılara ellerindeki Deniz Feneri dosyasını verebileceklerini belirten CHP"li Kılıç, "Bu dosyayı incelediğimizde, 100 trilyon gibi bir para kaybolmuş ve birilerine hesaplarına aktarılmış. Alman mahkemelerine göre bu siyasi anlayışın adresi AKP"dir. Suçluların ortakları Akman gibi yandaş medyanın önde gelen isimlerinden Zekeriya Karaman gibi AKP yandaşıdır" diye konuştu.



    Adalet Bakanı"na seslenen Kılıç, "Siz neden Alman yargısından dosyanın tümünü değil de sadece özetini istediniz?" diye sordu.







    VAKIFBANK"IN GEMİ ALIMINDAKİ ROLÜ



    Burak Erdoğan"ın Almanya"daki Deniz Feneri şubesine yanında kırmızı pasaport olan biriyle gidip gitmediğini de soran Kılıç, şunları söyledi: "Dosyada gemi ve gemicik ile ilgili bir bölüm var. Vakıfbank"ın Frankurt Şubesi, Alman polisi tarafından basıldıktan sonra şube müdürü Metin Özetçi, Türkiye"ye çağrılıyor ve terfi ettiriliyor. Neden acaba? Vakıfbank, Alman yasalarına göre suç işliyor. Bu bankanın müfettişleri soruşturma başlattı mı?



    Dosyada görüyoruz ki, Deniz Feneri yöneticileri gemi alırken 1 milyon 100 bin euro paraya ihtiyaç duymaktadırlar. Bakım masrafları ile 1 milyon 300 bin euroya ihtiyaç var. Bu para Vakıfbank"tan talep ediliyor ve banka 1 milyon 700 bin euro kredi veriyor. Artan 400 bin euro ise Türkiye"deki Haliç Ldt. şirketine veriliyor. Bu şirket Karaman"ın oğlunun başında bulunduğu şirkettir. Karaman"ın oğlu da sayın başbakanın oğlu ile bacanaktır. Bu para geldikten kısa süre sonra, başbakanın oğlunun aldığı geminin ücreti buradan ödeniyor.



    Acaba yurtdışından alınan kredi ile Türkiye"ye gönderilen 400 bin euro ile mi başbakanın oğlunun gemisinin parası ödendi? Bu süreç içinde başbakanın oğlu Deniz Feneri Merkezi"ne gitmiş midir? Yanında kırmızı pasaportlu biri bulunmakta mıydı?"
     

Sayfayı Paylaş