GÜNDEM DEN BAZI HABERLER (14 SUBAT)

Konu, 'Güncel Olaylar' kısmında prkacin tarafından paylaşıldı.

  1. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Madımak Müze Olmalıdır !

    [​IMG]
    TARAFINDAN: AVRUPA ALEVI BIRLIKLERI KONFEDERASYONU



    Türkiye Bir Utançtan Kurtulmanın Adımını Attı





    35 insanımızın Sivas?ta, güvenlik güçlerinin gözleri önünde, barbar ve insanlık düşmanı bir güruh tarafından katliamının üzerinden 15 yılı aşkın bir süre geçti.





    Büyük bir acı ve ızdırab yaşayan, evlatlarını, aydınlarını kurban veren alevilerin sorunları bununla da bitmedi. Vahşet mekanı olan Madımak oteli bir et lokantasına dönüştürüldü ve kalıcı hale getirildi.



    35 insanımızın diri diri yakılmasına göz yuman devlet ve dönemin hükümetlerinin yıllarca bu olaya seyirci kalmaları, alevilere ve onların acılarına bakışın da bir yansımasıydı.



    Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu olarak utanç verici ve ürpertici bu durumu ilk kez 7 yıl önce Madımak önüne gittiğimizde öğrendik. Yıllarca, bizleri derinden sarsan bu utancın sona ermesi için, ?Madımak Müze Olmalı? talebi, mücadelemizin en önemli hedeflerinden biri oldu. Alevi örgütlerinin verdiği bu kararlı mücadele nihayet ilk ürününü verdi ve Madımak et lokantası olmaktan çıktı.



    Alevi Hareketi ve Alevi Kamuoyu açısından büyük bir önem taşıyan bu sorun, Türkiye açışınsan da önemliydi. Atılan bu adım, devletin bu ayıbı görmesi, bundan ders çıkarması ve acıların kısmen de olsa dinmesinin bir adımıdır. Ancak bu adım yeterli değildir.



    Madımak Müze Olmalıdır !



    Şimdiye kadar kamuoyuna yansıyan bilgilere göre, et lokantası olmaktan çıkarılan bu mekanın çiçekçi dükkanı olarak düzenlenmesi düşünülmektedir. Aleviler olarak bu düşünceyi kabul etmemiz düşünülmemelidir. Böyle bir davranış sorunun kabulü değil, geçiştirilmesidir. Bu tür vahşetlerden ders çıkarılması gerektiğini ve bunun da Madımak mekanınının Müze haline getirilmesiyle mümkün olacağını düşünüyoruz.



    Bu talebimizin gerçekleşmesi ve Türkiye?nin bu ayıptan kurtulması için mücadelemiz devam edecektir.



    Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu



    Genel Başkan



    Turgut Öker



     
  2. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Öker: Madımak müze olana kadar mücadelemiz sürecek

    [​IMG]
    TARAFINDAN: GÜNAY FIRAT /YOL HABER



    Sivas?ta 2 Temmuz 1993?te 33 aydının yakılarak katledildiği Madımak Oteli?nin altındaki et lokantası taşındı. Şimdi boş kalan dükkanın Turizm Bakanlığı?na ait müze ve bir bölümünün de kitapçı haline getirilmesi planlanıyor. Aleviler ise, Madımak Oteli?nin ?Utanç Müzesi? yapılması için verdikleri mücadeleye devam edeceklerini açıkladı.




    Madımak Oteli?nin altındaki kepapçı taşındı. Fakat, AKP hükümeti Alevilerin Madımak Oteli'nin müze olması talebini görmezden geliyor. Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, otelin kebapçı olmasından rahatsız olduğunu dile getirmiş, ancak müze olması için özel müzeler için gereken teknik yeterliliklerin bulunmadığını açıklamıştı.



    Kepapçının taşınmasının Başbakan Erdoğan?ın Sivas ziyareti öncesine denk gelemesi, tesadüfü değil. AKP?nin amacı yaklaşan yerel seçimleri de göz önüne alarak olayı seçim malzemesi yapmak. Kepaçının taşınması uzun bir süredir, tam anlamıyla bir bilmeceye dönüşmüştü. Kepabçının taşınmasının Başbakan Erdoğan?ın Sivas ziyareti öncesine denk gelmesi, AKP?nin taşınma olayını seçim malzemesi yaptığını açıkça gösteriyor. Erdoğan Alevilerin Müze talebine kulaklarını tıkamaya devam edecek ve sadece gönülleri okşamakla yetinecek.



    Öker: Orası mzüe olana kadar mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz



    Alevi kurum temsilcileri ise, Madımak Oteli?nin Utanç Müzesi olması için mücadelelerine devam edeceklerini açıkladı.

    YOL TV?nin sorularımızı yanıtlayan Avrupa Alevi Brilikleri Konfedarsyonu Genel Başkanı Turgut Öker, ?Et lokantasının taşınması yetmez, Madımak Utanç Müzesi olmalı? dedi. Öker şunları kaydetti:

    ??Türkiye büyük bir utançtan kurtuldu. Ama bu adım yeterli bir adım değil. Katliamın üzerinden 16 yıl geçti. Ve katliamdan iki yıl sonra, insanların diri diri yakıldığı yer et lokantasına çevrildi.

    Dünyanın hiç bir yerinde böyle bir barbarlığı, bu görüntüyü görmek münkün değilken, ondört yıl orası et lokantası olarak işledi. Oranın et lokantası olarak işlemesi, Türkiye?yi yönetenlerin gerçek kimliğini dışarıya yansıtan bir foroğraftı. Onların taşıdığı insanlık vicdanını, insana bakış açısını somut gösteren bir resimdi. İnsanların yakıldığı yere et lokantası izni veren yerel yöneticilerin, gerçek kimliğini ortaya çıkaran bir resimdi. Bu açıdan, son on yıl içerisinde Alevi toplumu ısrarla oranın müzeye dönüştürülmesi talebini gündeme getirdi. Ve oranın et lokantası olduğunu biz ilk kez, 2003 yılında artık Avrupa?da salonlarda değil, Madımak?ın önünde şehitlerimizi anmaya karar verdiğimizde, Madımak?a gittiğimizde orada et lokantası olduğunu gördük. Kamuoyu ilk kez bizim ağzımızdan orada et lokantası olduğunu duydu. Gerek Avrupa?da gerekse Türkiye?de son yedi yıl çinde gittiğimiz her yerde, bu gerçeğin altını çizdik. Oranın et lokantası olarak işlemesine müsade etmeyeceğimizi, buranın et lokatası olarak olarak işlemesinde sorumlu olanları tüm dünyaya teşhir edeceğimizi ifade ettik. Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu ve Alevi Bektaşi Federasyonu olarak son yıllarda 50 bin kişiye varan katılımlarla Madımak?ın önünde olmamız ve oranın et lokantası olduğunu tüm dünyaya aktarmamızla birlikte, artık bu ortaçağ zihniyetini taşıyanların, orayı et lokantası olarak işletmesinin zeminini ortadan kaldırdık. Son yılarda zaten yaptığımız her açıklamada, katıldığımız her televizyon programında bu gerçeğin altını çizdik. Bu gün gelinen aşamada, aşağıda, Madımak Oteli?nin altında bulunan et lokantası taşındı. Oraya sıradan bir dükkan açılacakmış! Ama bu yeterli değil, oranın müze olması gerekir. Bütün dünyada bunun örnekleri vardır. Almanya?da Solingen örneğinde olduğu gibi. Biz Aleviler olarak, sonuna kadar ?Madımak Müze Olmalı? talebimizi ısrarlı bir şekilde gündemde tutacağız ve müze oluncaya kadar da mücadelemiz devam edecek.



    ?AKP et lokantasının taşınmasını seçim malzemesi olarak mı kullanıyor?? sorusuna Öker, ?Seçim hesapları mutlaka vardır. Oranın bugün artık et lokantası olarak işlemiyor olması, AKP?nin iyi niyet hareketi olarak izah edilemez. Bu Alevi hareketinin, Alevi toplumunun kendi haklı mücadelesini tüm dünyaya tanıtması ve artık bugüne kadar olduğunu gibi, Alevi toplumuna bu tür olumsuzlukların reva görülemeyeceğini, buna Alevilerin müsade etmeyeceğini ifadesi etmesi açısından bu taşınmayı yorumlamak lazım. Yoksa yedi yıldır AKP iktidardaydı. Bu güne kadar da gerilim olur düşüncesiyle, bizim Sivas?a gitmemize bile nerdeyse engel teşkil ediyorlardı, müsade etmiyorlardı. Bu, AKP hükümeti Alevi toplumunun sırarlı bir şekilde bu sorunu gündemde tutması karşısında artık yapacak hiç bir manevrasının kalmadığını gösteriyor. Et lokantasının taşınmasını bu açıdan anlamlı buluyorum?? şeklinde cevap verdi.



    Alevi hareketinin Madımak?ın müze olması ısrarından asla geri adım atmaması gerektiğini vurgulayan Öker, ??Bu insanlık açısından da önemli. Bu Türkiye açısından da önemli. Bir daha bu tür katliamların yaşanmaması için, oranın bir ibretlik müze haline getirilmesi gerekir ki, Türkiye bu tür barbarlıkları, bu tür acıları bir daha yaşamasın. Müze dışında hiç bir çözüm hak değildir, doğru değildir. Alevi hareketi, sonuna kadar oranın müze olma talebini gündemde tutumalıdır ve bizde tutacağız? dedi.



    ABF: Amaç Alevilerin taleplerini sulandırmak



    Konuyla ilgili açıklama yapan Alevi Bektaşi Federasyonu, AKP'nin olayı "seçim malzemesine" dönüştürdiğini belirtti. Amacın Alevilerin talebini "sulandırmak" olduğunu vurgulayan Federasyon başkan yardımcısı Ali Kenanoğlu, "Talebimiz Madımak Oteli'nin ibret müzesi olmasıdır, bu yerine getirilene kadar da mücadelemiz sürecektir" dedi.

    ABF'nin 9 Kasım'da Ankara'da düzenlediği mitingde dile getirdiği Alevilerin taleplerinden biri de otelin müze olmasıydı.



    Gümüş: Türkiye bu utancı temizlemek zorunda



    Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Fevzi Gümüş ise, otelin müze olmasında ısrarlı. Gümüş, ?Bu kara leke, AKP iktidarının müze için verilen kanun teklifini reddetmesiyle, dahası Sivas Belediye Başkanı Sami Aydın?ın, kütüphane ya da çiçekçi açılması veya binanın müzeye dönüştürülmesi tekliflerine karşı ?Pişmiş aşa soğuk su katılmaz? cevabı ile daha da büyümüştü. Türkiye, bu utancı temizlemek, geleceğini de aydınlatmak zorundadır. Bunun çözümü ise, Madımak?ın müzeye dönüştürülmesi, katliamın gerçek faillerinin bulunması ve Alevilerden özür dilenmesidir? dedi.



    Et lokantasının taşınması Alevilerin haklı mücadelesinin sonucu



    Madımak Oteli?nin Utanç Müzesi? olaması gerektiğini belirten Aleviler, bu konuda mücadelelerini sürdürecek. Her yıl Madımak Oteli önünde toplanan yüz binden fazla insan, ?Madımak Utanç Müzesi? olacak diye haykırmaya devam edecek. Sivas şehitlerini anmaya gelenlerin sayısı, önümüzdeki yıllarda katlanarak artacak.

    Madımak Oteli altında kepabçının taşınması, Alevilerin yıllardır verdiği haklı mücadelesinin bir sonucudur. Ki, 2003 yılından önce bir çok insan Madımak Oteli altında et lokantası olduğundan bile habersizdi. Otelin altında et lokantası açılmasına izin verilerek, katliam acısına bir acı daha eklenmişti. İnsanların yakılarak katledildiği Madımak Oteli?nin altında et lokantası olduğunu, ilk kez 2003 yılında yapılan anmada Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Genel Başkanı Turgut Öker kamuoyuna açıkladı.

    Aleviler Sivas şehitlerini, ilk kez 2 Temuz 2003 yılında kitlesel bir katılımla Madımak Oteli önünde anmıştı. Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu, Alevi Bektaşi Kuruluşları ve Alevi Bektaşi Fedarsyonu aldıkları kararla, Sivas şehitleri sayısı binlere varan katılımcı ile Madımak Oteli önünde anılmıştı. Anma etkinliğine Avrupa Alevi Birlikleri Konfedarsyonu Genel Başkanı Turgut Öker, Federasyonun ikinci Başkanı İsmail Ataş, Almanya, Avusturya ve Belçika?da bulunan Alevi dernek temsilcileri ve üyelerinin yanı sıra, ÖDP Genel Başkanı Hayri Kozanoğlu, CHP Sivas Milletvekili Nurettin Sözen, KESK Genel Başkanı Sami Evren, Eğitim Sen Genel Başkanı Aladdin Dinçer, Madımak?ta sağ olarak kurtulan sanatçılar ve sayıları bine varan aydın, demokrat ve insan hakalrı savunucuları katılmıştı. Ellerinde katledilenlerin fotoğrafları ve karanfillerin bulunan kitle, otel önünde şehitlerin ismi okunduğunda ?burada? diye bağırmıştı.

    Avrupa Alevi Brilikleri Konfedarsyonu Genel Başkanı Turgut Öker, Madımak Oteli önünde ilk kez düzenlenen anma ile ilgili şunları kaydetmişti: ??Sivaslılar, kortejin geçtği yerlerde alkışlarla balkonlardan dikkanlardan yanıt verdiler. Bu, herhangi bir yerde yapılan milyonluk bir mitngden daha da etkiliydi. Belki o sokaklarda, geçtiğimiz on yıl önce katliamda bulunmuş, o on beş bin kişinin içinde yer almış, katliama rotaklık etmiş insanlar da vardı. Onların gözleri içine bakarak Sivas sokaklarında miting yapmak çok anlamlıydı.?? Öker yaptığı konuşmada, Sivas şehitlerinin anmaya, anılarını mücadelelerinde yaşatmaya devam edeceklerini belirtmişti.

    Aleviler madımak Oteli Utanç Müzesi olana kadar mücadeleye devam edecek. 2 Temzu?da Madımak Oteli önünde yapılacak anmaya, sayıları belki milyonlara varan insan katılacak. Ve hep bir ağızdan ?Madımak Utanç Müzesi Olacak?? diye haykırmaya devam edecek.



     
  3. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Sivas'taki restoranın sahibi konuştu

    [​IMG]
    Vali ve Belediye Başkanımız rica etti, boşalttık"
    Sivas'daki Madımak Otel'in altında 14 yıldır hizmet veren Sebatibey Restaurantları'nın Sivas Valisi Veysel Dalmaz ve Sivas Belediye Başkanı Sami Aydın'ın özel ricası üzerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan gelmeden önce boşaltıldığı ortaya çıktı. Ajans Habertürk'e konuşan Sebatibey Restaurantları'nın Sahibi Sebati Manav, "Alevi derneklerinden ve vakıflardan 2.5 yıldır boşaltın talebi geliyordu. Vali bey ve Belediye Başkanımız, Başbakan gelmeden boşaltılmasını rica etti. Biz de taşındık" dedi. Belediyenin park içinde tahsis ettiği yeni yere restoranın ilk 3 yıl bedelsiz sonraki yıllar ise yıllık 50 bin TL kira bedeli karşılığı taşındığı öğrenildi.

    Sebatibey Restaurantları'nın sahibi Sebati Manav, "Yaklaşık 2 ile 2.5 yıldır buradan taşınmamızla ilgili talepler gündemdeydi. Alevi dernekleri başta olmak üzere vakıflar her türlü makam-merci bu talepleri dile getiriyordu. Bu konuda çok ciddi bir sıkıntı vardı. Netici olarak, bizim de sıkıntımız bugün sona ermiş oldu. Baskı zaten vardı. Toplumdaki taşınmamız talebi, durmadığı için mecbur kaldık. Özellikle 2 Temmuz'larda Sivas Olayları'nın anmalarında daha da yoğunlaşıyordu" dedi.

    Vali rica etti, taşınma hazlandı

    Sivas Valisi Veysel Dalmaz ve Sivas Belediye Başkanı Sami Aydın'ın ricası üzerine taşındıklarını kaydeden Sebati Manav, "Son dönemde, iş iyice çığrından çıkmıştı. Böyle olması gerçekten daha hayırlı oldu. Hiç değilse sıkıntıdan kurtarmış olduk. Bu hafta içinde taşınmamız gerçekleşecekti. Vali ve belediye başkanımızla görüşmemizde, bize özel bir ricada bulundular. 'Başbakanımızın Sivas'a gelmesine yetiştirirsek iyi olur' dediler. Biz de taşındık. Belediyemiz taşıdı. Belediyemize ait bir yer olduğu için bundan sonra sıkıntı olmayacak. Mağdur edilmeksizin yeni bir yere taşındık. Sivas'a hayırlı olmasını diliyorum" diye konuştu. Bu arada işletme üzerinde son dönemde mali denetimlerin sıklaştırıldığı iddia edildi.

    HABERTÜRK - SULTAN UÇAR / İSTANBUL
     
  4. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Alevilere Sivas'tan mesaj

    Başbakan Tayyip Erdoğan Sivas'ta birlik-beraberlik ve barış mesajları verdi. Aleviler'e Aşık Veysel'in bir dörtlüğünü de seslenen Erdoğan, "Tüm inanç gruplarına eşit mesafedeyiz" dedi.

    AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Sivas'tan Alevilere çağrı yaptı.

    AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Alevilik konusunda uzmanların bir araya gelmesi ve uzmanlık işi olan bu konuyu hazırlaması önerisinde bulunarak, 'Biz bunu alıp din kültürü ve ahlak bilgisi kitabına koyarız. Hiçbir ön yargımız, bir sıkıntımız, bir derdimiz yok' dedi.
    Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Aleviliği konu alan yayınlar yaptığını ifade eden Erdoğan, 'Anayasamızdaki tanımıyla demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyetimiz bütün inanç gruplarına, mezheplere, dini anlayışlara eşit mesafede durmak, hepsinin din ve vicdan özgürlüğünü garanti altına almak durumundadır. İşte, biz de bunu yapıyoruz' diye konuştu.

    Erdoğan, Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, Türkiye'yi büyütmeye, Türkiye'yi kalkındırmaya devam edeceklerini söyledi. Bu yola devam ederken halkın desteği ve hayır duasıyla Türkiye'yi daha yükseklere çıkarmayı hedeflediklerini dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:

    'Bu kutlu yolculukta birlikten, beraberlikten, kardeşlikten asla taviz vermeyeceğiz. Yunus'un dediği gibi bizler vatandaşlarımızın arasında ayrıma asla yer vermeyeceğiz. Türküyle Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Boşnakıyla, Arnavutuyla, yaradılanı Yunus'un diliyle yaradandan ötürü seviyoruz, seveceğiz. Biz böyle bakıyoruz. İster Alevi, ister Sünni fark etmez, yaradılanı yaradandan dolayı seveceğiz. Bu oyunları da biz bozacağız.

    Bakınız Sivas'a gelip de tabii ki burada bazı incelikler ortaya koymadan geçemeyiz. Doğusuyla, batısıyla, kuzeyiyle, güneyiyle bu ülkeyi hep birlikte ayağa kaldıracağız. Hep birlikte muasır medeniyetler seviyesine ulaştıracağız ve hani Sivaslı Aşık Veysel'i biz buraya gelip de konuşurken anmadan geçebilir miyiz? Geçemeyiz. Peki ne diyor Aşık Veysel? (Kürdü, Türkü, ne Çerkez'i hep ademin oğlu kızı/Beraberce şehit gazi/Yanlış var mı ve neresi/... Yezit nedir, ne kızılbaş/Değil miyiz hep bir kardaş/Bizi yakar bizim ataş/ Söndürmektir tek çaresi...)

    İşte bu anlayışla Türkü, Kürdü, Arabı, Lazı, Çerkezi, Gürcüsü, Alevisi, Sünnisi hep birlikte omuz omuza, el ele, gönül gönüle geleceğin Türkiyesini inşa edeceğiz. Bu bayrak bizim, bu vatan bizim, bu toprak bizim... Kutsal değerlerimize asla ve asla dokundurtmayacak, ülkemizin onurunu hep birlikte muhafaza edeceğiz.'

    Alevi-Bektaşi kültürünün de Anadolu'nun eşsiz zenginliklerinden biri olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    'Kalplerimizi soğutmaya, senlik-benlik davasıyla gönüllerimizin ayrışmasına, hoyratı deyişten, nefesi ilahiden, mersiyeyi kasideden, horonu halaydan ayrı gayrı düşürmeye kimse muvaffak olamadı, olamayacaktır. Kimse insanlarımız arasına nifak tohumları ekemez. Pir Sultan Abdal, yüzyıllar öncesinden evrensel bir mesajı kalplerimize yazıyor. (Koy sana kötü desinler/Her ayıbına gülsünler/Her gün gıybetin kılsınlar/İncinme gönül incinme...)

    Bu anlayışla, bu düsturla biz bugünlere ulaştık. Mevlana ne diyor, (sevgiden acılıklar tatlılaşır. Sevgiden bakırlar altın kesilir. Sevgiden tortulu bulanık sular arı, duru hale gelir. Sevgiden dertler şifa bulur. Sevgiden ölüler dirilir, sevgiden padişahlar kul olur) diyor. Bu özgür ülkede herkes kendi kimliğini, kendi inancını dilediği gibi tanımlayabilir, yaşayabilir.'

    Milli Eğitim Bakanlığının düzenlemesiyle Aleviliğin de öğretime dahil edilmesini sağladıklarını belirten Başbakan Erdoğan, bu düzenlemeler hayata geçirilirken sivil toplum örgütleriyle de görüşmeler yapıldığını söyledi.

    Din kültürü ve ahlak bilgisi kitabında Aleviliğe 32 sayfa yer ayrıldığını anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:

    'Eğer bunlara yönelik bir tartışma varsa bunları yeniden düzenlemekte bir beis yoktur. Bakın ne diyorum ben, bu konuda, Alevilik konusunda bütün uzmanlar bir araya gelsin ve kendileri bir uzmanlık işi olan bu konuyu hazırlasınlar, biz bunu alıp din kültürü ve ahlak bilgisi kitabına koyarız. Hiçbir ön yargımız, bir sıkıntımız, bir derdimiz yok. Diyanet İşleri Başkanlığımız, Aleviliği konu alan yayınlar yaptı. Anayasamızdaki tanımıyla demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyetimiz bütün inanç gruplarına, mezheplere, dini anlayışlara eşit mesafede durmak, hepsinin din ve vicdan özgürlüğünü garanti altına almak durumundadır. İşte, biz de bunu yapıyoruz.

    Bütün bunlarla beraber biz de Anayasamızda belirtilen bu özellikler çerçevesinde vatandaşlarımızın hak ve hukukunu güvence altına almak, herkese adil bir şekilde hizmet götürmek için çaba gösteriyoruz. Televizyon yayınları konusunda tabuları yıkan, ezberleri yıkan bir tavır içinde olduğumuzu eminim sizler de yakından takip ediyorsunuz. TRT-2 televizyonu, Muharrem ayı boyunca özel yayın gerçekleştirdi. Başta, Muharrem ayı olmak üzere yıl genelinde bu tür özel programlar artık TRT'de yer alacak. Hükümet olarak, parti olarak da birlik, beraberlik anlayışıyla sahiplenme, kucaklama anlayışıyla hareket etmeye devam edeceğiz.'

    Sivasspor'un Süper Lig'de gösterdiği başarılara da değinen Başbakan Erdoğan, Sivas'a uluslararası karşılaşmaların da gerçekleştirilebileceği bir stadyum yapacaklarını bildirdi.

    AA
     
  5. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Utanç abidesi kalktı

    [​IMG]
    Madımak otelinin altındaki lokantanın yerinden taşınması memnuniyetle karşılandı. Ali Nesin, "daha önce yapılmalıydı ama buna da şükür" diyor. Alevi toplumunun temsilcileri de gelişmeyi olumlu karşıladı. Madımak katliamının yaşandığı 1993'ten bu yana, Madımak otelinin bir "barış ve kardeşlik müzesi" yapılması talebi kadar, otelin hemen altındaki et lokantasının kapatılması da yıllardır gündemdeydi. Çoğunluğunu sanatçı ve aydınların oluşturduğu 37 insanın yakıldığı bir otelin altında "et pişirilen" bir lokantanın olmasını özellikle Aleviler "kabul edilemez" buluyordu. Ancak 'Sebatibey' isimli bu lokanta yıllardır bir türlü yerinden kalkmıyordu. Nihayet önceki akşam, bu kötü şöhretli lokanta başka bir adrese taşındı.
    NESİN: BUNA DA ŞÜKÜR

    Katliamdan yaralı kurtulan yazar Aziz Nesin'in oğlu Ali Nesin, gelişmeyi sevinçle karşılayanlardan. Nesin; "Bunun çok daha önce yapılması gerekiyordu ama buna da şükür" diyor. Kendisi de lokantanın kaldırılması için girişimlerde bulunan Nesin, "Bahsettiğimiz şey bir lokantanın yerinin değiştirilmesi olmasına rağmen nedense bu iş bir türlü yapılmıyordu. O lokanta utanç verici bir şeydi" diyor.

    TARİHİ BİR ADIM

    Lokantanın taşınmasını ?geç kalınmış da olsa tarihi bir adım? olarak değerlendiren Yüzleşme Derneği Başkanı Cafer Solgun da tüm partilerin bu lokantanın bugüne gelmesinde etkisi olduğunu belirterek ?Bu adımın devamını bekliyoruz? diyor.



    Başbakana müjde olsun diye...

    Sebatibey Lokantası'nın sabibi Sebati Manav, lokantasını "toplumsal barış ve huzur adına bıraktığını? söyledi. Manav, iki buçuk senedir taşınmayla ilgili bir süreç olduğunu belirtti. Manav, lokantanın taşınmasının Başbakan Erdoğan'ın Sivas ziyaretiyle ilgisine dair de "Taşınmamız hep gündemdeydi. Fakat Başbakanımızın da gelmesiyle, hem de ona buranın da kapatıldığının müjdesi verilmesi açısından süreç biraz daha hızlandırıldı.



    Toplumsal barış adına önemli

    Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri Genel Başkanı Kazım Genç, girişimin seçim yatırımı olduğunu iddia ettikten sonra "Ancak, insanlarımızın yandığı bu mekânda et pişirilmesine son verilmesi bizim açımızdan sevindiricidir? diyor. Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç'sa lokantanın kaldırılmasını "Alevi-Sünni birlikteliğinin sağlanması yönünde atılmış bir adım" olarak görmenin mümkün olduğunu söylüyor. Bulaç da Madımak Oteli'nin müze yapılması gerektiğini vurguluyor.(Yeni Şafak)


     
  6. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Karaca Ahmet nerede yatıyor?

    [​IMG]
    Karaca Ahmet?in asıl türbesinin Manisa?da olduğu iddia eden İBB Mezarlıklar Müdürlüğü?ne Alevilerden tepki.

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi ( Mezarlıklar Müdürlüğü?nün hazırladığı ?Hüvelbaki? adlı kitapta, Karaca Ahmet?in asıl türbesinin Manisa Horoz köyünde bulunduğuna dair bir ifadenin yer alması tartışma yarattı. Karaca Ahmet Sultan Eğitim ve Kültür Vakfı kurucu üyesi Hüseyin Sağ, ?AKP?nin Alevi açılımının gerçek yüzü burada çıkmıştır? diye konuştu.

    ?Hüvelbaki? kitabında ne deniyor?

    İstanbul?daki tarihi mezarlıklar ve mezarlık hizmetlerinin anlatıldığı, ?Baki kalan Allah?dır? anlamına gelen ?Hüvelbaki? adlı kitabın ?Tarihe mal olmuş mezarlıklarımız? başlıklı bölümünde, Karaca Ahmet ile ilgili şu ifadelere yer verildi:

    ?Karaca Ahmet, önce birçok fetihlerde bulunmuş, hekimliği ile Anadolu?da yaşayan halkın derdine derman olmuştur. Daha sonra ise Hacı Bektaşı Hazretlerine bağlanmış, onun dervişi olmuştur denilmekteyse de tarihçiler tarafından bu mümkün görünmemektedir. Ancak Bektaşiliğe intisabı, Abdal Musa ile olan ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Asıl türbesi, Manisa Horoz köyünde bulunan Karaca Ahmet?in türbesi Üsküdar sınırları içersinde Selimiye Kışlası?nın üst tarafında Gündoğumu Caddesi ile Nuhkuyusu Caddesi?nin birleştiği köşede yer almaktadır.?

    Kitaptaki ifadeleri ?aymazlık? olarak nitelendiren Karaca Ahmet Sultan Eğitim ve Kültür Vakfı Kurucu üyesi Hüseyin Sağ, ?Ortaya atılan diğer mezar yerleri makamdır, burası asıl yattığı yerdir? diye konuştu. Alevi araştırmacı Lütfü Kaleli de ?Maksatları bu dergâhı ziyaret edenleri soğutmak, birlikteliği zayıflatmaktır? dedi.


    Haber: Milliyet


     
  7. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Ergenekon davasında adı geçen Fatma Cengiz kim?

    "TSK?da böyle biri yok" dediği Fatma Cengiz'in ismi İbrahim Şahin'in ifadesinde geçiyor,

    İbrahim Şahin?e ait olduğu iddia edilen ifadeler üzerine, Genelkurmay?ın sert bir açıklamayla "TSK?da böyle biri yok" dediği Fatma Cengiz, Yozgat?ın Poyrazlı Köyü?nden.

    Köy muhtarı onu, "Ne dediğini bilmez, kendini önemli göstermeye çalışan biriydi. Babası MHP?li olduğundan ?albay? diye anılırdı" diye anlatıyor. İlkokul diploması alamayan Cengiz?in, zaman zaman Özel Harekát üniformasıyla dolaştığını söyleyen tanıyanlar, "Sevgilisi şehit olunca da psikolojisi iyice bozuldu" diyorlar.

    Susurluk hükümlüsü İbrahim Şahin?in ifadelerinde adı geçen ve Genelkurmay Başkanlığı açıklamasına konu olan Ergenekon sanıklarından Fatma Cengiz?in, Yozgat?ın Boğazlıyan İlçesi?ne bağlı Poyrazlı Köyü nüfusuna kayıtlı olduğu ve kendisini ?Asena? adıyla tanıttığı ortaya çıktı. Köy Muhtarı Durak Cankılıç, Cengiz?le ilgili şunları anlattı:


    Ne dediğini bilmez ilkokulu bitiremedi

    "Kendisi köylümüz. İşçi emeklisi babası Hasan Cengiz MHP?liydi. Bu yüzden köyde ?Albay Hasan? olarak tanınırdı. Kızı da babasından esinlenip ?Asena? adını kullanıyordu. İlkokul mezunu bile olmayan, ne dediğinin, ne konuştuğunun farkında olmayan birisi. Fatma?nın kendisini önemli biri gibi gösterme çabaları vardı. Onun sözlerinin önemsenmesine köylülerimiz de şaşırdı."

    Bazen Özel Harekát üniforması giyerdi

    Köy muhtarının böyle anlattığı, sadece 5?inci sınıfa kadar okuyan Cengiz, ilköğretim diploması alamadı. Kendisini koyu bir ?vatansever? olarak tanıtan Cengiz?i yakından tanıyanlar, zaman zaman emniyet özel harekát timlerinin giydiği üniformayla dolaştığını belirtiyorlar. Cengiz ailesi, 10 yıl önce bu köyden Kayseri?ye göç etti. Cengiz, Kayseri?de Sahabiye Mahallesi?nde iki katlı gecekondu tipi, kömürle ısınan bir evde annesi ve erkek kardeşi ile birlikte yaşadı. İşçi baba Hasan Cengiz, dört yıl önce yakalandığı akciğer kanseri nedeniyle yaşamını yitirdi. Ailesine 570 TL dul ve yetim aylığı bıraktı.

    Sevgilisi şehit oldu psikolojisi bozuldu

    Babasını kaybeden Fatma Cengiz, Kayseri?de sık sık iş değiştirdi, düzenli bir işi ve geliri olamadı. Cengiz?in bu dönemde erkek arkadaşını askere gönderdiğini anlatan bir komşusu, şunları anlattı: "Bir süre sonra Fatma?nın askerdeki arkadaşının şehit olduğu haberi Kayseri?de duyuldu. Fatma Cengiz?in bu haberden sonra psikolojisi bozuldu. Arkadaşının ölümü onu çok üzdü. Terör örgütü PKK?ya karşı sert konuşmalar yapıyordu" dedi.

    Kayseri?de asgari ücretle bir çantacıda çalışıyordu

    1974 doğumlu Fatma Cengiz?in, Kayseri?deki yerel radyoda Abdullah Öcalan?ın idam cezasının uygulanmamasına tepki göstererek, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit ile Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli?ye ağır küfürler ettiği ve bu yüzden radyonun kapatılmasına da yol açtığı iddia ideliyor. Son olarak asgari ücretli olarak Kayseri?de bir çantacıda çalıştığı belirlenen ve belirli bir işi olmayan Fatma Cengiz?in, etrafına güvenlik mensuplarıyla yakın ilişkilerinden söz ettiği, şehit aileleri, gazi ve Kafkas derneklerine, Türk Ocağı?na gidip geldiği, bu kuruluşların etkinliklerinde sunuculuk ve ateşli konuşmalar yaptığı da saptandı.

    Haber: Hürriyet


     
  8. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Gökçek?in seçim ihalesi

    Ankara Anakent Belediyesi?nin, yerel secimler öncesi tyardım hareketi.

    Yerel seçimler öncesinde 265 bin kişiye 45 milyon liralık temizlik ve gıda malzemesi dağıtacak.

    Ankara Anakent Belediyesi?nin, tek geçerli teklifin olduğu ihalede, yerel seçimler öncesinde dağıtmak için 44.9 milyon liralık muhtelif temizlik ve gıda malzemesi aldığı ortaya çıktı.

    Melih Gökçek?in başında bulunduğu Ankara Anakent Belediyesi?nin, tek geçerli teklifin olduğu ihalede, yerel seçimler öncesinde dağıtmak için 44.9 milyon liralık muhtelif temizlik ve gıda malzemesi aldığı ortaya çıktı. İhaleyi geçen yılki ihaleyi de kazanan Orpaş Gıda aldı. İhale kapsamındaki 20 kalem temizlik ve gıda maddesi alımının hepsi 265 bin ve katlarında yapıldığı için, 265 bin aileye ortalama 169 lira 37 kuruşluk paket dağıtılacağı anlaşıldı.

    Kamu İhale Kurumu?na 2008/171299 numarayla kayıt edilen belediye ?2009 Yılı Muhtelif Temizlik ve Gıda Malzemesi? alımı ihalesine 16 Aralık 2008 tarihinde çıkıldı.

    Toplam iki teklif verildi

    Belediyenin İhale Sonuç İlanı?nda ?İhale için toplam 2 adet teklif verilmiş ve bu tekliflerin 1 adedi geçerli sayılmıştır. Söz konusu alım işi açık ihale usulü ile 2 Ocak 2009 tarihinde 44 milyon 883 bin 50 TL bedelle Orpaş Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi?ne ihale edilmiştir? denildi.

    Sonuç ilanında, ihalede alınan 20 kalem mal şöyle sıralandı: ?Her birinden 265 bin adet olmak üzere 2 kg. tenekede Gemlik tipi zeytin, 2 kg. tenekede beyaz peynir, 1.5 kg. pakette sofralık tuz, 5 litrelik tenekede sıvı yağ, 5 kg. çuvalda un, 2 kg. pakette arpa şehriye, 6 kg. poşette beyaz toz şeker, 2 kg. plastik kapta tahin helva, 5 kg. poşette pirinç, 2 kg. poşette kuru fasulye, 2 kg. poşette nohut, 2 kg. poşette bulgur, 1 kg. poşette banyo sabunu, 3 kg. poşette çamaşır deterjanı, 2 kg. plastik şişede sıvı bulaşık deterjanı ile her birinden 530 bin adet olmak üzere 830 gramlık 2 tenekede domates salçası, 4 kg. kavanozda gül, kayısı, çilek, vişne reçelleri, 375 gramlık poşetlerde tuvalet sabunu, 795 bin adet 1 kg?lık 3 paket siyah çay ve 5.3 milyon adet 500 gramlık 20 paket makarna.?


    Haber: Cumhuriyet
     
  9. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Topbaş'ın acil kodlu ihalesi duvara çaptı

    Kadir Topbaş'ın otobüs ihalesindeki oyun İhale Kurumu'ndan geri döndü

    İETT?nin acil ihtiyaç gerekçesiyle ilan etmeden davet usulüyle Albayrak?ın damadının şirketine verdiği 25 adet VIP otobüs ihalesini inceleyen Kamu İhale Kurumu, ihalenin mevzuata aykırı olduğunu tespit etti.

    Büyükşehir Belediye Encümeni de ihaleyi jet hızıyla iptal etti...

    İETT ?Ekspres Otobüs Kiralama Hizmeti? adı altında, Boğaz geçişli hatlarda çalıştırılmak üzere otobüs kiralama kararı aldı. ?Acil ihtiyaç? gerekçesiyle de kiralama işini ilan etmeden, davet usulüyle ihale etti. İhalenin davet şeklinde yapılmasının gerekçesi olarak da, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu?nun 21.maddesi b bendi gösterildi. Bu maddeye göre ?Doğal afetler, salgın hastalıklar, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen veya idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması üzerine ihalenin ivedi olarak yapılmasının zorunlu olması? durumunda davet usulüyle ihale gerçekleştirilebiliyor.

    Albayrak?ın damadı kazandı

    İhaleye 6 firma davet edildi. Efe Tur, Platform Turizm ve SGS Turizm firmaları teklif verdi. En iyi teklifi veren Platform Turizm Taşımacılık Gıda İnşaat Temizlik Hizmetleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile 25 Eylül 2008?de sözleşme imzalandı. 2002 yılında kurulan Platform Turizm?in yüzde 96 hissesine Adem Altunsoy sahip. Altunsoy, 2002?de Nuri Albayrak?ın kızı Elif Albayrak?la evlendi. Platform Şirketinin ortakları arasında bulunan Adem Altunsoy, Eski Trabzonspor Kulübü Başkanı, Albayrak Holding Başkan Yardımcısı Nuri Albayrak?ın damadı. Sözleşmeye göre, otobüs yakıt giderleri İETT tarafından karşılanacak, sürücüleriyle birlikte kiralanan otobüsler için firmaya günlük 499 TL ödenecek ve yolcu yoğunluğunun fazla olduğu saatlerde çalışacaktı.

    İhale bitince haberleri oldu

    Bu sırada İstanbul?daki Özel Halk Otobüsleri İşletmecileri, 12 Eylül 2008?de İETT?ye yazılı başvuruda bulundu ve ihalenin hangi tarihte yapılacağını sorarak kendilerine de şartname verilmesini istedi. Ancak Büyükşehir Belediyesi?nden 9 Ekim?de yanıt verildi. Yani sözleşme imzalandıktan sonra. Cevabi yazıda ise ?İhale şartnamesini 100 YTL karşılığı alabilirsiniz? denildi. Halk Otobüsü işletmecileri şartname almaya gittiklerinde ihalenin çoktan yapılıp bittiğini öğrendi. Kamuoyundaki tepki ve basında çıkan haberler üzerine ihaleyi mercek altına alan Kamu İhale Kurumu, 1 Aralık 2008 tarihli kararında ihaledeki usulsüzlükleri tek tek tespit etti. Raporda öncelikle ihalenin dayandırıldığı Kamu İhale Kurumu?nun 21/b bendinin ?İdari faaliyetin sürekliliğini kesintiye uğratan ve önceden tahmini mümkün olmayan olay ve nedenlerin ortaya çıkması? durumunda geçerli olacağı belirtildi. ?8.9.2008 tarihinde okulların açılacağının önceden belli olduğu, dolayısıyla idarece bu durumun önceden öngörülmesinin geçerli kabul edilemeyeceği değerlendirildiğinde, ihaleyi b bendine göre gerçekleştirilmesinin hukuki dayanağının bulunmadığı anlaşılmıştır? denildi.

    Top İçişleri Bakanlığı?nda

    Kamu ihale kurumu raporun sonuç bölümünde ise ihale kararının iptaline karar verilmesi gerektiği halde sözleşme imzalanmış olduğundan iptalin mümkün olmadığı belirtildi. Ayrıca konunun İçişleri Bakanlığı?na bildirilmesine karar verildi. İETT Genel Müdürü Mehmet Öztürk, Kamu İhale Kurumu?nun inceleme başlatması üzerine projeyi askıya aldıklarını ocak başında açıklamış, ?Otobüsleri sefere koymadık. KİK ihalenin iptali yönünde karar verirse projeyi sonlandıracağız? demişti. Kamu İhale Kurumu?nun bu raporu üzerine Belediye Encümeni 6 Ocak 2009?da aldığı kararla ihaleyi iptal etti. Büyükşehir Belediye Basın Bürosu ise ihalenin, Platform şirketinin taahhüt ettiği 25 otobüsü zamanında getiremediği için iptal edildiğini açıkladı.

    5 TAM BİLETE ÇAY KAHVE

    5 tam bilet fiyatına 9 hatta hizmet verecek olan VIP ekspres otobüslerin 4?ü Kozyatağı-Taksim, 2?si Kozyatağı-Kabataş, 7?si Kozyatağı-Mecidiyeköy, 3?ü Alt Bostancı-Taksim, 3?ü Alt Bostancı-Mecidiyeköy, 2?si Altunizade-Taksim, 2?si Altunizade-Mecidiyeköy son 2?si ise Söğütlüçeşme-Taksim ve Söğütlüçeşme-Mecidiyeköy hatlarında çalışacaktı. Klimalı, çay ve kahve servisinin yapılacağı otobüslerde internet bağlantısı da olacaktı. Belediye, VIP otobüslerle, özel araç sahiplerini, araçlarını uygun aktarma merkezlerine park etmeleri ve toplu taşıma araçlarını kullanmaları konusunda teşvik edeceğini, araç sayısı zaman içinde 200?e kadar arttırılarak yaygınlaştırılacağını açıkladı.


    Haber: Vatan
     
  10. prkacin

    prkacin Super Moderator

    DSP bölen olmasın?

    [​IMG]

    DSP'de Ahmet VefiK Alp?in İstanbul?a aday gösterilmesiyle başlayan tartışma büyüyor. Kılıçdaroğlu'na destek sürüyor.

    Aday tespitinde görüş alışverişi yapılmadığını belirten Emrehan Halıcı: ?Kılıçdaroğlu en iyi aday, desteklenmeli?

    DSP?nin İstanbul?da Ahmet Vefik Alp?i aday göstermesi ile başlayan tartışmalar büyürken, Ankara Milletvekili Emrehan Halıcı ?İstanbul?da Kemal Kılıçdaroğlu olabilecek en iyi aday, desteklenmeli. İlla aday çıkarıp ?oy bölen? durumuna düşülmemeli? uyarısında bulundu.

    DSP Ankara Milletvekili Emrehan Halıcı, ?Aday tespiti sırasında hiçbir görüş alışverişi olmadığını? söyledi. Halıcı, ?Genel Başkan ?PM?de konuşuldu? diyor. Ben PM üyesiyim, konuşulmadı. Alp?in aday ilan edilmesi genel başkanın kişisel kararı. Parti yönetimini İstanbul adayını bir kez daha düşünmeye çağırıyoruz? dedi. CHP ile son seçimlerde zor bir işbirliği yapıldığını vurgulayan Halıcı, sözlerini şöyle sürdürdü:


    ?GEÇ?KALINMIŞ?DEĞİL?

    ?Yerel yönetimler işbirliği açısından çok daha kolay fırsatlar sunuyor. Ama bu konuda yeterince bir çaba sarf edilmedi. Ankara?da aday çıkarılmaması kerhen oldu gibi. Aday çıkarılmaması Murat Karayalçın?ı desteklemek gibi söylenmiyor. Kafaları bozulup son dakika bir aday da çıkarabilirler görüntüsü var. İstanbul?da Kılıçdaroğlu olabilecek en iyi aday olarak görünüyor. Şimdi DSP de bir aday çıkardı, bu aday diyelim ?yüzde x? oy aldı, bu oranda bir farkla Kılıçdaroğlu seçimi kaybetti, o zaman çok zor durumda kalmaz mıyız? İstanbul?da genel başkan aday olmadığına göre, Kılıçdaroğlu desteklenmeli. Hâlâ geç kalınmış değil. Üç büyük kentte çok rahatlıkla diyebilmeliyiz ki biz koşulsuz CHP adaylarını destekleyeceğiz, Eskişehir ve Ordu?da da bizim adaylarımızı destekleyin. Keşke Zeki Sezer, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal?ı ziyaret edip bunları konuşsa ne kaybederiz??


    ?ECEVİT ÇİZGİSİNDEN?UZAKLAŞILDI?

    Halıcı, ?DSP?deki gelişmelerden memnun olmayan ciddi bir kesim bulunduğuna? dikkat çekti. Halıcı ?Zeki Bey?in genel başkanlıkta 5-6 yılı doluyor neredeyse. Maalesef bir çıkış yakalanamadı. Son gelişmeler partimizin Ecevit çizgisinden uzaklaştığını çok net biçimde ortaya koyuyor. Seçimde başarılı olmak, halkın gözünde başarılı olmak sadece alınan veya alınmaya çalışılan oyla ölçülmez. İlla her yerde aday çıkartıp, oy bölen durumuna düşülmemesi gerekir? dedi.

    DSP İstanbul Milletvekili Ahmet Tan da, ?Genel Başkan, Alp?in Ecevit?in danışmanı olduğu izlenimini vermeye çalışıyor. Bu doğru değil, Alp başbakanlık danışmanlığı yaptı ama Devlet Bahçeli?nin danışmanıydı. Partililerimiz, daha önce Ankara?da Doğan Taşdelen çıktı, Karayalçın kaybetti, şimdi aynı şey İstanbul?da olabilir, kaygılarını dile getiriyor? dedi.

    Ahmet Tan, sözlerini ?Örgütler, ?partimi geri istiyorum? diye kampanya başlatmaya hazırlanıyor? diye sürdürdü.



    Haber: Cumhuriyet
     
  11. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Ankara anketinde sürpriz sonuç

    SONAR Araştırma Şirketi'nin Ankara anketinden sürpriz sonuçlar çıktı.

    Ankara'da son durum ne. SONAR Araştırma Şirketi'nin Ankara anketinden sürpriz sonuçlar çıktı.

    Sonar'ın Ankara'da 2772 kişi ile yüzyüze görüşme yöntemi ile gerçekleştirdiği anket çarpıcı sonuçlar verdi.

    Ankete göre CHP'nin adayı Karayalçın ve AKP adayı Gökçek arasında çekişmeli geçecek olan seçim yarışında MHP'nin adayı da beklenenin üzerinde oy potansiyeli taşıyor.

    Ankete katılanların verdiği cevapların ham hali ise kararsızların yüksek bir oranda olduğunu gösteriyor. Ankara'da kararsızların oyunu alan aday ipi göğüsleyecek gibi görünüyor.


    [​IMG]

    [​IMG]

    [​IMG]

    [​IMG]

    [​IMG]

    [​IMG]


    Habercem
     
  12. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Hurşit Tolon'u serbest bırakan hakime ağır suçlama

    12. Ağır ceza mahkemesi'den Tolon'a tahliye veren hakime ağır eleştiri.

    12?nci Ağır Ceza Mahkemesi, Tolon?un ?delil yetersizliği?nden tahliye edilmesine savcıların itirazını reddetti. Ancak gerekçeli kararında kendi hakimini eleştirdi. Kararda, tahliye kararını veren nöbetçi hakimin görüş açıklamasının ?ihsas-ı rey?* yasağının ihlali olarak değerlendirilebileceğinden kanuna aykırı olduğu belirtildi

    Ergenekon soruşturmasında 6 Temmuz 2008?de tutuklanan ancak sağlık sorunları nedeniyle Haydarpaşa GATA?da tedaviye alınan 67 yaşındaki emekli Orgeneral Hurşit Tolon, 6 Şubat?ta tahliye edilmişti. Tahliyeyi veren İstanbul Nöbetçi 12?nci Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hakimliği?nin kararında, Tolon?un evinde bulunan 29 sayfalık ?Ergenekon?un yapılanmasının bölümleri?ni içeren kitap fotokopisinin daha önce çeşitli basın kuruluşlarında haber konusu yapıldığına dikkat çekilip belgenin gizliliğinin bulunmadığı belirtilmiş ve sağlık nedenleriyle değil, delil yetersizliğinden tahliye edildiği söylenmişti.

    ?Belgeler kuvvetli delil?

    Önceki gün Ergenekon savcıları tahliyeye itiraz etti. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi ise itiraz talebini reddetti. Ancak savcıların talebini reddeden mahkemenin kararı, nöbetçi hakimin verdiği tahliye kararının gerekçesini de sert bir dille eleştirdi. Kararda, Hurşit Tolon hakkındaki delillerin ortaya konması, kabulü ve reddine ilişkin karar yetkisinin CMK 206 ve devamındaki maddeleri gereğince asıl yargılamayı yapacak olan mahkemeye ait olduğu belirtilerek Tolon?a yüklenen suçun hukuka uygun bir şekilde elde edildiği ve bunun her türlü delil ile ispat edilebileceği bildirildi.

    ?Tahliye beraat kararı olamaz?

    Delillerin değerlendirilmesiyle oluşan vicdani kanaate göre hüküm kurulacağını hatırlatan mahkeme, tutuklama kararının şüphenin varlığı halinde başvurulan bir tedbir olup mahkumiyet olmadığını ve tahliye kararının da tedbire son vermek olup beraat olmadığını kaydetti. Kovuşturma aşamasında nihai yargılamayı yapacak olan mahkemenin yapması gereken delillerin ortaya konulması, tartışılması ve değerlendirilmesinin soruşturma aşamasında nöbetçi hakimlikçe yapılmasının usul hükümlerine uygun olmadığına dikkat çeken mahkeme, nöbetçi hakimin görüş açıklamasının ise ?ihsas-ı rey? yasağının ihlali olarak değerlendirilebileceğinden CMK?ya aykırı olduğunu vurguladı. Tolon hakkında dava açılması halinde yargılamayı yapacak esas mahkemesinde delillerin serbestçe takdiri, tartışılması ve değerlendirilmesini kısıtlayacak şekilde bağlayıcı karar verilmesi, emsal oluşturacak şekilde değerlendirilmeye girilmesinin usul hükümleri ve objektif hukuk kriterlerine uygun olmadığı da kararda ifade edildi.

    ?Lehine bir değişiklik yok?

    Şüpheli Tolon?un tutuklandığı günden bu yana hukuki durumunda lehe bir değişiklik olmadığı, kuvvetli suç şüphesi ve tutuklama nedenlerinin sürdüğünün dosyadan anlaşıldığını belirten mahkeme, nöbetçi hakimlikçe 6 Şubat 2009?de verilen kararda delillerin değerlendirilmesinin takdiri, bazı evrakların ve telefon görüşmelerinin delil niteliğinde olmadığına ilişkin gerekçeyi kaldırdı. Mahkeme, Tolon?un yaşı, sağlık durumu, delilleri yok etme, gizleme, değiştirme ve kaçma şüphesinin bulunmadığı ve yurtdışı çıkış yasağı konularak bırakılmasının nöbetçi hakimliğin takdirinde olduğunun altını çizerek tahliye kararına da herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını belirtti.

    * İhsas - ı rey, hukuk dilinde, hakimin bakmakta olduğu davada hüküm vermeden önce görüşünü belli etmesidir.




    Haber: Vatan
     
  13. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Avcılar Belediyesinde telekulak şüphesi

    Avcılar Belediye Başkanın evinin önünde 20 gündür duran araçta telekulak şüphesi.

    Avcılar'da bu gece hareketli saatler yaşanıyor. Avcılar Belediye Başkanı'nın evinin önünde 20 gündür duran esrarengiz araç üzerine Başkan Değirmenci ve Belediye yetkilileri harekete geçti.

    Avcılar Belediye Başkanı ve CHP'nin Avcılar adayı Mustafa Değirmenci'nin Avcılar Firüzköy'de bulunan evinin yakınında yaklaşlık 20 gündür bekleyen İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait zabıta aracı dün gece saat 21.00 sıralarında Belediye Başkanı Değirmenci tarafından tekrar fark edildi.

    Araçta bulunanlar Başkan Değirmenci'nin korumları tarafından uyarıldı. Olumsuz yanıt alınması üzerine Başkan devreye girdi. Avcılar Belediyesi zabıta ekipleriyle beraber Büyükşeir Belediyesinin aracının bulunduğu yere gelindi. Aracın içindeki şahıslar araçtan indirilerek olay yerine polis çağrıldı

    Avcılar ilçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin gelmesiyle beraber Büyükşehir Belediyesinin zabıta aracı ve içindeki iki görevli polis eşliğinde Firüzköy polis merkezine getirildi.

    Belediye yetkilileri aracın içinde küçük ekran laptop ve kulaklıklar gördüklerini ve başkanın dinlendiğini öne sürerken Büyükşehir Belediyesi görevlileri ise kendilerinin başkanın evine yakın mesafede olan bir kaçak yapıyı takip etmek için orada bulunduğunu öne sürdüler.

    Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci şu anda Avcılar Emniyetinde ifade veriyor. Olayı duyan CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal da Emniyete gitti.

    Öte yandan aracın içinde görülen "şüpheli kutu"nun açılması talebi polis tarafından savcılık izni gerekli olduğu gerekçesiyle reddedildi.



    Haber: Habertürk
     
  14. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Erdoğan ortalığa duman attıracakmış!

    'Türkiye Cumhuriyeti devleti yerine yeni Ilımlı İslam Devleti kuruluyormuş...'

    İlhan Selçuk yazdı...

    Sath-ı Mail (Eğik Düzey)

    Öyle görünüyor ki Türkiye bir ?sath-ı mail?e girdi...

    ?Sath-ı mail? eskiden basında ve siyasette çok kullanılan bir deyişti, ?eğik düzey? anlamına gelir...

    Eğik düzeyde kayıp bir yerlere doğru gidiyoruz, bu gidişatı körükleyen de AKP iktidarı...

    Peki, ne isteniyor?..

    *

    Geçen gün İslamcı kesimde epey dostu olan bir arkadaşım dedi ki:

    - Artık bunlar ne yapacaklarını açıkça söylüyorlar...

    - Ne yapacaklarmış?..

    - Atatürk?ün kurduğu ulusal Cumhuriyeti Ergenekon devleti diye nitelemişler.

    - Yaaa...

    - Bu ?Ergenekon devleti?ni bitireceklermiş, Ergenekon soruşturması ve davası bu amaç için tezgâhlanmış...

    - Yok canım...

    - Türkiye Cumhuriyeti devleti yerine yeni Ilımlı İslam Devleti kuruluyormuş...

    *

    Siyasa allak bullak...

    Telefonların yanı sıra artık ?alan dinlemesi? de piyasada pazarlanıyor, AKP iktidarının ?Büyük Kulak?ı artık aile içi konuşmaları da izliyor...

    Teknoloji 1923 laik Cumhuriyetini ?Ilımlı İslam Devleti?ne dönüştürmek için kullanılıyor bu yolda ?polis devleti? gerçekleşti...

    Ülke dinci medya ile tam bir cadı kazanına dönüştürüldü... Vıdı vıdı artık gazeteciliğin birincil işlevi sayılıyor...

    *

    Ya ekonomi?..

    Ekonomide de vıdı vıdı...

    Devlet bütçesi eski deyişle ?berhava? edildi yazılanlara bakılırsa Maliye Bakanı?nın yüreği bu yıkıntıya dayanamamış da Unakıtan ameliyat için özellikle Amerika?ya gitmiş...

    Ekonomi dünya krizinin de çaprazında çarmıha gerildi, gerilecek...

    *

    Peki, ?Ben bu davanın savcısıyım? diyerek ?Ergenekon devleti?nin icabına bakmayı düşünen RTE?nin tasarımı ne?..

    RTE yerel seçimlere dek dişini sıkıp, AKP?nin oyları artarsa, ortalığa duman attıracakmış...

    *

    Birisi çıkıp RTE?ye anlatmalı ki, hem siyasada hem ekonomide kıyamet koparken ve de ortalık allak bullak iken AKP?nin sandıkta oyları artarsa, bu sonuç ne demokrasi için hayırlı olur ne de kendisi için...

    Habercem
     
  15. prkacin

    prkacin Super Moderator

    70 bin personel alınacak

    Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu, kamuya 70 bin civarında personel alınacağını bildirdi.

    Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu, kamuya 2009 yılında 65-70 bin civarında personel alınacağını bildirdi.
    '
    'Ek ödeme zammı, kamuya personel alımı ve kamu personel reformuna' ilişkin soruları yanıtlayan Başesgioğlu, 2009 yılında emeklilik, ölüm ve istifa gibi haller hariç kamuya 21 bin personel alımı yapılacağını bildirdi.

    Başesgioğlu, 'Bu rakama istifa, emeklilik, ölüm gibi boşalmalar ile büyük miktarda sözleşmeli personel çalıştıran Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı gibi kurumları da katarsak 2009 yılında 65-70 bin civarında asli, sözleşmeli ve diğer boşalan unvanların yerine yeni personel alınacaktır' dedi.

    Başesgioğlu, ek ödeme düzenlemesiyle, 'eşit işe, eşit ücret' ilkesi çerçevesinde kamu personeli arasındaki ücret farklılığının ortadan kaldırılmasının amaçlandığını belirterek, 'Maaşlarda çok farklı ücret skalaları var. Bu farkı gidermek istiyoruz' dedi.

    Türkiye'nin uzun süreden beri kamu personel reformuna ihtiyaç duyduğunu belirten Başesgioğlu, personel rejiminin, önemli bir sistem değişimi anlamına geldiği için mutlaka memur ve kamu sendikaları başta olmak üzere bütün sosyal taraflarla paylaşılması gerektiğine dikkati çekerek, 'Bu süreci henüz daha yapmadık, yapamadık' dedi.

    Göreve gelir gelmez bu yönde bir çalışma başlattığını bildiren Başesgioğlu, 'Şu anda kamu personel rejimine ilişkin bir taslak çalışmamız var. Bittiği zaman bunu sosyal taraflar başta olmak üzere kamu kesimi ve diğer bakanlıklarla paylaşacağız. Buna ihtiyaç var. Niçin ihtiyaç var? Bunun önemli bir ayağı da ekonomik boyutudur. Yani 'eşit işe, eşit ücret' vermemizi sağlayacak parametrelerde kamu personel rejiminden referans alınması lazım. Kadro tanımı, görev tanımı yapıldıktan sonra ancak ücretlerin eşitliğinden bahsedilebilir. Kamu personelinin etkinliği ve verimliliği açısından da bir kamu personel rejimine ihtiyacımız var' şeklinde konuştu.

    Türkiye'nin bir insan kaynakları planlamasına da ihtiyacı olduğunu, bu çerçevede genç nüfusun iyi yetiştirilmesi, donatılması ve sektörlerin ihtiyaç duyduğu alanlarda istihdam edilmesi zorunluluğu bulunduğunu belirten Başesgioğlu, 'Önümüzdeki 10 yıl, 20 yıl içerisinde Türkiye'de trendi yükselecek meslekler neler olabilir, bunları tespit edip, artık üniversitelerimizin bizim bu alanlara göre öğrenci yetiştirmesi lazım.' dedi.


    Yani bir ülke önümüzdeki süreçte kalkınma modeli için hangi mesleklere öncelik verecekse, hangi alanlara ihtiyacı varsa o alana ilişkin insan yetiştirmesi lazım. Yoksa artık demode olmuş, güncelliği kalmamış mesleklerde inatla insan yetiştirmenin bir mantığı yok. Ama şimdi bizim bugün maalesef bazı mesleklerde birçok diplomalı işsizimiz var. Onun piyasada karşılığı yok, kamuda da karşılığı yok.'

    Başesgioğlu, bu sorunun mutlaka YÖK ve diğer ilgili kurumlarla birlikte ele alınması gerektiğini, ülkenin insan kaynakları ve iş gücü planlaması yapma ihtiyacıyla karşı karşıya olduğunu söyledi. Başesgioğlu, buna ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile DPT'de çalışmalar bulunduğunu belirtti.

    Türkiye'nin elindeki insan kaynakları ve beşeri sermayesini çok iyi kullanması ve yönlendirmesi gerektiğine dikkati çeken Başesgioğlu, 'Belki kamu personel rejiminin daha büyük başlığı bir insan kaynakları, bir iş gücü planlamasıdır. Onun ardından da bir kamu personel rejimini hayata geçirmemiz lazım' dedi.

    Başesgioğlu, kamu personel rejiminin, personelin 'özlük hakları ile terfi ve işe alınma' gibi 2 önemli ayağı bulunduğunu ifade ederek, 'Bütün bunları dengeli bir şekilde gözeterek, önümüzdeki süreçte bir kamu personel rejimi mutlaka ve mutlaka Türkiye'de çıkması gereken önemli radikal bir reformdur' şeklinde konuştu.

    Başesgioğlu, kamuda personel istihdamı bakımından dengesiz bir dağılımın söz konusu olduğunu, bunun ortadan kaldırılması için geçişken ve kurumlar arası transferleri kolaylaştıracak esnek bir çalışma modeline gidilmesi gerektiğini ifade etti.

    Haber: AA
     
  16. gülüş

    gülüş Daimi Üye

    Avcılarla ilgili haber dikkatimi çekti oldukça şüpheli bir durum


    Ayrıca madımak haberi ile ilgili şunu demek isterim
    madımak lokantasının kapatılmış olması sevindirici ancak müze olması gerekir kesinlikle bu adımdan sonra umarım oda olur
     
  17. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Batman karıştı!

    [​IMG]

    Öcalan'ın yakalanmasının yıldönümü nedeniyle yapılan gösteriye polis müdahale etti. Çok sayıda yaralı var...

    Bölücü PKK örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın yakalanmasının yıldönümü nedeniyle aralarında DTP milletvekillerininde bulunduğu bir grup, Batman'daki Sanat Sokağı'na yürüyerek basın açıklaması yapmak istedi. Ancak, polis izin vermeyince arbede çıktı, 15 gösterici gözaltına alındı.

    Batman'daki DTP'liler, Abdullah Öcalan'ın yakalanmasının 10'uncu yıldönümü nedeniyle Sanat Sokağı'nda basın açıklaması yapmak istedi. Aralarında DTP Batman milletvekili Ayla Akat Ata, Bengi Yıldız, Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan ve Belediye Başkan Adayı Necdet Atalay'ın da bulunduğu 10 bin kadar kalabalık DTP İl Binası önünde toplandı. Göstericiler, ?Biji serok Apo' (Yaşasın Başkan Apo), ?Öcalan'a özgürlük' sloganı atarak Sanat Sokağı'na yürüyerek basın açıklaması yapmak istedi. Ancak, polis Sanat Sokağı girişinde kalabalığın önünü keserek yürüyüşlerine izin vermedi. Kalabalık yürümekte ısrar edince polis müdahale etti. Göstericilerin dağılması için gözyaşartıcı bomba attı. Göstericiler ara sokaklara dağılarak polisi taşladı. 15 gösterici gözaltına alındı.


    ÇOCUKLAR EZİLDİ: 20 YARALI

    Batman'da DTP'liler tarafından bölücübaşı Abdullah Öcalan'ın yakalanmasının 10'inci yıldönümü nedeniyle Sanat Sokağı'nda düzenlenen basın açıklaması ardından izinsiz yürüyüşe geçilmesi nedeniyle polisin müdahale etmesi üzerine ortalık savaş alanına döndü. Göstericilerin üzerine basınçlı su sıkan ve gözyaşartıcı bomba atan polis, grubu cop kullanarak dağıttı. Gösteriye katılanlar yere düşen çocuklarının üzerine kapanarak onları korumaya çalışmalarına rağmen başarılı olamadı. Polisin müdahalesi sonucu bayılan bazı kadınları çocukları ellerinden tutarak yerden kaldırmaya çalıştı. Müdahaleden sonra ara sokaklara kaçan göstericiler polise taş atarken olaylarda 7'si çocuk 20 kişi yaralanarak hastanelere kaldırıldı. Olaylarda yaralıların hastanelere kaldırılması için çağrılan ambulansların geç gelmesi DTP?lilerin tepkilerine yolaçtı.

    Olayların yatışmasından sonra yeniden Sanat Sokağı'na gelen DTP Batman milletvekilleri Bengi Yıldız ile Ayla Akat Ata ve bir grup DTP'li ile basın açıklaması yaptı. Milletvekili Bengi Yıldız, ?Bu ülkede toplantı ve yürüyüş özgürlüğü olduğunu söyleyenleri gördük. Bu olayların büyümesinde etkisi olan Batman Valisi Recep Kızılcık'ı kınıyoruz. Batman Valisi, AKP'nin valisi gibi hareket ediyor. Baskılar bizi yıldıramaz. Tüm müdahalelere rağmen basın açıklamasını yaptık? dedi.

    DTP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata ise, hakkını arayan halkın üzerine basınçlı su sıkıldığını, biber gazı atıldığını söylerken, ?Yürüyüş ve toplantılar yasaksa, bedeli ne olursa olsun yapacağız. Bugün bir protesto günüydü. Sevinç günü değildi? dedi.

    DTP'li milletvekilleri daha sonra hastanede tedavi altına alınan bazı yaralılara ?Geçmiş olsun' ziyaretinde bulundu. Olaylar sırasında Batman Turgut Özal Bulvarı, Cumhuriyet Caddesi, Gülistan Caddesi üzerindeki bazı işyerlerinin camları kırıldı. Sokağa atılan çöp konteynırları ve taşların toplanması için belediye temizlik ekipleri çalışma başlattı.


    Haber: Hürriyet


     
  18. prkacin

    prkacin Super Moderator

    'Katiller Kürt coğrafyasında büyüdü'

    [​IMG]

    DTP'li Sırrı Sakık, İHD tarafından gerçekleştirilen oturma eyleminde çok ağır konuştu.

    Diyarbakır İnsan Hakları Derneği tarafından, her Cumartesi günü kayıplar için düzenlenen oturma eylemine katılan DTP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, "Katiller Kürt coğrafyasında büyüdü" dedi.

    Diyarbakır İHD tarafından Cumartesi günleri Koşuyolu Yaşam Parkı Anıtı önünde kayıplar için düzenlenen oturma eyleminin üçüncüsü yapıldı. Eyleme DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk, Muş Milletvekili Sırrı Sakık ve kayıp yakınları katıldı.

    "BOTAŞ KUYULARI AÇILSIN CELER ÇIKARILSIN"

    Kayıp yakınları, kayıpların fotoğraflarının yanısıra, `BOTAŞ kuyuları açılsın, cesetler çıkarılırsın', `Türk ordusuna güvenimiz kalmadı', `Katil Levent Ersöz' yazılı dövizleri taşıdı. Yaklaşık 50 kişinin katıldığı oturma eyleminde kayıp yakınları adına konuşan DTP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, 1990'lı yıllardan bu güne kadar mücadelelerinin devam ettiğini belirterek, şunları söyledi:

    "O dönem katiller, benim 5 yakınımı diri diri yaktılar. Bunları tek tek o dönemin Cumhurbaşkanı, Başbakanı'na saatlerce gece gündüz anlattık, uluslararası platformlara taşıdık. Paris'te basın toplantısı yaptık. Ama medya, siyaset dünyası sağırdı. Bütün toplum sağırdı sadece Kürtler ayaktaydı. Biz o gün de diyorduk, katiller Kürt coğrafyasında büyüdüler. Onların adı ise bugün Ergenekon. Derin devlet, ne olursa olsun, onlar Kürt coğrafyasında büyüyerek Kürtleri katlettiler."

    Sakık, o dönemin bütün siyasal aktörlerinin infaz ve kayıplara seyirci kaldıklarını ifade ederek, "Bugün Ergenekon'un bir ayağı o dönemin siyasi aktörleridir. Bunun adı Demirel'dir, Çiller'dir, Mesut Yılmaz'dır. Ergenekon soruşturulmazsa, iç barışımız sağlanmazsa, adalet yerine oturmazsa bu ülkede iç barış olmayacaktır. Bir ülkenin şerefi, namusu adaletidir" dedi.

    ERGENEKONDA YUKARIYA DEĞİL, AŞAĞIYA İNİŞ OLACAK

    DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk da, "Kimliğimizi, kültürümüzü halk olarak insanca yaşamak isteğimize bu coğrafyada karşılığı ölüm oldu. Aslında herşey o kadar açık ki bu fotoğrafların her biri bir gerçeği ifade ediyor. Çok acımasız yönelimlerle karşı karşıya kaldık. Yani özgürlük mücadelesinin, demokrasi mücadelesinin, adalet mücadelesinin bedelini halk olarak çok büyük ödedik.

    Tabi ki bu mücadele devam edecek, Dünyanın her tarafında kimlik, özgürlük mücadelesinin bir bedeli vardır. Bu bedel ödendi. Bundan sonrada ödenmeye devam edecek. Türkiye eğer demokratikleşeceğim diyorsa, gerçeklerin üzerini kapatarak demokrasiyi gerçekleştiremez. Ergenekon bu cinayetlerin ta kendisidir. Devletin kendisi bu işin içerisinde. Bu işin kendilerine varacağından bu operasyonu oraya kadar götüremiyorlar. Ve Ergenekon operasyonu hepimiz bilmeliyiz ki sadece bir gösterişten ibaret. Göreceksiniz bundan sonra Ergenekon operasyonunda yukarıya çıkamayacaklar, aşağı inişler olacak" diye konuştu.

    BENİ BABA ŞEFKATİNDEN MAHRUM ETTİLER

    1990'lı yıllarda babasının askerler tarafından alınarak bir daha geri dönmediğini ileri süren 15 yaşındaki Mustafa Bulut ağlayarak, "Askerler köyleri yaktıktan sonra babamı götürdüler. Sonra babamdan bir daha haber alamadık. Ben babamı istiyorum. Eğer babam öldüyse de ölüsünü istiyorum. Babamı götürenler yüzünden her an, her saat baba hasreti çektim. Onların yüzünden baba şefkati sevinci hiç görmedim. Onların yüzünden babasız büyüdüm. Neden bunu bana çok gördüler. Şu an içimdekileri bir ben bir Allah biliyor" dedi.


    Habercem
     
  19. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Kazım Genç, Suikast Planının Ayrıntılarını Anlattı

    [​IMG]
    HubyarNET : Ergenekon soruşturması sırasında İbrahim Şahin' in evinde ABF Genel Başkanı Ali Balkız' la birlikte size de yapılacak olan suikast planları çıktı, bu haberi ilk nasıl öğrendiniz?

    Kazım GENÇ : BEKSAV'ın yerel seçimlerle ilgili olarak düzenlemiş olduğu ve İstanbul Mecidiyeköy'deki bir salon olan panelle katılmak üzere 10 Ocak günü İstanbul'da panelde idim.

    Panel saat 15.00 gibi başladı ve 17.30 da sonuçlandı. Panel bittiğinde, cep telefonumu açtığımda, cep telefonumdan çok yoğun olarak aranmış olduğumu gördüm. Arayan numaraları not alırken PSAKD Genel Sekreteri Kemal BÜLBÜL aradı ve "İbrahim Şahin'in suikast düzenleyecekler listesinde adın var." Dedi. Kemal can, dönem dönem telefonda şakalar yaptığı için inandırıcı gelmedi ve Kemal can ile şakalaşarak telefonu kapattık.

    Bu konuşmanın üzerinden 2-3 dakika geçmişti ki, Star Gazetesinden aradılar ve "İbrahim Şahin'in suikast listesinde benim ve Genel Başkanımız Ali Balkız'ın" adının olduğunu söyledi. Suikast listesinde bizim isimlerimizin neden olduğu konusunda tahminlere dayalı bir konuşma yaptık.

    Panel sonrasıydı ve kalabalık bir ortamda idim. Olayı duyduğum an bir şey hissetmedim. Ancak İstanbul'da olmam nedeni ile eşimi arayarak, televizyonlardan haberi duyarsa, merak etmemesini söyledim. Ama zaten öğrenmişti.

    Arkadaşlarla beraber Taksim'e geldim. Yolda Federasyonumuz Genel Başkan Yardımcısı Ali Kenanoğlu ile Eğitim ve Kültür Sekreteri Hatice Köse'yi arayarak görüşelim dedim. Arkadaşlarla görüştüğümüzde; Derin devletin ve çetelerinin suikast yapılacaklar listesinde, Alevi örgüt yöneticilerinin isimlerinin neden olduğunu değerlendirdik. Vardığımız sonuç, "suikast listesinde benim ve Genel Başkanımızın isimlerinin olmasının, Yükselen Demokratik Alevi Hareketinin bu yükselişini engellemeye yönelik bir plan olduğu" görüşüne vardık.

    Neler Hissettiniz?

    Böyle bir durumda ne hissedilir ki? Türkiye'de, faili meçhullerin sayısının 17.000 bulduğu bir ülkede, demokrasi ve hak mücadelesi veren örgütlerde emek ve hizmet verenler, zaten her an namlunun ucunda değiller mi? Bizler Alevi toplumunun hak mücadelesini sürdürürken, her an benzer saldırılarla karşı karşıya kalacağımızı bilen insanlardık ve bu anlamda benim açımdan ortada bir sürpriz yoktu.

    ABF yöneticilerine suikast yapılması girişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

    Ülkemizde "öteki" olmak ve ötekilerin hak mücadelesini sürdürmek hedef olmanın nedenlerinden birisidir. Ama bizim hedef olmamızın bu durumdan farklı bir nedeni vardı. Bizim isimlerimiz üzerinden hedef yapılan Alevi toplumu idi, Alevilerin hak mücadelesi idi. Alevi örgütlerinde üst yönetici olmamız nedeni ile bizler seçilmiştik.

    ABF Yönetim Kurulu olarak konu ile ilgili olarak yapmış olduğumuz toplantıda aynı görüşlere vardık.

    Gerek bana ve gerekse Genel Başkanımız Ali Balkız'a yönelik suikast planı, bombalamak üzerine kurulmuş. Benim evime kargo ile bombalı paket gönderilerek, Ali Başkanın ise evinin önünde bombalı araba patlatılarak suikastın yapılması planlanmış. Her iki durumda da, yanımızdakiler de hedef alınmış olacaklardı.

    Suikast planına göre, evinize bombalı paket göndermek suretiyle yapılacaktı bu eylem. Bu durumda Ailenizde tehdit altında olmuş oluyor. Eşiniz ve Çocuklarınız nasıl karşıladılar bu durumu, tepkileri ne oldu?

    Her ne kadar kendimiz için bir huzursuzluk duymasak ta, ailemiz için bu huzursuzluğu duymadığımızı söyleyemeyeceğim. Üniversitede öğrenci olan kızım ile öğretmen olan eşimin, benim bulunduğum görev nedeni ile hedef olmaları başlı başına huzursuz edici bir durum. Eşim, kızım ve yurt dışında olan oğlum ise "aman dikkat et" vb söylemleri ile benim için huzursuz olduklarını gösteriyorlardı.

    12 Ocak'ta hem bana, hem de Ali Başkan'a yakın koruma verdiler. Şimdi korumalı bir yaşam sürdürüyoruz.

    Basında, 12 kişiye suikast yapılacağı ve bu kişilerden ikisinin Alevi örgütü yöneticileri olduğu geniş olarak yer aldı. Ama sadece Alevi örgütü yöneticileri ile iki ermeni kökenli yurttaşın isimlerinin kamuoyuna açıklanması; hukuki olarak soruşturmanın gizliliğine aykırı idi.

    Siz Ergerenekon Savcısı Zekeriya Öz 'le de görüştünüz. Nasıl geçti bu görüşme, neler konuştunuz, bu görüşmenin detayları hakkında neler söyleyebilirsiniz?

    Bu açıklamanın neden yapıldığı ve işin doğrusunu öğrenmek için, baştan beri Ergenekon soruşturmasını yürüten savcı Zekeriya ÖZ ile telefonda görüşerek randevu talep ettim ve 23 Ocak'ta savcı bey ile görüştüm.

    Savcı bey ile rutin 15-20 dakikalık bir görüşme yapmayı beklerken, iki saate yakın bir görüşmemiz oldu. Savcı bey randevu almamız nedeni ile, soruşturma dosyasının suikast ile ilgili bölümlerini kalemden isteyerek beni bilgilendirdi.

    Sayın Öz, konuya ilişkin ifade verip vermeyeceğimi sordu.

    İfade vereceğimi söyledim. Bu konuda dilekçe yazdım. İfademi verirken bana ve Ali Başkan'a yapılması planlanan suikastla ilgili fotoğraf vb. belgeleri gösterdi. O zaman gördüm ki, evimin bulunduğu apartmanın hemen hemen her yönden çekilmiş fotoğrafları da dosyada. Apartmanın olduğu caddesinin elle krokisi çizilerek evimin olduğu apartman işaretlenmiş. Ayrıca Apartmanın bir kilometre çapında çevresini, trafik akış yönünü ve kaçış yollarını gösterecek şekilde işaretlenmiş olduğunu da gördüm.

    Aynı çalışma Ali Başkan'ın evi ve çevresi içinde yapılmıştı.

    Konumumuz ve bizlere yapılması planlanan suikast ile ilgili olarak Sayın Öz ile görüş alış verişinde bulunduk. Genelde Ergenekon soruşturması hakkındaki kişisel görüşlerimizi dile getirdik. Bizler açısından olumlu bir görüşme olduğu düşüncesindeyim.

    Ergenekon soruşturması için neler söyleyeceksiniz, sizin de müdahilliğiniz söz konusu?

    Ülkemizde, Ergenekon Terör Örgütü adlı bir örgüt olduğu ve bu örgütün seçimle iktidara gelmiş siyasi partileri iktidardan düşürmek ve kamuoyunda kaos ortamı yaratarak iktidar partilerinin kamuoyu desteğini kaybederek iktidardan düşmelerini sağlamak yönünde çalışmalar yaptığı ve bu çalışmalar içinde siyasi cinayetler işledikleri, askeri darbe yapmaya çalıştıkları yönünde iddialar bulunmaktadır.

    Gerek 27 Mayıs ve gerekse de 12 Mart, 12 Eylül askeri darbeleri bize somut olarak göstermiştir ki, devlet örgütlenmesi dışında, devletin içinde bir başka örgütlenmenin var olduğudur. Bu örgütlenme kendini devletin bizzat sahibi görmekte, kendisine yakın olmayan her düşünceyi de vatan haini damgasını vurarak kendisine hedef almakta, farklı düşünce sahiplerine suikastlar yapmakta ve hatta toplu katliamlar planlamaktadır. Maraş, Malatya, Sivas, Çorum, Madımak ve Gazi katliamları bu toplu katliamlara yakın tarihimizin örnekleridir. Katliamlar yapılarak 12 Eylül askeri darbesine zemin hazırlanmıştır.

    AKP; 2003 ve 2004 yıllarında iktidarına karşı askeri darbeler (Ayışığı vb.) planlandığı iddiası ile Ergenekon soruşturmasına sahip çıkmaktadır. Ancak bir başka gerçek te ortada durmaktadır: Orgeneral düzeyinde emekli olmuş bazı askeri görevliler, söz konusu soruşturma kapsamında gözaltına alınıp, bir kısmı da tutuklanırken (Bu gün itibarı ile orgeneral düzeyinde tutuklu kalmamıştır.) askeri darbe planları bilgisayarında çıktığı iddia edilen Deniz Kuvvetleri komutanı ile ilgili hiçbir işlemin bu güne kadar yapılmamış olması da manidardır.

    Ülkemizde varlığından şüphe edilmeyen Gladyo, Kontrgerilla, Jitem vb. yapılanların deşifre edilmesi ve çetelerin gün yüzüne çıkarılarak yakalanıp yargılanması; hukuk devletinin gereğidir.

    Ancak görülen odur ki, bu kanunsuz örgütlenmelere şöyle bir dokunulmakta ama bunun gölgesinde AKP'ye yönelik muhalefet eden ve düşüncelerini açıklamak dışında her hangi bir davranış göstermemiş olan kişiler de gözaltına alınmakta, tutuklanmakta, özel hayatları telefon vb dinlemelerle kamuoyuna sunularak, rencide edilmekte, mağdur edilmekte ve bir korku imparatorluğu yaratılmaya çalışılmaktadır.

    Kemalist ve ulusalcı yapıdaki derin devlet yapılanması, ılımlı İslam olarak adlandırılan derin devlet yapılanmasına çevrilmeye çalışılmaktadır.

    Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri olarak, Aleviler açısından neler söyleyeceksiniz.?

    Biz Alevilerin derin devlet yapılanmalarına, askeri darbelere karşı net bir duruşu vardır. Halkın ve biz Alevilerin derin devlet örgütlenmelerine ihtiyacı yoktur. İstediğimiz; Demokratik, çağdaş bir hukuk devletidir ve böyle bir devletin sahibi de halktır. Biz Aleviler de o halkın bir parçasıyız.

    Korku imparatorluğu yaratma, oluşturma sevdasında olanlara; sessiz ve suskun olmamızı kimse bizden beklemesin. Suikast listelerinde olmanın Alevi örgütü yöneticilerini korkutacağını veya sindireceğini sananlar büyük yanılgı içindedir. Demokrasi mücadelesinde, bir gün toprağa düşülürse; geride mücadele bayrağını taşıyacak milyonların varlığı tarafımızdan bilinmektedir. Bu nedenledir ki; demokrasi mücadelesini yükselterek sürdürme kararımız vardır ve bu karar tüm Alevi toplumunundur.

    Sayın Genç, Sorularımızı cevaplandırdığınız için teşekkür ederiz.

    Ben teşekkür ederim. Yeni Yayın döneminizde çalışmalarınızda başarılar dilerim.

    hubyarNET ? Haber Merkezi

     

Sayfayı Paylaş