Feyzullah Çınar

Discussion in 'Ozanlarımız' started by ahtapot, Apr 14, 2007.

  1. ahtapot

    ahtapot Daimi Üye

    Feyzullah Çınar 1937 yılında Sivas Çamşıhı'nın Çamağa Köyü'nde doğmuş; tam beş yaşındayken almış eline bağlamayı... Şeyh Ahmet Yasevi'nin soyundan gelen ozan. Pir Sultan Abdal'ı, Kaygusuz'u, Virani'yi dinleyerek büyür; 14-15 yaşlarında ise iyi saz çalip, türkü söyleyen bir kişidir artık.

    Anadolu'nun o aman vermez çileli yaşamından büyük kente, İstanbul'a gelmesiyle başlayan zorlu yaşam öyküsü O'nu sazıyla daha da yakınlaştırmıştır. İstanbul'da girdiği işler doyurmaz aşığı, O gönlündeki aşkı. toplumsal çelişkileri paylaşmak ister diğer insanlarla. Tam da bu sırada birlikte olduğu dostları Feyzullah Çınar'a bir plak yapmak isterler.

    Plağın bir yüzü Agahî Baba'nın "Fazilet" adlı deyişi, diğer yüzü Malatyalı Esirî'nin Şah Hüseyin'e mersiyesi... Yıl 1966; o yıllarda Alevi deyişlerini çalıp söylemek pek çok açıdan zor. Ama koca Çınar durur mu? Aldı mı sazı eline, vurdu mu sazın teline söyler Pir Sultan'dan, Viranî'den, Kul Himmet'ten... işte o gün bu gündür ait olduğu kültürün o güzel ürünlerini altmıştan fazla plağa okumuştur ozan.

    1969 yılında Fransa'ya giden Çınar, Alevi-Bektaşi kültürü ve müziği üzerine Irene Melikoff'la birlikte konferanslara katılır, konserler verir. Bir çok Avrupa ülkesinde radyo programlarına katılır. Ozanın Fransa Radyo Televizyoncu ve Unesco tarafından iki long-play'i yayınlanır.

    Feyzullah Çınar, Alevi-Bektaşi ozanlarının içinde kırsaldan kente göçmüş, ancak geleneksel kültüründen hiç bir şey yitirmeden sanatını uygulamış ender kişilerden biridir. O geleneksel kültürünü yaşatarak içinde bulunduğu toplumun sorunlarını dile getiren bir ozandır. O'nun sanat yaşamına baktığımızda koca Çınar'ın yine bir başka çınarın izinden gittiğini görürüz... Bu kişi Pir Sultan Abdal'dan başkası değildir. Pir Sultan'ı ve Pir Sultan geleneğini kendine kılavuz seçmiştir. O sazının telinden dökülen melodiler bin yıllık geleneğin sözcüsü gibidir. Pir Sultan deyişlerini sanki Çınar seslendirsin diye yazmıştır. Çınar deyişleri, öylesine yüksek bir sanat gücüyle icra eder, ve dilinden dökülen her sözün anlamı müzikle öylesine bütünleşir ki, yüzlerce yıllık Alevi kültürü ile binlerce yıllık Anadolu kültürlerinin sentezinden doğan bir ses çakılır kulaklarımıza. Feyzullah Çınar usta malı söyler deyişlerini. Yedi kutuplardan en çok Pir Sultan Abdal, Virani, Kul Himmet ve Hatayi'nin deyişlerini çalar ve okur. Geçmişle günümüz arasındaki köprü görevini üstlenmiş o ozanların işlevini Çınar'da da görürüz. Bu bakımdan günümüz ozanlarının deyişleri de O'nun için diğerleri kadar önemli, hatta kutsaldır. Kul Ahmet, Sefil İbrahim, Celalî kendi döneminin toplumcu ozanlarıdır ve bunların deyişleri Çınar'ın dilinde ve telinde ustaca yorumlanır. Feyzullah Çınar 1960'lı ve 70'li yılların toplumsal açıdan çileli, karamsar, tehlikeli ortamı içinde ozanlık yapmaya çabalar. Türkiye'yi bir uçtan diğer uca dört kez dolaşır. Halkına umut verir, yüreklendirir onları. Toplumcu deyişleri seslendirdiği için hapse atılır. Ancak yine söyler, yine çalar sazım...

    1983 yılında daha 46 yaşındayken Çınar yaşama gözlerini kapatır. Ancak onun sesi bu toprağa gönül vermiş dostlarının kulağında yaşamaya devam ediyor.

    Bazı türküleri : Siyah saçlarından hatem yüzlerin, Bu yıl bu dağların karı erimez, Geldim şu alemi ıslah edeyim....

    alıntı http://www.turkuler.com
     
  2. prkacin

    prkacin Super Moderator

    Felek Bizi Attı Gurbet Ellere"

    Felek bizi attı gurbet ellere
    Bilmem nerden geçer yolumuz bizim
    Adı sanı bilinmedik ellerde
    Acep nerde kalır ölümüz bizim

    Yağmur yağar serpiliyor kar ile
    Günümüz geçiyor ah u zar ile
    Eğer kavuşmazsak nazlı yar ile
    Kıyamete kalır kavlimiz bizim

    Dertli Mücrimi'yem yollarım ırak
    Düşmüşem gurbete o yarden uzak
    Bir yandan hasretlik bir yandan firak
    Bilmem nerde kalır ölümüz bizim

    ..........................................

    Geldİm Şu Alemİ Islah Edeyİm

    Geldim şu alemi ıslah edeyim
    Özümü meydanda gördüm sonradan
    Zaman mahlukuna meylimi verdim
    Sermayemden zarar gördüm sonradan

    Geldi bizim ele sevdi sevişti
    Al kadeh ver kadeh doldurdu içti
    Sadık yarim diye yeminler içti
    Özü çürük imiş duyduk sonradan

    Şu zalimin kara kara gözleri
    Yaramıza yaramadı tuzları
    İki dinli şu cahilin sözleri
    Durdukça kar etti cana sonradan


    ..............................................


    Bu NasIl Gurbettİr

    Zalim dünya sırtımıza yük oldu
    Bu nasıl gurbettir bitmek bilmiyor
    Katık arar iken ekmek yok oldu
    Bu nasıl gurbettir bitmek bilmiyor

    Yalan dünya yüzümüze gülmüyor
    Oğul uşak Almanya'ya yazıldı

    İşçi Bulma kapısına dizildi
    Evler işsiz kaldı yuva bozuldu
    Bu nasıl gurbettir bitmek bilmiyor

    Yalan dünya yüzümüze gülmüyor
    Çekemiyom kahpe dünya derdini

    Çok aradım bulamadım merdini
    Yiğit olan yiğit arar yurdunu
    Bu nasıl gurbettir bitmek bilmiyor

    Yalan dünya yüzümüze gülmüyor
    Çekemiyom kahpe dünya derdini




    Nur içinde yatsın...
     
  3. ero

    ero Daimi Üye

    feyzullah çınar da kültür taşıyıcısı görevini üstlenmiş kişilerdendir diye düşünüyorum...
    yaşamı içindeki azim, onu çlümünden sonra dahi konuşturuyor..
     
  4. sessiz-okyanus

    sessiz-okyanus Daimi Üye

    emeğine sağlık can güzel paylaşım olmuş
     

Share This Page