Musa Eroğlu: Alevi dernekleri Arapların Ali'si Hüseyin'i ve Hasan'ıyla uğraşacaklarına çocuklara saz çalmayı öğretsin Almanya'nın Dietzenbach kentinde Avrupa Saz Okulu'nun 130 öğrencisi, bağlama konseri verdi. Dietzenbach kentine bağlı Rödermark'taki kültür merkezinde düzenlenen konsere Türkiye'den Hakan Kalaycı, Deniz Erdem, Özlem Özdil ve Yusuf Gül gibi sanatçıların yanı sıra Musa Eroğlu da katıldı. Konseri yaklaşık bin 500 kişi izledi. Saz okulunda eğitim gören 130 öğrencinin yer aldığı bağlama orkestrası, 12 farklı türküyü seslendirdi. Etkinliğe katılan sanatçılar da yöresel türkülerden oluşan bir konser verdi. SALONU TERK EDENLER OLDU Öte yandan sanatçı Musa Eroğlu, konser öncesi yaptığı konuşmayla bir grup dinleyicinin tepkisini çekti. Eroğlu, konseri öncesinde Alevi derneklerine yönelik yaptığı konuşmada "Alevi kültür merkezleri Arapların Ali'si, Hüseyin'i ve Hasan'ıyla uğraşacaklarına bu çocuklara saz çalmayı öğretsinler. Türkiye'de devrimi bu çocuklar yapacak" diye konuştu. Bu sözlerine bir grup vatandaş, "Seni dinlemek de alkışlamak da yok" diyerek tepki gösterdi ve salonu terk etti. "SANATÇILAR SİYASET YAPMASIN" Avrupa Saz Okulu müdürü Ahmet Aslan, Eroğlu'nun konseri öncesinde yaşananların kendilerinde şok etkisi yaptığını, böyle bir şeyin yaşanmasının herkesi üzdüğünü ifade etti. Eroğlu'nun sanatçı kişiliğiyle sevildiğini söyleyen Aslan, sanatçıların siyaset yapmamaları gerektiğini kaydetti. Aslan ayrıca konuşmasında türküleri her yere ulaştırmak amacıyla böyle bir organizasyon yaptıklarına işaret ederek, "Niyetimiz her yöreden türküleri seslendirmek, çünkü türküler tüm yöreleri kapsıyor. Doğu ile batı kültürünü kaynaştırarak bir sentez oluşturmayı hedefledik" şeklinde konuştu. alıntı - belki maksadı farklı idi sanatçının ama açıkçası ben çok doğru bulmadım hangi soruya karşılık böyle bir cevap vermiş hala anlamış değilim
Değerli Canlar inanç çok hassas bir konu. Aslında inançların bireysel bazda ele alınmasının toplumun önünü açacağını düşünüyorum. Yani tek tip inanç sistemi,tek tip insan yaratmayı da bir ölçüde beraberinde getiriyor. Bu nedenle Musa Eroğlu'nun kişisel düşüncesidir deyip geçmekte yarar var diye düşünüyorum. Mesela ben hep sorgulama ihtiyacı hissetmişimdir Hz. Ali'nin Zülfükar ile özdeşleştirilmesini, Şiddet çağrıştırdığı için. Nihayetinde insanları Allah yerine koymanın hiç makul olmadığını düşünüyorum ki bu zaman zaman Alevi toplumunu sıkıntıya sokan bir tutumdur. Bu Allah yerine koyma peygamberler, Hz. Ali veya bir başka Can bile olsa. Mesela inançlı yada inançsız insan hatta canlıların katledilmesini yadırgamışımdır. Bana makul gememiştir mesela insanların din ve inanç için birbirlerini öldürmelerini ve bununda Allah katında ödüllendirileceği savı gibi anlamsız gelen ve öldürenin kahraman, öldürülenin şehit(!) olarak adlandırılmasını anlamlandırmakta güçlük çekmişimdir.Sürçü lisan ettikse affola ...
Değerli can, bence de inanç, çok hassas bir konudur. Tabii ki de bireysel bazda ele alınmalıdır. Lakin Şah-ı Merdan Hazretlerinin Zülfikar'ıyla Muaviye ve ümmetine karşı adalet dağıttığı bilinmektedir. Bilinir ki Zülfikar, mazlum kişiye kesinlikle kalkmaz. Allah yerine koyma olayı da, vahdet-i vücut ile açıklanabilir. Kısaca üstünden değinmek gerekirse insan, Hakk'ın yansımasıdır. Gelelim Musa Eroğlu'nun sözlerine: Tabii ki de Musa Eroğlu'nun düşüncesi deyip geçebiliriz lakin ben şöyle düşünüyorum: Yıllarca Ehlibeyt ile ilgili birçok deyiş söyleyen bir ozan, Ehlibeyt'e olan sevgisini göstermesi gerekirken onlara Arapların Ali'si, Hasan'ı, Hüseyin'i demiştir. Yani yılardır mecilslerde söylediği deyişlerden hiç mi bir şey anlamamış, yoksa Musa ozan da, tasavvuf üzerinden Alisiz Alevilik edebiyatını yürüten cenaha mı katılmış? Lakin şunu da düşünmek lazım! Dem'i fazla alınca, şiraze kaçsbiliyor bazen. Yani umarım öyle olmuştur. Bütün canlara selametle. Esen kalınız.
Değerli Can fikrinize, fikirlirinize saygı duyuyorum. İnançlar konusunun hassasiyeti aslında zihnimden geçenleri sizlerle paylaşmaktan alıkoyuyor beni. Etten kemikten bir Canın bir diğer Candan herhangi bir üstünlüğü yoktur yaradılış itibarıyle. Yani Bu gün bile aslında benzer örnekler olmakla birlikte siz ve kimi Canların incinme ihtimaline biaen paylaşmak istemiyorum. Özet olarak şunu söylemek istiyorum. Yaradan yarattığı hiç bir kulunu, bir diğerini öldürsün diye yaratmaz, amaç ne olursa olsun bir kulu bir diğerini öldürsün diye değil ödüllendirme, ödüllendirme vaadinde dahi bulunmaz. Alevilerin "İncinsende incitme" anlayışının kaynağı, şartlar ne olursa olsun muaviye, yezit veya bir başkası kim olursa olsun katledilmesinin savunulması ve alkışlanması düşüncesi ve anlayışı üzerine kurgulanmış olamaz değerli Can. Alevi(Alici, Ali taraftarı) hiç kuşkusuz ki Hz. Aliyi sever ve önderi kabul eder. Bunun altında yatan sebepleri iyi irdelendiğini düşünmüyorum. Elbetteki o günün koşulları düşünüldüğünde belki insanlar amaçlarını gerçekleştirmek için sarfettiği çabalara karşılık canlarını korumak için insanları öldürmüşlerdir kabul. Ama bu hiç bir zaman bir başka inanca sahip birilerinin sistemli bir şekilde katledilmesini haklı göstermez ki bunu en iyi anlayacak olanlar biz Aleviler olmalıyız değilmi. Daha 30-35 yıl önce Camilerde ve cami hoparlörlerinden 7- 8 aleviyi öldürenin cennete gidecekleri anonsları yapılmakta ve kimi kaynaklardan okurken bile o caniliği kul olarak açıklamakta aciz kalmaktayız. Dilerim inançlarımız, sorgulama ve aklımızı kullanmamızı gölgelemesin ve asıl amaca hizmet yönünde gücümüze güç katması dileği ile sevgi ve saygılarımla...