Harabat ehli, olup mestane bade-i aşktan Divane gezince cemm-i gafil şetm ü l'an ederler Okur da lebb-i sükkerler sure-i Fatiha'dan Dil bilmeyenler anlamaz, ilm-i ledün t'an ederler Derler "Konuşmaz damad-ı Ahmed'den şum sulûklar Söz olunca Hanedan'dan onu Şah-Merdan ederler Çün Ali'yle başlar muttaliplere seyr ü sülûklar Der iken "şeytanperest", ol Hazret'i "şeytan" ederler. "Bidatı tavvüd" derler miras-ı Davud Nebi'ye Ondan küntü kenz dinler de hala şekk-güman ederler Hem delalet gürühu sayarlar tüm cümlesini Hem Ali dinleyince temburlardan iman ederler Eğilip eşiğine bir katr su vermediklerinin Kalınca darda başları, feryad ü figan ederler Sual edince ol dem onlara söylediklerinden İnkar edip şahitlerin Hazret-i Yezdan ederler Gelirler ayin-i ceme sözde muhabbet için Sırr-ı aşkı göremezler, et yeyip seyran ederler Gönlü, gözü perdeli onların bazılarının El bağlayıp, erkan bilince, göre, peyman ederler Kah kimi kelam etmeye kalkışır destur almadan Beyhude konuşurlar, nefeslerin ziyan ederler Kah posta oturur nutuk söylerler nice vakitler Söyledikçe gönül karalıkların' ayan ederler Çün kızıl serpuş giyermiş de aşık-ı Hanedan Onu şulepuş etmek caiz deyi ferman ederler Aşk-ı Muhammed Ali dururken şol yaralara Beş vakit gasli bütün dertlere derman ederler Harabat ehliymiş gibi davranır da kimileri Girip ceme, dergah-i Ali'yi bedestan ederler Sus ey pervasız Ünsi, ey evlad-ı Tac-Haydari Bundan gayri laf söylersen hayatın destan ederler muhammedali