Başbakan Erdoğan grup toplantısında sert konuştu.. Erdoğan partisinin grup toplantısında konuştu "Türkiye artık o eski Türkiye değildir. Türkiye'yi daha da büyütmeye yönelik adımlar atıyoruz. 2002'de iktidara yürürken önümüze iddialı hedefler koyduk. Türkiye'ye inanıyoruz dedik. Türkiye kendi kaynaklarıyla kalkınabilir, büyüyebilir ve dünyanın büyük ülkeleri arasında yer alabilir dedik. Siz milletinize inanmazsanız başkaları size inanmaz. Bunu böyle bilin. Bunlar Türkiye'nin önemini hem de rolünü geçmişle kıyaslanamayacak şekilde öne çıkardı. Türkiye'yi geçmişin kriterleri ile değerlendirilmez Türkiye eski Türkiye değil. biz 2002 yılında iktidara gelirken önemli iddialarla geldik. Türkiye'ye inanıyoruz Türkiye'ye güveniyoruz dedik. Türkiye kendi potansiyeli ile yükselir dedik. Eğer siz kendinize inanmazsanız başkaları size inanmaz güvenmez. türkiye'nin başarılarından biri özgüvenini kazanmasıdır. İşte bu vizyonun göstergesi olarak AB ile katılım müzakerelerini sürdürüyor. Türkiye BM 151 üyesinin oyunu alarak geçici üyesi oldu. Küresel sorunlara çözüm arıyor. Dünyanın 17. Avrupa'nın 6 büyük ekonomisidir. Dünya gıda sorununu tartışırken biz GAP projesi olmak üzere önemli projelere imza attık. İkinci hedef Avrupa Başkanti olması. İnşalah dünya başkenti olacak. Şehirler marka şehirler haline geliyor. Hem Türkiye'ye inandık hem de kendimize inandık. İdareyi maslahat ülkeyi yönetmek için bir tarzdır. Yöntemlerden yöntemdir. Tarihe bakın dönem denöm idarei maslahat'ın yerini görün. Yapıyormuş gibi görüneyim, tatlıya tuzluya karışmayalım. On yıllarca ülke bu şekilde vakit kaybetti ve bir adım dahi ileri gidemedi. Türkiye için artık küçük düşünme devri sona erdi. Türkiye artık büyük düşünecek. Tarihi misyonununun gereklerine uygun olarak büyük düşüncelerle hareket edecek. İşti iktidara geldik. Masamızda üzeri tozlanmış dosyalar bulduk. Elimizi neye uzattıysak felaket. Her dosyaya elimizi uzattığımızda malum koro 'görme ulaşma, bulaşma görme' eddiler. Nedir bunlar. AB, Kıbrıs, İran, Ermenistan, Kafkasya, Ortadoğu, Çete ve mafya dosyası. Ulaşma Bulaşma. Bulaşma bak dokunma yerler götürürler. Yerlerse yerler. Ama biz büyük geliriz. Biz yola çıkarken bunun senaryosu vardı. Biz bu senaryo çerçevesinde yürüyüoruz. Bizim Allah'a bir can borcumuz var. Senarya çerçevesinde yürüyoruz. Biz torunlarımıza temiz bir çevre bırakacağız.Farklı bir Türkiye bırakacağız. Eğitim, tarım reformları bunun için. 13.5 katrilyon bizden önceki yönetimler işçiden memurdan topladılar ödediler mi hayır? Sayın Bahçeli, Sayın Baykal önce siz bunların hesabını verin. Ama 13.5 katrilyonu takır takır ödedik. KEY dediniz para topladınız ödemediniz biz ödüyoruz. Çıkıyorlar sıkılmadan KEY'i ödemediler diyorlar. Siz birşöy ödemediniz biz 3.5 katrilyon ödedik. Tüm araştırmalar yapılıyor. Evraklar bulundukça ödeniyor. Hep bıraktınız biz temizliyoruz. Sizler bıraktınız bunları. Açıklarınızı kapattınız. Biz böyle birşey yapmadık. Ne kadar fon varsa fonları boşalttılar. Ali bey bakıyordu. Ali bey ne işe yarar bunlar. Hemen tedbirlerini aldık ödemeye başladık. Devletin milletine borçlanmasını kabul etmeyen iktidarız. Ama onlar bu hale düşürdüler. DAVOS KRİZİ Bildiğiniz gibi 28-29 Ocak tarihlerinde Davos Dünya Ekonomik Forumu'na katıldık. Bu yılki toplantılarda 2008 yılında çıkan kriz ve bununla ilgili konular ele alındı. Dünya ekonomisinin canlandırılması ele alındı. Bende davetliydim. Muhattaplarıma Türkiye'nin geleceğine yönelik önceliklerimizi izah ettim. Çok sayıda devlet ve hükümet başbakanı ile görüştüm. Rusya, Kazakistan, Azerbaycan, Arnavutluk, Hollanda, Kolombiya, Ortadoğu Dörtlüsü Blair, ABD Eski Başbakan Yardımcısı, Polonya, Ermenistan ile teker teker bir araya geldik. IMF Başkan Yardımcısı ile bir araya geldik. Görüşmelerin bazılarında Dışişleri bazen birlikte bir araya geldik. İktisadi konuların yanı sıra başka konularda da kısa zamanda ele aldık. Ayrıca iş ve finans çevreleri ile de görüşme yaptık. Perşembe gecesi Davos'ta arzu edilmeyen bir olay yaşandı. Gazze isimli oturum yöneticinin arzu etmediğimiz şekilde cereyan etti. Panel'in önü açıktı. Hemen arkasında başka panel yoktu. Son paneldi. Şunu ifade etmek isteyeyim kimsenin Türkiye'yi farklı kategoriye yerleştirmesine izin vermeyiz. Kimsenin TC Başbakanı'na saygısızlık yapmasına fırsat vermeyiz veremeyiz. Zira Türkiye ülkelerden ülke sıradan bir ülke değildir. Bunu herkesin iyi görmesi gerek. Yöneticinin tavrına gösterdiğimiz tepkiyi diplomatik görmeyenler oldu. Tarihte buna örnekler var. Ben bir diplomat değilim. Ben bir siyasetçiyim. Ama eğer diplomatlar bu anlayışla gevşek yumuşak kırmayalım mantığı ile halel getiriyorlarsa ben bunu da kabul etmiyorum. Benim diplomatım aslanın midesinden hakkını söküp alacak diplomattır. Ben diplomata böyle bakarım. Bakınız oturumda son derece diplomatik üslup kullandık. Hakkıkmızı nasıl arayacağımızı nasıl konuşacağımızı nasıl davranacaığımız iyi biliriz. Bulunduğumuz makam neyi gerektiriyorsa onu yaparız. İsrail'in bizim kadar uyumlu olduğu bir başka ülke yoktur. İsrail neyi nasıl konuştuğunu da iyi bilmesi gerekiyor. Bugüne kadar TC Başbakanlık makamını bu izzetle yürüttük bundan sonra da aynı hassasiyetle yürüyeceğiz. Bazı parti başkanları da tavrımızın gerekli olduğunu ortaya koydu. Ben şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum. Herkes şunu iyi bilmeli. Başbakan milletinin kalbinden ne geçiyorsa orada onu yansıttı. Milletin hissiyatı neyse onu dile getirdi. Ama bir moderatör bir başbakanın omzuna elini atamaz bu bir edepsizliktir. Eğer ben orada diplomatik davranmamış olmasaydım başka birşey yapmam gerekirdi. Yapmadım. Türkiye'nin onurunu haysiyetini savunmak orada bana düşerdi ve ben onu yaptım. Kimsenin Türkiye'yi küçük düşürmesine göz yumamayız. Haksız yorumlara karşı yutkunmamızı göz yummamızı bekleyemez. Hiç bir TC Başbakanından böyle bir tavır beklenmez. Olayın hemen ardından TV ekranlarında arzı endam yapan bazı siyasetçiler durumu farklı noktaya çekmeye çalıştı. Diplomasideyken monşer gibi davranırken siyasette de monşer gibi davranıyor. Biiz bu birkaç kişinin ızdırabını iyi anlıyoruz. Aslında onların milleti iyi anlaması lazım. Bu kişilerin artık milletin hissiyatının çok uzağına düştüklerini bilmeli. Tavrımızı nezaketsiz bulanlar ömrü boyunca ülkelerine ilişkin böyle bir kaygı taşımamız tam terisne gaz vermişlerdir. Biz bu milletin ferdi olarak bu kaygıyı taşıyoruz. Onur duruyoruz. Grur duyuyoruz. Öyle anlar vardır ki orada siyaset susar şahsi menfaatler arka planda kalır. milletçe bizim en büyük vasıflarımızdan birisi de budur. Hakaret mevzu bahis olduğunda 71.5 millet tek vücut olur. Bu konuda büyük çoğunlukla tek yürek oldu. Sivil Toplum Kuruluşları ve medya ve vatandaşlarıma ayrıca teşekkür ediyorum. Milletimizin yüksek seciyesinin niçin dalgalandığını iyi biliyorum. Bu tavır sadece 81 vilayetin değil bir çok yerde hakkaniyetten yana olanları onurlandırdı. HANGİ DİLDEN ANLARSIN? Antisemitizmi insanlık suçu olarak gördüğümü defalarca söylememe rağmen bunu dillendirenler var. Sayın Başbakan Suriye, Ürdün ve Mısır'a gitti ama Telaviv'e neden gitmedi deniyor. Telaviv buraya geldi zaten. 5. rauntta neler görüşüleceğin igörüştük. Sayın Bahçeli'ye söylüyorum sen hangi dilden anlarsın, sana bunu söyledim. Kriptoları gelip de sana mı teslim edeceğiz? Her halde o kadar da değil. Yanındaki dış politika uzmanları sana anlatsın da öğreniver. Kısa süre de olsa Başbakan yardımcısı olmuşsun öğreniver. Hedef saptırmanın anlamı yok. Biz Türkiye Cumhuriyeti'nin hükümeti olarak neyi, nasıl yaptığımızı biliyoruz. Biz eşeği sağlam kazığa bağlıyoruz. Bunları bilmen gerek. Bunlar niye kayıtlara girmemiş diyor. Kişiye özel kayıtlarda olmadığını niye bilmiyorsun." Habercem