Kuşların yuva yaptıkları ormanların-ağaçların kesilip acımasızca yakılmalarına hep birlikte kayıtsız kaldık!... Balıkların yumurtalarını bıraktıkları yerlerin kayalarla darmadağın edilmesini önemsemedik!... Böceklerin, karıncaların yuvalarının yok edilmelerine göz yumduk!... İnsanlığın binlerce yıllık yerleşim ve yapılaşma deneyimlerini hiç hatırlamadık!... Kentbilimcilerinin, mimarların, mühendislerin, doğa bilimcilerin uyarılarını ve bilgilerini hiç önemsemedik, ciddiye almadık!... Ve sonunda; yazın ortasında iki-üç gün iki-üç damla yağış yağdı ve tüm çıplaklığıyla çaresizliğimiz, cahilliğimiz, suçlarımız ortaya çıktı!... Doğanın intikamı sert oldu!... Son birkaç haftadır özellikle Giresun-Artvin gibi Karadeniz bölgesinde artan yağışlarla birlikte seller, su baskınları gibi doğal afetlerin can kayıplarına sebep olarak gündemlerin üst sıralarını meşgul ettiğini görüyoruz. Selin önüne ne geldiyse hepsini yutup götürdüğü otomobiller, evler, eşyalar, ağaçlar belki görünenler ama asıl; kuşlara, böceklere, balıklara, ağaçlara sevgisizliği, akla bilgiye saygısızlığı örten o karanlık örtüyü alıp götürdü!... Depremler, yağışlar, rüzgarlar, çakan şimşekler hayatın zenginlikleridir, saygı duyulduklarında dünyaya zenginlik katarlar. Uygarlık: İnsanla, sanatla, estetikle, kültürle doğanın uyum içinde bütünleşmesidir.... Türkiye gibi ülkeler ne yazıkki bunu başaramadılar!... Şimdi yazın ortasında yağan yağmurun ortaya çıkardığı akılsızlık-bilgisizlik-sevgisizlik çıplaklığını örtmeye çalışırken yine eski ölçülerlemi kumaşlar kesilecek yoksa binlerce yıllık yaşam deneyimlerini hatırlayıp, kentbilimcilerin, mimarların, mühendislerin, doğabilimcilerin uyarıları doğrultusunda yeni ölçüler yeni dersler alacakmıyız!... Giresun'da, Artvin'de; Afetlerde yakınlarını kaybedenlerin acılarını paylaşıyoruz, yaslarını birlikte tutuyoruz; halk olarak; yaşanılanlardan dersler çıkarıp aklın ve bilmin ışığında dayanışma içerisinde bir daha butür olaylar yaşamamak için hepbirlikte yaralarımızı saracağız, yoksa doğanın intikamı hep sert oluyor... DrMustafa ÇUKURYILDIZ [email protected]
sele kapılarak yaşamını yitiren canlılaramı üzülelim, yoksa yiyip giden binlerce tonluk toprağamı ? hepsinde de hayat var hepside milli servetimiz. garip çelişki ama. bir taraftan tabiatın dengesini bozduğumuzdan dolayı kaybederiz öte taraftanda dengesi bozulsun diye vadilere barajlar yaparız. karadenizimizi sel vurur, munzurumuzu insan eli
