Dünyada büyük yankı uyandıran Davos'taki Gazze Paneli'nin perde gerisinde neler yaşandı? İşte bilinmeyenler... Dünyada büyük yankı uyandıran Davos?taki Gazze paneli, Erdoğan?ın iki hafta önceki talebi üzerine programa alınmış. Paneli, Dünya Ekonomik Forumu Başkanı Klaus Schwab yönetecekti ama 2 gün önce ABD?li gazeteci David Ignatius?un adı bildirildi. Başbakanlık itaraz etti fakat sonuç çıkmadı. Başbakan Tayyip Erdoğan?ın, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ve moderatör David Ignatius?a tepki göstererek salonu terk ettiği panelin perde arkası aydınlanmaya başladı. Gazze panelinin Başbakan Erdoğan?ın iki hafta kadar önce ilettiği talep üzerine Davos zirvesinin programına alındığı ortaya çıktı. Ardından krize doğru giden gelişmeler, Referans gazetesinin dün "Oturumu Erdoğan istedi moderatör Schwab olacaktı" başlığıyla verdiği haberde ayrıntılı olarak yer aldı. Referans?ın haberinde panel krizine uzanan gelişmeler şöyle sıralandı: Yeni moderatöre itiraz edildi ama sonuç alınmadı Gazze başlıklı toplantı zirveden iki hafta önce Başbakan Tayyip Erdoğan?ın isteği üzerine programa kondu. Şimon Peres ve Tayyip Erdoğan?ı Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Başkanı Klaus Schwab?ın moderatörlüğünde bir toplantıda bir araya getirmek üzere anlaşıldı. Toplantıdan iki gün önce WEF?ten gelen dosyada Gazze oturumunu Schwab?ın değil, ABD?li gazeteci David Ignatius?un yöneteceği bilgisi geldi. Başbakanlık bu değişikliğin sebebini sordu ve böylesine hassas bir konuda Schwab yerine Amerikalı bir gazetecinin oturumu yönetmesinden memnun olmayacağı notunu WEF organizatörü Benita?ya iletti. Organizatör hassasiyeti anladığını ve ilgileneceğini söyledi. Ancak ne Başbakanlık ne de Dışişleri bürokrasisi söz verildiği gibi Schwab?ın moderatör olması konusunda çok ısrarcı olmadı ve bir anlamda krize giden yola ilk adım atılmış oldu. Kimin ne kadar konuşacağı önceden kurala bağlanmadı Moderatör kimin ne kadar konuşacağını daha önce bir kurala bağlamadı. Oturumun başlamadan kimin kaç dakika konuşacağına açıklık getirmeliydi. Moderatör, Peres?in lafını hiç kesmedi. Erdoğan?dan iki kat fazla konuşmasına müdahale etmedi. Daha da önemlisi Peres sesini yükseltip terbiye sınırlarını aştığında bile ses çıkarmadı. Moderatörün bir diğer hatası da konuşmacılara oturum sonunda konuyu toparlayabilmeleri için ikişer üçer dakika süre tanımamasıydı. Başbakan da kendisine söz hakkı doğduğu için söz istedi. Moderatör de biraz da Amerikan kültürünün verdiği rahatlık içerisinde Erdoğan?a müdahale etti. Sonuçta tüm bunlar bir araya elince Başbakan patladı ve toplantıyı terk etti. WEF Başkanı özür diledi: Olaylar moderatörün hatası WEF Başkanı Schwab danışmanları aracılığıyla Erdoğan?ı odasında ziyaret etti ve organizasyondan dolayı özür diledi. Moderasyonda yanlışlık yapıldığını, bunun WEF değil moderatör hatası olduğunu anlatmaya çalıştı. Erdoğan?a basının karşısına çıkmayı teklif etti. Erdoğan, Schwab?ın da basının karşısına çıkıp organizasyon hatasından dolayı özür dilemesi şartıyla basın toplantısını kabul etti 15 dakika sonra da basın toplantısı yapıldı. Erdoğan özrü dikkate alıp tepkisinin Davos?a değil moderatöre olduğunu ilan etti. Erdoğan, Davos?tan ayrılırken Peres arayıp basın toplantısı sonrası Erdoğan?ın tepkisini anladığını, sesini iyi duyulmadığı için yükselttiğini, Türkiye ile İsrail arasında hiçbir sıkıntıya tahammülü olmayacağını, bunun ilişkileri zedelemesini asla istemeyeceğini belirtti. En çok sıkıntı yaratan cümle: Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz Peres?e bu söylediklerini basına da açıklamasının faydalı olacağı aktarıldı. O da ertesi sabah beklenen açıklamayı yaptı. Krizde tüm duygusal patlamaların, yanlış anlama ve karşılıklı suçlamalar içerisinde en çok Erdoğan?ın "Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz" cümlesi sıkıntı yarattı. Ödül aldığı şiirle cevap vermiş DAVOS'ta yaşanan krizin ardından düzenlediği basın toplantısında, 'Yumuşak başlıyım, ama uysal koyun değilim' diyen Başbakan Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'un 'Zulmü Alkışlayamam' şiirine atıf yaptı. Erdoğan, imam-hatip lisesinde öğrenciyken şiir yarışmasına katılmış ve bu şiiri okuyarak birinci olmuştu. Başbakan, 2006'da ölümünün 70. yılı nedeniyle düzenlenen Mehmet Akif Ersoy'u anma toplantısında da bunu anlatmış, Ersoy'dan bahsederken gözyaşlarına hakim olamamıştı. Zulmü Alkışlayamam Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım!... Boğamazsın ki! Hiç olmazsa yanımdan kovarım. Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam. Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale! Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum! Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim, Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim! Adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım! Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu... İrticanın şu sizin lehçede ma'nası bu mu? Bu filmi görmüştük! Başbakan Erdoğan'ın Davos'ta, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e çektiği 'diplomatik fırça' 'Aşk Her Yerde' filmini hatırlattı. Film, 'Ben kabile reisi değil, Başbakanım'ın İngiliz versiyonuydu. Dünya, Başbakan Erdoğan'ın Davos'taki 'performansını' konuşuyor. 'One minute' hamlesiyle söze giren ve Şimon Peres'e esip gürleyen Başbakan'ı haklı bulan da var, eleştiren de... Ama ortak kanı, bugüne kadar Davos'ta böyle bir olaya rastlanmadığı... Tabii, mesele İsrail'e meydan okumakla somutlaşan bir 'cesaret' durumu, 'Peres kabile reisiyle konuşmuyor, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı ile konuşuyor' gibi bir meydan okumayla da süslü! Aslında, heyecanı ve gerilimiyle bir filmi andıran bu 'çıkış'ın beyazperde bir karşılığı var: 2003 yapımı Aşk Her Yerde (Love Actually)... Farklı farklı hikayelerden oluşan ama bu hikayelerin belli bir noktada kesiştiği, kadrosunda Hugh Grant, Colin Firth, Alan Rickman, Emma Thompson, Billy Bob Thornton, Liam Neeson gibi birçok ünlünün yer aldığı film sinema tarihinin gelmiş geçmiş en güzel romantik-komedilerden biri kabul ediliyor. 'KABADAYI'DAN ARKADAŞ OLMAZ Hugh Grant, İngiltere'nin işbaşına gelen yeni başbakanı rolünde... Kısa bir süre sonra ABD Başkanı (Billy Bob Thornton) ülkelerini ziyaret edecek. İngiliz Başbakan ziyaretten önce bakanlarıyla bir toplantı yapıyor. Bakanlar, 'ABD yanlısı' politikanın devam etmesini istemezken, Başbakan aynı tutumun devam edeceğini söylüyor. Ama ABD Başkanı ziyarete geldiği zaman, aralarında bir husumet başlıyor ve İngiltere Başbakanı ABD Başkanı'na bileniyor. Toplantı bitiminde gerçekleşen basın toplantısında da şu diyaloglar yaşanıyor: * Muhabir: Sayın Başkan, ziyaretiniz verimli oldu mu? * ABD Başkanı: Çok tatmin ediciydi. Amacımıza ulaştık ve aramızdaki özel ilişki hala çok özel. * Muhabir: Sayın Başbakanım? * İngiltere Başbakanı: Bu kelimeye bayılıyorum. 'İlişki', tüm günahları örtüyor değil mi? Korkarım aramızdaki ilişki artık kötü bir hal aldı ve öyle bir ilişki oldu ki Sayın ABD Başkanı istediğini alıyor ve Britanya için önemli olan her şeyi görmezden geliyor. Biz, küçük bir ülke olabiliriz ama aslında çok büyük bir ülkeyiz. Biz, Shakespeare'in, Churchill'in, Beatles'ın, Sean Connery'nin, Harry Potter'ın ülkesiyiz. David Beckham'ın sol ayağının, hatta David Beckham'ın sağ ayağının. Ve bize kabadayılık eden bir arkadaş, artık arkadaşımız değildir. Ve kabadayılar ancak güce tepki verdiği için, şu andan itibaren artık daha güçlü olmaya hazırlıklıyım. Sayın Başkan da buna hazırlıklı olsa iyi olur. Alkışlar kopuyor, ABD Başkanı bozum oluyor, basın deliriyor, kabinedeki bakanlar havalara uçuyor. Hatta radyolarda 'To our ass-kicking Prime Minister' (Yumuşatılmış şekliyle: Onlara dünyanın kaç bucak olduğunu gösteren Başbakanımıza!) diye Başbakan'a şarkılar ithaf ediliyor. Ben de yumuşatmadan İngilizce haliyle ve 'To our ass-kicking Prime Minister' diyorum ve şarkı seçimini sizlere bırakıyorum... 1 FİLMDE 10 AŞK HİKAYESİ BİRDEN 10 kısa romantik komedi filminin bir araya geldiği Love Actually'nin (Aşk Her Yerde) bir bölümünde genç, bekar ve göreve yeni başlamış İngiltere Başbakanı (Hugh Grant) ile Başbakanlık Konutu'nda çalışan, sevimli ancak argo konuşan sekreterinin hikayesi anlatılıyor. Haber: Hürriyet, Akşam