poyevmatini Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mihail Vasiliadis 6-7 Eylül Olayları'nda yaşadıklarını anlattı YAŞADIKLARIMIZI ANCAK MADIMAK'TAKİLER ANLAR Üzerinden yarım asır geçmesine rağmen hâlâ soru işaretleri barındıran 6-7 Eylül olaylarının canlı şahidi Vasiliadis, "Lafla anlatılacak şeyler değil. O gün yaşananları ancak Madımak Oteli'ndekiler anlayabilir" dedi 6-7 Eylül Olayları'nın yaşandığı günlerde henüz 15 yaşında olan Apoyevmatini Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mihail Vasiliadis, 54. yıl dönümünde 6-7 Eylül olaylarını ve yaşananları BUGÜN'e anlattı. Vasiliadis, "Evinde rahat rahat otururken bir anda kapılar pencereler kırılıyor. İçeri bir yığın insan giriyor ve koltuk pencere ne varsa aşağı indiriyor. Sen de kendi evinin bir köşesine sinmiş 'şimdi sıra bana gelecek ellerindeki balyoz bana indirilecek' diye bekliyorsun. Dehşet verici... Lafla anlatılacak gibi değil. Okuyan da anlamaz. O gün yaşananları ancak Madımak Oteli'ndekiler anlayabilir" diye konuştu. Uzaktan kumanda edildiler Evlere baskın yapanların hiçbir şekilde cana zarar vermediğini anlatan Vasiliadis, tek yaptıkları şeyin her şeyi kırdıktan herkesi korku içinde bıraktıktan sonra 'birkaç gün sonra yine geleceğiz, eğer hala daha buradaysanız o zaman canınızı alacağız' diyerek korkutulduklarını söyledi. "Uzaktan kumandayla hareket edildiği belliydi. Çünkü spontane hareket eden her şeyi parçalayacak kadar öfkelenmiş olan biri karşısındaki adama da bir tane vurur. Ama vurmuyor çünkü aldığı emin böyle" diyen Vasiliadis, arkadaşımız Nesrullah Sonay'ın sorularına şu yanıtları verdi: * Sizce bu olaylarda amaç neydi? 6-7 Eylül azınlıkların ulus devlet çerçevesinde nereye koyacağını bilinemediğinden asimile etmek, eritmek yoluna giden bir düşüncenin mahsulü. Müslüman azınlıkların daha kolay eritileceği düşünüldü. Dini farklılığın olduğu azınlıkları eritmek kolay olmuyor. 6-7 Eylül olayları ulus- devlet kurma çabası çerçevesinde azınlıklara yapılan baskı zincirinin bir halkası niteliğinde. Diğer halkalar ise azınlıkları 20 yaşında askere almak, varlık vergisi, 'Vatandaş Türkçe konuş' uygulaması ve azınlıkların bazı işlere alınmaması. Müesseselerin iflas ettirilmesi... Ve son olarak sınır dışı etme yani 'altın vuruş' oldu. * Kim tarafından yapıldı? Muhtelif güçlerin kendi çıkarlarına göre yaptıkları hesaplar var. Örneğin İngiltere... İngiltere'nin, Kıbrıs konusunda belli çıkarları vardı. Hatta Kıbrıs'taki Yunan kökenli Kıbrıslı'ların İngilizlere karşı bir egemenlik mücadelesi veriyordu. Bu nedenle İngiltere'nin, Kıbrıslıları Yunan Kıbrıslı ve Türk Kıbrıslı olarak ayırıp bölüp hükmetme amacı var. Bir de Türkiye'deki derin devlet dediğimiz ulusalcı grubun o dönemdeki azınlıklardan kurtulma çabası. Dolayısıyla İngiltere'nin amacı başka derin devletçilerin amacı başka. İngiliz arşivlerinden çıktı * İngiltere'nin rolü ne olmuştu? Dilek Güven doktora tezinde İngiltere arşivleri üzerinde çalışırken şöyle bir bilgiye ulaşıyor Arşivlerde her halde İngiltere Dışişleri Atina'daki İngiltere başkonsolosuna soruyor, "Türkiye ile Yunanistan'ın arasını bozmak mümkün mü" diye. İngiliz Başkonsolosun cevabı "İki ülkenin arası çok iyi bozulmasının da çok az ihtimali var, ama yine de bir yunanlı gidip de Atatürk'ün Selanik'teki evine bir bomba atarsa o zaman ne olur bilinmez" oluyor. Sonra da 6-7 Eylül olaylarının yaratılması için kullanılan provakasyonu dile getiriyor. *Olaylarda Ergenekon parmağı var mı? Derin devlet dün ortaya çıkmış bir şey değildir. Eskiden devlet olup 1950'li yıllarda bu gücünü kaybedenlerin illegal hale gelmesidir. Öyle ki derin devlet o dönemden bu güne kadar Hükümet'in aldığı kararları bile uygulatmama imkanına sahipti. Zaten şimdiki Ergenekon olayı kazındıkça bu olaylar gibi birçok şey ortaya çıkacaktır. HÜKÜMETİ ALDATTILAR * Dönem hükümetinin tutumu ne olmuştu? Hükümet de sorumludur, ama bu sorumluluğun büyük kısmı onun değildir. Hükümet aldatıldı. Hükümete dediler ki Kıbrıs Sorunu'nun görüşülmesi için 2 gün sonra Londra'da bir konferans var. Oraya giderken elinizde bir koz bulunsun bir gösteri yapılsın ve Rum dükkanları tahrip edilsin. Onların da tabi aklına yatıyor ki tek suçları bu. Onlar bu izini aldığı gibi hazırlıklarını dükkanlara yönelik değil bütün azınlıklara yönelik hareket yapılıyor. Provakasyon da hazır 'pıss!' diye patlayan bomba. Express gazetesi gibi günü gününe kağıt alıp gazete basan bir gazete o gün böyle bir olayın yaşanacağını nereden biliyordu da 40-50 bin gazete basacak kağıdı ambarında bulundurdu. TÜRK HALKINDAN ÖZÜR DİLENMELİ * Hedefte Rum azınlık mı vardı? 6-7 Eylül olayları Kıbrıs nedeniyle meydana gelmiş olsaydı sadece Rumlar'a yönelik olurdu. İşaretlenmiş evler yalnız Rumlar'ın değil Musevi ve Ermeniler'in de evleriydi. Bu da demektir ki fırsat bu fırsat bununla bütün azınlıkların ekonomik gücünü yıkalım ki bu güç bizim elimize geçsin. * Sonuç ne olmuştu? Bu olaylar Türk Halkı'nın Avrupa'da 'barbar' olarak isminin çıkmasına ve maalesef Türkiye'nin prestijinin sıfıra inmesine neden olmuştu. Bundan dolayıdır ki burada özür dilenmesi gerekenlerin en başında Türk halkıdır. Eğer bugün başta Fransa olmak üzere Türkiye'yi Avrupa Birliği'nde istemeyenler varsa -özellikle halk düzeyinde- bu 6-7 Eylül olaylarının yarattığı imajdan dolayıdır. Türkiye bununla yeni yeni yüzleşmeye başlıyor. BUNDAN DERS ÇIKARMALIYIZ Azınlıklar Hukuku Uzmanı Avukat Kezban Hatemi, 6-7 Eylül Olayları'nda derin devletin varlığının tartışılmaz olduğuna dikkat çekti. "O dönemdeki politik ve siyasi konjonktür doğrultusunda meydana getirilen ve çok da organize edilen bir olaydı" diyen Hatemi "Devletin içinde illegal yapılanmalar olduğu ve hiçbir hukuk gözetmeksizin devletten aldığı gücü keyfi ve şahsi ihtirasları için kullandığı çok açık. Utanç verici bir olay... Bu tür olaylardan ders çıkarmak ve hukukun üstünlüğü noktasında halkı bilinçlendirmek lazım. Umarım bundan sonra bu tarz toplumsal felaketler yaşanmaz" diye konuştu. 6- 7 EYLÜL OLAYLARI NEDİR? 1955 yılında "Atatürk'ün Selanik'te doğduğu eve bomba atıldı" şeklindeki yalan haberle başlayan başta Rumlar olmak üzere İstanbul'da yaşayan azınlıklara karşı patlak veren şiddet olaylardır. 6 Eylül akşamı başlayan ve yaklaşık 9 saat süren olaylarda (aralarında iki Ortodoks papaz da olmak üzere) 15 Rum ve 1 Ermeni vatandaşı hayatını kaybetmiş, 32 Rum da ağır yaralanmış. 4.214 ev, 1.004 işyeri, 73 kilise, 1 sinagog, 2 manastır, 26 okul ile aralarında fabrika, otel, bar gibi yerlerin bulunduğu 5.317 mekân saldırıya uğramıştı. Ardından binlerce gayrimüslim göç etmek zorunda kalmıştı. Bu trajik gelişmeler üzerine sıkıyönetim ilan edilmişti. Ekonomik zarar, Türk Hükümeti'ne göre 69.5 milyon Türk Lirası idi. Demokrat Parti hükümeti zarara uğrayıp tescil ettirenlere toplam 60 milyon Türk Lirası civarında tazminat ödemişti. Bugun