kendi açımdan, evet: mevcut düzenden korkanların istikrarlı bir gelecek için kanun ardına sığınma yolu elde etme istemleri ve siyasal açıdan "güven seviyesi belirleme sınavı" niteliği taşıyor. hayır: baskı rejiminin(darbe anayasası) ağırlığı altında ezilmişliğin verdiği psikoloji ile, daha kötüsünü yaşamamak adına taşınan kaygıların değişimi red oyu ile kabullenmeme ve alternatif değişimi sunacak siyasi iradeyi de siyasi inisiyatifide elinde olmayan kesim. boykot: bir dersimli olarak tasvip etmediğim bu tavır, kayıtsızlığın en keskin örneğidir. konuyu buraya kadar ulusal sınırlarımız dahilinde değerlendirdim.birde uluslarası boyutu ile konuya bakacağım. hepimiz biliyoruz ki dünyamızda bir ORTADOĞU POLİTİKASI var. ve mevcut gündemi, sadece ulus içinde alınmış kararlar doğrultusunda incelemek yada ekonomiden bağımsız şekillendirmeye çalışmak sanırım hepimiz için basit düşünce değeri taşır. AMERİKA çekildiği bölgede tabiiki federal bir güç bırakmak isteyecektir.. ortadoğuda amerikan sermayesinin darphanesi ve asyadaki gözü kulağı konumundaki "İSRAİLİ" her an koruyup kollayacak sistemi elbet oluşturacaktır..bu sırada G-7(gelişmekte olan 7 ülke) zirvesinin popüler ülkelerinden TÜRKİYE, İSRAİLE yumruk gösterecek(yada van münit diyecek ) görünümündeki tek ülke olduğuna göre, o zaman, TÜRKİYE refahı bulmamalıdır. AMERİKA her fırsatta İRANa en kısa zamanda manevi gücün ne kadar yetersiz kalacağını gösterme gayreti içerisinde..bunuda geliştirilen füze sistemlerinin menzili ile çok rahat bir şekilde anlayabiliriz..ARAP ülkeleri zaten saraylarına altın musluk ve yedi yıldız oteller yaptırmakla meşguller. peki ortadoğuda tarım, petrol, silah ve coğrafi düzenlemeler içeren bir dizi politika güden ABD VE BRİTANYA, bizim siyasi kararlarımızı şekillendirici hiç mi bir çalışma yapmadılar ?
Erhan konuyla ılgılı tum fıkırlerımı yazmıssın aynı durus ıcınde olmak fevkalede ... Emegıne saglık canım ...