Az Bilinen Nazım Hikmet(ressam Nazım)

Konu, 'Ustalara Saygı' kısmında eCe tarafından paylaşıldı.

  1. eCe

    eCe Daimi Üye

    Az Bilinen Nazım Hikmet(ressam Nazım)​

    Nazim Hikmet’in bilinmeyen bir tablosu bir siiri ve yaptigi resimlerden bazilarindan ornekler.
    Nazim'in Bilinmeyen Tablosu (alinti)​

    Nazim Hikmet'in Bursa Cezaevi'nde yaptigi tablo gun ışığına çıktı. 01 Ekim 2008 / 10:06​

    [​IMG]
    Portre, ‘Memleketimden Insan Manzaraları’nda da adı gecen, Nazım’ın mahpus arkadasi Sarı Seyfettin’e ait ​

    Gectigimiz aylarda dunyaca unlu sairimiz Nazim Hikmet’in bilinmeyen bir siiri ve yarim kalmis üç roman taslagi bulunmustu. Esi Piraye’nin arsivinde bulunan bu eserler hepimizi heyecanlandirmis ve merak icinde birakmisti. Bu kez onun 5 Aralik 1940-8 Nisan 1950 yillari arasinda kesintisiz olarak yaklasik 10 yil hapis yattigi Bursa Cezaevi’nde yaptigi, daha once gun isigina cikmamis, tuval uzerine yagliboya bir tablosunu ortaya cikarmanin mutlulugunu yasiyorum.​

    [​IMG]

    Bir Usta ozan Nazim Hikmet’in 1942 yilinda kendi elleriyle yaptigi bu tablonun digerlerinden onemli bir farki var: Bu tablodaki portre unlu sairin “Memleketimden Insan Manzaralari” eserinde adi gecen o yillarin Inegol Guneykestane (Cerkez) Koyu Muhtari Sari Seyfettin’e ait...
    ...
    Eskisehirli arabaci Selim:
    ‘- Nafiledir Alaman’in encamı’, diyordu,
    ‘nasil olsa bir yerde devrilip kalacak.
    Eli bıçaklı, vuran kiran adamın sonu
    Ya kopek ölümüdür, ya pezevenklik
    Yahut da mahalle bekçiligi’.
    Itiraz etti Sari Seyfettin
    (Cerkez koyunun muhtari):
    ‘- Bilemem Alamanları
    Ama vurucu olan pezevenk olmaz’.
    Arabaci Selim haykirdi adeta:
    ‘- Beter olur’. (1)​

    Turk siirinin en buyuk ozanlarindan Nazim Hikmet’in yeni bir siiri bulundu. Esi Piraye’nin arsivinden “Dort Guvercin” adli siiri​

    geldi dort guvercin
    suda yikanmak icin.
    Su mahpusane yalagindaydi.
    ve gunes
    güvercinlerin
    gozunde, kanadinda, kırmızı ayagındaydı.
    girdi dört guvercin
    yıkanmak icin
    suyun icine.
    ve kederli toprakta dört insan
    baktı dört guvercine..
    Guvercinler hep beraber
    gunesi tasiyip kirmizi ayaklarinda
    ucabilirler.
    Durdurmaz onlari demir ve duvar.
    guvercinlerin yumusak kanatları var.
    Ve kanatlar
    Şimdi burda, şimdi damın üzerinde.
    Insanların kanatlari yok
    Insanlarin kanatları yüreklerinde.
    Dört güvercin
    güneşe varmak için
    yıkandı, uçtu sudan. ​


    Otoportre, Tuval uzerine yagliboya, 18 x 22 cm
    [​IMG]

    Otoportre, Kagit uzerine kara kalem
    [​IMG]

    Bursa Cezaevinde, Kontrplak uzerine yagliboya, Bursa, 1946, 67 x 49 cm
    [​IMG]

    Otoportre, Istanbul, 1939, Kagit uzerine pastel, 30 x 38 cm
    [​IMG]


    PIRAYE'NIN PORTRELERI​



    "Zevcem, ruhurevanim Hatice Pirayende", Cankiri, 1940, Kagit uzerine pastel, 17 x 25 cm
    [​IMG]

    Cankiri, 1940, Kagit uzerine pastel, 25 x 36 cm
    [​IMG]

    Piraye, Cankiri, 1940, Kagit uzerine pastel, 17 x 25 cm
    [​IMG]

    Piraye,Cankiri, 1940, Kagit uzerine pastel, 11 x 16 cm
    [​IMG]

    Piraye, Cankiri, 1941, Tuval uzerine yagliboya, 31 x 44 cm
    [​IMG]

    Çankırı Hapishanesi, 1940, Karton uzerine pastel, 30 x 19 cm
    [​IMG]

    Kalaycı Dükkanı, 1940, Karton uzerine pastel, 35 x 25 cm
    [​IMG]

    Bursa, 1941, Tuval uzerine yagliboya, 28 x 25 cm
    [​IMG]

    "Nazim resim yapmaya annesine ozenerek baslamis olmali. Celile Hanimin ressamligi varlikli bir kadinin oyalanmak icin sectigi bir hobi degil, bir tutkuydu. Ressam olmak icin evini barkini dagitip Paris'e gittigi soylenirdi. Kadikoy'de oturdugumuz yillarda, Nazim, annem, ben, arada bir ona giderdik. Odalari yaptigi tablolarla doluydu. Evi tam anlamiyla bir ressamin eviydi.
    Resimden baska bir sey dusunmedigi acikti... Yalniz yasiyordu, ama her zaman cok susluydu. Guzellige vurgun bir insan olarak anilirdi... Yuzunu asiri boyadigi icin Nazim kizar, soylenir, "Simdi hepsini silmezsen, cikip gidiyorum" diye kapiya yonelirdi. Celile Hanim boyalarini silmeye yanimizdan ayrilinca, annem, "Nazim, niye boyle yapiyorsun, o bir ressam, yuzunu de bir tablo gibi boyuyor, niye anlamiyorsun! " diye fisildardi. Ben de merakla bakinirdim is nereye varacak diye... Nazim'in resim yaptigini ilk Mithat Pasa koskunde oturdugumuz yillarda gormustum. Ama bunlar yagliboya ya da pastel resimler degildi. Karakalemle mi, ya da yumusak bir kursunkalemle mi, bilmiyorum, evdeki herkesin yandan kafalarini cizmisti." ( Vala Nurettin )​


    alıntı​
     
  2. seyduna_34

    seyduna_34 Daimi Üye

    bılgılendırıcı paylasımın ıcın tesekkurler...ben sahsen hıc duymamıstım,sayende ogrenmıs oldum ece can..
     
  3. ero

    ero Daimi Üye

    doğrusu nazımın ressamlık yönünü bilmezdim.. bu ileti sayesinde o yönünüde öğrenmiş oldum. teşekkürler

    15 ocak 1902’de Selanik’te dünyaya gelen Nazım Hikmet Ran, ‘Feryad-ı Vatan’ başlığını taşıyan ilk şiirini 1913’te yazar. Aynı yıl Galatasaray Sultanisi’nde ortaokula başlar. Heybeliada Bahriye Mektebi’ne 1917’de girer. Yeni Mecmua’da yayınlanan ilk şiiri ‘Hâlâ Servilerde Ağlıyorlar mı’ başlığını taşır. Sağlık nedeniyle Bahriye’yi bitirmesine birkaç ay kala ayrılmak zorunda kalır. Bu sırada Hamidye Kruvazör’ünde güverte subayıdır. Bolu’ya öğretmen olarak atanır. Daha sonra Batum üzerinden Moskova’ya giderek Doğu Emekçileri Kominist Üniversitesi’ne yazılır. Burada siyasal bilimler ve iktisat okur. 1921’de gittiği Moskova’da devrimin ilk yıllarına tanık olur. 1924’te Moskova’da yayınlanan ilk şiir kitabı ’28 Kanunisani’ sahnelenir. Aynı yıl Türkiye’ye döner ve Aydınlık Dergisi’nde çalışmaya başlar. Aynı dergide yayınlanan şiir ve yazılarından dolayı on-beş yıl hapsi istenince yeniden Sovyetler Birliği’ne gider. 1928’de af kanunundan yararlanır ve yurda geri döner. Bu kez Resimli Ay dergisinde çalışmaya başlar. 1938’de yirmi-sekiz yıl hapis cezasına çarptırılır. Çankırı ve Bursa cezaevlerinde yatar. 1950’de özgürlüğüne kavuştuysa da sürekli takip altındadır. Askere alınması kararlaştırılınca Romanya üzerinden Moskova’ya geçer. Sağlığı gittikçe daha da kötüleşir. Kırk-dokuz yaşındadır. 1951’de T.C. vatandaşlığından çıkarılır. 3 haziran 1963’te bir kalp krizi sonucu Moskova’da hayatı sona erer.

    ****************

    HÜRRİYET KAVGASI

    Yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler,
    dalga dalga aydınlık oldular,
    yürüdüler karanlığın üstüne.
    Meydanları zaptettiler yine.

    Beyazıt'ta şehit düşen
    silkinip kalktı kabrinden,
    ve elinde bir güneş gibi taşıyıp yarasını
    yıktı Şahmeran'ın mağarasını.

    Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar.
    Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır.
    Safları sıklaştırın çocuklar,
    bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır.
     

Sayfayı Paylaş