DİYELİM ki Atatürk beyaz atının üzerinde çıkageldi, yanında İsmet Paşa, komutanları, yaverler... Aşağıda Cumhuriyet Bayramı ve herkes "Mustafa"yı seyretmek için kuyruklarda. Atatürk, İsmet Paşa?nın kulağına eğilerek: "Şu arkada, elinde bazuka gibi boru olan, topçu neferi midir?.." İsmet Paşa: "Hayır Gazi Hazretleri, o Can Dündar, muharrir... Elindeki kamera aleti, hususiyeti sinema çeker..." "Niye atlarımızın kıçını çekiyor?.." "Buna ?insani boyut belgeseli? diyorlar..." Ata: "İlke ve inkılaplar yönü ile de belgesel imal ederler mi bu fikriyatta olanlar?.." "Sponsor lazım..." "Sponsor bir nevi milli şuur gibi bir şey midir?.." İsmet Paşa: "Hayır Gazi Hazretleri, parayı veren... Parayı kim veriyorsa, şuur o cihette nüks etmektedir..." Atatürk: "Pekiiii... Aziz milletimiz sinemaya girip, aziz askerlerimizin cephelerde elde ettikleri muazzam zaferleri vefa hissiyatları içinde mi seyretmekte?.." İsmet Paşa: "İnsani yön belgeseli hesabıyla bakmaktadırlar, gece karanlıkta önderimiz ne yapmakta..." Ata: "O karanlık gecelerde uykusuz kalıp bir hür vatan yaratma sancılarımın acısını anlamışlar demek ki..." İsmet Paşa fısıldayarak: "Hayır, bir oturuşta büyük rakı içtiğiniz, gece karanlıktan korktuğunuz ima edilmekte..." Atatürk hüzünle: "Buna asıl aydınlıktan korkan hilafetçiler sevinecekler... Onlar hálá dergáhlarında oturuyorlar mı İsmet?..." İsmet Paşa: "Hayır Gazi Hazretleri, devletin tepesinde oturuyorlar..." "Peki, Cumhuriyet Bayramı diye neyi kutlamaktadır bu millet..." İsmet Paşa: "Cumhuriyetten geri kalanını..." Atatürk, atını çevirir: "Gidelim Paşa..."