Ağlar Gezerim Askın Derdine Düşeli Mecnunum Dağlar Gezerim Katram Kaynayıp Coşalı Sel Oldum, Çağlar Gezerim Pîr Eşiğin Bildim Kabe Hatası Var İse Tövbe Derd İle Erdim Eyyüb'e Yarimi Bağlar Gezerim Kimi Beydir, Kimi Geda Cümlesine Yaren Hüda Yusuf'umdan Düştüm Cüda Yakub'um Ağlar Gezerim SEYRANİ, Aşkın Tur'unda Tecelli Gördüm Nurunda Gerçeklerin Huzurunda Çürüğüm, Sağlar Gezerim Aşıkın Gönlü Eski libas gibi aşıkın gönlü Söküldükten sonra dikilmez imis Güzel sever isen gerdanı benli Her güzelin kahrı çekilmez imis Bülbül daldan dala yapıyor sekiş O sebepten gülle ediyor çekiş Aşkın iğnesiyle dikilen dikiş Kıyamete kadar sökülmez imis Sevdiğim değildin böylece ezel Askinim bağına düşürdün gazel İbrişimden nazik saydığım güzel Meğer pulat gibi bükülmez imiş SEYRANI'nin gözü gamla yaş imis Benim derdim her dertlere baş imiş Ben bağrımı toprak sandım, taş imiş Meğer taşa tohum ekilmez imiş Muhabbet Yelleri Hak yoluna gidenlerin Asa olsam ellerine Er, pîr vasfin edenlerin Kurban olsam dillerine Torunuyuz bir dedenin Tohumuyuz bir bedenin Mûnkir ile cenk edenin Silali olsam ellerine Bir üstada olsam çirak Bir olurdu yakin irak Kemigimi yapsam tarak Yar saçinin tellerine Vücudumu kavursalar Yönüm yare çevirseler Harman edip savursalar Muhabbetin yellerini Vakit kalmadı dermagin Kaldır SEYRANI parmağın Deryaya akan ırmağın Katre olsam sellerine Katreamla, su damlasi .................................... Aşkın Çilesi Ben bu askin çilesini Yanar çektim, tüter çektim Yedim gonca sillesini Bülbül gibi öter çektim Dizgin etsem gönül atin Geçer gögün yedi katin Yalan dünya maslahatin Kah bitmez, kah biter çektim SEYRANI, bilmeme mert midir Yoksa cana cömert midir Eyyub'un derdi dert midir Ben ondan besbeter çektim .............................................. AŞKIN DERDİNE DÜŞELİ Aşkın derdine düşeli Mecnunum dağlar gezerim Katram kaynayıp coşalı Sel oldum çağlar gezerim Pîr esiğin bildim Kabe Hatası var ise tövbe Derd ile erdim Eyyüb'e Yaramı bağlar gezerim Kimi baydır kimi geda Cümlesine yâran Hüda Yusuf'umdan düştüm cüda Yakub'um ağlar gezerim Seyrani aşkın tur'unda Tecelli gördüm nurunda Gerçeklerin huzurunda Çürüğüm sağlar gezerim .......................................... BANA YOSMA BAKIŞIN VAR Ey sevdiğim artık yeter Bana yosma bakışın var Ateşlerden daha beter Aşıklari yakışın var Erdin güzellik çağına Bağladın zülfün bağına Bizi hüsnün ayağına Nal mıh gibi çakışın var Sağlıktır her işin başı Sabırdır ekmeği aşı Aferin ey gözüm yaşı Yar yoluna akışın var Güzel senin hüsnün sebep Olup gören eyler talep Cennetten mi çıktın acep Tavus gibi nakışın var Güzellerin çok gencisin Seyrani'ye birincisin Aşk ipine zevk incisin Güzel delip takışın var ................................................... ASLI NEDİR NEDEN AĞLAR Ne hikmettir şu dünyaya Gelen ağlar giden ağlar Soralım yolsula baya Aslı nedir neden ağlar Ömrümün defterin dürdüm Hakipaye yüzüm sürdüm Bir acayip kale gördüm Burc-u baru beden ağlar Bir deveci yeder deve Yularından seve seve Birbirinden eve eve Deve ağlar yeden ağlar Seyrani'ye acep n'olmuş Derunu dert ile dolmuş Kimi etmiş kimi bulmuş Bulan ağlar eden ağlar .................................. AĞLAMAKTIR HALİM BENİM Şu kimsesiz sahralarda Diken oldu gülüm benim Gizli gizli tenhalarda Ağlamaktır halim benim Gülü dikene katalı Diken elime batalı Yâr beni yardan atalı Bükülmüştür belim benim Arı geçmez çiçeğinden Çiçek geçmez biteğinden Erenlerin eteğinden Kesme rabbim elim benim Yedim acı teresinden İçtim kanli şırasından Seyrani gam deresinden Cûs eyledi selim benim ........................................ GÖNÜL SERDEN GEÇER YÃRDAN GEÇMEZ Gönül serden geçer yârdan geçmez Bağlanmış ikrara kavî özlüyüm Her sözüm dinleyen özüm seçemez Sırat köprüsünden ince sözlüyüm Benim sözüm çürük degil sağ gibi Çürük sözler erir akar yağ gibi Üzerinden kervan geçer dağ gibi Yokuşluyum sanma beni düzlüyüm Yolcu ateş yanmak ile yol yanmaz Erenlerin dokunduğu gül yanmaz Cehennemde günah yanar kul yanmaz Ben günahtan sürmelenmiş gözlüyüm Seyrani aradın onu her yerde Aşk-i hakikatle düştüm bu derde Tuttum günahımdan yüzüme perde Rabbim divanında kara yüzlüyüm ............................................... MUHABBET KÜPÜNÜN OLSAM ŞARABI Muhabbet küpünün olsam şarabı Yâr beni doldurup içer mi bilmem Mamur olmak için gönül harabı Bir mimar eline geçer mi bilmem Aşıkın olmaz mı çile çekmezi Çilenin olmaz mı boyun bükmezi Helal süte katan haram pekmezi Seçmek murad etse seçer mi bilmem Bülbüle gül yarar deveye diken Çiledir aşıkın boynunu büken Tarlasına haram tohumu eken Helal mahsülünü biçer mi bilmem Kimi meftasına kefen biçmiyor Kimi helal rızık yiyip içmiyor Yavrusundan köpek bile geçmiyor Hak Seyrani'sinden geçer mi bilmem .............................................. EFENDİM ALMIŞ ZÜĞÜRTLÜK Efendim almış züğürtlük Kaşa beni göze beni Sürükler yıl cepte dörtlük Yaz bahar kış güze beni Dedim zuüğürtlük çelebi Nedir ezdiğin sebebi Ben değilim yoğurt gibi Yağım çıkar öze beni Ateş belli yakışından Günlük belli kokuşundan Müflisliğin yokuşundan Kurtar çıkar düze beni Dedi dinlemem ben çene Bakalım beşyüze bine Al da nişangahı dene Çeşmin süze süze beni Değil şimdi ara ile Padişahlık para ile Sikke ile tura ile Muhtaç sanma söze beni Seyrani'ye söyle böyle Ne suçu var ise söyle Şanına düşeni eyle Ayna etme yüze beni ........................................ HER GÜZELİN KAHRI ÇEKİLMEZ İMİŞ Eski libas gibi aşıkın gönlü Söküldükten sonra dikilmez imiş Güzel sever isen gerdanı benli Her güzelin kahrı çekilmez imiş Bülbül daldan dala yapıyor sekiş O sebepten gülle ediyor çekiş Aşkın iğnesiyle dikilen dikiş Kıyamete kadar sökülmez imiş Sevdiğim değildin böylece ezel Aşkının bağına düşürdün gazel İbrişimden nazik saydığım güzel Meğer pulat gibi bükülmez imiş Seyrani'nin gözü gamla yaş imiş Benim derdim her dertlere baş imiş Ben bağrımı toprak sandım taş imiş Meğer taşa tohum ekilmez imiş Aşık Seyrani