Felek ile şu cihanı bölüştük Saray aldı hanı bana bıraktı Yer yüzünü adım adım dolaştık Zevki aldı gamı bana bıraktı Ertekin der felek sen de yanasın Benim gibi aralarda kalasın Şu dünyanın bütün zevk ü safasın Kendi aldı derdi bana bıraktı 1929 yılında Başören köyünde doğmuştur. Esef´le İslim Hanım´ın oğludur Ailesi, yüz yıl kadar önce dedesinin babası Malatya´nın Arapkir ilçesinin Eğinir köyünden gelip Çamoğa ve Gölören´e yerleşmiş, burada zenginlerin yanında çalışmış, dolayısıyla mal-mülk sahibi olamamıştır. Daha sonra Başören´e yerleşmiştir. Babası Esef, İstiklâl Savaşı gazisi olup, savaş sonrası üç çocuğuyla kimsesiz kalan ağabeyinin dul kalan karısı İslim´le evlenmiştir. Esef´in bu evlilikten üç çocuğu olmuştur. Ali, üçüncü çocuktur. Elinden hemen her iş gelebilen Esef, geçinebilmek için bütün gayretiyle çalışmasına rağmen ailesini bir türlü refaha kavuşturamamıştır. Kız çocukları evlenir, üvey ağabeyi gurbete gider, annesi vefat eder. Babası mecburen dul bir kadınla evlenir. İçi okuma aşkıyla dolu olan Ali, köylerinde okul olmadığı için Şahin köyüne gidip ilkokulu orada okumuş ve birincilikle mezun olmuştur. Ortaokulu okumak için Divriği´ye gitmiştir. Ne var ki, bu sırada gözlerinden rahatsızlık başlamıştır. 1946 yılında tedavi için Elazığ´a gitmişse de gözünün kapanmasına engel olamamıştır. Daha sonra İstanbul Bakırköy´de ameliyat olmuş, diğer gözünü de burada kaybetmiştir. Sonra babasını kaybetmiş; analığı da evi terk etmiştir. Hayatta kendisine bakacak kimsesi kalmayan ve doğduğundan beri bir türlü yüzü gülmeyen Ali böylelikle konu-komşunun eline kalmıştır. Otuz yaşlarındayken bu defa cüzzama yakalanınca da kendisini tam anlamıyla çileli bir hayatın içine bulmuştur. Uzun süre İstanbul´da, yirmi sene kadar da Elazığ´da ruh ve sinir hastalıklarından dolayı tedavi görmüştür. Halen yakınları ve yardımsever insanların desteğiyle çileli hayatına devam etmektedir. Şiire ve saza küçük yaşlarda başlamıştır. İçinde bulunduğu acılı hayat, şiire yönelmesine sebep olmuştur. Şiir tekniği oldukça iyidir ancak saz çalmamıştır. Başta dert ve kader olmak üzere hemen her konuda şiiri vardır. Hakkında kitaplar yazılmış olan Ali, şiirlerinde Ertekin mahlasını kullanmıştır. Eserleri; Ãşık Ali Ertekin, Çile Pınarı (Sivas, 1968), / Ali Ertekin, Yaşamak Güzel Ama, Ankara, 2001. * 2004 yılı mart ayı sonunda vefat etmiştir. Yrd. Doç. Dr. Doğan Kaya Çamşık Ozanları Çamşık Hüseyin Abdal Derneği Yayınları Eserlerinden bazıları: KURTAR BENİ Ey Allah´ım bin bir ismin hakkı için Kurtar beni On ik´İmam aşkına Ben bir kulum çoktur günahım suçum Kurtar beni On ik´İmam aşkına Muhammed´i ismin ile yazdırdın Arş-a´lâda ceylan edip gezdirdin Derdi verdin beni candan bezdirdin Kurtar beni On ik´İmam aşkına Şah Ali´ye verdin bunca kuvveti Çoktur onun kerameti hizmeti Çok çektirdin bana derdi mihneti Kurtar beni On ik´İmam aşkına İmam Hasan buyurmuştur fermanı Şah Hüseyin Kerbelâ´nın kurbanı Yetmez midir gönder bana dermanı Kurtar beni On ik´İmam aşkına İmam Zeynel Kerbelâ´da ağladı Kâfir Yezit kollarını bağladı Bu dert benim yüreğimi dağladı Kurtar beni On ik´İmam aşkına İmam Bakır cananını bilirim Sabrederim daim şükür kılarım Çeke çeke ben bu dertten ölürüm Kurtar beni On ik´İmam aşkına İmam Cafer Musa Kâzım cânânı Asla sizden kesmiyorum gümanı Bitmedi mi bu çilemin zamanı Kurtar beni On ik´İmam aşkına İmam Rıza, Taki, Naki, Askeri Mehdi Resul cümlesinin serveri Derdi verdin ettin beni serseri Kurtar beni On ik´İmam aşkına Gözüm aldın dünya oldu bana dar Ben bir kulum yalvarmaya hakkım var Eyup muyum sabrederim bu kadar Kurtar beni On ik´İmam aşkına Ertekin der Yaradan´a sözlerim Gece gündüz sinek gibi sızlarım Medet Mürvet sizden derman gözlerim Kurtar beni On ik´İmam aşkına ÇAMŞIHI Issız gezdim Çamşıhı´nın köyleri Issız çöle dönmüş güzel Çamşıhı Hiç kimseye benzemezdi soyları Yaşlıların yurdu olmuş Çamşıhı Her ev köşesinde iki ihtiyar Oturmuşlar birbirine dert yanar Misafirle dolup taşan odalar Baykuşlara mesken olmuş Çamşıhı Fakir zengin çoğu köyü terk etmiş Ankara İstanbul her yere gitmiş Kimi evler bomboş kimisi çökmüş Yıkık viraneye dönmüş Çamşıhı Koyunsuz sığırsız kalmış yaylalar Ağaçlar kurumuş susuz çayırlar Ekilmemiş harıs kalmış tarlalar Her tarafın mera olmuş Çamşıhı Ertekin´im gören sana hayrandı Günlerimiz sanki düğün bayramdı Sende aydın ozan güzel kaynardı Nerde kaldı o günlerin Çamşıhı BENİM YARİM Hele bakın nazlı yare maşallah Selvi boylu bir incecik bel de var Şu cihanda benzeri yoktur billah Sarılmaya kulaç gibi kol da var Ok kirpiği kalem gibi kaşı var Elâ gözü inci gibi dişi var On sekize yeni değmiş yaşı var Sohbet için bülbül gibi dil de var Saçı benzer turnaların teline Kına yakmış tombul beyaz eline Aynı benzer has bahçenin gülüne Yanağında bir tomurcuk gül de var Ãşık oldum sana inan sözüme Şöyle biraz başın koy da dizime Doya doya bakam güneş yüzüne İnkâr etme herhal sende bal da var Ertekin der yarim gayet sürmeli Bakın gelir ne kadar da edalı Fiyatı da şu dünyanın bedeli Doğru söylen böyle güzel nerde var SEVGİLİ Sevgilimi anlatayım sizlere Selvi boyu ince gayet ince beli var Ãşık oldum o sürmeli gözlere Tatlı sohbet bülbül gibi dili var Alnı vardır yaylalara benziyor Kalem kaşlar fermanları yazıyor Ok kirpikler bu sinemi eziyor Şöyle baksa acınacak hali var Kud(u)retten gözlerinin sürmesi Burnu vardır sanki Bağdat hurması Yanakları Gümüşhane elması Dudaklarda çok süzülmüş balı var Gerdanına inci mercan takıyor Ağ göğsünden ab-ı zemzem akıyor Şeftaliler burcu burcu kokuyor Meyve dolu bahçe bağı gülü var Saçı benzer turnaların teline Mor belikler inmiş ince beline Kına yakmış tombul beyaz eline Sarmak için çok kuvvetli kolu var Bahane yok bu sevgili yarime Yedi dağın çiçeğine gülüne Ertekin´i bıraksalar haline Bu yar için ölmenin de yolu var PİRELER Sanki heyet kurulmuştu bu gece Bu gün beni uyutmadı pireler Herhal çarktan yeni çıkmış iğneler Bu gün beni uyutmadı pireler Üç-beş tane ayağımda geziyor Biri der ki düztabana benziyor Bir tanesi hayır diye yazmıyor Bu gün beni uyutmadı pireler Bir grup da bacaklarda dolaşır Bir tanesi iğne dürter uğraşır Romatizma var mı diye çalışır Bugün beni uyutmadı pireler Biri geldi göbeğimde duruyor Ellerini her tarafa sürüyor Apandisit fıtık var mı arıyor Bu gün beni uyutmadı pireler Bir tanesi elin koydu nabıza Birkaç tane hemen çıktı omuza Sanki dersin modul dürter camıza Bu gün beni uyutmadı pireler Bir tanesi gelip baktı kalbime Beş-on tane oturdular sineme Biri gelir iğne dürttü çeneme Bu gün beni uyutmadı pireler Biri çıktı ince belde duruyor Tık tık vurup kulağını veriyor İçerimde hastalık mı arıyor Bu gün beni uyutmadı pireler Biri kodu koltuğuma derece Biri sıktı yanağımı kibarca Biri girdi kulağıma gizlice Bu gün beni uyutmadı pireler Biri tuttu bileğimden sıkıca Canım yandı enjektörü sokunca Başım döndü damardan kan çekince Bu gün beni uyutmadı pireler Ertekin der çaresini bilirdim Param olsa Diazonel alırdım Yatağıma birkaç pompa vururdum Daha bana dokunmazdı pireler DELİ GÖNÜL Ben de şaştım bu gönlüme Karakışta yaz istiyor Bir cura geçmez elime Dokuz telli saz istiyor Kimseler yüzüne bakmaz Evinden dışarı çıkmaz Yatağından asla kalkmaz Cemaatten söz istiyor Söz ediyor nazlı yarden Konuşmaya aciz dilden Güzel kızdan gelinlerden Cilve ile naz istiyor Sözlerimde garazım yok Bir dönümlük arazim yok Evimde bir horozum yok Meze ile kaz istiyor Ertekin´im gözüm görmez Kimse bana gönül vermez Deli gönül halden bilmez Bir kınalı kız istiyor alıntı http://www.turkuler.com