Ali Ertekin

Discussion in 'Ozanlarımız' started by ahtapot, Apr 14, 2007.

  1. ahtapot

    ahtapot Daimi Üye

    Felek ile şu cihanı bölüştük
    Saray aldı hanı bana bıraktı
    Yer yüzünü adım adım dolaştık
    Zevki aldı gamı bana bıraktı

    Ertekin der felek sen de yanasın
    Benim gibi aralarda kalasın
    Şu dünyanın bütün zevk ü safasın
    Kendi aldı derdi bana bıraktı


    1929 yılında Başören köyünde doğmuştur. Esef´le İslim Hanım´ın oğludur Ailesi, yüz yıl kadar önce dedesinin babası Malatya´nın Arapkir ilçesinin Eğinir köyünden gelip Çamoğa ve Gölören´e yerleşmiş, burada zenginlerin yanında çalışmış, dolayısıyla mal-mülk sahibi olamamıştır. Daha sonra Başören´e yerleşmiştir. Babası Esef, İstiklâl Savaşı gazisi olup, savaş sonrası üç çocuğuyla kimsesiz kalan ağabeyinin dul kalan karısı İslim´le evlenmiştir. Esef´in bu evlilikten üç çocuğu olmuştur. Ali, üçüncü çocuktur. Elinden hemen her iş gelebilen Esef, geçinebilmek için bütün gayretiyle çalışmasına rağmen ailesini bir türlü refaha kavuşturamamıştır. Kız çocukları evlenir, üvey ağabeyi gurbete gider, annesi vefat eder. Babası mecburen dul bir kadınla evlenir.

    İçi okuma aşkıyla dolu olan Ali, köylerinde okul olmadığı için Şahin köyüne gidip ilkokulu orada okumuş ve birincilikle mezun olmuştur. Ortaokulu okumak için Divriği´ye gitmiştir. Ne var ki, bu sırada gözlerinden rahatsızlık başlamıştır. 1946 yılında tedavi için Elazığ´a gitmişse de gözünün kapanmasına engel olamamıştır. Daha sonra İstanbul Bakırköy´de ameliyat olmuş, diğer gözünü de burada kaybetmiştir. Sonra babasını kaybetmiş; analığı da evi terk etmiştir. Hayatta kendisine bakacak kimsesi kalmayan ve doğduğundan beri bir türlü yüzü gülmeyen Ali böylelikle konu-komşunun eline kalmıştır. Otuz yaşlarındayken bu defa cüzzama yakalanınca da kendisini tam anlamıyla çileli bir hayatın içine bulmuştur. Uzun süre İstanbul´da, yirmi sene kadar da Elazığ´da ruh ve sinir hastalıklarından dolayı tedavi görmüştür. Halen yakınları ve yardımsever insanların desteğiyle çileli hayatına devam etmektedir.

    Şiire ve saza küçük yaşlarda başlamıştır. İçinde bulunduğu acılı hayat, şiire yönelmesine sebep olmuştur. Şiir tekniği oldukça iyidir ancak saz çalmamıştır. Başta dert ve kader olmak üzere hemen her konuda şiiri vardır. Hakkında kitaplar yazılmış olan Ali, şiirlerinde Ertekin mahlasını kullanmıştır. Eserleri; Âşık Ali Ertekin, Çile Pınarı (Sivas, 1968), / Ali Ertekin, Yaşamak Güzel Ama, Ankara, 2001. *

    2004 yılı mart ayı sonunda vefat etmiştir.

    Yrd. Doç. Dr. Doğan Kaya
    Çamşık Ozanları
    Çamşık Hüseyin Abdal Derneği Yayınları




    Eserlerinden bazıları:


    KURTAR BENİ

    Ey Allah´ım bin bir ismin hakkı için
    Kurtar beni On ik´İmam aşkına
    Ben bir kulum çoktur günahım suçum
    Kurtar beni On ik´İmam aşkına

    Muhammed´i ismin ile yazdırdın
    Arş-a´lâda ceylan edip gezdirdin
    Derdi verdin beni candan bezdirdin
    Kurtar beni On ik´İmam aşkına

    Şah Ali´ye verdin bunca kuvveti
    Çoktur onun kerameti hizmeti
    Çok çektirdin bana derdi mihneti
    Kurtar beni On ik´İmam aşkına

    İmam Hasan buyurmuştur fermanı
    Şah Hüseyin Kerbelâ´nın kurbanı
    Yetmez midir gönder bana dermanı
    Kurtar beni On ik´İmam aşkına

    İmam Zeynel Kerbelâ´da ağladı
    Kâfir Yezit kollarını bağladı
    Bu dert benim yüreğimi dağladı
    Kurtar beni On ik´İmam aşkına

    İmam Bakır cananını bilirim
    Sabrederim daim şükür kılarım
    Çeke çeke ben bu dertten ölürüm
    Kurtar beni On ik´İmam aşkına

    İmam Cafer Musa Kâzım cânânı
    Asla sizden kesmiyorum gümanı
    Bitmedi mi bu çilemin zamanı
    Kurtar beni On ik´İmam aşkına

    İmam Rıza, Taki, Naki, Askeri
    Mehdi Resul cümlesinin serveri
    Derdi verdin ettin beni serseri
    Kurtar beni On ik´İmam aşkına

    Gözüm aldın dünya oldu bana dar
    Ben bir kulum yalvarmaya hakkım var
    Eyup muyum sabrederim bu kadar
    Kurtar beni On ik´İmam aşkına

    Ertekin der Yaradan´a sözlerim
    Gece gündüz sinek gibi sızlarım
    Medet Mürvet sizden derman gözlerim
    Kurtar beni On ik´İmam aşkına


    ÇAMŞIHI

    Issız gezdim Çamşıhı´nın köyleri
    Issız çöle dönmüş güzel Çamşıhı
    Hiç kimseye benzemezdi soyları
    Yaşlıların yurdu olmuş Çamşıhı

    Her ev köşesinde iki ihtiyar
    Oturmuşlar birbirine dert yanar
    Misafirle dolup taşan odalar
    Baykuşlara mesken olmuş Çamşıhı

    Fakir zengin çoğu köyü terk etmiş
    Ankara İstanbul her yere gitmiş
    Kimi evler bomboş kimisi çökmüş
    Yıkık viraneye dönmüş Çamşıhı

    Koyunsuz sığırsız kalmış yaylalar
    Ağaçlar kurumuş susuz çayırlar
    Ekilmemiş harıs kalmış tarlalar
    Her tarafın mera olmuş Çamşıhı

    Ertekin´im gören sana hayrandı
    Günlerimiz sanki düğün bayramdı
    Sende aydın ozan güzel kaynardı
    Nerde kaldı o günlerin Çamşıhı


    BENİM YARİM

    Hele bakın nazlı yare maşallah
    Selvi boylu bir incecik bel de var
    Şu cihanda benzeri yoktur billah
    Sarılmaya kulaç gibi kol da var

    Ok kirpiği kalem gibi kaşı var
    Elâ gözü inci gibi dişi var
    On sekize yeni değmiş yaşı var
    Sohbet için bülbül gibi dil de var

    Saçı benzer turnaların teline
    Kına yakmış tombul beyaz eline
    Aynı benzer has bahçenin gülüne
    Yanağında bir tomurcuk gül de var

    Âşık oldum sana inan sözüme
    Şöyle biraz başın koy da dizime
    Doya doya bakam güneş yüzüne
    İnkâr etme herhal sende bal da var

    Ertekin der yarim gayet sürmeli
    Bakın gelir ne kadar da edalı
    Fiyatı da şu dünyanın bedeli
    Doğru söylen böyle güzel nerde var


    SEVGİLİ

    Sevgilimi anlatayım sizlere
    Selvi boyu ince gayet ince beli var
    Âşık oldum o sürmeli gözlere
    Tatlı sohbet bülbül gibi dili var

    Alnı vardır yaylalara benziyor
    Kalem kaşlar fermanları yazıyor
    Ok kirpikler bu sinemi eziyor
    Şöyle baksa acınacak hali var

    Kud(u)retten gözlerinin sürmesi
    Burnu vardır sanki Bağdat hurması
    Yanakları Gümüşhane elması
    Dudaklarda çok süzülmüş balı var

    Gerdanına inci mercan takıyor
    Ağ göğsünden ab-ı zemzem akıyor
    Şeftaliler burcu burcu kokuyor
    Meyve dolu bahçe bağı gülü var

    Saçı benzer turnaların teline
    Mor belikler inmiş ince beline
    Kına yakmış tombul beyaz eline
    Sarmak için çok kuvvetli kolu var

    Bahane yok bu sevgili yarime
    Yedi dağın çiçeğine gülüne
    Ertekin´i bıraksalar haline
    Bu yar için ölmenin de yolu var


    PİRELER

    Sanki heyet kurulmuştu bu gece
    Bu gün beni uyutmadı pireler
    Herhal çarktan yeni çıkmış iğneler
    Bu gün beni uyutmadı pireler

    Üç-beş tane ayağımda geziyor
    Biri der ki düztabana benziyor
    Bir tanesi hayır diye yazmıyor
    Bu gün beni uyutmadı pireler

    Bir grup da bacaklarda dolaşır
    Bir tanesi iğne dürter uğraşır
    Romatizma var mı diye çalışır
    Bugün beni uyutmadı pireler

    Biri geldi göbeğimde duruyor
    Ellerini her tarafa sürüyor
    Apandisit fıtık var mı arıyor
    Bu gün beni uyutmadı pireler

    Bir tanesi elin koydu nabıza
    Birkaç tane hemen çıktı omuza
    Sanki dersin modul dürter camıza
    Bu gün beni uyutmadı pireler

    Bir tanesi gelip baktı kalbime
    Beş-on tane oturdular sineme
    Biri gelir iğne dürttü çeneme
    Bu gün beni uyutmadı pireler

    Biri çıktı ince belde duruyor
    Tık tık vurup kulağını veriyor
    İçerimde hastalık mı arıyor
    Bu gün beni uyutmadı pireler

    Biri kodu koltuğuma derece
    Biri sıktı yanağımı kibarca
    Biri girdi kulağıma gizlice
    Bu gün beni uyutmadı pireler

    Biri tuttu bileğimden sıkıca
    Canım yandı enjektörü sokunca
    Başım döndü damardan kan çekince
    Bu gün beni uyutmadı pireler

    Ertekin der çaresini bilirdim
    Param olsa Diazonel alırdım
    Yatağıma birkaç pompa vururdum
    Daha bana dokunmazdı pireler


    DELİ GÖNÜL

    Ben de şaştım bu gönlüme
    Karakışta yaz istiyor
    Bir cura geçmez elime
    Dokuz telli saz istiyor

    Kimseler yüzüne bakmaz
    Evinden dışarı çıkmaz
    Yatağından asla kalkmaz
    Cemaatten söz istiyor

    Söz ediyor nazlı yarden
    Konuşmaya aciz dilden
    Güzel kızdan gelinlerden
    Cilve ile naz istiyor

    Sözlerimde garazım yok
    Bir dönümlük arazim yok
    Evimde bir horozum yok
    Meze ile kaz istiyor

    Ertekin´im gözüm görmez
    Kimse bana gönül vermez
    Deli gönül halden bilmez
    Bir kınalı kız istiyor

    alıntı http://www.turkuler.com
     

Share This Page