http://tbn0.google.com/images?q=tbn:EZ38TjxViyZZoM:http://home3.swipnet.se/~w-35053/dergahi.jpg Aleviliğin kaynağı hakkında genelde tam bir birlik olmasada Bektaşilikten kaynaklandığını savunan görüşler ağırlıktadır. Bilindiği gibi Bektaşi bir Türk tasavvufçusu olup Horasar'dan gelip Anadolunun Türkleşmesini sağlamıştır. Osmanlı devletinin kurucusu olan Osman Bey'in hocası Şehy Edebali'de iyi bir Bektaşi tasavvufçusudur. Temelde Bektaşilik islama uygun olarak Türk geleneğini yaşatmaya çalışan bir felsefe olmasına rağmen, zamanla bu anlayış yerini Türk geleneklerinin ağır bastığı bir yapıya bürünmüştür. Böylece de Bektaşilikten, Alevilik, Kızılbaşlık gibi yeni anlayışların temsil edildiği felsefi gruplar ortaya çıkmıştır. Burada ifade etmekte fayda var bazıları bu grupları tarikat veya mezhep kabul eder; bazıları da ne mezhep ne de tarikat olarak kabul etmek istemez. Bu nedenle ve ihtisas sahamızın dışında olduğu için biz 'felsefi grup' tabirini kullanmak zorunda kaldık. Bazı araştırıcılar Bektaşi-Alevi tabirini bir kullanırken bazıları da bunları ayrı olarak kullanırlar. Bu iki tabiri bir kullananlar kelimerin aynı şeyi ifade ettiğini, ayrı kullananlar ise nüans boyutlarını ortaya koyma gayretinden hareket ederler. Meselâ, Şapolya ve Eröz, köy Bektaşilerine Alevi derken şehirlilere sadece Bektaşi der. Başka bir araştırmacı Gülşan'a göre ise Bektaşi Alevi ayrılığı Hacı Bektaşı'ın yerine geçecek pir yüzünden ortaya çıkmıştır. 'Mücerref-Babağan' kolundakiler soy'a değil yol'a Çelebi-Ulusoy kolundakiler ise soy'a önem verdiklerinden ilk ayrılık tohumlan atılmıştır (8) . Eski Türk dinî anlayışına göre de 'herkes kam olamaz kamlık bazı ailelerde batından batına intikal eden, bir ırsî ruhanî kuvvettir' (9) . Bu günde Alevilikte 'Dede'lik soydan gelir. Ancak bu görüş pek çok alevi tarafından kabul edilmez. Bu hususla ilgili özel bir görüşmemizde ünlü halk ozanımız Erzincanlı Yavuz Top bize alevilik haklanda şu bilgileri verdi: 'Alevilik Türkler arasında yayılan gelişen ve artaya çıkan bir hayat felsefesidir. Dolayısıyla babadan gelmez'. Aynı konuda Avukat Hasan Gülşan'da dedeliğin babadan geldiğine inanmanın bir hata olduğunu ifade etti (10) . Çünkü en kısa tabiriyle Alevilik dini esaslarda Hz. Ali ye bağlılık demektir. Dolayısıyla Hz. Ali'nin şu sözleri ile dedelik geleneği bağdaşmaz: 'Belimden düşen değil de, yolumu süren evla ve evladımdır'. 'Kötü gidişi ile kendisini düşüreni soydan gelen soyluluk yükseltmez'. Hacı Bektaşi'de Hz. Ali nin esaslarından hareketle 'bel evladı olunması değil, manevi yani yol evaldı' olunması ister ve 'kemalet, belden gelmez, elden ve yoldan gelir' der (11) . http://nedir.antoloji.com/alevilik-tarihi/