Günümüzde Hacıbektaş Müzesi?nde biri Pir Evi?nde, diğeri Balım Sultan Türbesi?nde yer alan büyük boyutlu ve ağaç görünümlü iki şamdan bulunmaktadır. Şamdanların envanter kayıtlarında ?kırkbudak? olarak adlandırılmaları dikkate alınarak konuya bu açıdan yaklaşılmış; ?kırkbudak? tanımlamasının kaynağı, kırkbudakların Alevi-Bektaşi kültüründeki yeri ve kullanım alanları belirlenmeye çalışılmıştır. Ayrıca eserlerin; yapı, müze olmadan, yani bir dergâhken burada bulundukları düşünüldüğünden; Bektaşilik tarikatının dinî felsefesinden yola çıkarak bu felsefenin bir sanat yapıtına nasıl yansıdığı ortaya konulmuştur. Anadolu maden sanatı ürün gruplarından olan şamdanlar eşya olarak düşünüldüğünde ilk başta ışık veren nesnelerdir; ancak tarikat yaşamı ve tasavvuf söz konusu olduğunda işlevlerinin dışında bazı sembolik anlamlar taşıdıkları görülür. Bu sembolizmin çözümlenebilmesi öncelikle İslam dini, felsefesi ve tasavvufunun irdelenmesiyle mümkündür. ?Kırkbudak? ile ilgili bilgilerin kaynağına Hacı Bektaş Veli Vilayetnamesi?nde rastlanmaktadır. Güvenç Abdal Hacı Bektaş Veli?nin hizmetinde olan bir derviştir. ?Günlerden birgün Güvenç Abdal Hacı Bektaş?a ?şeyh, sadık, muhip ve âşık kimdir?? diye sorar. Hacı Bektaş, Abdal?a cevap vermez ve dervişlerden birini yanına çağırarak, ?Kara Reis?te bize adanmış bir para var, git bunu al getir? der. Derviş, ?nereye gideyim, Kara Reis?i nereden bulayım?? diye sorunca Hacı Bektaş bir başkasını çağırır. O derviş de aynı şeyleri sorunca bu kez Güvenç Abdal?a döner ve ?git bu parayı sen al getir? der. Güvenç Abdal hiçbir şey sormadan yola çıkar. Üçüncü gün bir şehre varır. Burası Hindistan?dır. Gezinirken biri kendisini çağırır, kemerine bin altın koyar ve sebebini de şöyle anlatır: Birgün Hint Denizi?nde seferde iken rüzgâr çıkmış, gemi batacak olmuş ve reis, erenleri yardıma çağırarak bin altın adamıştır. O an biri gelerek gemiyi kurtarmış, reis adını sorunca, bana Hacı Bektaş Hünkâr derler Rum ülkesinde otururum, demiş. Parayı almak için de birgün adam göndereceğini söylemiştir. Reis bin altından başka Güvenç Abdal?a iki bin altın daha verir. Bini kendisi için ayak parası, diğer bini ise dergâhtaki arkadaşları içindir. Güvenç Abdal oradan ayrılır, sokakta yürürken çok güzel bir kız görür ve ona âşık olur. Etrafındakiler, o ulu bir hocanın kızıdır seninle evlenmesi için çok para gerek, deyince Güvenç Abdal üç bin altını vererek kızın evine girer. Odada otururlarken birden odanın duvarı yarılarak yeşil bir el görünür. Kız şaşırmıştır. Bu elin kimin eli olduğunu sorar. Güvenç Abdal; pirimin eli, Rum diyarından Hindistan?a erişti, yanlış yapmamıza izin vermedi der. Bunun üzerine kız Hünkâr?ı görmek ister, aldığı altınları geri verir ve yola çıkarlar. Gece yarısı bir yerde uyurlar. Sabah uyandıklarında oldukları yer Hindistan değil, Sulucakarahöyük?tür. Dergâha gelerek olanları pire anlatırlar. Hacı Bektaş, Güvenç Abdal?a şeyh, sadık, muhip ve âşık kimmiş öğrendin mi der ve anlatır: Sadık sensin, seni gönderdiğim yere hiç soru sormadan gittin. Muhip Kara Reis?tir, adağını yerine getirdi. Ãşık şu kızdır, bir mucizemizi görmekle bize âşık oldu ve (bizi) görmeye geldi. Şeyh ise benim; sizi kolaylıkla, bir anda buraya getirdim. Güvenç Abdal ve kız, erenlerinin elini öperler ve nikâhlanırlar.? (Gölpınarlı, 1990: 76 ? 77). Kunter (1951)?de ise hikâyenin sonu şöyle getirilmiştir. Kız, Hacı Bektaş?ın yanından ayrılacağı sırada, ?benim size bir hediyem vardı, Hindistan?da unuttum? deyince Hacı Bektaş elini duvara uzatır ve ?istediğin bu muydu?? diyerek kırkbudak şamdanı ortaya koyar. Kırkbudak şamdanların özellikle ?Nevruz? ve ?10 Muharrem? törenlerinde kullanıldığı bilinmektedir (Birge, 1991: 264). Muharrem ayındaki törenlerde yakıldığını 19. yüzyıl Bektaşi şairlerinden Baba Muharrem şu dörtlüğü ile dile getirmektedir: ?Muharrem mahzuni pire dayandı Çırağımız kırkbudaktan uyandı Kırklar meydanında gülbank çalındı Hayır himmet verdi pir Balım Sultan? (Samancıgil 1946: 32). Ergun (1930: 482) ise ?kırkbudak şamdanların? ?Kırklar Meydanı?nda manevi bir inancın sembolü olarak ?Kırk Abdal?lar için yakıldığını anlatmaktadır. Bektaşi tarikatında ateşe, ocağa ve çerağa; yani kandil ve şamdanlara büyük saygı gösterilmektedir. Çerağ Şeyh Ahmet Yesevi?nin, Hacı Bektaş Veli?ye verdiği kutsal hediyeler arasındadır. Bu nedenle cem ayinlerinde ?çerağ?ı sembolize eden bir tek kandil ya da mum yakılır. Ayin ilerledikçe mum sayısı arttırılarak etraf daha aydınlık bir hâle getirilir (Sezgin, 1990: 82). İkrar ayini yapıldığı zamanlarda da meydan çok hafif, ölü bir ışık hâlindedir. Tören bu karanlık ortamda yapılıp bittikten sonra çerağlar uyandırılır ve etraf aydınlanmış olur. Çerağın burada taşıdığı anlam; insanın tarikata girmeden önce karanlıkta olduğu, tarikata girdikten sonra ise çerağın aydınlığı gibi aydınlandığıdır. Çerağı uyandıracak kişi ocaktan aldığı ateşle kandilin fitilini ateşler. Bu olayı bir Bektaşi şairi olan Sefil Hüseyin şu şekilde dile getirmektedir: ?Kandil geceleri kandil oluruz Kandilin içinde fitil oluruz Hakk?ı görmeğe delil oluruz Fakat kör görmez bu hâli.? (Samancıgil, 1945: 51, 53). Pir Evi Kırklar Meydanı?nda bulunan şamdan 2.62 cm. yüksekliğinde olup pirinçten döküm tekniğinde yapılmıştır. Üstünde, kazıma ve içe gömük baskı tekniğinde süslemeleri vardır. Tamir kitabesine sahip olan eserin yapım kitabesi yoktur. 82 cm. yüksekliğinde 76 cm. çapında olan kaide, 3 cm. yüksekliğinde bir kaide tablası ile başlamaktadır. Tabla üzerinde aşağıdan yukarı doğru daralan ve üstünde tamir kitabesinin yer aldığı bölüm gelmektedir. Bir kartuş içinde yer alan ve savat üstüne rika tarzında yazılmış olan kitabe şu şekildedir: ?Der asr-ı el hâc Türâbi Ali Dedebabayı tecdîd El Seyd Ahmet Visâli Belgrâdi eyledi ta?mir -i tecdîd1284senefi 15 câ? Bu bölümün üzerinde, üstü verev çizgiler ve içe baskılı puantiyelerle bezenmiş bilezik kısmı vardır. Aşağıdan yukarı doğru genişleyen ve bir çan şeklinde sonuçlanan bölüm, kaidenin üçüncü bölümüdür. Çana benzeyen bu kısmın üzerinde, savat üstüne rika tarzında yazılmış yazı kuşağı bulunmaktadır. Yazı şu şekildedir: ?Çerağ-ı Hazret-i Hünkâr -ı Hacı Bektâş -ı Veli?dir bu? Buradan yukarıya doğru silindirik bir eksen başlamış ve şamdanın kolları birer tabla vasıtasıyla bu ana eksene tutturulmuştur. I. tablaya kadar devam eden kaide kısmında, silindirik eksen üzerinde, dört tane küçük bilezik ve on iki dilimli daha büyük bir bilezik bulunmaktadır. Bu dilimli bileziğin üstü birinci büyük bilezik gibi içe baskılı puantiyelerle bezenmiştir. 5 cm. yüksekliğinde 29 cm. çapında olan, I. tabla ile başlayan gövde kısmı üç bölümden meydana gelmektedir. I. kol sırası olarak adlandırılan ve 53 cm. yüksekliğinde olan birinci bölüm, tablaya tutturulmuş altı kol ile başlamaktadır. Bu kolları birer ejder gövdesi oluşturmuştur. Ejderler üçgen şeklindeki vidalarla tablaya tutturulmuştur. Gövdeleri üstüne yapılan puantiyelerle pulları canlandırılmış olan ejderler çift boynuzlu, çekik gözlüdür. Açık ağızlarından dişleri görülmektedir. Ağızlarının içi kırmızı boya ile boyanmıştır. Ejderlerin tablaya tutturulan kısımlarına yakın yerlerde birer, başlarının üzerinde üçer tane olmak üzere altı ejder kolunda toplam yirmi dört tane mumluk bulunmaktadır. 6.5 cm. yüksekliğinde olan mumlukların karın kısımları yuvarlak ve şişkin, boyun kısımları ise daha incedir. Her mumluğun içinde mumların yerleştirilmesi için birer küçük mum yuvası vardır. Mum yuvalarının kenarı, boyun kısmının bitiş yerine pervaz oluşturmuştur. I. kol sırasından sonra silindirik ana eksen üzerinde beş tane küçük bilezik yer almaktadır. Beşinci bileziğin üzerinde altı dilimden meydana gelen palmet motifleriyle süslenmiş korkuluk şeklinde bir bölüm vardır. Silindirik eksen üzerinde yer alan dört tane küçük bilezikten sonra şamdan gövdesinin ikinci bölümü gelmektedir. II. kol sırası olarak adlandırılan bu bölüm 5 cm. yüksekliğinde ve 22 cm. çapında olan II. tablaya tutturulmuş altı kol ile başlamaktadır. I. kol sırasında olduğu gibi II. kol sırasında da şamdanın kollarını, ejder gövdeleri meydana getirmektedir. Ejderler I. kol sırasındaki ejderlerle aynı özelliklere sahiptir. Her kol üzerinde dörder tane olmak üzere yine yirmi dört mumluk bulunmaktadır. II. tabladan ve silindirik eksen üzerindeki dört tane küçük bilezikten sonra bu kez daha küçük ve daire şeklinde olan II. korkuluk kısmı vardır. Bu korkuluk kısmından sonra yerleştirilmiş üç küçük bilezik ile gövdenin ikinci bölümü sona ermekte ve 4 cm. yüksekliğinde 16 cm. çapında olan III. tablaya tutturulan kollar ile gövdenin III. kol sırası başlamaktadır. Bu bölümde şamdanın kollarını yukarı doğru uzanan on iki tane ağaç dalı oluşturmaktadır. Dallar tablaya aynen diğer ejder kollarında olduğu gibi üçgen şeklindeki vidalarla tutturulmuştur. Dalların en üst sıradaki budakları üzerine ana eksene bakacak şekilde birer ejder başı yerleştirilmiştir. Dallar birer çanak yaprağının içine oturtulan mumluklar ile sona ermektedir. II. kol sırasından sonra silindirik eksen üzerinde altı tane küçük bilezik ve bir küre bulunmaktadır. Kürenin üzeri tabana paralel yivlerle süslenmiştir. Küre şeklindeki bu kısmın üzerinde iki küçük bilezik ve onun üzerinde ise karın kısmı yuvarlak, şişkin ve bir önceki küreye oranla daha derin yivlerin bulunduğu bir şekil vardır. Üste doğru bir boyun şeklini alan bu kürenin kaidesinde, karını saran ve boyun kısmına doğru dışa açılarak devam eden on iki tane küçük ejder bulunmaktadır. Ejderlerin ağzı açıktır, üstleri ise zik-zak motifi ile süslenmiştir. Bu kısımdan sonra üste doğru daralarak devam eden ve on iki kollu bir çarka benzeyen bölüm yer almaktadır. Şamdanın dördüncü ve son bölümü bir taç şeklinde yapılan bölümdür. Alt kısmı silindirik olan taç, yukarı doğru sivrilerek bir üçgen şeklini almıştır.
acıklayıcı ,ogretıcı yazın ıcın tesekkur ederım abım bılmedıklerımı ogrendım sayende eksık olma yasadıgın bu guzellıgı bızlerle paylastıgın ıcın tesekkurler bızede kısmet olur bı gun ınsallah o mubarek yerlerde dua ederken bızlerıde unutma emı
sağolasın dilek can bu paylaşımı alevi canlar olarak sizlerle paylaşmak istedim dualarım her zaman sizlerle ben aynı zmanda resim arşivimi oluşturuyorum ilerleyen günlerdede hacıbektaş dergahı meydan evi aş evi ile semah ekibi ile oluşan resimleri ve resimlerimide göndereceğim bütün canların görmesinde fayda olduğunu düşünüyorum ALLAH dualarınızı niyetlerinizi PİRİMİN KUTSAL DERGAHINDA KABUL GÖRÜÜR İNŞALLAH...