Alacanim Ah, nerede benim altindan avaze sesim! Yankisi bir duvara gömülmüş testide kaldi Avaze sesim! Şimdi başkalarinin kalplerinde yankilanan Bir zamanlar içinden geçtigim aşklardi Feryattan kimseler ölmez, denirken Duvarlardan geçtim Artik kimseyi sevemez aşktan ölmüş yürek, derlerdi Şimdi kulagini dayadigin duvarda inleyen testi Bir zamanlar feryatlarda unuttugum avaze sesim! Alacanim Mil yeşili gözlerin Dindirdi gözlerimi Kaç körü birden öldürdün bende Mahsur kaldim, eksik oldum, kapina düştüm Ben yandikça Ezber ettin ayazin demirini Alacanim, Indi mi gögsüne heves? Hangi duvarin halisinda Gördün, bildin, vurdun beni Kaç ormandan geçti Içinde kayboldugumuz o büyük takip Içimizde bunca gurbet dururken Yol ettik uzaktaki silayi Şimdi buradayiz Kanlar içinde Alacanim Indi mi gögsüne heves? Etimdeki eksik yangin, sindi yüregim Seyreldi tenim sahtiyan tarih Mahsur kaldim, meçhul oldum, şehit düştüm, Alacanim, Indi mi gögsüne heves? Alacanim, Rahat et, ben gölgene ilişeyim Her belani ben göreyim Yüregimi ihbar et, Bana bir uçurum ver, gideyim Alacanim Indi mi gögsüne heves? Biliyorsun adimin kiblesini Bir meşhur hafizla, meşhur bir şehvet Alacanim, Şuramda sinsi bir sizi Gel öldügümü farz et Senden gelen her harabe Canimdan uçurdugum şahin Pençesinde kaldi bilegim, yazim, harflerim Bir yanim onla uçtu, sende kaldi, ben bittim Alacanim, Indi mi gögsüne heves? Alacanim, Yakilmiş bir köyün adiydi adin Görmedi kimse Içinde bende yandim O gün bugün kalbimin dogusunda tüten duman Nerede olursan ol gögündeyim kanli tarih her zaman Mardin’im, Midyat’ım Ah benim altından avaze sesim Kardeşlerimdi ölen de, öldüren de Aranızdaki duvarda Gömülü kaldım Etimden uçurduğum uçurum Meşhurdum, meçhuldüm, mahsurdum Bir hafızken eskiden Mecnun kaldım şimdi Aşktan, senden, kendimden N’olur sevmeden öldürme beni Alacanım, Söyle, indi mi göğsüne heves? Murathan Mungan
teşekkürler mungan şiiri için. bir mungan şiiri de benden gelsin Kamçılı karanlıktı geldin üstüme Bütün masalları dolaştın Ay zeytin gece Ay vurmuştu alnına Perçemlerin Tokat akıtması Yorgundu atılmış yılan derisi Değiştirilmiş güvercin gömleği tende Nereye gidiyorsun, dedim Zeytinlerin arasından Siste silinip giderken yollar Aydı zeytindi geceydi Korkmadım bağırdım ardından Aydaki zeytindeki gecedeki delikanlı Nereye böyle Aldı rüzgar sesimi duyurmadı Vurdu geçti durduğum yeri Gümüşünü silkeledi yüzüme Atının kanatları Ben öldüm, ölüm bulunamadı Kamçılı bir karanlıktı Hikayemin gecesini dürdüm de Kimse çıkamadı dışarı Ay kaldı zeytin kaldı gece kaldı Sis kaldı yollar kaldı Karanlıktı