Deniz Feneri davasında tutuklular âtedbirin cezaya dönüşmesi´ ve âkaçma şüphesine yer olmadığı´ gerekçesiyle serbest bırakılırken, dünyada en çok tutuklu gazeteciye sahip Türkiye´de habercilik faaliyetleri dolayısıyla tutuklanan gazetecilerin tutuksuz yargılanma talebi ise sürekli geri çevriliyor. Tutuklu gazetecileriyle dünya birincisi konumunda olan Türkiye´de habercilik faaliyetleri suç sayılırken, gazetecilerin serbest bırakılma taleplerinde ne cezaya dönüşen uzun tutukluluk süresi göz önüne alınıyor ne de kaçma şüphesi olmadığı gerekçesiyle tahliye talepleri dikkate alınıyor. Buna karşın adı büyük bir dolandırıcılık suçlamasıyla anılan Deniz Feneri davası sanıkları değişen savcıların ardından bu uygulama kapsamına alınarak salıverildi. Yine domuz bağı ile öldürülen ve gömülen onlarca insan hala hafızlarda yer alsa da Hizbullah sanıkları da birer birer serbest bırakıldı. soL olarak konuyla ilgili Oda Tv Avukatı Serkan Günel ve Avukat Can Atalay ile görüştük. âAdalet kavramı her şeyden önce eşitliği içermeliâ Adalet kavramının her şeyden önce eşitliği içermesi gerektiğini belirten Avukat Serkan Günel, Türkiye´de adaletin siyaset elinde yönetilen bir oyuncak haline getirildiğini söyledi. Türkiye´de hemen her dönem adaletin siyasete müdahale ettiğini vurgulayan Günel, içinde bulunulan dönemin farkının ise, artık bu durumun herkes tarafından bilinir ve kanıksanır hale gelmesi olduğuna dikkat çekti. âReferandumun meyvelerini topluyoruzâ Türkiye´nin hukuk alanında referandumun meyvelerini topladığını belirten Günel, KCK, Ergenekon, Oda Tv gibi davalarda uygulanmayan tutuksuz yargılamanın Deniz Feneri ve Hizbullah davası gibi davalarda uygulanmasının referandumun sonucu olduğunu ifade etti. âDeniz Feneri´ne uygulanan milletvekillerine dahi uygulanmadıâ Deniz Feneri davasında yaşanan tahliyelerin, tutuksuz yargılama için yeni bir uygulamaya ihtiyaç olmadığının kanıtı olduğunu belirten Günel, buna karşın uygulamanın sadece hükümetin işine gelen durumlarda yapıldığını söyledi. Türkiye´de milletvekili seçilenlerin dahi Ergenekon ve KCK davası kapsamında tutuklu bulunduğunu ve tahliye edilmediğini hatırlatan Günel, Deniz Feneri davasındaki uygulamanın mimarının hukuka müdahale sonucu değişen savcılar olduğunu dile getirdi. âGazetecilik faaliyetleri suç delili sayıldıâ Oda Tv davasında tutuklanan gazetecilerin suç delillerinin isimsiz, imzasız elektronik kayıtlar olduğunu ya da habercilik faaliyeti olduğunu belirten Günel, 1990´ların sonlarında domuz bağı ile insan öldürenlerin delillerinin dahi dikkate alınmadığını söyledi. âTürkiye´de hukuk, siyasetin tasmasından sürüklediği bir köpek haline geldi´ diyen Günel, içinde bulunulan durumun ancak böyle açıklanabileceğini dile getirdi. âŞaşırmaya devam etmeliyizâ Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız Avukat Can Atalay ise, şaşırmayı sürdürmeleri gerektiğini eğer şaşırmamaya başlarlarsa herkesin yaşananları iyice kanıksayacağını söyledi. Deniz Feneri davasında sanıkların serbest bırakılması ile ilgili davayı incelemediği için görüş belirtmek istemediğini belirten Atalay, tutuksuz yargılamanın her zaman için esas alınması gerektiğini söyledi. Bu durumun eşitlik gereği herkes için uygulanması gerektiğini dile getiren Atalay, ancak ne Sincan´da ne Edirne F Tipi'nde ne Tekirdağ F Tipi'nde ne Silivri´de ne de Diyarbakır´da Deniz Feneri davasındaki gibi bir uygulama yapılmadığını söyledi. (soL - Haber Merkezi)