"12 EYLÜL İÇİN" YAZISI

Konu, 'Serbest bölge' kısmında ero tarafından paylaşıldı.

  1. ero

    ero Daimi Üye

    AFŞİN SELİM---YENİÇAĞ GAZETESİ YAZARI

    12 Eylül için...

    12 Eylül´ü unutmak propagandası, 12 Eylül´den sonra doğanlara enjekte edilen bir zehirden ibaret. Hâfızasını ve vicdanını kaybetmemiş dava sahiplerince lanetlenmiş bir gün namında adı:

    12 Eylül 1980! Derdi olan her insanın üzerinden palet palet geçen tarih. Sonrası malûm; sehpalarda sallandırılan profesyonel anarşistler(!)in ardından refaha ve huzura kavuşturulan bir ülke!

    Ve... mahpus damlarında işkenceciler tarafından adam edilenler!
    Tenasül uzvuna kadar hem de...


    Pek adaletli idi darbeciler; sağ ve sol, “bir sağdan, bir soldan” hükmüne kurban edildiler. 12 Eylül´ün bedelini Ülkücü Hareket ve Devrimci Sol ödedi: Korku, ölüm, baskı, idam, fiş, gözaltı...

    “Kayıp kuşak” dendi onlara. Bu iki siyasi cenah, içeride ve dışarıda, darbenin getirileri ile meşgulken; birileri tarafsızlığın sefasını sürmekteydi! Balkondaydılar.
    12 Eylül: “Karıştır-barıştır” dendi adına! İçeride birileri güya karıştırıp barıştırırken; dışarıda Washington icazetli, neo-liberal soslu sahte bir İslâmcılık, sağcılık, muhafazakârlık inşâ ediliyordu.

    12 Eylül sonrası gelen(getirilen) iktidarlar bunun ispatıydı hâlbuki. Birbirini Allah için değil; cemaati için, tarikatı için, sermayesi için seven insanların ülkesi hâline geldi memleket.

    Sakın ola ki, siz kendiniz gibi zannetmeyin Washington´u; planlar uzun vadeli yapılır orada!
    Peki, niçin “kara eylül?”


    Darbelerden darbe beğenilen bu ülkede, 12 Eylül´ün yeri ayrı. 12 Eylül darbesi, bu ülkenin neo-liberalizme geçiş süreci de -pervasızca- gerçekleştiriliyordu.

    Dünün idealistleri, yıllar sonra bir asgari ücrete mahkûm edilirken; yanlışların haykırıldığı ülke kapitalizmin kucağına düştü. Kâr kaygısı ve karşılıklı menfaat, ikili ilişkilerin vazgeçilmeziydi artık.

    Dünün; yeni bir dünya daha olduğuna inanan, “soğuk savaş yıllarının sıcak savaş mağduru” gözüpekleri yoktu etrafta. Diğerleri? Kimisi yozlaştı, kimisi mafyalaştı, kimisi de geçmişin matemini tertemiz yüreklerinde yad etti.
    İşitilen tılsımlı düdük ile bir günde kavuşulan barış(!), hilkat garibesi bir nesli yetiştirdi: Gün kurtarmaya endeksli, apolitik, bencil, ben-merkezli, muhayyile mahrumu, hedoist...

    Hâl böyle iken, bu korku atmosferinden de, idealistlerin zuhur etmesi beklenemezdi herhalde!

    12 Eylül sonrasında, bilhassa bizim nesil, nemelazım-cılık ile büyüdü. “Bulaşma” mak meziyet oldu. 12 Eylül´ün fedakâr ve idealist gençleri(onlar “şahsiyet” olmuştu esasen), bizim dimağımızda; “birileri tarafından kullanılmış, bir köşeye atılmış, terk edilmişâ€ siyasi tiplerdi. Bu kolaycılığı da, kurulu düzeni cansiperane bir vaziyetle müdafaa edenlerden öğrendik.
    12 Eylül´ün getirilerinden biri de; direniş ve isyan ruhunu teslim almasıydı.

    Postal, sorguyu kazıdı dimağlardan. Devletin polisi vardı, jandarması vardı, var olmasına vardı da; her şeyi her halükârda devletten beklemek hastalığına yakalandı bu ülke insanı.

    Tam mânâsı ile 12 Eylül darbecilerinin yargılanmasını temenni eden bir nesil yetişmedi.
    12 Eylül´ün verdiği en büyük tahribatlardan biri de, örgütsüzleştirmekti.
    Düş-ünen ve sorgulayan vatan-daş istemiyordu düzen.

    Bu ülke insanı geleceksizleştirildi, ülküsüzleştirildi ve fikirsizleştirildi. 12 Eylül sonrası, nüfuz eden sosyal tahribat aşikâr.

    12 Eylül´e ithafen, ABD´li eski bir diplomat Paul Henze tarafından dönemin başkanı Jimmy Carter´e söylenmiş söz, darbenin bâriz bir şekilde Washington senaryosu olduğunu ispat ediyor:
    “Mr. President, our boys have done it.” Türkçesi ile: “Sayın Başkan, bizim çocuklar başardı.

    ” Ülkede olağan bir darbenin zeminini hazırlamak kolay olmadı tabi! İhtilal olgunlaştıkça, beyinler “tek kurtuluşun darbe” olduğuna şartlandırılmalıydı
     
  2. nesimi kırış

    nesimi kırış Daimi Üye

    Ülkemize damgasını vuran 12 Eylül'ün sorumluları cezasız kalmamalı elbette(en azından aynı hataya düşenlere ibret olması amacıyla) ama bunca geçen zamandan sonra,çekilen acılardan sonra,70-80 yaşlarına gelmiş(yaptıklarından dalayı kendilerince işin kaymağını götürmüş) insanların cezalandırılması belki insanların yüreklerine su serpecek ama giden insanları geri getirmeyecek,ülkenin düştüğü durumu düzeltmeyecek.Su serpmesine su serpecek ama yaşananlar
    asla unutulmayacak,hafızalardan kazınılmayacak.Aslında "demir tavında dövül"mesi lazım, asıl o zaman herkes ettiğini bulmuş olur.Hal böyle olunca (demir tavında dövülmeyince);Sivas olaylarında olduğu gibi atı alan üsküdarı geçmiş oluyor.Geriye yaşananlar ve halada yaşadıklarımızdan ders çıkarmak kalıyor bizlere.İç ve dış güçlerin oyununa gelmemek bu acılarla birdaha karşı karşıya insanları getirmemek gerekiyor.
    Bunun için okumalı(özellikle neyi okudugunu iyi bilmeli insan),okudugunu dile getirmeli,düşünmeli ve gerekirse yargılamı insan.
     
  3. ero

    ero Daimi Üye

    ABİ BİLİYORSUN Kİ 12 DARBESİ ÜLKEYİ DERİN BİR BUNALIMA SOKMUŞ Bİ DAHA DA ÇIKARMAMIŞTIR.

    ÇÜNKÜ ÇIKARACAK ZİHNİYETİ ÖLÜME GÖTÜRMÜŞ, SORGULAYICI ANALİTİK ZİHNİ YOKETMİŞTİR..
     

Sayfayı Paylaş