Her Aleviyim Diyenin Alevi Olmasi Mumkunmudur?

Konu, 'Yazılar, Makaleler, Araştırmalar' kısmında Baskoylu tarafından paylaşıldı.

  1. Baskoylu

    Baskoylu Daimi Üye

    Alevi Yasam Felsefesini;
    Islam icinde veya farkli dinler icinde gormeye calisanlara guzel bir cevap......

    Bu yola ne Hizir Pasalar, Ne Yavuzlar, Ne Izolar, Ne Fetolar Nede bunlar gibi niceleri golge dusuremedi, bundan sonrada dusuremiyeceklerdir.

    Bu ayni zamanda Saygideger Devrimce06 Can`in foruma haber olarak gonderdigi Fetullah Gulenin mugrudu Hidir Hinzirina yonelikte bir cevaptir.

    Alevilik : İnsanlığın doğuşundan beri gelen ve menzil nerede bilinmez ama menzile kadar gidecek olan kadim bir yoldur. Bu ne demek? Alevilikte yaradılış yoktur doğuş vardır. Doğuş ilk ne zaman olmuştur? Alevi öğretisi buna cevap veremez. Çünkü bu bilimin işidir. Fakat insanlık tarihini güruhu Naci Naciye ile yani doğuşla başlatır. Neden Adem ile Havva değil? Çünkü Adem inanç söylencesine göre, çamurdan yaratılmıştır, Havva kaburgasından ve şeytan vardır hikayesinde. Oysa Alevilikte şeytana yer yoktur. Nereden biliyoruz? Şeytan kötülüğün aldatmacanın simgesidir. Kötülük ve aldatmacanın yolumuzda yeri yoktur. Şeytan ikiliğin simgesidir. Alevilikte ikiliğe yer yoktur. O yüzden Cemlere şeytan, herkes giremez. Cemde sorgu sual vardır. Hakk yolundan çıkanlara hesap sorulur. Şeytan insanları yoldan çıkarmak için vardır. Yoldan çıktım şeytana uydum Alevilikte yoktur. Çünkü akıl devreye girer. Yol öğretisi devreye girer. “Hakk Erenlerinin ise dini ve mezhebi yoktur. Yol vardır. Yol din değildir. Hakk Erenlerinin Yol´u Allah´a bağlı değildir. Hakk Erenlerinin Yol´u Hakk´a bağlıdır. Hakk Yol´unda dinin ne işi var? Hakk Erenlerinin Yol´unda Şeytan´ın ne işi var? Hakk Erenlerinin Yol´unda doğruluk vardır. Yani doğruluk Hakk´tır”
    Doğru, iyi, güzel, gerçek olan haktır. Hakk yolunda yürümekle sorumlusundur. “Hakk, evrenin hakimi doğrudur. Hakk ikrardır”. . (eğilip doğrulmak ile, aç kalmakla, iki yardım etmekle olmuyor) Rızalık razılık öğretisi bireylerin birbirinden razı gelmesi ve rızalık vermesini şart koşar. Bu ne demek kişinin hem kendini hem de toplum içindeki bireyleri denetlemesi demek kötü birine razılık verebilir miyiz? Her zaman yazıp söylerim. Aleviliğin nerden geldiği, tarihsel köklerinin, ne olmadığının zerre kadar önemi yok. Çok basit gibi görünen yol öğretisinin özün dışa yansıması olan sözlerini yani felsefesinin derinliğini doğru kavramak gerekir. Bunun içinde öncelikle bize verilmiş öğretilmiş değerleri kendi içimizde yıkmalıyız. Araştırmalıyız. Araştırmalarımızı, okuduklarımızı yaşam kültürümüzle karşılaştırmalıyız velhasıl sentez-analiz sentez doğruları alıp yanlışları atabilmeliyiz. Alevi yaşam zor zanaattır. Herkesin harcı değildir. Mangal gibi yürek ister. Bu yüzden Alevilikte yola çağrı yoktur, yola duruş vardır. Kendisine güvenen, gönülden yürekten yolu yürümek isteyenler, ikrar verip, talip olup, yola dururlar.
    Aleviliğin doğuş ve birlik yol öğretisi çok doğru kavranılmalı. Yolun özü ve temelidir. Neden Irk,millet, din, inanç-inançsızlık, cins ayrımı yok ? Neden 72 millete aynı nazarda bakarız. Yine söylenceye göre neden eşit.? Neden kırklar cemi büyüğümüz, küçüğümüz bir. Neden sadece insan? Neden bir gömlekte ikiliği, birbirini yemeyi kabul etmez. Yolumuzun temeli üzerine oturmayan hiçbir görüş teori yaşam biçimi alevi öğretisinde uzun süreli olamaz. Popülist ve geçici olmaktan öteye gitmez.

    Alevilik binlerce kültür ırmağının oluşturduğu ummandır. Hiç bir şey gökten zembille aniden inmedi. Toplumsal ekonomik-sosyal, kültürel değişim ve gelişmeler yaşa***** bugünkü yaşadığımız konumdayız. Yaşadığımız evrende toplumların, insanların birbirlerini etkiledikleri, etkilendiklerini kendilerini değiştirip, dönüştürdüklerini, daha doğru ve daha gerçekçi , daha derin bilgi donanımlarına sahip olmak için çaba sarf ettikleri doğru değil midir? Alevilik dogmatik değil yenilikçi, ilerici, değişim ve dönüşümcüdür. Alevilik insanlığın doğuşundan beri var olan tüm kültürlerden iyi, güzel, doğru, hak ne varsa kendisine katmasını bilmiştir. Farklı kültürler ırmak ise kendisinin umman oluşu bu özelliğinden kaynaklanmıştır. Alevilik farklılıkları zenginlik olarak görür 72 millete aynı nazarda bakmasının dil ırk din ayırımı yapmamasının temelini oluşturur. Bu aynı zamanda bir arada birlikte insanca yaşamanın da zeminidir. Hangi kültür vardır ki eskinin bağrında kendisini geliştirip, yeni kendisini yaratmamıştır. Hepimiz biliyoruz kitaplı 4 din birbirinin devamı ve birbirinden esinlenmiştir. Kim diyebilir Yahudiler Hıristiyan´dı geçmişte, yada Hıristiyanlar Müslüman´dı.. Aleviliğin kökleri ortaklaşa toplum biçimine kadar iner. Ana kültü, bilinen anaerkil toplumsal yapıdan gelmektedir. Çok eski ve köklü bir inanışı temsil eden kendilerini yenileyerek sınıflı toplum biçimine karşı sınıfsız, ortaklaşa toplum kurmaya ve yaşatmaya çalışanların kültürüdür. Alevilik=Aleviliktir. Kendisine özgü ve kendisi için bir yoldur, farklıdır. Bu farklılığı kabul etmek gerekir. Hiçbir elbiseye sığmayacak kadar üryandır. Demdir, deryadır.

    Alevilik; Bilimin rehberliğinden insandan yana duruştur. Bir yaşam biçimidir. Alevilik hiç bir inancın yada ideolojinin ne bir uzantısıdır, nede zenginliğidir. Kendine özgü, kendisi için bir yoldur. İnsanlık tarihinden beri var olmuştur ve var olacaktır. Bu süreçte gelişen tüm olayları, olguları kendi felsefesine göre yorumlamıştır. Hiç bir inancı ve gelişmeyi reddetmemiştir. Yaşanan, tüm bilinen tarihsel gelişmelerde de hak ve haktan yana taraf olmuştur. Nerde duracağını bilmiştir. Aleviliğin insandan ve haktan yana duruşu, olmazsa olmaz koşullarında biridir. İslam coğrafyasında da yaşanan olaylarda inançsal bazda olmasa da, siyasal bazda taraf olmuştur. Alevilik; Ne Musa´yı, ne İsa´yı, ne de Hz Muhammedi dışlamıştır. (Hz. Ali, Hz.Fatma ve Hz. Hüseyni) gönüllerine mihman eylemiştir. Ama hiç bir zaman, gidip, onların içine de girmemiştir. Bu yüzden de başımıza gelmedik kalmamıştır. Dünyayı açıklaması bilimden yanadır. Alevilik Bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır derken; kendisini bilimin rehberi değil, bilimin kendisine rehber edindiğini açık ve net şekilde ortaya koymuştur. Bizler insanlığın var oluş tarihinden itibaren: Bilimin rehberliğinde insan ve insanlıktan yana duruşu olan, tavrı olan herkese sahip çıkıp gönlümüze mihman eyleyeceğiz. Bu demek değildir ki, onunla aynı inanç sistemi yada ideolojide olacağız. Bu konuda alevi felsefesi yeterince derindir ve kendine özgüdür. Başka oluşumlarda aramaya gerek yok, ne ararsan kendinde aranın geniş ve derin anlamlarından biride budur. Yaklaşık son 15 yıldır sürdürülen öze dönüş çabaları da kendimiz olmak içindir. Kendimizi orda, burada ifade etmek için değil, onu hep yaptık zaten. Bu anlamda kendi (alevi) felsefesinin derinliğini göremeyenler yada Aleviliğin ürettiği felsefeyi yanlış ve yanlı okuma açıları, alevi felsefe tarihini de sorunlu bir hale getirmiştir. Bugün bizlerin en çok yapması gereken kendimize verili öğretilmiş değerleri bir tarafa bırakıp kendi felsefemizi anlamaya çalışmak ve kendimiz olabilmektir. Alevilik hiç bir inancın ideolojinin zenginliği değildir. Alevilik sonsuz ve sınırsız bilgi birikimiyle, yaşamı sorgulamak yargılamak yorumlamak, yoğurmaktır. Bilimin rehberliğinde, Hakkın, insanlığın yanında taraf olmak, durmaktır. Nerede duracağını bilmektir.
    Alevilik sözün bittiği yerde başlar. Sadece yaşanır yol yürünmek içindir, sadece yürünür.

    Alevilik; Sevgi dini, Erdem okulu, Evrensel değerler bütünüdür. Sevgi mayamızdır. İçine sevgi katılmamışsa, maya bozuktur. Bencildir. Dildeki nefret, kin düşmanlık, özdeki bencilliğin dışa vurumu.. dildeki muhabbet, aşk, dostluk, özdeki özge canlılığın dışa vurumudur. Sevgi insanlığın özlemi, rızalığın, razılığın, rıza kentinin anahtarı... Yar aşkı, hak aşkı, yol aşkı bu üçleme çok önemlidir. Alevilikte evlilikler bu yüzden ikrar üzerinedir. Kadın ve erkek aşkın iki halidir. Bedeni aşıp ruha varırlarsa, bir olurlar. (Yine ikilik yok cins ayırımı yok, birlik var) Yar aşkını üretmek ve yaratmak gerekir. Hak aşkı, yar aşkının ürünü çocuktur. “Şer Havva´dır, Hayır ise Adem´dir. Adem Hayır´dır ama Havva´nın koynundadır. Bu yüzden Hayır lekelidir. Şer´in koynundaki Hayır´dan hayır gelir mi? Evrenin hakimi Hakk´tır. Hakk İkrar ve İman´dır. Hakk Erenleri ikrar ve imanı bilirler, Hayır ve Şer ile işleri yoktur. İkrar ve İman birdir, bir gömlektedir. Hakk hakikattir, hakikat doğruluktur ve halkımızın kalbinde bir noktadır. Nokta Hakk´tır. Hakk Erenlerinin yolunda, evlilikte kadın ve erkek birbirine ikrar verir. Yol´a alınırken de ikrar vardır.” Yazdıkça , yaşadığımız evrende Aleviliğin ne denli zor bir yol olduğunu daha net ve açık bir şekilde görüyoruz değil mi? İkrar vermek şerri kendine uğratmayacağına dair yemin etmek, söz vermek ve sözünden dönmemektir. Ancak insan sevdiği zaman şerden uzak durur. Ancak sevgi bencilliğin düşmanı, özge canlılığın dostudur. Evreni doğayı insanı sevmek. Tüm ilişki ağını sevgi üzerine kurmak... Bugün sosyolojik, psikolojik tüm sosyal bilimler ispatlamıştır ki sevgi ile büyüyen çocukların toplumsal düzendeki pozitifliğini, bu konuda daha çok ne yazılabilir ki? Sadece derin ve geniş düşündüğümüzde erdem okulu, daha yaşamın ilk ve her saniyesinde başlıyor. Ceninin mayası sevgidir. Kamil insan olma, Bireyin kendini geliştirmesi, yenilemesi, bilgi ile donanması, Hamdım-piştim-yandım kamil insana giden yolun süreçleri…Kamil insanlar topluğundan oluşan rıza kenti düşü, her daim canlıdır. Merkezine insanı alan ve etrafındaki her şeyi insana göre şekillendiren insanın ve doğanın yüreğine sığınma kültürüdür. Aşk ideallere doğaya ve insanlığa tutkuyla bağlanmaktır, tutkuyla sevmektir. Evrendeki tüm güzellikleri hissedip yaşamaktır. Yaşatmaktır. Sevgi bizim dinimiz başka dine inanmayız. Erdem evrensel değerleri sahiplenmek, savunmak ve yaşama geçirmektir. Yolumuz sevgi, aşk yolu, hak yolu. Sevgi rıza kentinin anahtarıdır.

    Alevilik; Hukuk, sosyal yaşam, Adil, Eşitlikçi, Paylaşımcı, Kardeşçe, Özgür ve Barışçıldır. Kırklar cemi söylencesini doğru kavramak gerekir. İnsanlar arasındaki adının önüne getirilen her türlü unvan ve sıfat yoktur. Hak olarak büyüğümüz, küçüğümüz yoktur hepimiz biriz, hepimiz eşitiz. Nerede birimizin canı yansa hepimizin canı yanar Ustalık, üstünlük bilgidedir; bilginin, bilince ve yaşama dönüşmesindedir. Alevi hukuk sistemi, toplumsal yaşam içinde çıkan irili, ufaklı sorunları kendi inanç temellerine göre çözmüştür. Alevi toplumu kendi yarattığı bu hukuk sistemi ile hem kendisini güçlendirmiş, hem de muazzam bir ahlak sistemi edep (eline diline beline) paylaşımcı ve eşitlikçi bir toplumsal yaşam yaratmıştır. Adildir: Ceza suç ile orantılı olup, kişiyi kötülüklerden arındırarak tekrar toplumsal yaşam içerisine dönmesini sağlamaktır. Yargılama, eleştiri, özeleştiri, arınma ve temizlenme amaçlıdır. En büyük ceza toplumsal teşhir ve tecrit olan düşkünlüktür. Paylaşımcıdır. Kardeşlik : Musahiplik kurumunun var olması bile kardeşliğe ne denli önem verdiğinin göstergesidir. Karındaşlıktan çok daha önemli ve etkilidir. Ömrü boyunca kendinden ve musahibinin her davranışından sorumlu olmak musahibinle birlikte dara çekilmek. Kişilerin birbirini ve kendini denetlemesi oto kontrol ve sorumluluk. Biliriz sorumlulukla özgürlük çatışmaz çakışır. Ne kadar sorumluluğuna sahip çıkar yerine getirirsen o kadar özgürsündür. Özgürlüğün sınırlarını sorumluluklar belirler… Barışçıldır. Bugüne kadar kendisinden farklı hiçbir toplumsal yapılanmaya karşı ne bir savaş açmıştır, nede müdahale etmiştir taki kendi sınırlarını ve insanlık hakları ihlal edilmediği sürece. Biz Hiçbir zaman başkalarının kapısına dayanıp, bizden olacaksınız demedik.

    Ne kadar çok şey yazabiliriz Alevi felsefesinin derinliklerine indiğimizde. Edindiğimiz tüm bilgi, yaptığımız tüm araştırmalarda kendi yol öğretimize yüzümüzü çevirdiğimizde bize ışık olduğunu görüyoruz. Elbetteki değişen şartlarda asimilasyon ve dejenerasyonu da katarsak yaşanılanlar ve suların bulanması doğaldır. Sular durulacak ve daha güçlü olarak bu bulanıklıktan çıkacağız. Bu yüzden Aleviliği Luvilikle, Sümerlerle, Mezopotamya, Haranla yada bilimin sustuğu yerlerde konuşturmaya çalışarak, ne başlatabiliriz ne de her benzer kültürlere eş tutabiliriz. Umman ırmaklara indirgenemez. Alevilik=Aleviliktir ve farklıdır. Tıpkı doğuş inancımızda olduğu gibi, varoluşla, doğuşla başlar. (ki ilk doğuş ne zamandır şimdilik bilimsel olarak net değildir). Yapacağımız tek şey, yol öğretimizin felsefi derinliğine inmek ve yüzümüzü yola çevirmektir. Farklılığımız zenginliğimizdir diyen Alevi yol öğretisi kendi içindeki farklılıkları ayrıştırmalara yol açmayacak şekilde değerlendirmesini bilme yollarını bulmak zorundadır. Aydınlarımızın, ustalarımızın sorumluluğudur. Bu sorumluluğu taşımayanlar, bu yükün altında ezilir ve vebalinde kalırlar. Bir gömlekte ikiliğe yer yoktur. Gelme gelme, dönme dönme, bu yol ateşten gömlektir giyebilirsen, demirden leblebi yiyebilirsen, Bu bir rıza lokmasadır paylaşabilirsen, ikrar verip öyle gel.

    HAYATCAN.
     
    DEMAN, enelhak ve kigi12 bunu beğendi.
  2. yondem

    yondem Aktif Üye

    Al-i Nuh'un, Ararat ( Kimi kaynaklara göre ise Cudi) 'a yerleşmesinin ardından, Mezopotamya, insanlığın yeni toprakları oldu. Zamanlar artan insan nüfusu, yerleşkeyi zamanla yetersiz hudutlu kıldı. Birbirlerine ihtiyaçları olduğu için ayrılmak istemeyen insanlık, bir kule inşa etme ve arşa kadar ulaşan bu kule içerisinde beraber yaşama kararı aldı. Nuh (a.s.) iman ehli kimseleri gemiye aldığından, Rab'a iman etmeyen ilk zamanlarda aralarında yoktu. Nesiller sonra insanoğlundan kimileri doğası tabiatiyle önce küfre sonra şirk ve inkara girdi. Dini ise şekilci ve maddeci bir hale bürüdü. Artık halkta müşrik, münkir ve iman ehli kimseler bulunmaktaydı. Ehl-i İman ise insanoğlunun bu unutkan ve isyankar doğası dolayısıyla, ikiye ayrıldı. Nuh'un dini ikiye bölünmüştü. Bir taraf, diğerini gizli kafirlik yani münafıklıkla, bir taraf da diğerini maddecilik, dini özünden uzaklaştırmak, Nuh'un tebliğlerine ihanet etmek ile suçluyordu. Haniflik, yani tevhid mensupları olan bu iki gruptan maddeciliği reddeden ve Rab'ın istediği gibi, insan-ı kamil gibi yaşamak isteyen insanlar "batıni" olarak isimlendirildi.
    Babil kulesi insanların sapkınlığı dolayısıyla helak edilince ve insanlar birbirlerinden farklı diller konuşmaya başlayınca, göçler başladı. Batıniler de ayrıldılar. Kimisi Uzak Asya'ya (şaman öz atalar), kimisi Avrupa'ya (druidler, keltler) kimi Mısır'a (osiris kültü) kimi Hazar civarına yerleşirken kimi de Mezopotamya 'da ( Saabi, Zerdüşt v.s.öz ataları) kaldı. Amerika kıtasına da Uzak Asya'dan geçildi.
    Bu batıni kollar mevcut sebeplerden göç etmesine rağmen irtibatlarını koparmadılar. Zamanla yozlaştılar. Özlerinden ayrılmaya başladılar. Üçü hariç. Mezopotamya, Hazar ve Şaman öz ataları. Çünki mite göre bu haniflerin rahipleri beklenen son peygamberin Arap coğrafyasında zuhur edeceğini yıldızlardan okumuştu. Bu noktadan bakıldığında Alevilik İslam dışı değildir.
    Böylelikle Hoca Ahmet Yesevi ile İslami Batınilik başladı. Böylece Nuh'un anti-materyalist, içrekçi, şekle önem vermeyen çocukları öğretilerini son kutsalla tamamladılar. Şu anki "Alevilik" oluşumunu tamamladı. Bunun için Alevilik, hem islam içidir hem dışıdır. İslamla sınırlı değildir. İslam insanların doğru şekilde inanmaları ve yaşamaları için Rab Allah tarafından gönderilen insanlığın son umududur. Batıniler ise her ne kadar insanlık tarafından kafir, insana tapan, büyücü olarak adlandırılsa da (Omne İgnotum Pro Magnefico) Zaten Nuh (a.s.) dan beri Rab'ın istediği şekilde insan-ı kamil olarak yaşadıkları münasebetiyle kurtulanlardandı. Bu yüzden Kur'an da Saabiler'in Yahudi ve Hristiyanlarla beraber adı zikredilir. Kimi sünni islam alimlerine göre Saabilik ilk hanif dindir. ( Zerdüştlük gibi öğretisi sırra vakıf olmayanlar tarafından farklı yaşanmıştı. Ama Hz. Muhammed (s.a.v.) zamanında bile gizli loca mensupları doğru öğretiye vakıftır. ) Nuh'un tebliğelerinden arta kalan ilk hanif din. Onlara göre İbrahimle başlamıştır. Halbuki İbrahim (a.s.) Saabiler arasında yetişmiş ve öğretiyi ilerletmiş bir nebidir. Zaten peygamberlerin tamamı bu batıni inisiyeden geçmiş birer ışıktır. İsa (a.s) (Esseni Rahipleri), Musa (a.s.) (Osiris Kültü Rahipleri)...
    Hz. Ali Keremullah, gelişimini tamamlayan bu öğretinin ilk mürşidi olmuştur. Batın sır Resulullah tarafından kendine emanet edildiğinden, tüm bu esrardan haberdardır. Bunun için Alevilik'te Hz. Ali (r.a.) sadece savaşları ve kuvveti ile tanınmaz, O Rab'in Adem Safiyullah'dan bu yana istediği insan formu olan "kendini ve tanrıyı bilen" İnsan-ı Kamil Sembolü olmuştur.
    Bunun için tüm batıni liderler Ali'dir. Zerdüşt (Öğretisi mecusiliğe sırra vakıf olmayan ve batıni olmayan insanlar tarafından sonradan büründürülmüştür.), Hz. Muhammed (s.a.v.), Hacı Bektaş-ı Veli, Mevlana, Yunus Emre... Ali Hak'tır. Ali evveldir, Ahirdir, çünki "ÖZ" sembolen Ali'dir. O Hak Öğretilerinin ilk mürşididir.

    Dem ve devrana Huu.
    Hızır yoldaşınız olsun.
     
  3. Baskoylu

    Baskoylu Daimi Üye

    Saygideger Yondem Can

    Asirlarca Alevi halki uzerinde surdurulen acimasizca asimile politikalar sonucu Kadim Yol Olan Alevilik uzerinde her topluluk kendine gore bir pay bicmektedir,
    Kimisi Babillerden, Kimisi Zerdustluktan, Kimisi Hititlerden, Kimsi Sumerlerden, Kimisi Semanizmden, Kimisi Manizmden, Kimisi Hiristiyanliktan, Kimisi Batinilikten, Kimiside Muslumanliktan gelen bir Topluluktur diye idda eder.....

    Tarihin gerceklerini inceledigimizde, aklin yolu ile hareket ettigimizde, Aleviligin ozellikle Islamla uzaktan yakindan ilgi ve alakasinin olmadigini gorecegiz, Diger toplukuklardan dogrulari alarak tarihler boyunca kendisini yenilme ve tarihe ayak uydurma dusuncesi ile ILIMDEN GITMIYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR olgusu ile gunumuze kadar gelmistir.

    Yukaridaki ornekleri goz onunde bulundurdugumuzda herkesin kafasinda farkli bir Alevlik olusmaktadir, bir cok insan Alevilige farkli pencereden bakmaktadir, Bizler bunu farkliliklarimiz olarak gormekteyiz,
    Saygi ve Sevgi cercevesi icinde, hosgoru ilkesi ile hareket ettigimiz surece, farkliliklarimizi bizlere yakisir sekilde paylasir ve arastirmalarimizi Alevi Ogretisine gore surdururuz.

    Alevilik; Insanligin dogusundan beri var olan bir yasam felesefesidir, 610 yillarinda kurulan ve yayilmaya calisilan islam inanci ile, Insanligin dogusundan beri var olan Alevilikle bir ilgisinin olmiyacagini kabul etmek cok zor olmazsa gerek......

    Aleviligin aciklamasini bir donem ALI - EVI olarak insanlara yuturulmaya ve insanlari inandirmak icin caba harcanmasi maslesef islamin hevesini yine kursaginda birakmis oldu.

    Ali-Evi degilde Alev-i kelimesinin daha dogru oldugu gunumuzde bunu butun ciplakligi ile kanitlamistir, Yani ALEV, ISIK, KIZILBAS, KIZIL gibi soylemler Aleviligin baslica simgeleri oldugunu belgelemistir.

    Dolayisiyla Alevilik : Insanligin dogusundan beri gelen ve menzil nerede bilinmez ama menzile kadar gidecek olan kadim bir yoldur.
    Bunun anlami.
    Alevilikte yaradilis yoktur dogus vardir.
    Dogus ilk ne zaman olmustur?
    Alevi ogretisi buna tam olarak cevap veremez gorunsede,Bugunun bilim isiginda gecmiste soyledikleri ile bagdasmaktadir.
    Alevilik; Insanlık tarihini guruhu Naci Naciye ile yani dogusla baslatir. Neden Adem ile Havva degil?
    Cunku Adem inanc soylencesine gore, camurdan yaratilmistir,
    Havva Ademin kaburgasindan yaratildigi, gercek yaratici olan Kadin`a olan saygisizlik ve seytan deyimi vardir hikayesinde.
    Oysa Alevilikte seytana yer yoktur.
    Nereden biliyoruz?
    Seytan; kotulugun, yalanin, hilenin ve aldatmacanin simgesidir.
    Kotulugun, yalanin, hilenin ve aldatmacanin yolumuzda yeri yoktur.
    Alevilikte, vaz gecilmezlerinden olan, Eline, Beline ve Diline sahip olma olgusunu goz onunde buludurdugumuzda.
    Hile, Yalan, Kotuluk ve Aldatmanin simgesi olan, SEYTAN ikiligin simgesidir. Alevilikte ikilige yer yoktur.
    Varligin Birligi vardir.

    Anasirdan bir libasa büründüm
    Nar´ü, hak´ü, bad´ü, ab´dan göründüm
    Hayrül beser ile dünyaya geldim
    Adem ile bile bir yas idim ben
    (Hamdullahi Siiri)


    Anasirdan kasit; Madde, Varlik, Kuvvet, Varligin Gucu,
    Libas; Elbise
    Nar; Ates
    Hak; Toprak
    Bad; Ruzgar, Hava
    Ab; Su.

    Yani Dort Element ile varligin birligini savunulmasidir, farkli bir aciklamasi ise,
    Maddeden bir elbiseye burundum, atesten, topraktan, ruzgardan ve sudan gorundum.
    dort elementle var oldum.

    Dunyanin Dogus Alanina Gelmesi, gunes ile olmustur. Gunesin dogum yapmasina Kizilbas Alevilik "Cemre" yada "Kozi" demistir. Dunya vucut olunca ondan bitkiler, ondan hayvanlar ve ondan da insan insan dogus yapmistir, Boylece yedi dogus tamam olmustur.
    Hasim Kutlu.

    Katre idim simdi ummanlar oldum,
    Arstaki kandilden nurdan gelirim
    Kul Nesimi.

    Alevdim, Atestim, Lav idim, Simdi Evren, Kainat ve varligin birligi oldum.
    Gokteki Gunesten, Dusen Isiktan gelirim.

    Dolayisiyla Islam icin kilic salliyan, Islamin en guclu silahsoru olan, oldugu gune kadar Namazinda, Niyazinda ve Islamin temsilcisi olan Hz. Ali ile,

    Hak Ali, Evvel Ali, Can Ali, Canan Ali, Coban Ali ile karistirmiyalim,
    Bizim Ali hic bir Din, Millet, Irk, ve Renkler icin bas kesen, kelle ucuran, cana kiyan, yagmaliyan, ganimet pesinde olan, katliamlara imzasini atan Ali degildir.

    Bizim Ali, Din, Irk, Millet ve Renk Ayrimi yapmadan, 72 millete bir nazardan bakan, butun insanligin kardes olduguna inanan, Hak Alidir.

    Saygi ve Insani Sevgilerimle.
     
    DEMAN ve enelhak bunu beğendi.
  4. yondem

    yondem Aktif Üye

    iyi de abi siz çok hayali temelsiz konuşuyorsunuz. kim kurdu? nasıl oluştu bu öğreti? hangi topluluk oluşturdu? sizinki aleviğin bugünkü insani temellerini öven iyi niyetli ama "yanlış" bir yaklaşım. tarih var, veriler var böyle afaki, hayali konuşmak özden ayrılmadır asıl bence. hem canım abim, öz zaten bir değil mi nuhta? ayrılma daha sonra başlamıyor mu? bir yazımı okur musunuz? belki yaşça sizden küçüğüm ama aleviliğin tüm tarihi alevi aydınların anlattığı kadarıyla temeli bu. sizin gibi düşünürsek işin içinden çıkamıyoruz. evet şaman, druid, kelt, osiris kültü rahipleri, katharlar bunların hepsi içindeki toplum tarafından farklı görüldü. çünki özleri aynı zaten ararat. tüm bunların aslı babillerin maddeciliğine karşı çıkan ruhçu, spiritualist, mistik, yani BATINİ HANİFLİK-ki bu öğretiyi de tamamlayan biz anadolu alevileri oluyoruz.
    Köken belli oluşum belli öğreti belli inanç esasları belli. böyle bireysel yorumlardan hareketle sünni ve diğer dinlerdeki kimseler de "Alevilik belirsizliktir. ne olduğu aleviler içinde bile muallaktır diyorlar." haklılar. iş cemevlerinin statüsüne filan gelince bunu öne sürüyorlar. şahsi yorumları aleviğin aslı gibi lanse etmek yanlış olmaz mı? aleviliğin yeni bir forma ihtiyacı yok. zaten asil, tüm semavi dinlerden daha temelli bir kökeni var. sorun nerde? sünnilerde mi? hayır. işte maalesef yeni formlar (kendilerince) biçmeye çalışanlar var yola. bu da yolda ikilik üçlük hatta çokluk yaratıyor.
    umarım üzmemişimdir sizi.
    hak muhammed ali yar ve yardımcınız olsun.
     
  5. yondem

    yondem Aktif Üye

    Bizim Ali noktasında da hem fikir değiliz. Oniki imamı hiçe sayar bu düşünce. Halbuki bizim duvazlarımız var. Yapma gözünü seveyim :) Çoban alinin hasan hüseyin adında oğulları var mI? hüseyin adındaki oğlu kerbelada şehit edilmişmi? bunlar bizi Alevi yapan olgular.
    Dedelerimiz son nebinin arap coğrafyasından çıkacağını yıldızlardan okudu.
    Yapmayın tekrar anlattırmayın bana bu kıssayı. hep dinleriz büyüklerimizden. Muhammed (s.a.v) küntü kenzi Uhud savaşından sonra pirimize emanet etti.
    öğretisi tamamlanan batın haniflik yani şimdiki adıyla aleviliğin ilk mürşidi Ali oldu. Hak la hak oldu. ayineyi hak oldu. sır da onun vlatlarına evine geçti.
    bu olgun elma öğretide ali evinin sırrı, pirimiz ve evinin sırrı bizim sırrımız oldu.
     
  6. Baskoylu

    Baskoylu Daimi Üye

    Saygideger Yondem Can

    Yasiniz 18 olmasi boylesi bir yaklasiminiz beni hem duygulandirdi, hemde onurlandirdi.
    Sizden cok yasli olmam... herseyi biliyorum, veya benim bildiklerim dogrudur, senin bildiklerin yanlistir anlamina gelmez....
    Akil Yasta Degil, Bastadir.

    Farkli ogretiler insanlari mutlaka etkiliyecek ve ogrendiklerinin dogru oldugunu soyliyeceklerdir, dogrulari bulana kadar, kendi dogrularini savunmak zorundadirlar.....

    Sanirim ilk yaziyi tam olarak okumamissinizdir, yazidaki kucuk bir alinti ile devamedelim.

    Alevilik; Bilimin rehberliğinden insandan yana duruştur. Bir yaşam biçimidir. Alevilik hiç bir inancın yada ideolojinin ne bir uzantısıdır, nede zenginliğidir. Kendine özgü, kendisi için bir yoldur. İnsanlık tarihinden beri var olmuştur ve var olacaktır. Bu süreçte gelişen tüm olayları, olguları kendi felsefesine göre yorumlamıştır. Hiç bir inancı ve gelişmeyi reddetmemiştir. Yaşanan, tüm bilinen tarihsel gelişmelerde de hak ve haktan yana taraf olmuştur. Nerde duracağını bilmiştir. Aleviliğin insandan ve haktan yana duruşu, olmazsa olmaz koşullarında biridir. İslam coğrafyasında da yaşanan olaylarda inançsal bazda olmasa da, siyasal bazda taraf olmuştur. Alevilik; Ne Musa´yı, ne İsa´yı, ne de Hz Muhammedi dışlamıştır. (Hz. Ali, Hz.Fatma ve Hz. Hüseyni) gönüllerine mihman eylemiştir. Ama hiç bir zaman, gidip, onların içine de girmemiştir. Bu yüzden de başımıza gelmedik kalmamıştır. Dünyayı açıklaması bilimden yanadır. Alevilik Bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır derken; kendisini bilimin rehberi değil, bilimin kendisine rehber edindiğini açık ve net şekilde ortaya koymuştur. Bizler insanlığın var oluş tarihinden itibaren: Bilimin rehberliğinde insan ve insanlıktan yana duruşu olan, tavrı olan herkese sahip çıkıp gönlümüze mihman eyleyeceğiz.

    Dolayisiyla asirlarca Insanlik icin mucadele vermis, haksizliklara karsi gelmis, yanlislara karsi tepki gostermis butun halk kahramanlari bizim icin Mihmandir, yol arkadasidir, yoldastir. dusunceleri ve inanclari farkli olsada, gecmiste atalari ve onderleri bizim atalarimizi ve yol onderlerimizi katletmisse, sucu onlarda degil, yani gercek suc sahiplerini mahkum ederiz.

    Kerbela katliami; Insanligin kabul etmedigi katliamlardan biridir, Susuz birakmak, kelle ucurmak, ucurulan bas ile top oynar gibi oynamak vs vs boylesi katliamlari kabul etmiyen Alevi Halki, Kerbela katliamina sahip cikmis, Yezide lahnet okumus, katliama ugriyanlari kendisine Mihman eylemis.

    Bunu firsat bilen Islam yobazlari, Alevi Yasam Felsefesini Islama donusturmek, Islamin bir parcasiymis gibi gostermek icin butun imkanlarini kullanmis, kullanmaya devam etmektedir.

    Alevilikte 12 Imam inanci yoktur, 12 hizmetler inanci ile bagdasmasi, Islamin 5`nci mezsebi olan Caferi mezsebini, Sii/Sia inancini Alevilerin inanci ile ayni gosterme, asirlarca ugras verdigi asimile politika cabalarini bu yolla cozmeye calismistir.

    Kucuklugumuzde Pir Baskoylu Hasan Efendiyi anliyana kadar, 12 imamin hepisinin Kerbelada katledildigini biliyorduk, oyle ogretilmistik, Ustelik Dede Ocagindan oldugumuz halde!!!!
    Bizler buyudukten sonra sozde bu yolun gostericisi ve egiticisi olacaktik!!!
    Bir yanim Kuresan asiretinden (Derviş Gevr) ocagindan gelme, Bir Yanim Kudan asiretinden gelme, Ozunde Dersim Pulumur`e bagli KOYESER (Dagin Basi) koyunden (Kudane Koye Ser)Dersim katliami doneminde zorunlu terk edilmis, Dedem TC askeri tarafindan katledilmis olup, uzun yillar Erzincan Tercanin farkli koylerinde yasamistir.
    Ana dilimiz, Dersim dilidir (Zazaca, Dimiliki)

    Babam Baskoylu Hasan Efendiyi tanidiktan sonra, Dedelik yapmadi, hic bir talibine gitmedi, gelen oldu ise, mihman eyledi, yolun Piri Baskoylu Hasan Efendidir, ben bu gorevi yapmak icin uzun bir donem egitimden gecmem gerektigini soyledi.

    Saygideger Can, yolu kavramak, gercekleri, dogrulari bulmak ve karanliklari aydinliga cikarmak icin arastirmak ve ogrenmek gerekir.

    Alevilikte 2 turlu ceza vardir, Muskul ve Duskun.....

    Duskunlukle cezalandirilanlarin sucu agir olur,
    Cana kiyimak,
    Haksiz yere baskasinin malina ve mulkune calmak, gasp etmek, talan etmek.
    Yalan soyliyerek, iftira atarak, baskasinin yuvasini dagitmak, hayatina mal olmak, dostluklari ve ikrarliklara golge dusurmek.
    Baskasinin Kizina, esine ve namusuna goz dikmek, nefise u***** baskasina tecavuz etmek vs vs gibi agir suclar, Duskun Ilan edilen suclardir.
    Duskun ilan edilen, Mali malimizdan, Cani canimizdan, Yolu yolumuzdan ayri olur, bir daha o topluma alinmamaksizin, cezlandirilip uzaklastirilir, toplum icine bir daha alinmaz.

    Muskul: hafiletici cezalardir,
    Siradan basit yalanlara bas vurmak,
    Kavga etmek gibi hafif suclar‚
    Muskul hal sayilir. Alevi erkaninda “Muskull hallolur, duskun hallolmaz”.
    Muskul olanlar, Alevi yol kurallarina uygun olarak verilen cezayı yerine getirdikten ve bozdukları toplumsal barisi yeniden tesis ettikten sonra, birdaha boylesi hatalara dusmemekle uyarildiktan sonra bagislanirlar,
    Duskun olan kimsenin sosyal hayata verdigi zarar onarilamaz boyutlarda goruldugunden dolayi, sonsuza dek bir daha Alevi toplumun icine alinmaz.....

    Bunu kisaca anlattiktan sonra, Hz. Muhammed, Hz. Ali ve Hz. Hasan Alevilik vasiflari olmus olsa, Duskun gorulduklerinden dolayi, bir daha Alevi yol ogretisinde isimleri bile anilmaz.
    Alevilikle ilgi ve alakalari olmadigi icin, bunlari duskun ilan etme gibi bir luxumuzde yok.

    Hz. Muhammed; resmi 18 esi olup, 6 yasinda bir cocuk ile nisanlanmis (Aise) 9 yasinda bu cocuga tecavuz etmistir. cariyeleri ile birlikte sayilari 68 olan kadina sahip olmus, bilinmiyenler hiric olmasina ragmen... Uckur duskunu boylesi birini Alevilikle ilgi ve alakasi olabilirmi?
    Kendi halasinin kizi olan, Zeynep, kendi manevi oglu ile evli iken, hoslandigi icin, manevi oglu Zeyd`e, Zeyneple bosanmasini sagladiktan sonra, Kendi Manevi oglunun esi olan, kendisininde Kizi sayilan Gelini Zeyneple evlenmesi Duskun sayilmasinin en onemli sebeplerinden biridir.

    Ayrica Hz. Ali`ye kan kardesimdir demesi (bizde Ikrardir, Misayiptir) Kendi Kizi Fatima`yi Kan Kardesi Hz. Ali`ye vermesi!!! ikisininde duskun olmasina sebeptir.

    Hz. Muhammed kendi esi olan Aise tarafindan zehirlenmistir, Hz. Ali katlettigi insanlarin yakinlari tarafindan, evinin onunde iki kisi tarafindan pusu kurularak aldigi kilic darbesi ile yasamini yitirmistir,
    Alevilere ise Camide olduruldu yalanlari ile, Namazim Hz. Ali tararindan kilinmistir, Yok Camide olduruldugu icin, Camiye gitmiyoruz vs vs benzeri yalan ve hilelerle Alevileri Islamin bir kolu oldugunu yuturmaya calismislardir.

    Alevilik Islamin bir kolu ise!!! veya Gercek Islamin temel taslari ise!!!!!
    Neden Aleviler asirlarca butun zulumlere, katliamlara, cinayetlere ve her turden haksizliklara ragmen... Namaz Kilmaz, Oruc Tutmaz, Abdest Almaz, Hacca Gitmez, Zekat vermez!!!!!!!

    Hem Islama bagli ve Islam Inancina sahip oldugumuzu soyliyecegiz!!! hemde Islamin hic bir sartini yerine getirmeyiz!!!
    Islam dogusundan beri insanlik sucu islemis, insanlik sucu islemeye davam etmektedir, temel dusuncesi Insanlik sucudur, Insanlik degerleri ayaklar altina alan, Varolus gercegini inkar eden, Yaradilisa inanan bir inanc Aleviligin esiginden iceri giremez.

    Keza Hz. Hasan Dedesi Hz. Muhammed gibi uckuruna duskun biri oldugu icin, Muaviye boylesi bir durumu goz onunde bulundurarak, Hz. Hasanin eslerinden birine, Hasan digerleri gibi yarin senide sokaga atacaktir, kendisini zehirlersen, Seni ilerde Halife Olacak Oglum Yezide alirim demesi ile, Kendi Esi tarafindan zehir verilirek oldurumustur....

    Hz. Ali; Oldugu gune kadar Islamin sartlarini kayitsiz sartsiz yerine getiriyordu, yasadigi doneme kadar Islamin yayilmasi icin, savastigi kisi ve kisileri ya Musluman Olur yada Canindan olurdu..... Yapilan butun savaslar Islamin Yayilmasi ve kabul ettirilmesi icindi....
    Keza 9 evlilik yapmis biridir, oldugu doneme kadar 14 erkek cocugu, 17 kiz cocugu vardi.
    Kendi Misayibinin (Ikrarin) Hz. Muhammedin kizini almis, kendi Kizlarindan birini Omer`e vermistir, birini`de Osman`a vermistir.

    2. Fatima'nın vefatından sonra Hz. Ali, Ummu'l-Benin binti Haram el-Kellabiye ile evlenmişti. Bu hanımından Abbas, Cafer, Abdullah ve Osman adlarında dört oğlu dünyaya gelmişti. Ancak Cafer, Abdullah ve Osman bunlar Hz. Hüseyin ile birlikte Kerbela'da şehit olmuşlar.

    3. Hz. Ali, Temim kabilesinden Mesüd'un kızı Leyla ile evlenmişti. Bu hanımından Ubeydulla ve Ebü Bekir adlarında iki oğlu dünyaya gelmiş, bu iki oğlu da Hz. Hüseyin ile birlikte Kerbela'da şehit olmuşlar.

    4. Hz. Ali, Hasam oğullarından Umeys'in kızı Esma ile evlenmişti, bu hanımında küçük Muhammed, Yahya ve Avn adlarında üç oğlu dünyaya gelmiş, bu üç oğlu da Hz. Hüseyin ile birlikte Kerbela'da şehit olmuşlar.

    5. Hz. Ali, Benü Tağlib kabilesinden Rabia'nın kızı Sahba ile evlenmişti, bu hanımında Ömer ve Rukiyye adlarında çocukları dünyaya gelmişti. Sahba, Halid b. Velid'in Aynu't-Temr'de ele geçirmiş olduğu esirlerden biriydi.

    6. Hz. Ali, Ebu'l-As'ın kızı Umame ile evlenmişti. Umame, Hz. Muhammed'in kızı Zeyneb'in kızı idi. Bu hanımında ortanca Muhammed adındaki oğlu dünyaya gelmişti.

    7. Hz. Ali, Hanifeoğullarından Cafer'in kızı Havle ile evlenmişti, bu hanımında büyük Muhammed adındaki oğlu dünyaya gelmişti. Bu oğlu Muhammed b. Hanefiyye diye meşhur idi.

    8. Hz. Ali, Urve b. Meshud es-Sekafi'nin kızı olan Ümmü Said ile evlenmişti, bu hanımında Ümmü Hasan ve büyük Remle ile Ümmü Külsüm adlarındaki kız çocukları dünyaya gelmişti.

    9. Hz. Ali, Kelboğullarından İmrü'l-Kays´ın kızı Mahabba ile evlenmişti, bu hanımında küçük yaşta vefat eden bir kızı dünyaya gelmişti.

    Taberi'nin beyanına göre, Hz. Ali şehit olduğu gün 14 erkek çocuğu ve 17 tane de kız çocuğu hayatta idi. Hz. Ali'nin nesli, Hasan, Hüseyin, Muhammed b. Hanefiyye, Abbas ve Ömer adlı oğullarından yürümüştür.
    Kaynak: Taberi (M. 839-923) Tarih-i Taberi, c. 3, sa. 217-219, E.O.Y.
    İbnü´l-Esir (M.1160-1234) El-Kamil Tarihi, c. 3, sa. 404-405, B.Y.
    İslam Ansiklopedisi, Leyden tabı, mad. Ali, M.E.B.Y.

    Sonuc olarak Hz. Ali, Hz. Muhammed, Hz. Omer. Hz. Ebu Bekir, Hz. Osman birbirlerinin akrabasidir, hisimidir, Bunlarin hepisi Muhammedin Ehli-Beyitidir, Bizim Ehli-Beyitimiz hak yolunda gindelerdir, Eline, Beline ve Diline sahip olanlardir, Din, Irk, Millet ve Renk gozetmemeksizin, 72 millete bir nazarda bakanlardir......

    Zaman sorunundan dolayi simdilik cikmam gerekir....

    Saygi ve Insani Sevgilerimle.
     
  7. enelhak

    enelhak Super Moderator

    Değerli Canlar yazdıklarınızı dikkatlice okudum. Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim. Değerli Baskoylu Can umarım hızınızı alama***** evreni yaradanıda inkara hakkınız olduğu halde kalkışmazsınız :) inkar olmazsa tadından yenmez savunduklarınız.

    Değerli yondem Can sizlerinde elbetteki fikirlerinize saygı duyuyorum bu tartışmasız. Savunduğunuz değerlerin önemli oranda doğru olduğu savunulsa da şekilcilikten bir an önce arınmanız temennimdir. Çünkü Aleviliği bir kalıba oturtmanın Alevi düşünce yapısı ile çeliştiğini düşünüyorum. Haa bunu söylerken elbetteki geçmişimizi inkar edecek değiliz ki asla etmek gibi bir nankörlüğe tevessül bile etmemeliyiz. Geçmişimiz birikimimizdir, zenginliğimizdir. Sevgi ve saygılarımla :)

    BENDE SIĞAR İKİ CİHAN


    Bende sığar iki cihân ben bu cihâna sığmazam
    Cevher-i lâmekân benim kevn ü mekâna sığmazam

    Kevn ü mekândır âyetim zâta gider bidâyetim
    Sen bu nişân ile beni bil ki nişâne sığmazam

    Kimse gümân ü zann ile olmadı Hakk ile biliş
    Hakkı bilen bilir ki ben zann ü gümâna sığmazam

    Sûrete bak vü ma'nîyi sûret içinde tanı kim
    Cism ile cân benim velî cism ile câna sığmazam

    Hem sadefim hem inciyim haşr ü sırât
    Bunca kumâş ü raht ile ben bu dükâna sığmazam

    Genc-i nihân benim ben uş ayn-ı ayân benim ben uş
    Gevher-i kân benim ben uş bahr ile kâna sığmazam

    Arş ile ferş ü kâf ü nûn bende bulundu cümle çün
    Kes sözünü uzatma kim şerh u beyâna sığmazam

    Gerçi muhît-i a'zâmım adım âdem durur âdemim
    Dâr ile kün fekân benim ben mu mekâna sığmazam

    Cân ile hem cihân benim dehr ile hem zamân benim
    Gör bu latifeyi ki ben dehr ü zamâna sığmazam

    Encüm ile felek benim vahy ile melek benim
    Çek dilini vü epsem ol ben bu lisâna sığmazam

    Zerre benim güneş benim çâr ile penc ü şeş benim
    Sûreti gör beyân ile çünkü beyâna sığmazam

    Zât ileyim sıfât ile Kadr ileyim Berât ile
    Gül-şekerim nebât ile piste-dehâna sığmazam

    Şehd ile hem şeker hem şems benim kamer benim
    Rûh-ı revân bağışlarım rûh-ı revâna sığmazam

    Tîr benim kemân benim pîr benim civân benim
    Devlet-i câvidan benim îne vü âna sığmazam

    Yer ü gökü düzen benim geri dönüp bozan benim
    Cümle yazı yazan benim ben bu dîvâna sığmazam

    Nâra yanan şecer benim çarha çıkar hacer benim
    Gör bu odun zebânesin ben bu zebâne sığmazam

    Gerçi bugün Nesîmîyim HâşÃ®mîyim KureyşÃ®yim
    Bundan uludur âyetim âyet ü şâna sığmazam


    SEYYİD NESİMİ


     
    fairy44 ve devran bunu beğendi.
  8. Baskoylu

    Baskoylu Daimi Üye

    Saygideger Enelhak Can

    Gerecekler ve Dogrularin inkari insanlik sucudur, ayni zamanda gercek ve dogrulukla ilgisi olmiyan, Sevgi ve Insanlik yoluna asimile yolu ile Islami yamamaya calisip, Aleviligin Islamin bir kolu oldugunu kabul edenlerde... bu yola golge dusurmek istiyenlerdir, Islamin 1400 yildan basarmak istedigini, icimizdeki Hinzirlar ve gizli Izzettinler bunu basarirmi bilmiyorum.....

    Sevgi ve Insanlik yolunda yilmadan ve bikmadan, Karanliklari aydinliga cikarmak istiyen her canin turabi olurum......

    Evreni yaratan kimse, kim tarafindan yaratilmissa.... Seyyid Nesimi`den alinti yaptiginiz nefeste mevcuttur, onemli olan dogru tercume etmenizdir...
    Bazen gercekler ve dogrular gozlerimizin onunde iken bile gormek isimize gelmiyor......
    Sanirim isimize gelmedigindendir........ veya bildiklerimizden caymamaktir, yanlislarimizi mahkum edip kendimizi yenilememe aliskanliklarimizdandir.....

    Saygi ve Insani Sevgilerimle.
     
    enelhak bunu beğendi.
  9. enelhak

    enelhak Super Moderator

    Paylaştıklarınız için teşekkür ederim. Lakin "Izzettinler" de Aleviliğe ve Yola hizmet eden canlardandır. Hizmet şekli, kullandığı yol ve yöntemler tartışılabilir takdir sizlerin değerli Can :)
     
  10. yondem

    yondem Aktif Üye

    Sayın Enelhak abi. Cevabıma "şekilci yaklaşım" tenkitinde bulunmuşsunuz. Saygı duyuyorum, fakat !!! : (iyi anlaşılmak için bunu yazıyorum)
    1)bahsettiğim aleviliğin tarihsel süreçteki yeridir. zaten amacım kökenin islam öncesine dayandığını hatırlatmaktı. tarihi köklerden gelişim ve oluşumdan bahsetmek şekilcilik midir?
    2) her öğreti gibi aleviliğin de inanç esasları, ibadetleri, pirleri uluları vardır. alevilik belli bir kalıba sıkıştırılmamalı derken ne kastediyorsunuz. onun zaten belli bir tarihi ve kalıbı yok mudur? ( hanif dinin oluşumunu tamamlayan batıni yorumu olan alevilikten kastımız "anadolu aleviliği", diğerleri oluşumunu tamamlayamamış batıni yorumlar.)
    3) Kul kul olsun ehl-i beyti sever olsun ilkesiyle hareket eden , kerbalaya ağıt yakarak, evlerimize o günlerde siyah perde çekerek anan, duvazlarımızda ya hüseyn, ya ali, hünkar hacı bekaş veli diye semah dönen ataların torunlarıyız.
    Bismişah Allah Allah
    Hü Allah hü Eyvalla
    Secde haktır Ademe
    Seyrangahız aleme
    Ele ele el haka dedik
    Geldik bu deme

    Kurbanlar tığlanıp gülbenk çekildi
    Gaflet uykusunda uyana geldim
    Dört kapı sancağı anda dikildi
    Uryan büryan olup meydana geldim

    Evel eşiğine koydum başımı ali ali
    İçeri aldılar döktüm yaşımı ali ali
    Erenler yolunda gör savaşımı ali ali
    Can baş feda edip kurbana geldim

    Ol demde uyandı batın çerağıdost dost
    Rehberim boynuma bend etti bağı dost dost
    Üç adım ileri attım ayağı dost dost
    Koç kurban dediler inana geldim

    Dört kapı selamı verip aldılar ali ali
    Pirin huzuruna çekip geldier ali ali
    Ele ele el hakka olsun dediler ali ali
    Henüz masum olup cihana geldim

    Pirim kulağıma eyledi telkin dost dost
    Şah-ı vilayete olmuşuz yakın dost dost
    Mezhebim caferi sadık ül metin dost dost
    Allah dost eyvallah peymana geldim

    Yüzüm yerde özüm darda durmuşam ali ali
    Muhammet Aliye ikrar vermişem ali ali
    Sakahüm hamrini anda görmüşem ali ali
    İçip kana kana mestane geldim

    Yolumuz oniki imama çıkar dost dost
    Murşidim muhammet Ahmedi Muhtar dost dost
    Rehberim Ali´dir sahip Zülfükar dost dost
    Kulundur Şah´ya divane geldim

    Ehli beyt, Muhammed ve hatta ileri boyutta HAKK'I İNKAR EDEN BİR İNANÇ NE DERECE ALEVİ SAYILABİLİR?

    3) böyle bilinmezlerle hareket ettiğimiz sürece cem evi neyin ibadethanesi olacak, bunu nasıl izah edebileceğiz? kendi hayal dünyamızdaki inançlarımızı alevilik gibi göstererek aslı kirletmez miyiz?
    4) sözüm meclisten dışarı kusura bakmayın bu söyleyeceğimden de alınmayın lütfen ama söylemek istiyorum: bu inanç alevilikten çok Yeni Dünya Düzeninin evrensel öğretisiyle örtüşmüyor mu? alevilik maddeci ve şekilci inanç ve olgulara karşı bir başkaldırı değil mi nihayetinde? pirsiz ulusuz mürşitsiz duvazsız , sadece ahlak, ve hümanist normlarla hareket eden bir alevilik yani materyal bir alevilik bu noktada oluşum esaslarıyla çelişmez mi? bu da bize böyle bir inancın alevilik olmadığını kanıtlamaz mı? (Alevisim of New World Order :) )bu propagandanın, tayyipgillerin sünnülleştirme çabalarıyla ne farkı var? ikisi de yola şırınga edilen zehir değil mi?
    5) muhakkak ki yaşım gereği benden daha fazla ceme iştirak etmişsinizdir. aleviliğin ne olduğunu cemdeki babalara, dedelere yahut kutsal kitaplarımıza bakarak görmek daha doğru olmaz mı? Tevhid dinini bu kaidelere göre yaşayan insanlara (anadolu) alevi(si) denmiyormu?
    6) tüm bunları reddeden bir inanç (anadolu) alevilik(i) olabilir mi?
    hızır yoldaşınız olsun.
     
  11. yondem

    yondem Aktif Üye

    bu arada nesimi - sığmazam süper olmuş, birleştirici abi :)
     
  12. Baskoylu

    Baskoylu Daimi Üye

    Saygideger enelhak can.

    Dusuncelerinizi saygi ile karsliyorum, farkliliklarimiz zeginliklerimizdir, lakin yola zarar veren, yol geregini yapmiyan, 1400 yildan beri Islamin surdurdugu acimasiz asimile politikalarina katki sunmak istiyen, Hinzir pasalar bu yolda hep oldular ve olmaya devam edecekler....

    Izzettin ve onun gibiler Hizir Pasalardan daha tehlikelidir, Izzettin Dogan ve onun gibiler kendilerini Alevi gormeleri bizleri pekte baglamaz, bizi bagliyan konu Alevi Yol Ogretisine yakisir bir durus sergiliyormu? Yola zarar veriyormu?

    SOYDAN GELEN ALEVI DEGILDIR, YOLDAN GIDEN ALEVIDIR.

    Saygi ve Insani Secgilerimle.
     
  13. enelhak

    enelhak Super Moderator



    Elbetteki sizin fikirlerinize saygı duyuyorum lakin, insanlara müsaade edelimde istedikleri gibi kendilerini tarif etsin ve bizde onları öyle görelim. Ben Sayın İzzettin DOĞAN Beyi savunmak maksadı ile yazmıyorum bunları. Ama sizin anlayışınızla hareket edecek olursak yüzyıllardır karşı durduğumuz haksızlıklar ve bizi bize tarife kalkışan zatlardan pek bir farkımız kalmayacak. Yani kendimizi Alevilğin yaratıcısı gibi görmekten vazgeçerek her şeyin İnsan ile anlam kazandığını unutmamalıyız. İnsanın olmadığı bir evren düşünebilirmisiniz. Sevgi ve sayglarımla :)
     
  14. enelhak

    enelhak Super Moderator


    Değerli can Yondem Aleviliği sadece İslamla başlayan bir ritüel olarak görmenin doğru bir yaklaşım olmadığını düşünüyorum.Bunu anlayabilmek için ise Cem ibadetini iyi irdelemek gerekir. Siz reddetseniz de Cem ibadetinin eski Türk inanışları ile paralellik gösterdiği ortadadır. Bunu anlayabilmek için Orta Asyada yaşayan ama İslam olmayan kimi topluların ibadetlerindeki Cem ibadetine şaşırtıcı benzerlikleri ne ile açıklayabiliriz. Elbetteki zaman içinde İslam ile tanışması ve İslamdan kendine kattıkları ile zenginleşmiştir. Alevi yada Bektaşilerin Hz. Ali ve Ehlibeyte olan sevgi ve saygısı onların uğradığı haksızlıklara bir başkaldırıdır. Bakın Hz. Peygamber ve Hz. Ali ve hatta diğer halifelerin tamamının hiç de öyle övünç duyacağımız bir yaşama biçimleri olmadığını biliyoruz öyle değil mi.

    İnanç ve İman elbetteki İnsan içindir. Bu konuda sevdiğim bir sözü dile getirmek isterim. Derki zatı muhteremin biri "İnanç Görmediklerimize İnanmaktır" Biz Aleviler kalıplara sığamayacak kadar özgür düşünen, düşündüklerini Canları pahasına dile getiren ve bu bedel ödemeyi Allaha ulaşmaya araç olarak gören Uluları Önderleri olan bir toplumuz. Biz Aleviler için Peygamberler ve Kitaplar sadece ve sadece bir araç olmaktan öteye gidememiştir, gitmemelidir.Bunun için biz Aleviyiz, Bunun için biz yüzyıllardır uğramadığımız haksızlık, zulüm kalmadığı halde biz hala Aleviyiz demekten vazgeçmedik vazgeçemeyiz. Ama siz bir Alevi olarak amacı bir kenara itip araçlara tapmaya başlarsanız, işte o zaman inanç boyutu ile sunni İslam anlayışına hizmet etmiş olursunuz değerli can.Sevgi ve saygılarımla.
     
  15. yondem

    yondem Aktif Üye

    İyi de gurban olduğum ben bu söylediklerinin tamamına katılıyorum zaten. Aleviliğin islam öncesine dayanan kökünü hiçbir alevi reddedemezki. Sen beni aanlamamışsın herhalde abim. İlk yorumumu okurmusun rica etsem bu konudaki. ben diyorum ki alevilik adem kadar eskidir fakat gelişimini muhammed nebiyle tamamlamıştır sonra ikl hak mürşidi olan Hz. Ali ile ve imamlar ile bu öğreti devam etmiştir. Kusura bakma çok şey istiyecem ama bir benim bu konudaki yorumlarımı okur musun abim.
    Işıkla kal :)
     
  16. yondem

    yondem Aktif Üye

    Bakın Hz. Peygamber ve Hz. Ali ve hatta diğer halifelerin tamamının hiç de öyle övünç duyacağımız bir yaşama biçimleri olmadığını biliyoruz öyle değil mi.
    bu hariç :)
     
    enelhak bunu beğendi.
  17. yondem

    yondem Aktif Üye



    oldukça farklı ve atalarımın öğrettiği inançtan oldukça uzak. şöye bir soru sorabilir miyim abi: Sizin gibi düşünen aleviler ne kadar çoğunlukta? hakikaten biz mi asimile olmuşuz? yoksa siz mi batıla düşmüşsünüz? bir de bu söylediklerinizi destekleyen delil var mı? kankardeşim muhabbetini mesela ve diğerlerini?
     
  18. yondem

    yondem Aktif Üye

    Başköylü abi O zaman ne Hak Muhammed Ali si, ne Ya Hüseyn'i, ne hünkar hacı bektaş velisi, ne pir sultanı, ne kırklar cemi? ne miraç okudu cebrail muhammed mustafa nail'i? ne kapıyı hayberi şahadet parmağıyla kaldırıp asumana atan haydarı? doğrusu nuh kadar eski bir inanc olan aleviliği çok farklı yaşıyorsunuz. ne muhammedi candan sev ki aliye selman olasını? yahu ikibinyıllık duvazlarımızı da mı değiştirelim? ya bu bahsettiğiniz inanç alevilik değil, ya da 10 milyon alevi aslında alevi değil.
    ışıkla kalın.
    hızır yoldaşınız olsun.
     
  19. enelhak

    enelhak Super Moderator

    Teşekkür ederim değerli Can. Bende sizin gayet samimi ve içten duygularla yola bağlılığınızı yaşadım. Ama yaşadığım çevreden kopup da nesnel bir şekilde araştırıp okuyunca özellikle peygamber ve dört halife döneminin insan aklı ve mantığı ile çelişen uygulamaları ile karşılaştım. Çünkü doğup büyüdüğüm çevrede koşulsuz Hz.Peygamber ve Hz.Ali sevgisi ile yoğrulursunuz ve bu katidir.Bu zatları insanlıktan çıkarıp Allah ile özdeşleştirmiş olunduğunu en nazik ifade şekli ile ifade edeyim.

    Mesela bizce karşıt bilinen Hz.Peygamber, Ebubekir, Osman, Ömer ve Ali birbirlerinin kızları ile evlilikler yapmış, hatta iki kız kardeş ile evlilik yapmış, Hz.Aişe'nin evlilik yaşı 6-9 arası olduğu, ve evlenilen kadın sayıları her birinin 15-65 arası olduğu düşünüldüğünde tam anlamıyla bir kördüğümdür.

    Ama sizde o tertemiz duygularla ifade ettiğiniz bağlılığınızla elbetteki takdir değer bir tutum sergilemektesiniz. Sizi bu tutumunuzdan dolayı eleştirmek haddime düşmez :) keşke bu bağlılığınızı ve samimiyetinizi hak eden bir dönem yaşamış olsalardı da biz düşkün sergilediğimiz bu olumsuz tavrımız nedeni ile Alevilikçe ve Aslevilerce düşkün sayılsaydık. Ama tüm bu düşüncelerim benim size "HAK MUHAMMED ALİ YAR VE YARDIMCINIZ, YARDIMCIMIZ OLSUN" temennimden alıkoyamaz. Sevgi ve saygılarımla :)
     
  20. yondem

    yondem Aktif Üye

    Abi bu noktada şunları göz ardı etmemek lazım:
    1) O zamanki arap toplumunun sosyo-kültürel yapısı buna müsait midir? (Mesela Ahmet Kaya döneminde hainlikle suçlandı, söylediklerini şimdi söylese, tam aksine PKK terör örgütü hedefi olur, hainlikle suçlanır. ( Atatürk, Kurtuluş Savaşı, Ordu üzerine söyledikleri) değil mi? Bunun gibi. )
    2) Hz. Peygamber'in 9 yaşında evlendiği kızla hemen cinsi münasebette bulunup bulunmadığı bilinmelidir.
    3) O zamanki 9 yaşındaki arap kızlarının fizyolojik gelişkinliği, regl olup olmadığı önemlidir. (öyle ya afrika belgesellerinde görüyoruz sıcaktan boy atıp bizim 20 likler gibi duruyorlar vallahi)
    4) Cariye kültürü, her ne kadar modern dünyaya uygun değilse de, nikaha geçirilmiş tüm kadınlar, bizim algıladığımız manada eş değil tabii ki. Hele o dönemki ekstrem ataerkil ve kadınları hor gören zihniyette göz önüne alınırsa bu evlilikler,
    * Mevcut saydığınız isimleri, bu büyükler toplumda prestijli ve güç sahibi olduğundan, toplumun bu yapısına karşı korumak amacı güdülebilir
    * Cariyevari hizmetkarlık için bunlarla zevce olunmuş olunabilir.
    5) Tüm bunlar her nikahlı eşin halvet için alındığını göstermez.
    6) Peygamber ve Şah'ın aile yapısını ele alan kalemlerin kim olduğu, kimi okuduğunuz, yazarın geçmişi de mühüm tabi. Bir mümin olarak ömrü boyu imanla savaşmış bir kimsenin kitabı ilk okunduğunda itibar ediliyorsa bu, bireyin zayıf karakterini ve okuma alışkanlığı noksanlığını göz önüne serer.

    Bu arada forumda da kolaylıkla "düşkün" olduğunu söyleyebileceğim kimseler de yok değil hani. Ama bunları merak edip araştırmak herhalde düşkünlük değildir abim için rahat olsun. Am tabii kaynaklar objektif olmalı ya da biray objektif olarak her çeşit kaynağı incelemeli. Sonra yorum yapmalı. Deniz Gezmiş'i Celal Şengör'den dinlememk lazım anlayacağın ;) Ne amaçla bunları söylediği belli...

    HAK MUHAMMED ALİ Hepimizin yar ve yardımcısı olsun.
     

Sayfayı Paylaş